müzik - hâl / Dilek Sert Erdoğan

 

- ‘’Moments’’ ilk albümünüz, ilk heyecanınız. Ama bu heyecana ben de dahil birçok dinleyici ortak ki bu albümü uzun zamandır sizden bekliyorduk biliyorsunuz :) Müzik hayatınızda hep vardı ama her şey medya sektöründeki kariyerinizden yani o anki işinizden bir istifa ile başlamış, yüreğinizin sesini dinlediniz ve şarkı söylemeye karar verdiniz diyebiliriz öyle değil mi, bu sanırım o dönem için zor ama sonrası için çok mutlu bir hal de?

- Tam olarak neleri yapmak istemediğime karar verdiğim andı diyebiliriz bu dikey geçiş için. Bana öğütleneni ya da benim için biçilmiş bir hayatın peşinden gitmeyi, yapmayı sevdiğim ve yaparken çok eğlendiğim bir işe çevirdim. Yola çıkarken başlangıç hedeflerimi belirleyip sonrasında tamamen akışına bıraktım herşeyi. O dönem için cesur bir karardı evet ama kararı verirken hiç zorlanmadım. Hayatın keskin virajlarını seviyorum ben :)

- Sonrasında aldığınız dersleri katılacağınız yarışmalar izlemiş ki gayet güzel deneyimler, başarılı sonuçlar kazanılmış. Yine bu süreçte sahne almaya da başlamışsınız ve bir şeyler şekillenmeye başlamış. Peki o ilk adımlar bugün nasıl hafızanızda, ilk kez profesyonel anlamda, özel bir mekanda (ki size o şansı veren Nardis ülkemizin en önemli mekanlarından birisidir) dinleyicilerle buluşmak nasıl bir keyif olmuştu adınıza, her şey unutuluyordu değil mi orada bu aşkla?

- Sanatta yarış olmaz ama televizyonun gücü de tartışılmaz. Yapmam gerekenleri düşünürken kendime yol açmak için 2002 yılında ''Sing Your Song'' şarkı yarışmasına katıldım. Hızlıca bir şarkı hazırladım ve ‘en iyi kadın şarkıcı’ ödülü getirdi bana o yarışma. Akabinde müzik camiasından insanların dikkatini çekmeye başladım ve ufak ufak konserler başladı.Ama benim kariyerimin dönüm noktası Nardis Jazz Club’dır. Uzunca bir ara vermek durumunda kaldım ikinci oğlumun da dünyaya gelmesiyle.Bir gece evde oturuken ve geri dönüş planları yaparken Zuhal(Focan) aradı beni. Nerdesin hadi bu ay bekliyoruz dedi ve o zamandan beri non-stop her ay Nardis’teyim. Bir yandan ufak ufak yeniden şarkı yazmaya başladım. Çünkü iyi bir şarkıcı eger gönlünden geliyor ve yazabiliyorsa kendi şarkılarını seslendirmeli. Yurt dışında ‘İnternatinal Song Writing Competition’’a katıldım ve Genco’nun hazırladığı demolarla ‘overall performance’ dalında binlerce aday arasından ilk 25 kişi arasına girmeyi başardım. Cesaretim yerine geldi ve çalışmalarım baya bir ivme kazandı bu olaydan sonra. Ama kendimi hazır hissetmem ve keyfimin yerine gelmesi için bugunü bekledim. Uzun gibi görünse de değil aslında –zamanıdır diye düşünüyorum..

Beni besleyen seyirci zaten. Onlarla dirsek dirseğe, göz göze olmak o kadar çok besledi ki beni belki de sırf bu yüzden uzun yıllar albüm yapmak istemedi canım. Albüm yapmak insanların evlerine, kalplerine konuk olmak cok güzel ama ben canlı performans sanatçısıyım, bunun keyfini hiçbir şeye değişmem :)

- Sizinle yolumuz yaklaşık iki sene önce kesişti, internet üzerinden şarkılarınıza ulaşmaya çalıştım ve hepsini bir bir arşivime aldım; bir albümünüz evet yoktu, bir gün sizi dinlemeye geldim ve size sebebini sordum, hazırlık sürecinde olduğunuzu öğrendim ki sevindim. Bu size çok sık sorulan sorulardan biriydi öyle değil mi ki albümün içinde de cevabını vermişsiniz. Albüm yapmanın aslında bu denli kolay olduğu bir ülkede neden hakikaten doğru insanlar gecikir, sizin beklemenizin sebebi / sebepleri nelerdi?

