90'lar / Çiler
bitmesin geceler aşk insanı deli eder / sen sus ritmin konuşsun dans herşeye yeter
- 90'lı yılların ortalarında ‘'Uçalım mı?'' isimli albümünüz ile tanıdık sizi ki; bu şarkınız gerek müziği ile gerek videosu ile o senelerin en çok konuşulan çalışmalarından biri olmuştu. Ama biz Çiler kimdi pek tanıma şansını bulamamıştık. Müzik ile tanışıklığı nasıl olmuştu ve albüm yapma fikri nerede, nasıl doğmuştu? Kimler bu albüm için kendisine destek olmuştu?
- Çocukluk yıllarımı geçirdiğim Hollanda'da almış olduğum flüt ve çok sesli şarkı söyleme (koro) kursları, kilise korolarında vokal yapma aşamalarından sonra müziğin hayatımda önemli bir yer edineceğini zaten biliyordum. Liseden sonra Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik bölümü'ne girdim ve aynı yıllarda da sahneye çıkıp önce özgün müzik (o dönemlerde oldukça popülerdi) sonra İngilizce ağırlıklı repertuarlar içeren ve ardından da popüler müzik ağırlıklı programlar yaptım.
İzel-Çelik-Ercan, Sibel Tüzün, Kenan Doğulu gibi sanatçıların bar programlarının popüler olduğu ve henüz canlı müzik yapan barların dejenere edilmediği o dönemlerde geniş bir kitle tarafından izlenip sevilerek basın tarafından da takip edildim. Sayısız kereler albüm teklifi almış olsam da Sony Müzik firması Türkiye'ye gelerek Topkapı Müzik'le anlaşma yapıp Türkiye içerisinde bünyelerine katabilecekleri sanatçı arayışına girdiklerinde benimle çalışma taleplerini dile getirene kadar album yapma fikrine sıcak bakmadım.
O günlerde dinlemekten zevk aldığım dance, trip ve new wave tarzlarını kapsayan bir albüm yapma kararı aldık. Yıllarca aynı sahneyi paylaştığım, orkestramda klavye çalan Temel Zümrüt ve aynı zamanda kliplerimi çeken Süleyman Yüksel'le birlikte albümümü oluşturmaya başladık. Müthiş aranjelerini Temel'in yaptığı albümde Süleyman ve benim ortaklaşa yaptığımız besteler yer aldı.
- Uçalım mı'' gerek şarkı gerek albüm itibari ile dönemin bildik çizgisinden farklıydı. Bu nasıl bir seçim olmuştu ki; biraz da riskli değil miydi? Örneğin yayınlanan diğer albümler içinde nasıl bir yerde bulmuştu kendini ve nasıl karşılamıştı dinleyici sizi?
- Evet “Uçalım mı?” şarkısı da klibi de kesinlikle dönemin bildik çizgisinden farklıydı ve bu yüzden de inanılmaz güzel tepkiler aldık. Türkiye'nin dört bir yanından telefonlar, mektuplar yağdı, televizyon kanalları, basın sürekli bu albümü konuştu …O günlerde Sony Müzik ve Topkapı Müzik yollarını ayırdı, biz Topkapı Müzik firmasının sözleşmeli sanatçısı olduk, Topkapı Müzik de bu hızlı gelişmeye hazırlıklı değildi, albümün dağıtılmasından promosyon aşamasına kadar doğru adımlar atamadığı ve henüz Türkiye'de çok küçük bir kesim tarafından bilinen house tarzını destekleyecek alt yapıya sahip olmadıkları için bir anda ortada kaldık. Albümde yer alan ve firmanın “kurtarıcı” olarak gördüğü alaturka ezgileri içeren, bestesi bana ait olan şarkıyla çıkışımı sürdürmek istediler fakat bu adımı ben doğru bulmadığım için firmayla iletişimi kesip aynı zamanda gönüllü olarak albümü de bitirmiş oldum.
- Albümden sonra bir daha sizinle müzikte karşılaşmadık ve bu da albümün başarısız olması ile eş tutuldu, gerçekten böyle bir şey oldu mu? Bu sessizlik bugün nasıl bir yerde peki ve bir gün sizinle yeniden karşılaşacak mıyız müziğin içinde?
