90'lar / Mansur Ark
inadı bırak yanıma yanaşıver artık / batacağımız kadar aşkın içine battık
- 90'larda birbiri ardına albüm patlaması yaşanırken sonlarına doğru sizinle tanıştık. Adınızı verdiğiniz ilk albümde yer alan ‘'Maalesef'' ve ‘'Sana Demedim mi'' isimli şarkılarınız ile kısa sürede birçok dinleyicinin sevgisini kazandınız. Ya öncesinde neler yapardı Mansur Ark, albüm yapmak nerede ve nasıl aklına geldi, yayınlandığında karşılaştığı bu ilgiyi bekliyor muydu peki?
- 1990 başında Almanya'da yaşamaya başladım. İlk işim alışveriş mağazasında depo müdürlüğüydü. Daha sonra mobilya montaj firması kurdum. Maddi durumum iyi olunca da kendime keyboard aldım. Kendi kendime şarkılar yapmaya basladim.1996'da ablam albüm yapma fikrini getirdi aklıma ve onun üzerine Türkiye'ye gelip şirketlerle görüştüm. Naci Baysu tarzımı ilginç buldu ve albümü 1997'de çıkarttık. Benim kendime inancım çok büyüktü ve tahmin ettiğim ve beklediğim ilgiyi gördü şarkılarım (Çok sükür :)) Yıllarca çalışıp sabredip sonunda başarılı olmak kadar guzel birşey yok hayatta.
- Çok beklemeden ikinci albüm ‘'Öğrendim'' ile de buluştuk sonra. İlk albüme göre bu albümün yeri nerede oldu peki? Yine dikkat ettiğim bir albümde o dönemler 10 12 şarkı olurdu bu albümlerde biz sizinle 20'ye yakın şarkı dinledik, farklı mikslerine yer verildi yine; Mansur Ark nereye doğru yola çıkmıştı ve neler oluyordu artık, neler değişiyordu hayatında ve müzik nasıl bir aşktı onda?
- Evet ikinci album 1999'da çıktı. Esasında benim için pek keyifli değildi o dönem. Bunun sebebi çalıştığım firmanin benim albümüme ayırdığı bütçenin (maddi manevi) yetersiz oluşuydu. Biliyorsunuz Türkiye'de reklam herşeydir. Bu sebepten iyi reklam yapan arkadaşlarım her geçen gün arayı biraz daha açtı. Onların adına seviniyorum :) Ben şarkıalrımı kendim yapıyorum hem de çok severek, keyboardım benim herşeyim. Albüm zamanım geldiğinde uygun gördüğüm tüm şarkıları koymak isterdim albümüme. Çünkü gelecek endişem yoktu ve yaptığım herşeyi dinletmek istiyordum dinleyicime. Belki de bu bir yandan da "bakın dünyada bunlarda var, sadece arabesk, halk müziğii ve rock yok"u da söylüyordum anlayana. Ben yeniyi seviyorum ve onu taşımaya çalışıyordum ve hâlâ taşımaya devam ediyorum. Ve bu konuda da Türkiye'de tek olmam bana daha bir cesaret sorumluluk veriyordu. Ama tüm bunların yanında da verilen destek iyice azalmıştı, değişik tarz müziklere ve bir anda kendimi yalnız koşar halde bulmuştum. Bu yüzden durduğum zaman gücümü toplamam biraz daha uzun surer :)
- 2000'lere geldiğimizde de iki albüm ile seslendiniz bizlere. ‘'Fark'' ve ‘'Gazla Gitsin'' ile artık kemikleşmiş bir Mansur Ark dinleyicisi vardı her yerde. Peki yeni bir albüm hazırlığı içerisinde misiniz? Sizi en yakın ne zaman dinleme şansını ve hangi şarkılarda bulacağız? Nasıl bir süreçte her şey şu anda?
- Evet şu an heyecanla yeni albüm hazırlıyorum. Eğer kısmetse Nisan – Mayıs ayında dinleyebilirsiniz. Albüm şarkıları hazır, aranje safhasındayız. Şarkılar bu sefer her zamankinden biraz daha farklı gelecek dinleyicilerime ve eminim cok beğenecekler. Çünkü internet sayesinde dinleyiciler benim şarkılarıma daha antremanlı :)
- Naim Dilmener bir söyleşisinde, düzenlediği gecelerde ‘'Sana Demedim mi''yi çalmaktan büyük mutluluk duyduğunu söylüyor ve ekliyor ‘'dinleyiciden olumlu bir mesaj alabilirsem arka arkaya diğer sevdiğim Mansur Ark şarkılarını da çalabilirim''. Şarkılarınız bugün aynı tadında dinlenmeye devam ediyor aslında anlaşılacağı üzere, nedir onların sırları?
