Bir
Şair ... Bir Dünya ... / Ayten Çolakoğlu
-
Sohbete kısaca sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?
-
Korkarım ki; genç yaşıma rağmen uzunca yaşamış biri olarak kısaca
olmayacak ama; Türkiye sevdalısı olan göçmen (Boşnak) bir ailenin
ikinci kızı olarak 04 Mart 1975'te Avustralya'nın Melbourne şehrinde
doğdum. 1984 yılında Türk vatandaşlığına kabul edildiklerini öğrenen
ailemin verdiği ani kararla dokuz yaşında geldiğim Türkiye'de, Türkçe
bilmemem nedeniyle Avustralya'da okuduğum dört yıllık ilköğretim
geçersiz sayıldı ve ilkokul birinci sınıftan öğrenimime 'yeniden'
başladım Doğrusu bu durumu bir türlü kabullenemedim ve 1989 yılında
orta ikinci sınıftayken okuldan ayrılarak iş yaşamına atıldım. Çok
genç bir yaşta başlayan iş yaşamımda çeşitli sektörlerde şansımı
denedim, 2000 yılından bu yana da İnşaat sektöründe faaliyet gösteren
bir Şirket'te Yönetim Kurulu Başkan Asistanı olarak çalışmaktayım.
1993'te sevgili babama verdiğim bir söz nedeniyle eğitimime devam
etmem gerektiğine karar vererek, ortaokulu dışarıdan bitirip, 2003
yılında ise dört yıllık akşam lisesi'nden mezun oldum. Doğrusu aklımda
üniversite de var ama henüz değil, vakit var...
Okul
yıllarımdan çaldıkları nedeniyle; Türkçe'ye önce hırsla sonra aşkla
bağlandım. Aslında çok da çabuk öğrendim Türkçe'yi ama öğrenmek
yetmedi. Hep fazlasını istedim Türkçe'den, sanırım o da benden...
Türkçe
öğrenmesem asla şair olmazdım diye düşünüyorum son zamanlarda. Evet
böyle düşünüyorum çünkü çocukken yazmayı sevmezdim daha çok kitap
okurdum. Türkçe'yi öğrendiğim yıllarda rüyalarımı Türkçe görmeye
başlayınca yazmaya başladım. Kısacası sanırım ben dokuz yaşımdan
beridir şairim.
Şiir,
öykü ve roman incelemeleri yazıyorum.
2003
yılında 5 şiirimle katıldığım; Kocaeli Üniversitesi Şiir Etkinlikleri
Birimi tarafından sekiz yıldır düzenlenen, 'Gençlik Ödülleri' yarışmasında
birincilik ödülü (plaket) aldım. Ayrıca www.antoloji.com sitesinde
Eylül 2003'te yapılan şiir yarışmasında 'Hüznü Sevmez Papağanlar'
adlı şiirim üç yıldıza lâyık görüldü.
Bazı
düz yazı ve şiirlerim S'imge, Güzel Yazılar, İspinoz, Şiir Ülkesi,
Kuzey Yıldızı ve Hayal adlı dergilerde yayınlandı.
-
Bildiğim kadarıyla Ayten Çolakoğlu çok yönlü bir insan... Bir hayal
dergisi şairi ve yazarı ayrıca yakın zamanda çıkacak kitabının da
hazırlığı içerisinde ...
-
Sanata, yani neredeyse sanatın tüm dallarına yatkın bir kişiliğim
var bu yüzden hayata bile konsantre olmakta güçlük çekiyorum bazen.
Dağıldığımı düşünüp toplamak zorunda kalıyorum kendimi. 'Yazmak'
bir tutku ancak bunun yanında pek amatörce de olsa resim de yapıyorum
zaman zaman, özellikle suluboya. Müziğe de yatkınım ve gitar çalmayı
çok istedim. Bir kaç ders aldığım hocam yetenekli olduğum ve devam
etmem konusunda ısrar da etmiş olsa yazık ki bu konsantrasyon sorunum
yüzünden ara vermek zorunda kaldım. Birgün yoldan çıkıp beste bile
yapabilirim. Yapabileceğimi biliyorum...
