- ‘’Kız Kafası’’ geçtiğimiz günlerde ADA Müzik etiketi ile yayınlandı ki kalbimiz böylesi bir dokunuşu özlemişti; çok iyi geldi bu şarkılar bize. Albümle ilgili sorularıma geçmeden önce düne yol alalım ve öncelikle müzikle o ilk tanıştığınız yılları dinleyelim istiyorum sizden. Bir piyano ile tanışıyorsunuz ve sonra notalar dökülmeye başlıyor öyle değil mi?
- Piyanoyu ilk gördüğüm anı hatırlıyorum. Tekirdağ’da bir aile dostumuzun evinin salonunda ben altı yaşında iken karşılaştık ilk kez. Bir tuşuna dokundum ve sanki benimle konuşuyor gibi geldi. O anı hayatım boyunca unutamam. Benden bir dokunuş, ondan bir merhaba. Yedi yaşımda babam büyük ısrarlarım üzerine bana bir piyano aldı. O gün bugündür çalıyorum. Dört tane piyanom var. Hepsini de çok severim. Bir de master ve doktora programları boyunca Ayşegül Sarıca’dan aldığım sekiz yıllık eğitim var tabii piyano maceramda ki kendisi bu hikayeyi taçlandırmış en önemli kişidir.
- Ve yıllar sonra Ankara Devlet Konservatuarı’nda aldığınız eğitimi Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde doktora ve master yaparak devam ettirdiniz. Bu eğitim sonrası tiyatro müzikleri yapmaya başladınız ve birçok projenin içinde yer aldınız. Tiyatro içinizdeki müzik aşkını müzik içinizdeki tiyatro sevginizi nasıl besledi, birbirinden nasıl beslendi sanatın bu iki güzel rengi?
- 95 yılından beri tiyatronun içindeyim. Büyük bir aşk duyduğum bu sanat dalı başıma gelmiş en güzel hadisedir. Belki de başka hiç bir şey, aldığım müzik eğitiminde biriktirdiklerimi böylesine tamamlayamazdı. Tiyatroda geçirdiğim yıllar, yoğun prova günlerinden ve okumalardan oluşan çalışmalar, müziğimi ve sözlerimi bambaşka bir hale büründürdü. Bunda uzun yıllar yanında çalıştığım ustam ve dostum Yücel Erten’in de büyük bir etkisi vardır. Yazdıklarımda bambaşka bir dramatik anlayış, bütünlük duygusu ve farklı bir dil arayışı oluştu tiyatro ile geçen yıllardan sonra.
- Bu çalışmaların yanında bir süre önce bir grup kurdunuz ve çeşitli mekanlarda sahne almaya başladınız. Bugün o konserlere dair yorumlar ile internette karşılaşıyoruz ki beraberinde yine bu ortamda bazı demolarınız, konser kayıtlarınız, hazırladığınız videolarınız da yavaş yavaş kendini gösteriyor. O süreci nasıl tadıyor ruhunuz?
- Demo kayıtlı şarkılar ve ev yapımı videolar çoktan beri paylaşımda idi aslında. Ama albüm ile birlikte yeni dinleyiciler buluyorlar sanırım kendilerine. Yeni kayıtlarımın yanı sıra eskilerin de paylaşılmaya devam etmesi hoşuma gidiyor. Çünkü o eski kayıtlar benim için filmin ilk karesi.
- Peki yıllardır müzik özünüz, sözler yazıyor ve besteler yapıyorsunuz, tüm bunları bir albümde bizimle buluşturmanız için nasıl bir süreç yaşanıyor? Bu albüme nasıl karar veriliyor, sayısı bir hayli olan çalışmalarınız içinden repertuar seçimi nasıl gerçekleşiyor ve o ilk çıkış noktasında özellikle kimlerin desteğini alıyorsunuz?
- Bundan 5 sene önce myspace.com sitesine arkadaşlarım dinlesin diye yüklediğim şarkılar, birden bire büyük bir kitle tarafından dinlenmeye başladı. Aslında şaşırdım ilk başlarda. İlgi büyüyerek devam etti. Çok fazla mail alıyordum. Bana yazan kişiler albümüm olduğunu zannettikleri için oturdukları şehirlerde albümümü bulamadıklarını yazıyor ve sitem ediyorlardı. Müzik çevresinden de “e hadi artık kaydet şunları” sesleri yükselince kendimi albüme hazır hissettim. Başından beri yanımda olan-ablam-Sedef Erken Sanlısoy ile ilk danıştığımız kişi Tarkan Gözübüyük oldu. Tarkan’dan olumlu mesajı alınca da süreç başladı. Ancak albümü kaydetme aşamasına gelmemiz ve kayıtları tamamlamamız epey uzun sürdü. 60 kadar şarkımın içinden ilk albümüm için en uygun olabilecek 9 şarkıyı seçtim ve yola çıktım.