- Evet o söyleşiyi bende okudum ve gurur duydum :) ve şu anda da sizden duymak cok hosuma gitti :) burdaki tek olay bence sound farkı. Bu farkta dünyayı dinlemekle ve yakından takip etmekle oluşuyor. Yani kulaktan dolma ile değil. Ordan burdan 2 beat bulup söz yazmak değil bence, onu herkez yapar. Gercekten severek takip ederek dinlemek, kimdir nedir ne yapmıştır, neler yapar bence bunları da bilmek müziğin dinleme keyfini daha da arttırıyor. Ama buradaki arkadaşlarımiz çok çalışmaktan dünyayi takip etmeye vakit bulamıyorlar :)
- O yıllar müzik dünyasına sizinle birlikte birçok isim merhaba dedi. Bazıları bugün yoluna devam ederken birçoğundan da haber alamıyoruz. Size göre nasıl bir dönemdi ve siz kimleri dinlerdiniz en çok, başa dönme şansınız olsa yine bu şekilde yoluna devam eder miydiniz?
- Ben Ayşen dinlerdim, Sibel Gürsoy dinlerdim. Destek bulanlar bir şekilde devam ediyorlar, bulamayanlar maalesef takılıp kaliyorlar bir yerlere. Evet insan cok istedim mi yapamayacağı şey yoktur ama Türkie'de o kadar çok insan meşhur olmayı o kadar çok istiyorki; yalnızca çok istemek sizi sıranın sonuna atıyor yani albüm yapmayı çok istemeniz, çok çalışmanız yetmiyor, çok çok çok çalışmanız gerekiyor :) Başa dönme şansım olsaydı aynı tarza devam ederdimama bana daha cok inanan başka bir ekiple.
Ya günümüz müzik piyasası? Örneğin bugün yine birçok isim albüm yapıyor, birçok tarz deneniyor, birçok alternatif peşine düşülüyor? Bir müzisyen olarak siz bu hareketliliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Müzikte gerçekleştirmek istediğiniz çok büyük bir hayaliniz var mı?
- Türkiye'de müziğin tekelleştiğini düşünüyorum. Birkaç güçlü firmanın etrafında toplanmış birkaç sanatçı. Firmalar o kadar güclü ki istediğini parlatıp istemediğini söndürebiliyorlar. Yani bir anda sanat kontrol altına alınmiş oluyor. Her müzisyen bu güçlere hizmet verme anlamında onların tatlarına keyiflerine göre, standartlarına gore yapıtlar üretmeye başlıyorlar. İş sanat, özgürlük, keyiften çıkıyor, sipariş yetiştirmeye dönüyor bence. Tesadüfen bir tarz ilgi görürse hemen alternatifleri üretiliyor. Bu iş o kadar çok ve hızlı yapılıyor ki insanlar ilk olanı, orjinalini unutuyorlar. Normalde her zaman "orjinal olan" kazanır ama burada durumlar farklı. Burada kim şarkısını fazla çaldırır ve televoleye fazla çıkarsa o kazanıyor. İsterdimki ana renklerin dışında tüm renklerdende müziklerin alması, borazan öttürme, güç gösterme yarışı değilde yeni renkler katma yarışı olsaydı belki daha keyifli olabilirdi.
Tabiki hayalim müziğimle çok daha fazla insana ulasmak vesaire ama bunun yanında her müzik yapana aynı start şansına sahip olması ve dinleyicinin hitlerini kendilerinin secmesine izin verilmeside çok hoş olurdu. Hayale gelince, benim hayallerim değil planlarım vardır. Planla hayal arasındaki farklardan bir tanesi "hayalin" olmama ihtimali daha büyük olmasıdır.
- Bir ara ekranlarda çeşitli programlar çalışmalarınızda oldu sizin, onlar nasıl keyiflerdi, yine böyle projelere açık mısınız? Son olarak müziği bir yana bırakacak olursak yine nasıl bir porte var karşımızda? Neleri yaşar, neler ile mutludur Mansur Ark?
- Evet çeşitli aktiviteler oldu katıldığım, onlar sadece değerlendirdiğim tekliflerdi, yine olsun yine yaparım :) bana bakıpta müziği bir kenara bırakmanız mümkün değil ki benim her hareketim rhtym :) ben yine çalar söylerim. Bazen sesim yükselir, bazen sadece ben duyarım (ailemle beraber). Hayat benim için eşim, ailem, dostlarım ve köpeğimiz Jack'tir. Bazen bahceyle uğraşır, bazen balık tutar, bazen yelken yapar mutlu olurum. Bence hayatta en önemli seyler sevmek, sevilmek ve ilgi duyulmaktir. İlginiz beni mutlu etti, iyi ki varsınız, bende sizi seviyorum :)
- Siz ve müziğiniz hayatımızda hep olmaya devam edin. Çok teşekkürler bu keyifli söyleşi için.
Mansur Ark Web Sitesi
Söyleşi : Kadri Karahan /Şubat 2008