Kitaba gelince, belki anlamlı belki anlamsız ben hep '2004 yılı
benim yılım olacak' dedim. Gerçekleştirmeyi arzu ettiğim şeylerin
hepsi teker teker oluyor, bir tek kitap kaldı, o da kısmetse; 2004
Nisan gibi...
-
Siz aynı zamanda televizyon için 'Şiiristan'a Yolculuk' isimli bir
program hazırlıyor ve sunuyorsunuz... Nasıl bir program 'Şiiristan'a
Yolculuk'... İzleyiciye vermek istediği mesaj ne?
-
Çok dürüst olmak gerekirse, aslında televizyon fikrine çok uzaktım.
Yani evet hayallerim ve hedeflerim vardı ama bunların arasında televizyon
hiç yoktu. Bu duruma rağmen, TV Avrupa'dan şiirle ilgili bir televizyon
programı teklif edildiğinde sevinçle kabul ettim. Zira sözkonusu
olan 'şiir'di... Açıkçası ben bu programla bir mesaj vermekten ziyade
Şiiristan'a doğru yolculuk yapan şairler ve şiirlerini paylaşmak
istiyorum. Bu programda bir yol hali var, çoğumuzun pek sevdiği
bir yolculuk duygusu...
ceplerimde
Türkçe sözcükler
çantamda söndürülen bir güneş
adımlarımı takip eden gümüş ay suyu
ve gökbaba yine peşimde
yol
hâli
Hayal
dergisinin de yardımlarıyla adı belki hiç duyulmamış, tabiri caizse
'medyatik' olamamış ancak çok iyi şiir yazan şairleri günışığına
çıkarmak, onlarla ve seyirciyle birlikte Şiiristan'a doğru yola
çıkmak... Ancak, itiraf etmeliyim ki; bütün bunların yanında kendilerini
ispat etmek olanağını bulmuş, bazen ödüllü, bazen hepimizin adını
duyduğu şairlerle de yolculuk yapmak pek keyifli.
-
Peki tüm bunlar dışında benim atladığım başka uğraşlar ya da çalışmalarınız
da var mı?...
-
'Ölü Aşklar Derneği' adlı derneğin kurucu üyelerinden biriyim. 14
Şubat Sevgililer gününde yapmayı düşündüğümüz organizasyon yazık
ki yoğun kar yağışı yüzünden 21 Şubat tarihine ertelendi ancak ben
yine de çalışmalarımız konusunda fikir sahibi olabilmeniz adına
bu programdan kısaca bahsetmek istiyorum. Dernek olarak bu tarihte
Grand Cevahir Oteli'nde buluşup yönetim kurulumuzca uygun görülen
bazı kimselere plaket dağıtacak (yılın aşk şiiri, yılın aşk bestecisi,
yılın aşk romanı, vb), bir yandan yemeğimizi yerken diğer yandan
şarabımızı yudumlayacak, dans edecek ve keman eşliğinde şiir okuyacağız.
Gelecekle ilgili ise aklımızda onlarca proje var. Dernek tüzüğümüzü
merak edenler için sitemizin adresini vermek istiyorum. http://www.oluasklardernegi.org>.
-
Sizi bir önceki sayımızda Peride Celal'in "'Deli Aşk'ı üzerine"
isimli bir yazınız ile okuduk... Bu sadece kişiye özel bir hayranlık
mı yoksa sırada böyle başka çalışmalar olacak mı?
-
Aslında bu tip roman incelemeleri çabucak okunsa da, pek çabuk pek
kolay yapılmıyor (yazılmıyor). Çok emek, çok vakit, çok sabır gerektiriyor,
kısacası birbaşına yetenek de yetmiyor, birikim de... İnanın o yazıya
ben yaklaşık üç ayımı ayırdım. Şiire bile ara verdiğim bir dönemdi
o. Çok özel bulduğum romanlarda tekrar edebilirim ancak bu tür çalışmalarımı,
zira şiir kıskançtır, paylaşmayı sevmiyor. Benimse asıl derdim şiirle...
