müzik - hâl / Birsen Tezer

 

- En büyük hayalin bir gün geldi gerçek oldu ve ona sımsıkı sarılmaktan vazgeçmedin de hiç öyle değil mi? Öncelikle nasıl bir çocukluktu sonrasında nasıl bir aşktı müzik o yıllarda?

- Kendimi bildim bileli müzik vardı hayatımda. Üç–dört yaşlarımdayken bile evde anne, baba, kardeş, misafir kimleri bulmuşsam bir divana sıralar, annemin herhangi bir eşarbını :) saçlarıma tokalayıp - o zamanlar büyük,altın rengi bir çakmağı vardı annemin onu mikrofon yapıp kendime - minik konserler verirdim. Doğumgünlerimden birinde, elbise mi yoksa melodika mı diye sorduklarında - hep piyano almalarını isterdim, malum ekonomik şartlar izin vermiyordu - heyecan içinde -melodika!! diye bağırmıştım.İlkokulu yatılı okudum, kışları akşam üstü uzun teneffüs saatlerimiz vardı. Öğretmen hemen adımı söyler, hadi bize bir şarkı derdi. Ortaokul döneminde ise okul orkestrasına solist arandığını duyduğumda hiç düşünmeden başvurdum. Üç sene boyunca grubumuzla birlikte konserler verdik okulda. Daha sonra başka okul ve başka orkestra ve ben yine solist :) Milliyet Gazetesinin düzenlediği, liselerarası müzik yarışmalarını duymuşsunuzdur. İki sene boyunca bu yarışmalardan ödüllerle döndük.
Aklımda hep konservatuar olmasına rağmen, Ankara Hacettepe Kimya mühendisliğini kazandığımda ilk etapta nedense seçimimi bu okuldan yana yaptım. Macera dört ay sürdü. İstediğim bu değildi.. Tekrar sınavlara girip konservatuara girdim. Artık içim rahattı, olmam gereken yerdeydim.

- Daha sonra Klasik Türk Müziği bölümünü tamamladın. Peki bu eğitimi almak ve kanun gibi bir enstrüman ile tanışmak kendi seçimin mi oldu? Nasıl bir süreçti ve rofesyonel olarak şarkı söylemeye artık ne kadar hazırdın?

- Konservatuarda bir enstrüman seçmem istendiğinde seçenekler arasında piyanonun yer almadığını gördüm. Doğal olarak klasik Türk müziği eğitimi verilen bu okulda Türk müziği enstrümanı seçmem gerekiyordu. Ben ise hiç birinden haberdar değildim. Bu yüzden kesinlikle abartısız “o piti piti karamela sepeti” yaparak parmağımın altında çıkan enstrümanı,yani kanunu seçmiş oldum :) Şansım yaver gitmişti, Erol Deran'dan, nerdeyse özel ders diyebileceğim rahatlıkta - sınıfta sadece 3 kişi - beş sene ders aldım. Bu eğitimin ilerde yapacağım müziğe ne kadar katkısı olduğunu tahmin edemeden.
Mezun olmadan önce bazı parasal sıkıntılardan dolayı bir grubun solistlik teklifini kabul edip ufak ufak sahne alıştırmaları yapmaya başlamıştım. Ama hedefim devlet korosuna girmekti. Maalesef Türkiye'deki kadro doluluğu problemleri yüzünden - ki bu yüzden birçok genç ortalıkta kalmakta ve verilen emeğe yazık olmaktadır - metazori olarak” piyasa şarkıcılığı” adı altında tabir ettiğimiz profesyonel şarkıcılığa devam etmek durumunda kaldım. Hayatın, beni bu yöne sürüklemesinden de hiçbir zaman pişmanlık duymadım aslında. Sahnede olmak her zaman keyifli olmuştur benim için.  

- Birsen Tezer ismine biz çok az albümde rastladık. Bülent Ortaçgil ile bir düetinizi ve yine onun için hazırlanan bir tribüte albümde seslendirdiğiniz bir bestesini biliyoruz öncelikle. O çalışma ‘'Çığlık Çığlığa'' bugün hala kulaklarımızda. Şarkılarının sizde özel bir yer ettiği gerçek, peki nasıl bir heyecandı bu şarkılara sesiniz ile eşlik etmek?