- Bu sorunun cevabını vermişim bile az önce:) Hayatım boyunca sevmediğim istemediğim hiçbirsey yapmadım ki.. Yemek müziği yapmadım mesela ya da gece 01'den sonra sahneye çıkmadım. Dinlemeye gittim ve halen her şeyi takip etmeye gayret ediyorum çok sevdiğim gruplar, müzisyenler var fakat bu benim seçimim. Seçeneklerim daraldı belki ama kendi tercihlerim dogrultusunda hareket ettim hep. Hızlıca tüketilen biri olmak istemiyorum çünkü bu beni de tüketir.

- Öğreniyoruz ki ‘’Moments’’ küçük, sıcak, samimi bir stüdyoda, dostlarınızla, şarkılarınızla birlikte anılarınızı da kaydettiğiniz bir albüm. Yani uzun zamandır müziği paylaştığınız çok güzel insanlar var ki bu aşk buraya yansıyor. Yıllardır nasıl bir paylaşım içindeydiniz, birbirinize nasıl inandınız, ben bu dostluğu ve sahnelerden stüdyoya uzanan o keyfi sizden dinlemek istiyorum.

- Genco ile çalışmak, bir şarkıcı için çok büyük bir lüks. Hem cok değerli ‘can’ım hem de müzikal olarak çok uyumlu bir ilişkimiz var bizim. Ben mücadeleden hoşlanıyorum. Çatır çatır kavga eder benimle, yapımı ezbere bilir ve şarkıcı olarak çok iyi tanır beni. Müzikal dehası tartışılmaz ve bu kalitede bir müzik adamıyla aynı dili konuşmanın bana kattığı çok şey var. Şarkılarıma can verdi, en önemlisi ona sevmediği hiçbir şey yaptıramazsınız, sevince de canını koyar ortaya. Çok doğruydu bu sebeple bu proje için Genco. Bilal ile daha önce başka bir proje yaptık uzun süre. Çok sevdiğim çok kıymetli bir müzisyendir. Derin ile Önder Focan’la birlikte hayata geçirdiğimiz ''Deformation Turk Project'’te beraberdik işini çok iyi yapan çok sağlam ve disiplinli bir adam zaten, çok severim. Caner ise başlı başına bir fenomen. Yıllar önce sahnede tonunu duyduğum an ilk sarkıdan sonra çevirip seninle çalışmak istiyorum demiştim o gün bugun beraberiz en yakın dostlarımdan biri. Herkes ilk saniyeden itibaren müthiş bir uyum içerisinde çalıştı. Ayrı ayrı hem cok saygı ve hayranlık duyduğum hem de çok sevdiğim dostlarım. Hele bir de brass ekibi var ki tadından yenmez. Şenova Ülker, Bulut Gülen, Çağdaş Oruç ve Barış Yazıcı. Nefes oldular albüme. Hepsi şahane ve çok sevdiğim dostlar. William Cardoso da müthiş enerjisiyle perküsyonda eşlik etti bize.

