| 
            
              | 
 Asya Gülgün Özkan  adimkadin@gmail.com |                      Burcu Budak ben ülkemi terk etmeyerek “kadın kalmayı” tercih  ederek yoluma devam ettim ...     - Dünden bugüne bize  kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz öncelikle? Kimdir Burcu Budak?  - Burcu  daha 16 yaşında henüz okurken başladığı staj deneyimini, hayatına geçiren. daha  fazla öğrenme iç gidüsüyle İş hayatının cekiciliğine kapılarak üniversiteye de  başladığında kopamayıp çalışmasını devam ettiren ve üniversiteyi bitirdiği  senenin akabinde, ilk profesyonel transferini gerçekleştirmiş bir iş kadını.  İlk  2 sene öğrenme dönemi olarak düşünürsek profesyonel olarak 12 senedir  çalışıyorum diyebilirim. İlk turizm sektöründe başladım, sonrasında Vepa Velar  grubunda kozmetik sektorunde Clinique te 4 sene devam ettim, ardından Demsa  grubuna yani tekstil ve home tekstil sektorunde 2 seneyi aşkın bir süre çalıştım,  en son AVV ye yani fitness ve wellness ile ilgili bir sektöre transferim  gerçekleşti. Şimdi de 2 senedir burada çalışmaktayım farklı marklarda olsa hep  aynı görevle medya iletişimle devam ettim.  Aynı  zamanda 12 yıldır meditasyon ve Veda yoga yapıyorum, Ayurvedik besleniyorum;  ruhumu ve bedenimi arındırıyorum. Okuyorum;  kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Yazıyorum; kendimi ifade ediyorum. Latin, jazz  dinliyorum; içimi gitmediğim yerlerde dolaştırıyorum.  -  Siz reklam ve halkla  ilişkiler müdürüsünüz? Bize biraz mesleğinizden bahsedebilir misiniz? Birçok  firma ile ortak projeleriniz var ki hangileri bunlar ve ülkemiz standartlarında  nasıl karşılanıyorlar?  - Bugünden geçmişe gittiğimde; bugün TECHNOGYM  , GRAVITY, ABCOASTER, TOMAHAWK, BONPILATES, AIREX, LIQUID IMAGE, DR.WOLFF,  SEABOB, LIQUID IMAGE  gibi fitness wellness markalarının ve ALBINI PITIGLIANI nin Türkiye Şubeşi olan  bir forwarding markası olan GALATA A.Ş. nin medya iletişimini  yürütüyorum. Geçmişte DEMSA da Mothercare - Laura Ashley - Gerard Darel - Guess -  Fornarina - Etam - Women’secret - Shoeroom - Minelli-San Marina -  Colours&Beauty - 1un2deux3trois markaları ve daha öncesinde de kozmetik  CLINIQUE markalarındaydım tabii ilk tecrübem Hyatt Regency oteldi. Baktığınızda  23 farklı marka var. Benim asıl yaptığım iş bütün bu yabancı markaların  Türkiye’ye gelme dönemindeki stratejik planlaması, medya planlaması, medya  iletişiminin sağlanması ve sonrasındaki dönemlerde de marka bilinirliliğin yaratılıp  artırılması.  Bütün markalar kendi  standartlarının en iyisi ve hepsinin birbirinden ayrılan, farklı bir özelliği  ve çarpıcı kılınan noktaları var. Bunları ortaya cıkardığınızda  zaten belli bir kalitede olan markayı  daha yükseğe ister istemez taşıyabiliyorsunuz.  Tabii güçlü birbirine inanan destekleyen ekiplerle. Siz sevip inanırsanız  herkes sevecektir. Ve orada kendi kişiliğiniz yok, her marka için o hedef  kitleyi kendi yerinize koyuyorsunuz.  Öncelikle  ülkemiz standartları derken cok kapsamlı bir konu. Sadece sunu soyleyebilirim.  