müzik - hâl / Adile Yadırgı

- Öncelikle hemen hemen her konuğuma sorduğum bir soru ile başlamak istiyorum sayın Yadırgı. Müzik ile türküler ile ilk nasıl tanıştınız? Nasıl bir aşk oldu sizde türküler?

-  Çocukluk yıllarımda söylediğim ilk türkülerde, şarkılarda ailemden birileri mutlaka sesime ortak olmuştur. Evimizde ağabeyimin sazı, akşam sohbetlerinin vazgeçilmezi arasındaydı. Okul koroları ile başlayan ve ağabeyim Kamil'in de içinde olduğu bir grupla Balıkesir'de bir amatör topluluk kurduk. Lise yıllarına kadar böyle devam etti. 1995 yılında İ.T.Ü. Devlet Konservatuvarı'nı kazanıp İstanbul'da hiç kopamayacağım bir bağ oluşturmak için müzik eğitimime başladım.

- Konservatuar eğitiminizin sonrasında grup solistliği yaptınız? Grup Dost Ezgi ile çalışmalarınız birçok başarılı konser ile devam etti? O dönemki heyecanınız nasıldı? Peki neden solo bir albüm yapmaya karar verdiniz?

- İstanbul'a gelmeden önce tanıdığım, zaman zaman aynı sahneyi paylaştığım Adanalı Dost Ezgi grubuyla bir araya gelip, beraber çalışmaya başladığımızda kendi şarkılarımızı seslendirmek için konserler verdik. Yurtiçinde ve yurtdışında onlarla birçok etkinlikte bir aradaydık. Benim yolculuğumun başında çalıştığım Dost Ezgi, o dönemin politik heyecanını da şarkılarına taşıyan bir gruptu. Bunun içindir ki birçok üniversite şenliğine katkı sunmuş, olanaksızlıklarıyla iyi bir iş için yola koyulmuştu. Fakat daha sonra çeşitli nedenlerden dolayı grup dağıldı ve her üyesi müzik yaşamına ayrı ayrı devam etti.


- Seyr-i Alem geçtiğimiz aylarda yayınlanan ilk albümünüz. Bu ilk albüme nasıl gelindi ve kimlerle çalışıldı bu albüme? Bu ilk albümün yeri nasıl sizde?

-  Albüm yapmaya ben okul yıllarımın son zamanlarında karar vermiştim. Türküleri orijinal haliyle öğrendiğim bu dönemde, müzik alanında önemli bir birikime sahip hocalardan da ders alarak kafamdaki albüm sürecinin şekillenmesini bekledim. Türkülerin folklorik oluşum süreci, üslup ve tavrı bu albüm için daha farklı projelerin oluşmasını sağladı. Geleneksel tadını asla bırakmayan ama, sınırlarını belki zorlayabildiğim, modern müziklerden de katkı alarak “Seyr-i Alem” çıktı ortaya. Zaman zaman soluk almak ve müzik dinlemek için uğradığım Jehat Hekimoğlu'na ait bir stüdyoda, biriktirdiğimiz bütün çalışmalardan oluşmuştur bu albüm. Jehat'ın düzenlemeleri ve emeğiyle ve birçok müzisyen arkadaşın katkısı ile ortaya koyduğum müzik cümlesini doğru kurabilmek için yaklaşık iki yıl süren bir çalışmanın ürünüdür “Seyr-i Alem”. Daha sonra Metropol Müzik yaptığımız çalışmanın samimiyetine inandı ve albüm müzik marketlerde yerini aldı. “Seyri Alem”de; Jehat Hekimoğlu, Suren Asaduryan, Adnan Karaduman, Cem Yıldız, Richard Hamer, Arzu Kopuz, İlyas Tetik, Engin Gürkey, Süleyman Temel, Tarık Tüysüzoğlu, Mübin Dünen, Bülent Bayrak ve sesleriyle Hasan Şerif ve Gülay gibi önemli müzisyenlerle çalışma fırsatını buldum. İşte tüm bunların toplamı, bu albümü benim için daha da önemli kılıyor. Yani vazgeçemediğim samimiyetin bu albüme yansıması, gelen bütün arkadaşlarımın sazları ve birikimleriyle çalışma olanağı sağladı bana. Eksiklerimle karşılaştığım ve cesaretimi ilk kez sınadığım bir albümdür.

- İç Anadolu'dan Rumeli'ye, Karadeniz'den Bulgaristan türkülerine uzanan bir yolculuk var albümünüzde? Bu renkliliği nasıl yaşıyorsunuz kendinizde ve bu ilk albümünüz nasıl karşılandı dinleyicide?

-  Bu çeşitlilik doğal bir sonuç olarak repertuara da taşındı. Çünkü duyduğum bütün sesler Anadolu'nun sesleriydi. İlk albümde bu kadarına yer verebildim. Gerek basının, gerekse de dinleyenlerin ilgisi beni bu konuda daha da yüreklendirdi. Aslında bu çeşitlilik dinleyenlerin beğenisine göre de olumlu sonuçlar doğurdu.

Bu ilk albümünüzün ötesinde yayınlanan bazı albümlerde de karşılaştık sizinle. Bir “Divan” albümünde ya da “Şarkılar Yaşar” albümünde olduğu gibi … Ses de getiren başarılı birer çalışma olan bu albümler neler kattı size? Bundan sonrası adına benzer çalışmalarınız olacak mı ertesinde?

