90'lar / Jale
bitmiyor unutmakla, bitmiyor ihanetler, bitmiyor bu son geceler
- Öncelikle Jale’nin müzik yolculuğu ilk olarak nasıl başladı. Nasıl bir aşktı sizde şarkı söylemek ve ilk profesyonel adımlar nerede atıldı? Siz bir süre müzikallerde oynadınız, tiyatro sanatçılığı da yaptınız öyle değil mi?
- Çocukken nedendir bilmem ama büyüyünce ne olacaksın sorusuna tek cevabım şarkıcı olacağımdı. Her gittiğimiz eğlence ortamında ne yapar yapar bir şekilde kendimi sahneye atar şarkı söylerdim. 4 yaşımdan beri her fırsatta şarkı söylüyorum. İlk çaldığım kapı Fecri Ebcioğlu oldu. Her gün okul çıkışında giderdim şarkı çalışırdık. Liseler arası müzik yarışmaları derken işi büyütüp Günaydın gazetesinin Türkiye genelinde açtığı söz yazarı beste yorumcu yarışmasında binlerce kişiyi geride bırakıp ikinci olduktan sonra Turhan Yükseler, Garo Mafyan, Melih Kibar gibi Türkiye’nin en önemli müzik adamlarının kapısını aşındırdım bıkıp usanmadan. Allahtan onlarda bıkmadılar ve destek verdiler. Çeşitli sanatçıların albümlerinde vokal çalışmaları ve reklam cıngıllarında yer alıp radyo tv başında oturup kendi sesimi duymaya çalışırdım. Ççk önemli tecrübelerdi stüdyo çalışmalarına ısınmam için. Solfej eğitimi aldığım öğretmenim Ertuğrul Çayıroğlu bir gün gel bakalım akıllı bıdık dedi ve beni Mehmet teoman ile tanıştırdı. Kabare ve müzikal çalışmaları için genç yetenekle arıyormuş. Yabancı şarkı söyleyebilir misin dedi, her şey söylerim, çok çalışırım dedim. Bana bir kaset verdi Rumca, İtalyanca, İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Türkçe hiç duymadığım şarkılardan oluşan bir kasetti. Yabancı şarkıların okunuşlarını da yazıp elime tutuşturdu, bunları çalış hazır olunca beni ara dedi, İki gün sonra hazırım dedim sular seller gibi ezberleyip bübül gibi şakıdım. Kabareler, müzikaller ve sonrasında orkestra solistliği 1979/1987 tam sekiz sene şarkıcılık adına en önemli okuldu benim yer aldığım sahneler. O dönemde şan öğretmenim Belkıs Aran ile tanıştım ve 14 sene şan eğitimi aldım. Sesimi ve nefesimi kullanmayı öğrendim. Notaları ezbere yutmuştum zaten. Kabare ve müzikaller vücut dilimi kullanmam açısından çok şey kazandırdı bana. Bütün eğitmenlerime ve bana inanan yol gösteren imkan veren büyüklerime şükran borçluyum. Onlar benim için büyük şanstı.
- Derken ‘’Süreyya’’ isimli ilk albümünüz ile biz 80’li yıllarda tanıştık. O yıllarda sizi özellikle şarkı yarışmalarının vazgeçilmez isimlerinden biri olarak anımsıyorum. Nasıl bir soluktu o heyecanlar ve bu ilk albüm bugün baktığınızda size göre nerede
- ‘’Süreyya’’ 86 yılında çıktı. Aranjörüm Turhan Yükseler’di. Kuşadası Altın Güvercinler, Eurovisionlar, Akdeniz Akdeniz müzik yarışmaları, Uluslararası Çeşme Şarkı yarışması, Pamukkale Festivali vs vs vs. Sezen Aksu ile tanışmam. Ne büyük heyecanlar... Büyüklerimin beni beğenip takdirlerini duymam kendime olan güvenimi arttırdı. O albüm ile Aysel Gürel’i tanıdım ki bendeki emeği bana inancı ve motivasyonu tartışılmaz. ‘’Süreyya’’ çok önemli benim için. Yorumcu olarak Sezen Aksu versiyonuydum belki ama zamanla kendim olmaya çalıştım ve başardığıma inanıyorum. İnşallah yanılmıyorumdur. Sezen, Ajda, Nilüfer, Nükhet büyüklerimiz biz 90’lı yıllar şarkıcıları için akademi bence tabii kullanmasını bilene.
- 90’lı yıllarda siz ‘’Son Geceler’’ isimli şahane bir albüm yayınladınız ki o yıllar içinde bu albümün yerini ayrı tutarım. Asıl çıkışını bu albüm ile yaptı diyebilir miyiz Jale için. Bugün bile o albümün, o şarkıların aynı heyecanla dinlenmesinin sebepleri nedir?