Her kesime gore bir ürün var artık Türkiye’de. Benim ve benim mesleğimdeki diğer  arkadaşlarımın görevi; bu ayrımı cok iyi belirlemek, buna gore bir strateji ile  markaları dogru hedef kitleye sunmak. İnanılmaz güzel bir pazar var aslında  bayanlarımız gerçekten bakımlı ve güzel giyiniyor. Çoğu Avrupa başkentleriyle  kıyaslayarak söylüyorum tabii. Dediğim gibi bunu özellikle belirtmemin nedeni  ülkemizin tekstil konusunda gelişmiş olması ve her düzeye uygun ürün yapılabilmesi.  - Yaptığınız işi değerlendirirken  kendinizi eleştirdiğiniz oluyor mu? Mesleki açıdan kadın olmak sizi zorluyor  mu? Planladığınız hayatı yaşıyor musunuz?  - Olmaz  olur mu yoksa nasıl gelişebilir insan. Hem de herkesten daha çok eleştiriyorum.  İşin içinde olunca birçok görünmeyeni de görebiliyorsunuz. Fakat aslolan bir  sonraki sefere eleştirdiğiniz yönleri not alarak gerçekten hayata geçirebilmek.  Tabii maalesef çoğumuz acısından “eleştiri” olumsuz anlama geliyor. Oysa ki  içtenlikle yapılan her eleştiri başarının en önemli anahtarı bence.  Kadın  olmak... Bunun benim için anlamını ve bu sorunun özelliğini anlatamam.  Bunu  bende cok düşündüm ve son transferim öncesinde bir karar verdim. İki yol vardı.  Biri iş için yaşamak ki hayatımın işi olacaktı, diğeri de burada yine sevdiğim  işi sürdürerek benliğimden ayrılmayarak yani “ kadın olmayı” unutmayarak  hayatıma devam edebilmekti. Ben ülkemi terk etmeyerek “kadın kalmayı” tercih  ederek yoluma devam ettim. Çünkü diğeri bence gerçekten erkekleştiriyor  bizleri. Fazla hırslar, sonu gelmeyecek didinmeler... Şimdi planladığım hayatı  yaşayacağım için inanın çok mutluyum.  Bir  de kadın olmanın olumlu yönleri de var örneğin gençliğe adım attığım ilk  yıllarda gerek kozmetikte gerekse giyimde o kadar cok marka vardı ki birçok denemelerde  bulunuyor ve bazen cok yanlış sonuçlar alıyordum. Ve açıkçası o günlerde bir  karar almıştım. Artık kimse beni kandıramayacaktı. 1997 yılıydı araştırdım ve  Türkiye de ilk defa hayata geçen bir programa dahil oldum “Image Maker &  Skin consultant” . Böylelikle artık Türkiye’nin dördüncü sertifikalı imaj  danışmanı ve cilt uzmanıydım. Sonrasına zaten dışarıdan baktığımda  sevdiğim  ve ilgi duyduğum seyler benim  işim olmuştu. 2000’e kadar aralıklı eğitimlerime devam ettim  bu arada.  Hem kadın hem iş olarak baktığınızda sizce de  bir artı değil mi?  - Çalışan başarılı bir  kadın olarak sizce kadının toplumdaki yeri nedir ve bu anlamda özellikle hayranı  olduğunuz ya da beğendiğiniz isimler var mı? Mesleğinizin bir kadın üzerinde  olumlu ya da olumsuz ne gibi artıları ya da eksileri var?  - Teşekkürler, rica ederim. Biraz önceki cevabımla cok paralel aslında... Evet bu gerçekten  yüzyılların konusu benim içinde ilk işe başladığım günden beri karar  evreleri... Ben cok küçük yaştan beri maddiyat gözetmeksizin kendi ayaklarım üzerinde  durma yolunu sectim. Bunun içinde cok mutlu ve gururluyum. Lakin üstte  anlattığım gibi bunun bir üst versiyonu yani benliğinizden çıkma aşamasına  getiriyorsa sizi, o zaman secim yapmanız gerekiyor. Bende tercihimi çalışkan,  üreten, başarılı ama bir kadın olmaktan yana kullandım.   