- Ayrıca geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz dostum Tuncay Akdoğan'ın “Bir Nehir ki Ömrüm” adlı albümünde de “Yarın Çok Geç Olacak” adlı şarkıyı seslendirdim. Grup çalışmasından gelen birisi olarak nitelikli ortak çalışmalara her zaman sıcak bakmışımdır. “Divan” çok daha farklı bir projeydi. Etnik müziğin elektronik müzik ile birleşmesi ve dünya müzik listelerinde yer alması, halk müziğinin gelişimi ve farklı çevrelerce beğeni toplaması açısından önemliydi benim için. Beni ileriye taşıyacak her türlü olumlu projelerde yer almak, bundan sonra yapacağım kendi çalışmalarım için de önemlidir.

- Şu anda çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Yeni bir albüm için bir tarih verebilir misiniz?

- Yeni bir albüm için erken olduğunu düşünüyorum. Sadece fikir olarak taşıdığım şeyin nasıl bir projeye dönüşebileceği konusunda dikkatli davranmam gerektiğini söyleyebilirim. Bu yüzden çok acele etmiyorum. Önümüzdeki günlerde İstanbul'da bir konser vermeyi düşünüyorum. Bunun altyapısını oluşturmak için çalışmalarımız var şu aralar.

- Türküler dışında hangi müzikler çalıyor sizde? Hangi isimlerin müziklerini severek dinliyorsunuz ötesinde? Ve günümüz müzik piyasasını nasıl değerlendiriyorsunuz beraberinde?

- Özellikle son günlerde yeni dinlemeye başladığım taş plaktan cd'ye aktarılmış bir arşiv çalışması var elimde. Dönemin Halk Müziği ve Sanat Müziği'nden önemli seslerin bir arada olduğu bir albüm bu. Bunun dışında Jane Birkin, Lila Downs, Norah Jones, Celal Güzelses, Erkan Oğur ve Dinah Washington, Louis Armstrong gibi klasik cazın ustalarını dinliyorum. Müzik piyasasına gelince, bir anlık şöhretlerin, zorunlu tanışıklıkların (günlerce dönen video klipler sayesinde) ve her türlü yozlaşmanın direkt taşıyıcısı popüler müziklerle örülü bir piyasa içinde bulunduğumuz. Bu arada, bütün dünyada olduğu gibi, yeni arayışların ve alternatif çalışmaların yükseldiği bir döneme de tanıklık ediyoruz. Standart ve samimiyetten uzak her türlü şey yok olmaya yüz tutmuşken, binlerce yıldır ayakta kalan, dilden dile dolaşıp bize aktarılmış türkülerde yaşanan hikayelerin gerçekliğine sığınmanın güzel olduğunu biliyoruz. Bu dönemde özellikle dinleyicinin hiçe sayıldığını, ciddiye alınmadığını ve aşağılandığını düşünüyorum. Müzik yapmanın da, her türlü toplumsal koşuldan bağımsız olmadığını ve insanlara verilen değer ile doğru orantılı olduğunu düşünüyorum.

Bir web siteniz var ve internet dünyasında da dinleyicilerinizle buluşabiliyorsunuz? Burada nasıl devam ediyor yolculuğunuz? Mesela size en çok ne soruluyor? Buradan da amatör olarak müzikle uğraşan arkadaşlarımıza yine bir mesajınız olabilir mi?

- Müziğimi dinleyen insanlardan çok güzel mesajlar alıyorum. Bu benim bundan sonraki çalışmalarım açısından da, hem cesaret veriyor hem de doğru yolda ilerlediğimi kanıtlıyor. Sorulardan çok iyi dilek mesajları alıyorum. Bazen Gürcü ya da Trakyalı olup olmadığım, ya da opera eğitimi alıp almadığımı merak edenler oluyor. Müzikle uğraşan herkese söyleyebileceğim ise, piyasa dediğimiz her türlü şeyden uzaklaştığımızda, karşılığını alabileceğimiz ürünler ortaya çıkarabileceğimizi düşünüyorum.

Söyleşimizin sonunda sizin söz yazdığınızı biliyorum. Peki sanatın diğer dalları ile dostluğunuzu merak ediyorum ki; en çok şiir ile? Şiir yazıyor musunuz? Bir şiirinizi bizimle paylaşabilir misiniz?

- Aslında daha önce kendi çapımda şiirle uğraştığımı söyleyebilirim. Söz yazarlığı oradan bir esinlenme sonucu ortaya çıktı. Ancak birbirini tamamlasa da, ikisinin farklı şeyler olduğunu bildiğim için söz yazarlığı konusunda daha çok çaba sarf etmeye çalışıyorum. Birkaç sene önce yazmış olduğum birkaç dizeyi sizinle paylaşmak isterim:

 

Soğuktu düşlerimizin elleri

Bildiğimiz şarkılar özgürlük gibi

Adlarını bilmesek de bütün nehirlerin

Sularında saklarız yanan ellerimizi

Ardımızda toprak kokusu, gökyüzü kokusu...

 

- Siz gibi başarılı bir müzisyeni sitemde ağırlamanın mutluluğundayım. Bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederim. Yeni bir yılda da çalışmalarınızda başarılar dilerim.

- Bu keyifli sohbet için ben teşekkür ederim. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Sağlık, başarılı ve mutluluk dolu bir yıl dileğiyle ...

 

Adile Yadırgı Web Sitesi

Söyleşi : Kadri Karahan Aralık 2005