- Albümden sonra sahne çalışmalarım devam etti ve uzun yıllar (bugün hala) insanlar beni bir tek şarkıyla, henüz Kral TV ve Number One gibi müzik kanalları da yokken tanıyıp hafızalarına kazıdılar. Bu aslında büyük bir başarı çünkü tamamen alışılmadık bir tarz ve sadece birkaç kez ekranlarda görünmüş olmakla bu kadar akıllarda kalmış olmak ancak “doğru” işlerle mümkündür siz de takdir edersiniz. Albümden kısa bir dönem sonra benim hayatımda çok önemli bir yeri olan annemi kaybetmiş olmam ve ardından almış olduğum iç mimari eğitimi müzikten ayrı kalmama sebep oldu bir bakıma …
Tekrar bir geri dönüş olabilir mi? Neden olmasın? :)
- 90'lı yıllar ve özellikle şarkıları bugün yeniden bir popülerlik kazanıyor. O şarkılar yeniden okunuyor, hatta partiler veriliyor ve internet üzerinde gruplar oluşturuluyor? Size göre tüm bunların sebebi ne olabilir? Siz sevdiniz mi o yılları?
- 90'lı yıllar gerçekten güzeldi, her bakımdan öyleydi aslında sırf müzikal açıdan değil. Dünya üzerinde de kendine has tarz oluşturma çabası içerisinde olan sanatçılar bugüne göre çok daha fazlaydı, ilişkiler daha düzgün ve temizdi vs vs. Belki de seçeneklerin fazlalığı (her anlamda) ilişkileri olduğu kadar genel anlamda hayatı da dejenere etti …
- Siz günümüzde yapılan müziği ve sunulan albümleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Kimleri başarılı buluyorsunuz örneğin? Siz kimleri dinlerdiniz yine ve o yıllardan aklınızda kalan şarkılar hangileri oldu mesela?
- Ben günümüzde yapılan müziği ve albümleri açıkçası 90'lı yıllarda olduğu kadar büyük bir açlıkla dinleyemiyorum. O dönemlerde yeni çıkan her kaseti heyecanla alıp dinler ve çoğunu da dinleye dinleye ezberlerdim fakat şu anda birçok sebepten dolayı albüm almayı bir kenara bırakalım televizyon kanallarında izlemiş olduğumuz klipler bile heyecan vermediği için sanırım işimiz çok zor :)
Ama bugünlerde Bedük isimli sanatçının albümünü alıp kliplerini de büyük bir keyifle izlediğimi itiraf etmeliyim. Fatih Erkoç müzikal açıdan her daim beğendiğim bir sanatçıdır, Levent Yüksel, Gülay, Candan Erçetin ve Aşkın Nur Yengi'nin ilk albümleri de gayet başarılıydı bana göre. Bunların dışında Türkçe müzik fazla dinlemediğim için de şarkı ismi vermem çok zor.
- Ve siz şimdilerde fotoğraf, grafik ve mekan tasarımı üzerinde çalışıyorsunuz? Aynı zamanda da başta kişisel siteniz olmak üzere birçok portal üzerinde de kendilerine rastlayabiliyoruz? Peki bu yanınız ile sizi dinleyebilir miyiz, nasıl bir heyecan şimdilerde duyduğunuz?
- Müzik eğitimi alırken bir yandan da şiir, düzyazı, resim, heykel, mekan tasarımı konularına da hep vakit ayırmışımdır.
İç mimari eğitiminin de etkisiyle bilgisayarda çizim konuları da devreye girmiş oldu. Ortaköy el sanatları pazarının ilk kurucularından biri olup yapmış olduğum heykel ve resimleri orda ve birçok yerde sergiledim. Birkaç yıl önce hayatıma fotoğraf sanatının girmesiyle bütün bilgilerimi birleştirme imkan bulmuş oldum. Fotoğrafın kurgusundan mekanın seçimi ve düzenlenmesine, modellerin plastik makyajlarının yapılmasından (gerektiğinde), stil belirlemelerine, fotoğraf aşamasından sonraki dijital işlemelere kadar hepsinin bütün olduğuna inandığım için bunların hepsini bir arada kullanabiliyor olmak bana kesinlikle heyecan verdi evet.
Özellikle kurgusal fotoğraf, plastik makyaj ve kendine has çizgi oluşturmuş olmak konularında kısmen bir açıklık gördüğüm için bu alanlardaki boşlukları doldurmaya çalışmak oldukça zevkli ve yine heyecan verici :) … Yakın zamanda çalışmalarımı daha da hızlandırıp geliştrimek adına ekibimle birlikte bir studio açma çalışmalarımız var.
- Çiler ile yeniden karşılaştığımız ve konuk ettiğimiz için çok mutluyuz. Çok teşekkür ederiz yanıtlarınız için.
- Ben de size çok teşekkür ediyorum beni konuk etme nezaketini gösterdiğiniz için ve herkese sevgilerimi sunuyorum.
Çiler Web Sitesi
Söyleşi : Kadri Karahan /Şubat 2008