- ‘’Moments’’ klasik albümlerden biri değil, bir ilk albüm özelliği var ki sözler - müzikler sizin, tamamı İngilizce ve jazz, funk ritmlerin yanında Türkiye’nin ilk de soul albümü. Son yıllarda çok başarılı işlere imza atılıyor, alternatif albümler daha fazla çıkmaya / satmaya, alternatif mekanlar seyirci / dinleyici sayısını arttırmaya başladı ve hakikaten bu müzik adına çok sevindirici. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Herkes içinde kendi müziğiyle geliyor dünyaya. Bizler gibi müziğini bastıramayan tipler müziyen oluyor ve dillendirmeye başlıyor bu iç sesleri. Seçeneklerin olması güzeldir. Herkesin müzik yapmasının ne gibi bir sakıncası olabilir ki? Beğenilerimiz dogrultusunda kimi istersek onu dinleriz. Önemli olan yapılan işi kişiselleştirebilmek ve kimlik kazandırabilmek. Her ne icra ediyorsanız altında imzanız - size özel öğeler olmalı. Kendinizi beğendirmek üzere yola çıkmak başkalarının hayatını yaşamaya benzer. Özgürlüğünüzü kaybeder köle olursunuz, mutsuz olursunuz. Her durumda olduğu gibi yetenek ve başarı paralel değil müzik dünyasında da. Paradoksal bir durum aslında. Piyasanın gereklerini yerine getirseniz işinizden ödün vermek durumunda kalıyorsunuz, tersi durumda da meteliksiz ama prestijli müzisyenler kervanına katılıyorsunuz. Ben özgürlüğü seçtim – çünkü ümidim var – birşeylerin değişmeye başladığını görmek sevindirici ve geleceğe dair umut verici.

- Albümün ilk klip şarkısı ‘’It’s Hard to be a Woman’’ albümün açılış şarkısı ve aynı zamanda ilk klip bu çalışmanıza çekildi. Yeni klipler olacak mı peki? ‘’Moments’’in gerek fotoğraflarında, gerek bu klip çalışmanızda bir sadelik hakim ama görebildiğim kadarı ile kıpır, muzip, cıvıl cıvıl hallerden uzak olmayan bir portreniz var, o içindeki çocuğun büyümesini istemiyorsunuz değil mi, hatta bu albüm babanıza ithaf, sanki o eski anlarınıza, anılarınıza, çocukluğunuza gibi sanki?

- En az iki klip daha çekmeyi planlıyoruz.Görsel hilelerin yaptığımız işin önüne geçmesini istemediğimiz için tercihimi sadelikten yana kullandım. Bu neticede gerçekten bizim’an’larımızı kaydettiğimiz ve albümdeki tüm müzisyenlere alan açmış bir müzisyen albümü. Kapakta kullanılan fotoğraf tam olarak beni yansıtıyor, hiçbirimiz içimizdeki çocuğu mezun edemedik hayattan etmeyelim de.

- Babamı çok kısa bir zaman önce kaybettim. Çok sancılı bir dönemdi, içimde fırtınalar koptu, hala yakıyor özlemi. Bu gitgide artan bir hasretlik. Ruh ikizim gibidir babam-yarım gitti grileşti kalbim. Hala beni koruyor kolluyor hissediyorum. İnandığın şeydir gerçek olan. Yaşıyoruz hala beraber, aksini düşünmek istemiyorum.

- ‘’Moments’’ henüz çok yeni yayınlandı ki ama biliyorum o ilk tepkiler gelmeye başladı? Şu ana kadar nasıl yorumlar gelmeye başladı albüme, sizinle bir albümde buluşmanın heyecanı var dinleyicinizde ama kuşkusuz yeni dinleyiciler de getirecek bu albüm size. Bu buluşmanın tarifi nasıl yüreğinizde?

- Aldığım tepkiler çok mutlu ediyor beni. Albüm çıktıktan bir hafta sonra büyük müzik marketlerde ‘çok satanlar’ rafındaki fotoğrafları yağdırmaya başladı dostlarım ve dinleyiciler. Yaklasık on gün oldu albüm çıkalı ama tekrar baskıya girdi. Bundan daha mutluluk verici ne olabilir ki? Herkese çok teşekkür ederim.

- Sahneler, konserler devam ediyor elbette. Sahnede olmak her müzisyen için apayrı bir güzellik elbette ama siz nasıl yaşıyorsunuz o keyfi, heyecanı, soluğu? Böyle unutamadığınız bir sahne anınız var mı mesela? Sizi en yakın ne zaman ve nerede dinleyebilir dinleyiciniz, bu arada programınız içinde bir de festivale konuk olacaksınız, öğrenebilir miyiz sahne takviminizi?