Beğendiğim  isimler tabii ki var fakat ben genelde kişiselleştirmiyorum bu tarz şeyleri ama  bunun direk benim kişiliğimle ilgisi var. Örneğin çocukluğumdan beri birinin fan'ı  da olmadım Diyebileceğim tek şey bizlere bir vizyon açtıkları için, bu döneme  kadar özellikle mesleğimle ilgili emeği geçmiş herkese minnettar olduğumdur.  - Bu koşturmaca  içerisinde peki hayatın neresindesiniz? Özel hayatınız örneğin ne kadar vakit  ayırabiliyorsunuz kendinize ve bu sürede hayatın hangi renklerini tadıyorsunuz?  Sizi gündelik hayatta neler memnun ediyor?  - Hayatımın  tam ortasındayım. Her şeyin ben bu dünyada olduğum için var olduğunun  farkındayım. Dolayısıyla tabii ki nefes bile alamadığım dönemler oluyor. Hafta sonları  dahil sürekli çalıştığım tempolar ki geçmişimde bununla ilgili çok örneklerim  var. Fakat bu dönemler dışında ya da çalışmadığım tüm vakitlerde o “an”ın  değerini bilmeye programlı yaşamaya calışıyorum. Bize verilen en büyük armağan  sağlık; bunun bilinciyle doğru beslenmeye, fonksiyonel egzersiz yapmaya, spa’lara  gitmeye dikkat ediyorum kısacası bedenime iyi bakmak için elimden geleni  yapıyorum. İçimde kötü düşüncelere yer vermemeye çalışıyorum çünkü bunların  zaten insanların yüzüne, hayatına geri  yansıdığına inanıyorum. Gündelik hayatta sevdiğim  kişilerle birlikte yaptığım her sey beni mutlu etmeye yetiyor. Çünkü  paylaşabiliyorum. “Nerede olduğun değil kiminle olduğun asıl önemli olan” cümlesi  benim en çok savunduğum  cümlelerden  biri.  - Mesleğiniz gereği kısa  ya da uzun süreli yolculuklar sık sık kapınızı çalıyor olmalı, seyahat destinasyonlarınızı  neye göre ayarlıyorsunuz? Gittiğiniz yerlerde nasıl çalışmalar bekliyor sizi,  nelerle karşılaşıyorsunuz?  - Bir  önceki mesleğimde çok fazla oluyordu ve bunları dünya moda haftalarına göre  uyumlu yapıyordum Markaların yeni sezon tanıtımları için medyadan arkadaşlarımla  birlikte ilgili lokasyona seyahatlerimiz oluyordu. Dışarıdan bakıldığında çok  büyülü bir atmosfer görünse de dünyanın en zor işlerinden biri olduğuna emin  olabilirsiniz. Öncelikle gideceğiniz yer ile ilgili mükemmel bir araştırma  yapmanız gerekli. En önemli yerleri hem turistik olan, hem de oranın halkının  en sevdiği yerleri bulmanız ve en doğru şekilde bir organizasyon planı çıkarmanız  gerekiyor. Tarihi yerlerden, showlara, 5 gün boyunca gidilecek her öğün için  farklı restoranlara kadar. Çünkü unutmamak gerekiyor ki sizin ve şirketinizin  en değerli misafirleri onlar. Ama ben cok şanslıyım ki benim medyadan harika  arkadaşlarım var. Gerçekten mesleğimin bana kattığı en önemli şey belki de bu  dostluklarım.  -  Moda en başta  mesleğinizden ötürü takibiniz olmak durumunda? Bu yılın size göre trendleri ne?  Moda’nın günlük hayattaki yeri ne ve Türk kadınları ne kadar tüm her şeyin  takibinde?  - Evet  eski mesleğimden diyelim :) Artık biraz daha fiziksel moda işim. Ki gerçekten tüm dünyada artık trend bu.  Wellness life style. Biz bunu şimdilerde sağlıklı yaşam tarzı diye çeviriyoruz.  Bunun içinde gülmek, iyi doğru besinler yemek, fiziksel aktivite, sevmek,  sarılmak, iyi düşünmek var.  Zaten  felsefeniz bu olduktan sonra her sey yakışır, Önemli olan sadece moda değil.  Daha doğrusu artık gerçek moda olan kendi stiliniz. Size uyumlu olan sizin  taşıdığınız hayatınızla, vücut tipinizle orantılı stil. Bir arkadaşınız bir şeye  baktığında bu tam “Burcu”luk “Asya”lık diyebiliyorsa kendiniz için en doğru  trendi yakalamışsınızdır işte!  - Peki ya özel hayat? Aşk'ın varlığına  inanıyor musunuz? Nedenini, niçinini sorgulamadan yaşadığınız, karşı  koyamadığınız bir aşk oldu mu hiç?  - Özel  hayat adı üstünde “özel hayat” derdim aslında. Ama konumuz bir kadın olmak ve  bu kadar insanın içine işleyen sorular olunca; Bende tüm dostlarımla  paylaşırmışçasına devam etmek istiyorum. Şimdi yaşadığım doğa üstü “şeyi”  yaşadıktan sonra. Aşkın bildik varlığına inanmıyorum. Yani aşktanda ötesine  inanıyorum. Bir olmaya inanıyorum. Sevgi  duygusuyla birleştiğinde inanılmaz bir duygu  olduğuna inanıyorum. Paylaşmak, yerine koymak, kelimelerini telaffuz ediyorum. Şimdiye  kadar bilinen doğruların; yani aşkın acıtmasının melankolikliğinin, yahut  bulutlar üstünde hissetmenin üstünde bir şeyden bahsediyorum. Dolayısıyla  sanıyorum bu da nedenini niçinini sorgulamamak oluyor, yani aşk oluyor, yani ne  yaptığınızın hiç fark etmemesi oluyor. Sonuçta size cevabım  “evet oldu”. Hem de farklı şiltelerin  üzerinde, sadece gözlerimizle anlaşabilecek konumda olsak dahi beraber olmak  istediğim kişiyi çıkardı tanrı karşıma. Hergün bunun için şükrediyor, tüm  arkadaşlarıma, dostlarıma, bunu okuyan herkese gerçekleriyle karşılaşmalarını  ve bunun sonsuza kadar sürmesini diliyorum.  -  Kadın- erkek  eşitliğine inanıyor musunuz? 130 ülkede eşitlik durumu belli olmuş, Dünya  Ekonomik Formu' nun yayınladığı yıllık sıralamada Türkiye 123. sırada, Tunus  103, Ürdün 104, Birleşik Arap Emirlikleri 105, Mısır 124. sırada yer alıyormuş.  Şimdi, şu an ne düşünüyorsunuz?  - Eğer  kadının toplumdaki yeri diyorsak geçmişe göre çok olumlu düşünüyorum. Daha dün bununla  ilgili bir paneldeyim. Kalder’in bu konuda harika bir projesi var ve elimden  gelen desteği paylaşacağım. Birleşmiş milletler koordinatörü de buradaydı ve destek  birçok proje var. Kaçımızın şirketi Küresel İlkeler Sözleşmesi katılımcısı?  Kaçımız bir okur yazar olarak bunları araştırıyor ve şirketimizi bu konuda  uyarıyor yada bilgilendiriyoruz? Bireysel uğraşlara ağırlık verilmesi gerektiği  kanısındayım. Ama bu arada kendi şirketimde %70 ler’de olduğumuzu söylemeden geçemeyeceğim.  Yine de zannedilmesin ki farkında değilim “Türkiye bu değil, biz değiliz sadece  şehirler değil.” Tartışmasını bilmiyorum! Ama bizim köylerimizde de en çok  çalışanlar kadınlarımız? Ben birazda hakların alınacağı düşüncesindeyim. Hiçbir  şey tesadüf değil. Bu da zaten bir dünya diyaloğu. Dediğim gibi bence bireysel  gayret göstermeliyiz, zaten toplumları da oluşturan bireyler değil mi?   -  İç dünyanızda hayallere yer var mı? Burcu'nun gerçekleşmesini istediği en büyük  hayali ne? Ya hayal kırıklıkları, karşılaşmalarınız onunla çok sık oldu mu  hayatınızda?  - 
              Hayal etmeden hiçbirşeyin gerçek  olamayacağına inananlardanım. Bence gerçeğe dönüştürmenin ilk basamağı hayal  edebilmek! İkincisi de gerçekten ama gerçekten istemek! Üçüncüsü de zaten  emeklerin getirdiği sonuç.               En büyük hayalim var ama henüz sırası  gelmedi, öncesinde diğer isteklerim var :) 