- 93 yılında bir gün çalıştığım işyerine gelen bir telefon beni sizlere kazandırdı. Telefonda Halis bütünley bana 'Jale, Garo Mafyan seninle görüşmek istiyor ' dediğinde şaka yapıyor zannettim. Düşünsenize Türkiye’nin en önemli müzik adamı beni arıyor. Ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim o an. Garo abi 'sana albüm yapmak istiyorum ne dersin' dediğinde düşüp bayılmak istedim. İşte şans kapımı çalmış oldu. Garo abi en duygulu en güzel aşk şarkılarını bana okuttu, bana inandı, imkan verdi. Sen olarak, Jale olarak oku şarkılarını dedi ve stüdyoya girdik. O gazla üç albüm yaptık. ‘’Son Geceler’’ çok önemli bir albüm müzik sektörü adına. Samimiyet var, inanç var, duygu var, çalışmak çok çalışmak var. O şarkıların hâlâ dinleniyor olması samimiyetten. Bana inandılar, ben inandım çok söz dinledim, çok çalıştım ve hâlâ aynı inanç ve özveri ile çalışıyorum.
- Zira bu çalışmayı ‘’Beni Hatırlarsın’’ izledi ve 90’lı yılların sonunda da ‘’Yüreğimin Şarkıları’’ yayınlandı. Bir daha da albüm yapmadınız ki bunun altında özel bir sebep var mıydı? Oysa ki her şey yolundaydı ve neden uzak kaldınız bir daha bu piyasaya? Ve bugün? Bugün müzik dünyasında çok ciddi bir hareketlilik var, nasıl bakıyorsunuz bu duruma ve siz kimleri özellikle beğenerek dinliyorsunuz? Sahnelerde şimdilerde sizi dinlemek mümkün ne güzel ki peki yeniden albüm yapmayı düşünüyor musunuz mesela, böyle bir sürprize açık olalım mı?
- Bugün müzik piyasasında hareketlilik var da bereket yok!!! Çünkü inanç ve samimiyet yok. Ama güzel şarkılar var yok değil. Son on yıldır herhalde en çok sahne çalışması yapanlardanım. Her şeyi, her isteneni Jale’ce okurum, benden başka bir şarkıymış gibi dinlerler. Sahnede ben çok eğlenirim, eğlendirmeye çalışmam. Sen eğlenir keyif alırsan dinleyen zaten eğlenir ve keyif alır. Benim felsefem bu. Albüm çalışması için bana inanan prodüktör olmalı ki üretelim. 45 yaşımda olduğum için prodüktörler şöyle düşünürler genelde aman yaşlanmış bir şey çıkmaz. Oysa ben saatlerce yorulmadan canlı performans yapan oldukça fazla seven kitlesi olan genç bir şarkıcıyım. Tabii bu bana göre böyle, bir de hayranlarıma göre böyle; prodüktörleri zorla inandıramam ki buna :) Garo abi o dönemlerde prodüksiyon yapıyordu, bugün de yapıyor olsa o bana kesinlikle inanır ve nice ‘’Son Geceler’’, ‘’Üzgünüm’’ler çıkar.
99 yılında yaptığımız ‘’Yüreğimin Şarkıları’’ albümümüz depreme denk geldi diye prodüktörümüz albüm çıktıktan on beş gün sonra rafa kaldırdı albümü. Hiç acımadılar verilen emeğe, harcanan paralara. Hayatım boyunca biriktirdiğim paralarımı o albüme yatırdım ama beni yarı yolda bile değil yolun başında tek başıma bıraktılar. Dost dediğim başka bir firmaya gittim albümde kayda değer bir şey olsaydı onlar yapardı dedi, geri çevirdi dinlemedi bile. Bir başka dost dediğim kişi telefonda kendi konuştuğu halde yok dedi. Ben bu acımasızlıkta yüzsüzce kapı kapı gezemem ki. Ben şarkıcıyım ve işimi doğru yaptığıma ve başarılı olduğuma inanıyorum. Kendimi ezdirerek aşağılatarak bir şey yapmaya çalışamam ki.
Bu yüzden on yıldır sadece sahne çalışması yapıyorum ve hepsine şükran borçluyum. Dinleyicilerim beni asla yalnız bırakmıyor. Aslında zaman zaman Zeynep Talu’yu ve Garo abiyi arayıp birşeyler yapalım demek istiyorum aslında. Bir gün bir sürpriz olsa da Garo abi ile Zeynep le (keşke hayatta olsaydı Aysel ile) çalışsak. Kısmet hayat bu hiç belli olmaz belki bir gün yeniden, neden olmasın
- Bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederiz, yeniden sizinle karşılaşmak çok özeldi.
- Güzel ve özenle hazırlanmış söyleşiniz için asıl ben teşekkür ederim. Sevgiyle
Söyleşi : Kadri Karahan / Kasım 2008