Sevgili Peride Celal'e gelince... İtiraf etmeliyim ki; o hayattaki
duruşuyla benim için önce çok özel bir kadın, sonrasındaysa çok
özel bir yazar. Bendeki yetenek değil, 'Deli Aşk' adlı romanı yazdırdı
bana o incelemeyi.
-
Şiirle ilk ne zaman tanıştınız anımsıyor musunuz... ya ilk kaleme
döktüğünüz şiirinizi... O günden bugüne Ayten Çolakoğlu şiirden
nereden nerelere geldi?
-
Dokuz yaşımdan beridir kendimce şiir yazsam da şiirle gerçek tanışmam
yirmibeş yaşımda oldu. Biri çıkıp geldi ve 'başka şairleri de okumalısın.'
deyince oldu... O vakte kadar, başkalarının şiirlerini çok okursam
etkilerinde kalabilirim diye korkuyor pek az okuyordum. Şimdilerdeyse
o kadar çok şairin şiirlerini okuyorum ki bazen kendimi sonsuz bir
şiir sofrasında gibi hissediyor oburlaşıyorum.
Yazık ki diğer birçok şair gibi ben de şiirlerimi ezbere bilmemem
nedeniyle ve daha iyisini ürettikçe eskilerini imha etmek gibi kötü
bir alışkanlık sahibi olduğumdan ilk yazdığım şiirimi hatırlayamıyorum.
'O günden bugüne Ayten Çolakoğlu şiirden nereden nerelere geldi?'
diye soruyorsunuz; Ayten Çolakoğlu bu yol halini pek bir sevdi,
o yüzden gideceği yere henüz varmadığını düşünüyor. Belki de sonsuza
dek sürecek olan bu yolculuktan kendisine sadece 'şiir' kalacağını
biliyor. Şiiristan'a varan olmuş mu? Olacak mı bilmiyor ama, bu
yol halini çok seviyor...
-
Ya sizce şiirin kişisel mi genel kuralları mı olmalı... Ayten Çolakoğlu
şiirin neresinde?..
-
Doğrusunu isterseniz ben şiir hakkında ahkam kesmeyi pek sevmiyorum.
Ahkam kesenleri de... Ben şiirimi yazarım, hepsi bu. Ama bugün bir
şiir dergisinde, Peter Horn'un şöyle bir yazısını okuyup çok sevdim,
paylaşmak istiyorum; 'Size şiirin ne olduğunu söyleyemem. Şiiri
tanımlamak olanaksızdır, çünkü sınırları şiirin içini dışından ayırmayı
sağlayan bir nesne ya da nesneler bütünü sözkonusu değildir. Şiir,
'dilimizin sınırlarını sarsan' bir şeydir. Bir enerji fabrikasıdır.
Alışkanlıkların ölü derisinin sıyrılıp atıldığı bir yeniden doğuş
yaratmayı hedefler.'
- Şiirlerinizde özgün bir dil hakim... Herhangi bir akıma mensup
olduğunuzu veya yakın olduğunuzu söyleyebilir misiniz?
-
Şairin uslübü (dili), genellikle kendiliğinden oluşur. Ancak şairin
arzu etmesi durumunda bir yön de tayin edilebilir diye düşünüyorum.
Benimki biraz kendiliğinden biraz da 'öğretmenim' gözüyle baktığım
bazı 'iyi' şairlerin doğru yönlendirmesi sonucu oluştu. Her yeni
şiirimin bir öncekinden iyi olduğunu düşünüyor böylece bir önceki
çok beğendiklerimi beğenmez oluyorum, sanırım devam etmek için;
bir yol hali için gerekli bir şey bu... Ben Aytence yazıyorum, bir
akıma mensup olduğumu düşünmediğim gibi, olmak da istemiyorum...
-
Yıllarca insanların kafasında 'kadın şair olmaz' diye bir önyargı
oluşmuştur, bir kadın şair olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?