- Sahnede olmak yaptığımız işin doğası ve beslendiğimiz soluk aldığımız yer. Ben hep heyecan duyarım bir an evvel başlayalım diye. Çünkü yukarıda bahsettiğim gibi benim en önemsediğim ve beni en mutlu eden kısım sahne kısmı. Özgürlük had safhadadır bizim sahnede. Emprovize müzik yapıyoruz. Ruhumuzu canımızı koyuyoruz ortaya resmen.Kolaymış gibi görünüyor ama iyi müzisyenlerle çalışmanın ve uyumun en önemli artısı bu sahnede. İstisnasız her çalındığında farklı yorumlanıyor şarkılar, dolayısıyla sıkılmıyoruz hiç :)

31 Mayıs’ta Nardis’te olacağız. 6 Temmuz’da İstanbul Caz Festivali kapsamında Tünel Şenliği’nde Salon İKSV deyiz.

- Dünden bugüne kimleri dinlediniz peki, müziğin hangi isimleri sizi etkiledi, dinleyicisi olmaktan vazgeçemediniz. Yine bu noktada hayatınızın en’lerini alabilir miyiz peki? Mesela en sevdiğiniz albüm / şarkı, en keşke birlikte bir şarkıda buluşabilsek dediğiniz müzisyen?

- Müziği kategorize etmeyi sevmiyorum. Ruh halime göre değişiyor dinlediklerim. Dinamik bir yapım var, değişiklikleri severim ve birseye körü körüne bağlanmak bana uygun değil .Dolayısıyla ‘en’ler yok bende :) Ama ilk aklıma gelenler Dianne Reeves, Dee Dee Bridgewater, Tina Turner, Sarah Vaughn, Aretha Franklin, Chaka Khan. Hakettiği şarkıları söyleyememiş olduğunu düşündüğüm en büyük ses ise benim için Whitney Houston. Onunla isterdim beraber söylemeyi çok.

- Ve son olarak müziğin sesini bir soruda kısacak olursak hayatınızın diğer renklerine dokunalım istiyorum. Örneğin eşiniz ve çocuklarınız, aileniz, sevdiğiniz dostlarınız biliyorum ki vazgeçemedikleriniz; kendileri ile neleri yaşamaktan, paylaşmaktan mutlusunuz, dünyanızın diğer güzellikleri başka nelerdir?

- Eşim (Ulusoy) bu konudaki en büyük destekçim. O olmasaydı ben daha albüm falan yapmazdım zaten :) Yıllardır beni destekledi tüm iniş çıkışlarımda bana rehber oldu, sabırla yanımdaydı. Ben daha pessimistim önce hemen itiraz ederim, tersini yaparım her söylenenin. Sonra cücelerim var. Ege ve Erk. Onlar benim sebeb-i hayatım. Çok şahane, çok eğlenceli doğuştan guru tipler. Hergün yeni birsey öğreniyorsunuz onlardan, dünyaya bakışları tertemiz ve net düşündüklerini söylüyorlar. Şu anda havalarından geçilmiyor çok gururlular. Her haberi, her programı takip ediyorlar. Daha önce Kanyon’da izlemişlerdi beni, ara sololarda annnneeeeee diye sesleri geliyordu seyircilerin arasından. Bu yıl festivale gelecekler cok daha bilinçliler artık. Annem var kıymetlim o hep en büyük destekçim. Mother-Sun. O olmasa kalkamazdım tüm bu işlerin altından. Hatice annem, Ali babam. Bir de ben tek çocuğum ama çok şanslıyım çünkü çok sağlam dostlarım var. Sevgisini göstermekten gocunmayan şenlilkli kocaman bir aileyiz işte.. Aynı anda konuşup birbirini duymayan İtalyan aileleri gibi.

- Bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederim. Daha nice albümde yeniden kaldığımız yerden devam etmek üzere, güzel şarkılar dilerim :)

- Benim için de büyük keyifti. Çok teşekkür ediyorum.

 

 

Dilek Sert Erdoğan / İt's Hard to be a Woman

 

Dilek Sert Erdoğan Facebook Sayfası

Dilek Sert Erdoğan You Tube Sayfası

 

Söyleşi : Kadri Karahan / Mayıs 2013