|
- ‘’Kız Kafası’’ için bir araya gelen ekibin birbirini her anlamda tamamladığını düşünüyorum ki albümün samimiyeti, sahiciliği burada da kendini hissettiriyor. Selçuk Yöntem ve Demet Sağıroğlu konukluğunu görüyoruz mesela ve bütününde kimler sizin için yol arkadaşı oluyor bu yolculukta, ne kadar bir zamanda stüdyo aşaması tamamlanıyor?
- Albümü yaparken yanımda bir şirket yoktu. Tamamen kendi gücümle yapmaya çalıştığım için bitmesi çok uzun sürdü. Aranjmanları Nurkan Renda ile onun fikirleri üzerinden kafa kafaya vererek sonuçlandırdık. Nurkan’ın bu albümde çok büyük bir emeği vardır. Kayıtlara Tarkan Gözübüyük ile başladık ama stüdyo aşamasının uzaması ve işlerimizin çakışması sonucunda onsuz devam ettik. Alp Turaç ve Erim Arkman her aşamada yanımızda idi. Bundan 1,5 yıl önce albümü bitmiş bir şekilde Mete Özgencil’e yolladım. Mete memnuniyetsizlik hissettiği noktaları söyledi ve birlikte bir düzeltme çalışmasına gitmemizi önerdi. Ona duyduğum büyük güven ile hiç düşünmeden mixleri tamamlamış bulunduğum bir aşamadan neredeyse başlara döndüm. Yeni kayıtlar akabinde Mix ve Mastering çalışmasını Erim Arkman nihayetlendirdi. Selçuk Yöntem, Demet Sağıroğlu ve Çağ Erçağ da benim için çok değerli renkler bıraktılar albüme.
- Albüm yayınlandığı günden bugüne başta dinleyicilerinizden olmak üzere birçok müzik yazarından - eleştirmeninden, gazeteciden haklı bir övgü aldı ve almaya da devam ediyor ki böylesi bir ilgi göreceğini bekliyor muydunuz? Bu albümün başarısının size göre en büyük sebebi nedir, peki ya dinleyicinin bu albüme sarılmasının en büyük etken ne olabilir?
- Belirli bir çevreden olumlu görüşler geleceğini tahmin edebiliyordum aslında. En çok önemsediğim noktalardan biri şarkılarımın demolarını internette keşfetmiş ve yıllardır dinleyen insanların bu albümde de aynı samimiyeti yakalaması idi. Bence esas güç şarkıda. İyi şarkı her ortamda kendini gösterir. Eğer albümüm başarılı sayılıyor ise nedeni söze dayalı şarkılarımdır. Albüm yapmak büyü yapmak gibi bir şey. Tarifi var ama garantisi yok. Büyü tuttuysa ne mutlu bana.
- Son yıllarda daha da hareketlendi müzik sektörümüz. Ardı ardına yayınlanan albümlere yetişmekte zorlanıyoruz artık. Siz müzik dünyamızı ne kadar takip edebiliyorsunuz peki, özellikle son yıllarda kimleri bu yolculukta başarılı buluyorsunuz; bir müzisyeni ya da bir müzisyeni başarılı olarak değerlendirmeniz, kabul etmeniz için nasıl bir kriterden geçiriyorsunuz?
- Alternatif müzik insanlarını, güncel pop şarkılarını ve rock gruplarını elimden geldiğince takip ediyorum. Son yıllarda Birsen Tezer’i ve Dilek Türkan’ı dinliyorum. Birsen’in sesinde afyonlu bir tını var. Sayısız başarılı rock grubu var bir çoğunu beğeniyorum. Kaçak, Manga, Mor ve Ötesi, Badem ve Redd en yakın durduklarım. Yakın dostlarım Ogün Sanlısoy ve Özlem Tekin’in şarkılarını da her zaman sevmişimdir. Teoman’ın da iyi bir şarkı yazarı olduğunu düşünüyorum. Pop şarkısı yazan kişiler arasında fikir bulabilme ve nakarat çözümlemeleri adına en çok Nil Karaibrahimgil’i ve Kenan Doğulu’yu iyi buluyorum. Hoş fazlaca slogan ürünü şeyler yazıyorlar ama kendi içinde bir tutarlılığı var. İlk anda aklıma gelenler bunlar. Ha bir de bence bu yazın şarkısını Athena yaptı. “Kendi Yolumda” mükemmel bir cover. Bunun dışında pop dediğimiz türde artık beğenecek çok az şey bulabiliyorum.