- Ortaçgil'le ilk tanışmam - şarkılarını kastediyorum - 1987 yılına rastlar. Tam anlamı ile büyülenmiştim. Aşık olmuştum şarkılarına :) İstanbul'un çeşitli mekanlarında her performansını sevgiyle ve hayranlıkla takip etmeye başladım. Birkaç sene süren takipten sonra şans eseri aynı mekanda performans yapmaya başladık. Artık tanışmamız kaçınılmazdı. Beni dinlemeye geldiği ilk geceden sonra sanırım artık onun arkadaşı olmaya hak kazanmıştım :) Çeşitli paylaşımlar arkadaşlığımızı pekiştirdi ve en istediğim, beklediğim teklif dilinden dökülüverdi. Benimle bir düet yapmak istiyordu “Light” adlı albümünde. Ne kadar mutlu olduğumu ve bununla ne kadar onur duyduğumu tahmin edebilirsiniz. Onun şarkılarını söylemek zaten benim için müthiş bir duyguydu. Sahnede seslendirdiğim “Çığlık Çığlığa”yı birkaç kez dinlemişti. Tribute albüm teklifi geldiğinde direk benim o şarkıyı söylememi istediğini belirtti. Bu ikinci bir mutluluk dalgasıydı tabi ki benim için. Ortaçgil'le arkadaşlığımız ve hayattaki serüvenimiz devam ediyor ve ben bunun ulaşılabilecek iyi noktalardan biri olduğunu düşünüyorum. Onun şarkılarını da bu yüzden başka bir aşkla söylemeye devam ediyorum :)

 

 

- Bundan iki sene öncesinde söyleşi gerçekleştirirken seninle albüm yapma fikri gündemde yoktu ama geçtiğimiz günlerde ilk albümün ‘’Cihan’’ Kalan Müzik etiketi ile müzik marketlerde yerini aldı. Biz bu durumdan dinleyicilerin olarak çok memnunuz ayrı ama ne oldu da bu kararından vazgeçti Birsen ve buluşturdu bu albümü bizlerle?

- Sanıyorum üretmeye başlamak peşinden paylaşmayı da getiriyor. Bunca sene belki de bu yüzden bir albüm fikri tam anlamı ile oluşamadı bende. Kimbilir belki de doğrularımızın sürekli değişim halinde olmasıdır bazen sebep. Çok da kurcalamamak lazım aslında, bazı şeyler anını bekliyor bana göre . O an geldi ve şimdi buradayım ‘’Cihan’’la.

- Bu albüm aslında sadece senin albümün değil. Yıllarca birlikte müzik yaptığınız değerli müzisyen dostların ile birlikte tamamen canlı çalınarak kaydedildi. Peki bize biraz bu ekipten bahseder misin? Nasıl bir yolculuk birlikte yaşadığınız, nasıl bir dostluk paylaştığınız?

- Albümü oluşturduğumuz ekip arkadaşlarımla çok uzun yıllara dayanan dostluğumuz ve sahne paylaşımımız var. Bu proje fikri doğduğunda evlerde toplanıp üretmeye başladığımızda üretilen şarkılarda herkesin fikri can kulağı ile dinlenip değerlendirildi. Her fikir beş kişi tarafından tartışıldı. Bize göre en iyisi kabul edilip uygulamaya konuldu. Bu ekiple zaten sahnede birlikte çaldığımızdan kayıtların da sahne performansı tadında olması gerektiğini düşünüp kayıtları ‘’hücum kayıt’’dediğimiz şekilde gerçekleştirdik. Bu şekil hem bize çok keyif verdi hem de bizi özgür kıldı.

Yapılan işin hepimizin içine sinen bir iş olduğunda hemfikiriz. Sonuçta bu albüm aynı zamanda bizi  buluşturan ve beraberliğimizdeki uyumu ortaya koyan bir albüm.

- Albümün isminin özel bir yeri var sende; biz yanıtını bilsek de neden ‘’Cihan’’ öncelikle? Yine bu albümde birbirinden güzel on şarkı var. Kendi bestelerinin yanında kimlerin çalışmaları yer alıyor peki? Nasıl bir repertuar seçimi oldu ve nasıl bir stüdyo aşaması yaşadı bu çalışma?