-
Özellikle Türkiye'de son yıllarda çok iyi kadın şairler çıkıp şiirlerini
okuyor avaz avaz. Geçmişte, sanırım az gelişmiş ve ataerkil bir
toplumda kadınların şiir yazması vahim birşey olarak görülürdü ve
bu durumun önünü kesmenin en doğru yolu 'kadın şair olmaz' demekle
olurdu. Yani kadın henüz yolun başında durdurulurdu. Ben de çocukluğumda
hep babamdan gizli yazdım yazdıklarımı, şimdilerdeyse bir dergide
yayınlanan bir şiirimi okuduğunda, bunu hiç dile getirmese de gözlerinde
gizli bir gururun pırıltılarını görüyorum. Şiir gibi biz insanlar
da değişiyor, gelişiyoruz. Günümüzde okunası çok iyi kadın şairler
var bence.
-
Bir şair 'şairlerin yaşamı yoktur, şiirlerdeki yaşama yaşam diye
bakarlar, başka bir yaşam bilmezler' diyordu bir söyleşisinde...
Ya Ayten Çolakoğlu şiire nasıl bakıyor?...
-
Bu soru hemen sevgili Nazım Hikmet'in şu sözlerini getirdi aklıma
'Ben aşkı yaşamaktan çok, yazmayı sevdim...' Olağanüstü şairsel
bir bencillik gizli aslında bu sözlerde. Ama sanırım ben de biraz
bencilim. Şiir bana oyun oynuyor!..
-
Bugüne baktığımızda kimleri okuyorsunuz... Ya da etkilendiğiniz
şairler kimler?
-
Günümüzde 'iyi ki' yaşayan şairlerimizden, severek ve imrenerek
en çok; Engin Turgut, Ertan Mısırlı, Atilla İlhan, Fadıl Oktay,
Aslı Durak, Ece Temelkuran, Didem Madak, Gonca Özmen, Nilay Özer,
Küçük İskender ve Murathan Mungan okuyorum. Okuduklarım bana bir
zenginlik veriyor ancak etkisinde kaldığımı düşünmüyorum hiç birinin.
Belki birazcık Engin Turgut, çünkü ondan çok şey öğrendim.
-
Ya Hayal dergisi... Ya hayal şairleri?...
-
Hayal dergisini canıgönülden desteklememe rağmen iş yoğunluğum ve
diğer faaliyetlerim nedeniyle arzuladığımca faal olamıyor ve üzülüyorum
açıkçası. Yine de elimden geldiğince ve kendimce birşeyler katmaya
uğraşıyorum. Hayalleri olan insanlar tarafından basılan bir dergi
bünyesinde toplanmak bana göre başkalarının hayallerine ortak olmak
gibi muhteşem bir duygu. Hayal kurmanın sonu olmadığına göre bence
bu dergi sonsuza dek yaşayacak olan o nadir şiir/edebiyat dergilerinden
biri olacak.
-
Ve bir gün gelecek Ayten Çolakoğlu kendisini nerede görmek isteyecek?
-
İyi bir şair olmak dışında hiçbir derdim olmadı açıkcası. Dolayısıyla
da bu soruya uygun bir yanıtım yok belki de.
- Peki yeni şairlere önerileriniz, okurlarımıza iletmek istediğiniz
bir şeyler var mı?
-
Lütfen, çok okuyun! Hepsi bu...
-
Sohbetimizin sonunda sizden bir doğaçlama olabilir ilk bizimle paylaşmak
istediğiniz bir şiirinizden dizeler olabilir... Küçük bir dörtlük
istesek?...
-
Şiiri yarım bırakmakla boynunu bükmeyelim.Küçük bir dörtlük yerine
kısa bir şiirimi paylaşayım,
MASKELİ
BALO
balo
bitince ben oturup balon patlatıyorum
yalnızlığımı ısırıyorum, dişlerim kırılıyor soğuktan
maskem
senin yüzünden / yüzümden düşüyor ! . .
-
Teşekkür ederiz... Tüm hayallerinizin gerçekleşmesi dileklerimizle
başarılar size...
-
Lütfen unutmayın; hayaller birgün gerçek olur.
Ayten Çolakoğlu Web Sitesi
Söyleşi
: Kadri Karahan / Mart 2004
|