              Hayal kırıklıklarına hayatımda yer yok,  bu konuda biraz realistim açıkçası. -  Bir ayrılık ardından geçmişi nasıl unutursunuz? Yüzünü geleceğe dönene kadar bu  unutma sürecini nasıl yaşar Burcu? Bir kadın olarak hayata diş geçirebilmek,  tırnaklarıyla yaşama tutunmak! Zor nedir sizde?               - Bir ayrılık ardından diye bir şey  yok benim hayatımda. Çünkü olay karar verene kadardır. Eğer bir varlığı  hayatında yok sayacaksan bu bir anda olmayacaktır . Karar verildikten sonrada  unutmaya da gerek yoktur. Hers ey bizler için çünkü. İyisiyle, şaşırtanıyla.  Bunlar sayesinde ayaklarımız daha kuvvetli yere basabiliyor. Dolayısıyla yüzüm  hep geleceğe dönük .Geçmişte benim ta kendim, gelecekte!               Zor! Tırnaklarıyla yaşama tutunmak! Yine  benden kelimeler söyledikleriniz. Benim en sevdiğim cümle “tırnaklarımla  kazıyarak şu anda mutlu olduğum yerdeyim” bu zamanlardayım” (yukarıda ya da asağıda  olmak değil kastım nasıl görüyorsanız ama buradayım) Sanıyorum vurgumla  nacizane anlatabiliyorum. -  Peki bizim toplumumuzda yakıştırmasız kadın olmak, kadının cinselliğini  hissedebilmesi, duygularını çekinmeden ifade edebilmesi ve insan olmanın  anlamını yitirdiği bu zamanda gerçek insan gibi çekinmeden insan gibi  yaşayabilmesi mümkün mü? Neden hala çekiniyoruz? Neden çekiniyoruz?               - Ben bu konuda biraz dünya gözüyle  görmüyorum, belki de biraz eski kafalıyım diyebilirim. Ben beşeri münasebetler  anlayışıyla büyüdüm. Çoğu zamanda bazı kişiler tarafından ti’ye alındım. Beyefendiliğin  ve hanımefendiliğin olduğu eski bir dünya benimkisi. Dolayısıyla buna ne  derseniz diyin ama bir kadın; bir kadınlığın asaletini hak eder her zaman.  Erkeğin de kadının da görevleri var. Ve usulünde olması gerekliliğine  inanıyorum. Ben ne hissedersem hissedeyim eğer ilk adımı ben atmıyor isem bu  çekinmemden değil , ileride gerçek kadınlığımı hissetmek içindir.               Gerisi zaten doğru insansa gelir bu  durumda yani dışarıdan bakışın bir önemi var mı sizce? Adı üstünde özel hayat  bu; herkes istediğini istediği oranda yaşar gönlünce... -  Aşka yaş biçer misiniz lütfen? Bir kadın kaç kez aşık olmalı ya da kaç yaşına  kadar aşık olabilir?                - :)  Yok ki , olabilir mi? Ne zamanı ne  yeri,ne mekanı var bence.                Sadece doğru zamanı var ama o zaman “zaman”  anlamında değil :) 
              Ben aşktan ötesine inanıyorum, olunca  da aynı adama defalarca aşık olurum Aşk bence son kere olur yani. 
              Son kere ama defalarca :) -  Aldanma, aldatma, aile,  mutluluk,  vazgeçilmez, özlem, korku, mutluluk, geçmiş, gelecek.Bu kelimelerin karşılığı  nedir Burcu Budak'ta?  - 
              Aldanma: Ancak eğer izin verirsen  karşılabilirsin.Aldatma: Yapanın kendisine verebileceği  en büyük ceza
 Aile: Bugünlerde büyüyor
 Vazgeçilmez: Huzur
 Özlem: Doğa
 Korku: Haşerat
 Mutluluk: Ferhat
 Geçmiş: Hatıralar
 Gelecek: Huzur + Mutluluk
 - Bize  zaman ayırdığınız ve bizimle sizi paylaştığınız için ‘’Adım Kadın size’’ çok  teşekkür ediyor....   - Asıl  ben bu içten ve her konuda gerçek benliğe hitap eden söyleşiniz için teşekkür  ederim. Sevgiyle,     ARALIK 2008     |