- Daha önce söylediğim gibi biz ekip olarak küçük bir dünya oluşturduk bu çalışmalar esnasında. Bu dünyanın içinde sürekli müzik konuşuldu, müzik düşünüldü, çalındı ve söylendi. ’’Cihan’’ adının anlamı benim için büyüktür. Hem o müzik düşündüğümüz ve ürettiğimiz dünyayı hem de bendeki anlamını düşünerek bu ismi koydum albüme.

Albümde Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur, İlhan Şeşen ve Zafer Cımbıl’ın besteleri yer almakta. Bu şarkılar benim ürettiklerimle birlikte, tamamen duygusal olarak seçilmiş şakılardır. Yani söylemek istediğim şarkıları söyledim, söylemek istediğim şarkıları yazdım. Arkasında herhangi bir kaygı olmadan.

- Popüler müzik yapmıyorsun zira biz bu şarkıları on sene sonra bile senden keyifle dinlemeye devam edeceğiz ayrı bir yana. Biz uzun zamandır bu albümü bekliyorduk peki Birsen Tezer bu albümden ne bekliyor; nasıl tepkiler geleceğini düşünüyor albüme; neler yapmak istiyor bu çalışma adına beraberinde?

- Albümün hazırlanış aşamasındaki keyif o kadar büyüktü ki sadece o üretim ve paylaşım kısmı için bile albüm yapılabilir bana göre. Albümden beklentime gelirsek fazla bir beklentim olduğu söylenemez, belki biraz daha fazla insana şarkı söylemek olabilir.

- Sen uzun zamandır sahnelerdesin de. Burada sizi seyretmeye gelenleri nefis bir müzik ziyafeti bekliyor ki sanat müziğinden chanson'lara, latin ezgilerinden sevdiğiniz diğer tüm şarkılara bir renklilik sunuyorsun? O atmosferi bize siz açısından, dinleyici açısından nasıl özetleyebilirsin? Sahne senin için nasıl bir dünya?

- Sahne; orada bulunduğum andan itibaren kendimi kendim hissettiğim, artı ya da eksi tüm duygularımı ortalığa dökebileceğim, o duygu alışverişi dediğimiz olguyu hiç kaçınmadan ve tasarlamadan kendiliğinden oyunsuz, paylaşabileceğimi hissettiğim tek yermiş gibi geliyor bana. Orada rahatım ve sadece sevdiklerimi söylüyorum. Seçimler benim, sevdiğimi yolluyorum ve alıyorum. Bu muhteşem. Tek bildiğim bu :)

- Öyle ki senin ön plana çıkma kaygın, bir ticari beklentin ya da herhangi birisi ile herhangi bir alıp veremediğin yok ve böyle çok mutlusun. Bu senin içtenliğin ama merak etmeden de geçemiyorum bu duruşu nasıl koruyorsun?

- Ben müzisyenim, müzikle yaşıyorum. Daha doğrusu yaşayabiliyorum. Maddi manevi bana kattıklarına baktığımda müziğe olan aşkım her geçen gün büyüyor. Bana bu kadar sadık, beni bu kadar mutlu eden bir şeye kutsal gözüyle bakmak gerekiyor. Ona, yani sahip olduğum bu yeteneğe saygıyla yaklaşıyorum, onu incitmemek adına her adımımı hesaplayarak atıyorum. Tersini yapmak ihanet olmaz mı? Eğer bunun adı “duruş” ise biz birbirimize ait olmanın keyfinden başka bir duruşu kabul etmiyoruz :)

- Müziğe evrensel bir bakış açın var ve tercihlerini de bu yönde kullanıyorsun. Seni kimlerin müziği yakalıyor, kimlerin şarkılarında kendinizi buluyorsun? Yine günümüz müzik piyasasında olan biteni takip edebiliyor musun, ne kadar içindesiniz bu hareketliliğin?  

- Kemikleşmiş bazı beğenilerim var - Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur, Gürol Ağırbaş ...- Kendimi daha çok, her zaman belirttiğim gibi Ortaçgil'in şarkılarında buluyorum. Haa! bu arada tabi ki piyasada olan bitenleri de takip ediyorum. Samimiyeti baz alarak üreten insanlara kayıtsız kalmam imkansız. Birkaç kişi de var takip ettiğim,beğendiğim.Yalnız biraz seçiciyim galiba. Her üretileni dinleyemiyorum. Örnek vermem gerekirse Teoman, Şebnem Ferah, Mor ve Ötesi keyifle takip ettiğim ve samimi bulduğum müzisyenler.