|
- Son yıllarda alternatif müziğin vokalleri o denli bir yükselişe geçti ki ama sesli ama sessiz her şekilde albümler sattı, sahneler doldu, alkışlar hak edildi. Bir şekilde pop - popüler müzikle yarışır hale geldi bile diyebilirim çok rahatlıkla; siz bu tespitime katılıyor musunuz ve bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Peki ya bundan sonrası adına neler olacak bu dünyada?
- Günümüzün pop müzik kültürü ise öylesine kirlendi ki bunu gerçekten halkın talep ettiğine inanmak zor. Adeta “Yemekteyiz” ve benzeri tv programlarındaki diyalogları yansıtan o müzikler, insanları bıktırma aşamasına geldi. Ağır, arabesk bir kalkan giydirdiler sanki popun üstüne. Oysa bir zamanlar onun adı “Türkçe Sözlü Hafif Müzik” değil miydi? :) İyi müzik özlendi. İyi müzik yapmaya çalışan müzisyenler de ilgi görüyorlar sonuç olarak. Bu ilginin artarak devam edeceğine neredeyse eminim.
- Ve bundan sonrası adına önümüzdeki günlerin hareketliliğine gelelim istiyorum. Örneğin sizi sahnede dinlemeyi iple çekenlerdenim ve en yakın ne zaman böyle bir şansımız olacak çok merak ediyorum. Albümden ilk klip hangi şarkıya çekilecek ki internet ortamında bir de mini anket başladı bu anlamda, aşağı yukarı bir tahmininiz var mı ortaya çıkacak sonuç hakkında? Başka sürpriz projeler de olacak mı ayrıca? Ve ve bir ikinci albüm en yakın ne zaman kapımız çalabilir :)
- İstanbul konserlerime sonbahar aylarında başlamayı düşünüyorum. Klip çalışmamız da sonbaharda hayat bulacak diye umuyoruz. Anket tahmin ettiğim gibi gidiyor aslında. ''Günlerden Salı'' birinci sırada. Ardından eşit bir şekilde ''Laleler'', ''Soyunma'' ve ''Ölürsen Haber Ver'' geliyor. Sürprizler olacak elbet. Önce biraz bu süreci sindirmem gerekiyor. İkinci albümün şarkılarını seçtim. Onda da çok sevdiğim şarkılarım var. Zaten ilk albümün repertuarını seçerken ikinci albümü de gözetmiştim. Onun kayıtlarına da sonbaharda yavaştan başlamak istiyorum. Ama öncelikli olarak bu albüm için yapmamız gereken işler var.
- Son olarak müziğin sustuğu yerde olacağız ki biliyorum öyle bir yerde olabilmek diye bir şey yok ayrı :) Hayatınızın diğer tatları nelerdir, gününüz neler ile güzelleşir, güzel - özel hangi renkler içindesiniz, nasıl - neler ile mutlusunuz yada kısaca Çiğdem Erken’in diğer dünyası nasıl bir yerdir?
- Günlerim genel olarak çalışmakla geçer. Ya tiyatro provasında ya da evde çalışıyor olurum. Hiç iş bulamazsam evde olası tiyatro projeleri için kayıtlar yapar, şarkılarımı düzeltirim. Eğer çalışamayacak gibi hissediyorsam da arkadaşlarımla vakit geçirmeye bayılırım. Çok sevdiğimiz konken cinsi bir kağıt oyunu var. Adı Küt! Arkadaş grubumuz içinde ciddi rekabetli oyun gecelerimiz olur. Teşvikiye ya da Cihangir cafelerinde boş boş oturmak da en sevdiğim aktivitelerden. Bir de evde film izlemeyi severiz yakın arkadaşlarımla.
- Çok teşekkür ediyorum bu keyifli söyleşi için ama şunu biliyorum ki bu söyleşi burada bitmez :) Yeniden görüşebilmeyi diliyorum tüm kalbimle hayatın daha söylenecek nice şarkısında.
- Ben de yeniden görüşmeyi dilerim. İncelikli yorumlarınız ve detaylı sorularınız için de teşekkür ederim. Ayrıca “Kız Kafası”nı ayın albümü seçtiğinizi duyunca göğsümün kabardığını da bilin isterim :)