müzik - hâl / Atakan Ilgazdağ

 

- ‘’Yeni Bir Gün’’ isimli albümünüz müzik marketlerde geçtiğimiz aylarda yerini aldı. Ama albüme gelmeden önce düne dönelim ve en başından yola çıkalım istiyorum. TRT İzmir çocuk korosunu gençlik korosu izliyor ve sonrası konservatuar eğitiminizi Ses Mühendisliği bölümünü bitirerek tamamlıyorsunuz ve hemen sormak istiyorum; o yıllar sizin için nasıl bir heyecan oluyor, neler amaçlanıyor, neler bekleniyor, neler bekliyor sizi?

- :) Ben müzikle yatıp müzikle kalkan birisi oldum hep, belirttiğin gibi çocukluktan beri aralıksız ilgilendiğim ve beni mutlu eden tek konu olduğu için başka bir işle ilgilenmeyi ciddi ciddi hiç düşünmedim aslında. İzmir bir müzisyen için kolay bir şehir sayılmaz ve o sıralarda aklıma düşen fikir şuydu; İstanbul’ a taşınayım bir şekilde, deneyeyim. Çünkü seneler sonra dönüp de “gençken korkmasaydım da İstanbul’a gitseydim neler olurdu acaba?” demek istemedim. Hayatımdaki önemli kararlardan biridir İzmir’ den ayrılabilmek.

- Ve hemen sonrasında İstanbul’a geliyorsunuz derken jingle çalışmalarınız başlıyor ki bunun ardı arkası kesilmiyor. Ve 2005 yılında Kristal Elma’da bestelediğiniz üç jingle ile birincilik, ikincilik, üçüncülük ödülü de sizi bekliyor. Bir reklamda jingle’ın bir jingle’da reklamın birbirini tamamlayan noktaları nelerdir? Siz en çok neye dikkat edersiniz bir jingle hazırlarken ya da nasıl hazırlanırsınız?

- Güzel soruymuş bu :) Şöyle düşünün; elimizde bir marka var. Yöneticiler, çalışanlar, firmanın karakteri. Ve bu marka, stratejisini belirlesin diye bir ajansla çalışmaya başlıyor. Çöpe giden fikirler, beğenilen fikirler, metin yazarları, bütçeler, prodüktörler... En nihayetinde olgunlaşan fikir, vücut bulsun diye bir yönetmene dolayısıyla bir yapım şirketine teslim ediliyor. Tasarımlar, mekan ve kostüm seçimleri, çekimler, post-prodüksiyon aşaması vs. liste uzar gider. O kadar çok insanın emeği var ki, fakat biz yayın kuşağında karşımıza gelen reklamı bir bütün olarak algılıyoruz. Burada elimizde iki oltamız var birincisi görsel diğeri işitsel. Tüm bu görsel şölene uygun bir işitsel ortaya koyamazsanız, reklamın etkisinin en az yarısını yok etmiş olursunuz. Aynı şey tersi için de geçerli tabi ki. Bu anlamda reklam müziği yapan kişi ürün için oluşturulan dinamiğe bağlı kalarak, standart bir kulağın algılayabileceği yapıda müzikler yazmak durumundadır genellikle.

- Daha sonra jingle çalışmalarınız yine devam ederken benim de büyük bir keyifle dinlediğim Aydilge’nin ilk albümü ‘’Küçük Şarkı Evreni’’nin aranjörlüğünü üstleniyorsunuz. Beraberinde başka projeleriniz de oluyor öğrendiğim kadarı ile ki ‘’Engelleri Kaldır’’ projesinin de müzikleri bunların içinde. Tüm bu çalışmalar devam ederken kendinize bir albüm projesi peki var mıydı hep bir yerde? Bu ilk albüme nasıl karar verdiniz, ilk adımı nasıl, nerede atıldı?

- Aydilge benim çok eski bir arkadaşım, dostum. İstanbul’ a geldiğim zamanlarda ilk tanıştığım insanlardan birisi ve o zaman da, daha sonra yazdığı şarkılar da hep hoşuma gitmiştir, kendine özgü ve samimi buldum hep. Onun ilk albümünde payımın olması benim için büyük mutluluk :)

Reklam müzikleri ve aranjörlükle uğraşırken kendi şarkılarımı bir albümde toplama fikri her zaman vardı ama erteleyip durdum bir şekilde. 2010 yılı itibarıyla ilk albüm ‘’Yeni Bir Gün’’ çıktı piyasaya, amaçladığım bir işti, layığıyla vücut bulduğu için mutluyum.