- Sana göre müzikte başarılı olabilmenin ve beraberinde kalıcılığı yakalayabilmenin yolları nedir? Amatör olarak müzik ile ilgilenen birisini karşınıza alsan kazandığın bu birikimle kendisine neler söylemek istersin?

- Bu işe gönül vermiş, amatör bir müzisyene ilk önce bir soru sormak isterim. Başarı nedir sana göre? Başarıyı çoğu insan, günümüzde popülerlik ve maddi kazanç olarak görüyor. Bu sorunun ardından gelecek olan cevap benim için önemli. Eğer yaptığı müziğe saygı, özen ve alçak gönüllülükle yaklaşıyorsa elbet tecrübelerimi paylaşmak isteyebilirim. Eğitim çok önemli bana göre...yaptığı müzik hakkında bilgi sahibi olması onun için emek sarf etmiş olması gerekir. En önemlisi de sevmesi, o aşkla tutuşması lazım. Zira dışarıdan her ne kadar kolay gibi gözükse de hatırı sayılır zorlukları vardır sahnenin. Kendini adamaktır müzisyenlik. Sanırım söyleyeceklerim bunlar olurdu genç arkadaşlarıma.

- Müziğin sustuğu yerde biliyorum ki dizeler konuşuyor. Sizinle paylaştığımız şiirleri burada anmadan geçmek istemiyorum. Şiir nasıl bir coşku sende, sananeler yaşatıyor, tattırıyor? Kimlerin kaleminde dinleniyor ve demleniyor ruhun?

- Şiir ... Ahh şiir :) Şu sıralar şiirle aldatıyorum biraz ilk aşkımı :) Gerçi onlar iç içe, ihmal etmiyorum da onu aslında ama şiir şu sıralar fazla heyecanlandırıyor beni. Ufak tefek naçizane yazıyorum ve bu bana büyük mutluluk veriyor. Bol bol okuyorum, hikaye ve öykülerin yanında... Hep şiir. Çantamda dolaştırıyorum, mutlaka bir şiir kitabı ve defterimi. Olur olmadık yerlerde geliveriyor bazen sözcükler ve şükrediyorum geldikleri için. Bu duyguyu yazan insanlar bilir. J Atilla İlhan, Cemal Süreyya, Edip Cansever, Ü.Yaşar, Özdemir Asaf, Küçük İskender... Sırasıyla çantamda gezdirdiklerim.Tek bildiğim ruhumu yıkadıkları, beni besledikleri ve çok çok mutlu ettikleri. İyi ki şiir var :)

- Ve şimdi şarkılar yok şiirler de. Nasıl bir Birsen portresi var karşımızda günlük hayatta. Seni en çok ne mutlu ediyor? En çok hangi mevsimsin? Ya hangi şehir – ülke? En vazgeçemedikleriniz ya da en sevmediklerin neler bu tabloda?

- Şarkı ve şiirsiz bir Birsen yok :) Sadece beni bunların dışında meşgul eden bir tek varlığım var o da oğlum. Yani müthiş bir “üçlü” ile geçiyor günlerim. Birbirinden hiç ayrılmadan, iç içe. Gerçekten Birsen portresi bunlardan ibaret. Yani özetlemek gerekirse mutlu, bir hayli meşgul ve kafası dağınık biriyim. 

- Söyleşi ve dostluğun için çok teşekkür ederim. Hayatın nice notasında ya da dizesinde bizler seninle olmaya devam edelim hep.

- O kadar keyifli ve duyarlı sorulardı ki beni bekleyen, öncelikle teşekkür etmek isterim beni sayfanızda misafir ettiğiniz için. Çantamdakiler dışında şiirlerinizle beni takipçiniz yaptığınız için :) İyi ki varsınız, hep şiirle ve şarkılarla. Sevgimle.

 

 

 

Birsen Tezer - Çığlık Çığlığa

 

 

 

 

 

 

 

Birsen Tezer Web Sitesi

Söyleşi : Kadri Karahan / Haziran 2009