- On şarkı yer alıyor albümde ve tüm sözler, besteler, aranjeler sizin imzanızı taşıyor. Kayıtları ne kadar sürdü bu çalışmanın ve özellikle kimlerin büyük desteğini aldınız? Bir ilk albüm olarak içinize her şey sindi mi peki ve tepkiler nasıl oldu gerek dinleyicinizde gerek müzik dünyası içinde?

- Kayıt aşaması benim diğer projelerime de vakit ayırmamdan dolayı uzun sürdü diyebilirim. Kayıtları Flat Production / Ender Balcı yaptı, gitarları Mustafa Soydemir, basları Aziz Şahin ve davulları da Onur Soydemir çaldı. Benim başından beri sahnede çalabileceğimiz bir kafada aranje ettiğim şarkıları istediğim tada son derece yakın çaldık ve kaydettik. Miksleri Alp Turaç ve Tarkan Gözübüyük 101’ de yaptı, mastering için albüm Capitol Records / Evren Göknar’ a gitti ve sadece tek bir şarkıya ufak bir müdahale ettim. Onun dışındaki her parça dört dörtlüktü. Görsel  materyallere de hasta oldu herkes :) Fotoğraflar, albüm kartoneti vs yakın çevremdeki  çok kişinin ilgisini çekti. Yavaş yavaş oluşan dinleyici kitlesinin yanında, işim gereği bir çok müzisyen arkadaşımla, yönetmenle ve metin yazarıyla paylaşma fırsatım oldu piyasaya çıkmadan önce, kreatif yönü kuvvetli insanların da yaptığım işi çok sahiplenmesi, benim için önemli bir ölçüt.

- Albümün ilk klip çekilen şarkısı ‘’Brüksel Lahanası - Washington Portakal’ oldu. Sözleri ile çok ilginç olduğu kadar klibi de şarkının dikkat çekti ve birçok değerli tiyatro sanatçısı ile kamera karşısına geçtiniz. Bu şarkının özel bir mesajı da var albümde ve ben sizden dinleyelim istiyorum detaylarını?

- Bu şarkının sözlerinin son halini alması çok uzun sürdü. Yazmaya başladığım günden son halini alana kadar; demokrasi sevdalısı Amerika bir demokrasi de Irak’a götürmüş, milyonlarca insanı öldürmüş, binlerce yıllık kültürel miras talan edilmiş, insan hakları sevdalısı bir çok Avrupa Birliği üyesi ülke bu katliamlara direkt yardım etmişti. Bizse olan biteni pek rahat göremiyorduk zira başımızda çuval vardı. Kendine solcu diyen arkadaşlar bin parçaya bölünmüştü, sağcı muhafazakar arkadaşların, tüyü bitmemiş çocuklarının düzinelerce şirketi vardı, fenerler denizleri aydınlatıyordu, elimizde yarım trilyon dolar borç vardı, hala işkenceden insanlar ölüyordu vs.vs. Ben bunları düşünürken bir süre sonra sanki hikaye hatta bir masal gibi gelmeye başlamıştı bana. Videoyu da bu birbirinin içine geçmiş olayların kafasında oluşturduk. Oyuncu arkadaşlarımızla bir araya geldik, çoğu da yılların oyuncusu... Anlattık konsepti ve onların da katkısıyla ortaya bu ilgi çekici video çıktı. Kısaca söylemek gerekirse dünyadaki her pisliğin altından çıkan yapılardan ikisinin başkentlerinden yola çıkarak yazılmış, dalga geçercesine eğlenceli bir şarkı ‘’Brüksel Lahanası - Washington Portakal’’. Taxi Film’ e, özellikle Berent Baytekin’ e teşekkür ederim tekrar tekrar :)

- Albüme adını veren ‘’Yeni Bir Gün’’ ise henüz yeni kliplendi. Siz kliplerinizde de albüme göstermiş olduğunuz özeni göstermiş ve ortaya gerçekten başarılı bir iş çıkartmışsınız. Peki albüm için başka bir klip gelecek mi? Beraberinde albüm adına başka sürprizler bekleyecek mi bizleri, örneğin konserler ya da sahne çalışmaları olacak mı?

- Yapımcı ve yönetmen çok arkadaşım var ve hepsi de çok destekliyorlar albümü dolayısıyla mümkün olduğunca çok video, bu albüme yakışır diye düşünüyorum. Bir an önce çok geniş kitlelere ulaşsın, popülerleşsin diye bir kaygım da yok hatta ne kadar sindire sindire ilerlersek o kadar kemikleşmiş dinleyici kazanırım diye umuyorum ilerisi için de...Önümüzdeki aylar içinde gerçekleşecek performanslarımızdan da www.atakanilgazdag.com.tr adresinden veya fan sayfalarımdan haberdar olabilirsiniz.

- Günümüz müzik piyasasında ciddi bir hareketlilik var ve albümünüz bu hareketliliğin neresinde, size göre doğru bir akış mı var burada, normal mi bu çeşitlilik, bu hızlı koşular? Albüm çok yeni ama bir ikinci albüm adına şimdiden şekillenen bir şeyler var mı yoksa her şey zaman içinde mi kendini gösterecek?

- Ben albüm maceramı kısa soluklu düşünmedim hiç. Önümüzdeki yıl sonunda ikinci albüm de çıkmış olur diye umuyorum. Hareketlilik konusunda bir kısır döngü içerisinde piyasa bence. İnanılmaz başarılı albümler çıktı geçtiğimiz sene fakat hemen hemen hiç yer bulmadı medyada. Etrafında neler olup bittiğiyle ilgilenen, iyi işleri takip eden kitleyi bunun dışında tutuyorum elbette ama şu da bir gerçek ki  belli normların dışına çıkan albüm veya single’lar için insanüstü bir pr çalışması gerekiyor maalesef.

- Dünden bugüne özellikle etkilendiğiniz müzisyenler kimler oldu? En çok kimleri dinlemekten keyif aldınız, kimler sizi hiç hayal kırıklığına uğratmadı? Bir gün için içinde olmayı istediğiniz bir proje ya da özellikle çalışmayı istediğiniz bir müzisyen var mı?

- Ben, iyi filmlere müzik yapmak istiyorum önümüzdeki dönemde, onun dışında reklam müzikleriyle uğraşmam farklı tarzlara olan ilgimi de doyuruyor ve bana egolarımdan arınmış bir şekilde şarkı yazma lüksü tanıyor. Diğer soruyla ilgili olarak da şunları söyleyebilirm; etkilendiğim ve dinlemekten bıkmayacağım çok isim var elbette ama en özel bulduğum adam Freddie Mercury’ dir. Queen’in özellikle progresivve yılları yani ilk beş albümü benim vazgeçilmezimdir.

- Size göre müzisyen olmanın kriterleri nelerdir? Günü yakalamanın ve beraberinde kalıcı olabilmenin esasları? Müzik dünyası bu anlamda nelere dikkat eder size göre, neleri benimser ya da nelere dur der?

- Valla ben hayatta pek kriterlere inanmıyorum, bir insan bir şeyi çok yapmak istiyorsa yapar, ha yeteneği vardır, üzerine de oturur senelerce geliştirir kendisini ve kabul görür yada o kadar çalışmasına karşın kabullenilmez yaptıkları... Farklı konular. Diyelim ki ben tanesini 20.000 dolardan düzinelerce şarkı yapıp satmak istiyorum, otururum bir kaç hafta çok gerekli değil gerçi de :) Etüd ederim piyasa şarkıları ve yazarım. Bunu da yanlış anlamayın lütfen eleştiri olarak söylemiyorum, zevk aldığım sürece hiç sorun yok ama sadece para kazanmak için uğraşılmaz mesela.

- Müzik sizin için hayatın büyük bir alanı ama ya harici, harici zamanlarınız? Sizin için hayatı hayat kılan diğer güzellikleri öğrenmek istiyorum söyleşimizin sonunda; diğer tatlarını, diğer dokularını?

- Ne zaman pörtleyeceğimizi bilmiyoruz elbette ama 70 diyelim kabaca, e yolu nerdeyse yarılamış birisi olarak artık amaçlardan çok o amaca ulaşırken yaşayabileceğim keyiflerle ilgilenmeyi öğrendim diyebilirim. Mesela bu albüm benim için senelerdir bir amaçtı, albüm çok duru bir şekilde benim kendi dünyamdaki yerini aldı. Nefis de oldu ama kaydederken yaşadıklarımız, miks için duyduğum heyecan, video klipler, şimdi konserler başlar her biri ayrı ayrı keyif demek. Ayrıca çiçeği burnunda bir babayım ve umarım çok güzel şeyler yaşayacağız oğlumla, tüm vaktimi alsın hiç umurumda değil :) Sonra büyük keyif aldığım işlerden birisi de motorsiklet kullanmak, vazgeçilmezlerimden kesinlikle. Kısaca hayat boş süper fm’le coş modunda takılıyorum işte :)

- Bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederim. Daha nice söz daha nice nota görüşmek adına.

- Ben de bu iyi dileklere teşekkür ederim :) herkese sevgiler, saygılar...

 


Atakan Ilgazdağ - Brüksel Lahanası - Washington Portakal

Söz - Müzik: Atakan Ilgazdağ


Atakan Ilgazdağ - Yeni Bir Gün

Söz - Müzik: Atakan Ilgazdağ

 

Atakan Ilgazdağ Web Sitesi

Söyleşi : Kadri Karahan / Eylül 2010