Pendik’te ‘’Sağlam Müzik’’ isimli bir kaset dükkanı vardı ki yanılmıyorsam birkaç şubeleri daha vardı kendilerinin. Adı üstünde gerçekten sağlam bir mağazaydı, kasetler çıkar çıkmaz kendilerine gelirdi ben de hemen orada alırdım soluğu. Bir gün imza günlerine de başladılar. Üç tanesine katıldığımı hatırlıyorum ki Hakan Peker, Ferda Anıl Yarkın, Soner Arıca ile ilk kez burada karşılaşmıştım mesela. Şimdiki imza günleri gibi değildi hani ya da bizim semt çok fazla ilgi göstermemişti ama her şeye rağmen ne kadar ayrı bir güzellikti o yıllarda benim için. Bugün birkaç belli mağaza ya da alışveriş merkezi dışında müzisyenle dinleyicisini bir araya getiren bir yer yok, harici bir müzik mağazası yok ki böyle, birkaç pes etmeyen dışında tabi. Yıl 1993 ve ben 18 yaşındayım :)
Ayın Söyleşisi:Şehnaz
‘’Bugün Tadım Yok’’ albümünü bütünü ile sevmemin yanında en deli iki şarkı ile anımsıyorum. Biri albüme adını veren şarkıdır diğeri ise ‘’Sen Yağmur Ol Gel’’. Bırakın o yıllarda deli gibi başa alıp dinlememi bu zamanda bile çok ayrı saklıyorum yerini bu şarkının ve bir gün birisinin gerçekten hakkını vererek bir cover yapmasını nedense çok istiyorum.
Tesadüf bir şekilde Şehnaz ile kısa süre önce kesişti yolumuz. Facebook’ta yöneticiliğini yaptığım bir grup için bir temennisini iletmişti Şehnaz ve ben de yardımcı olmaya çalışmıştım kendisine. Bu yazışmayı diğer yazışmalar izlemişti ki kendisine bir de sürpriz yapmıştım. Bir konserinde çekmiş olduğum iki kare fotoğrafı onun doğumgününde eklemiştim sayfama. Çok mutlu olmuştuk karşılıklı. Ve derken sitemiz için bir de söyleşi yaptık sonrasında. Geçtiğimiz sene bu ay yayındaydı söyleşimiz ki yeniden anımsayalım istedim.
Şehnaz’ın biliyorum ki en büyük aşkı hala müzik. Bir gün yeniden onunla buluşacağımıza inanıyorum. Aynı tatta, aynı coşkuda, bir yağmur olur gelir umarım, umalım.
Ayın Konuğu:Ahmet Kamil Taşkın (Müzik Yazarı - Radyo Programcısı)
Öyle ki biz 90’lar sevdalıları yan yana gelmesin. 90’lar açılınca hiçbirimiz susmuyoruz ve ardı ardına saatleri deviriyoruz sırf bu muhabbetle. Mesela gerek yazıları - söyleşileri ile gerek radyo programları ile tanıdığınız bir isim olan Ahmet Kamil Taşkın da böyle bir deli :) En son yan yana geldiğimizde bile başka ne yaptığımız - ettiğimiz umrumuzda değildi adeta, konu tamamen o yıllardı, ve anımsanacak çok şarkı vardı. Kendisine 90’ların en iyi on albümünü sordum ve kısaca o albüm ile ilgili duygularını bizlerle paylaşmasını istedim. Söz kendisinde :)
Çok albümlü ve bereketli “90lar” dönemini 10 albümle sınırlandırmak çok zordu. Baştan sona “çok iyi“ dediğimiz albüm çok yoktu ama yine de çoktu işte. Değerlendirirken genel dinleyicinin beğenisini, albümden çıkan hit sayısını ve ticari başarıyı ayrı tuttum; müzikal kaliteyi ayrı tuttum. Zaman zaman birbirine karıştı ama bir liste çıktı ortaya. Elbette bir tarafı kendimce bu listenin. Atladıklarım listeye sokamadıklarım var ama yerimiz dar ne yapalım. Affetsinler :)
Sezen Aksu - Gülümse
Hem pop hem de Sezen Aksu tarihinin en iyisi olduğunu söyleyebiliriz. Onno Tunç’un muhteşem tavrı albümün rengini de ortaya çıkarmıştı. Aysel Gürel, Atilla Özdemiroğlu, Fuat Güner gibi isimleri de unutmamak lazım. 10 şarkının 10u da “hit” şarkıdır, hepsi de bir albümün “A1”i olabilir. “Hadi Bakalım” gibi bir şarkı aynı zamanda 90larda başka bir yolu da açmıştır. Albümde yeniden söylenmeyen şarkı kalmadı neredeyse ancak ilk yorumun ve Sezen’in tadı değişmez.
Nilüfer - Yine Yeni Yeniden
80lerdeki arabesk rüzgarından “Sen Mühimsin”le kurtulan Nilüfer 1992 senesinde bu albümle net olarak zirve albümünü yaptı. Yine işin arkasında Onno Tunç dehasını görüyoruz. Leyla Tuna, Aysel Gürel, Adnan Ergil, Kayahan, Şehrazat gibi isimleri bir arada bu kadar iyi şarkılarla bulmak da sonradan mümkün olamadı. “Şov Yapma” gibi dönemi çok iyi özetleyen bir şarkıdan hala en çok yorumlanan “Haram Geceler” gibi bir şarkıya kadar yine 10da 10luk bir albümdü.
Levent Yüksel - Med Cezir
Bir şarkıcı için böyle bir albüm hem bir şans hem de şanssızlıktır. Şanstır çünkü bu kadar iyi şarkıyı bir araya toplayabilmek pek mümkün değildir. Şanssızlıktır çünkü çıta o kadar yükselir ki ondan sonra ne yapsanız ilkiyle kıyaslanır. “Yeter Ki Onursuz Olmasın” fırtınasıyla başlayan macera “Med Cezir, Tuana, Dedikodu, Bu Gece Son” gibi şarkılarla devam etmişti ve ediyor da. Bu albüm bir nevi Levent Yüksel “best of”u aynı zamanda.
Aşkın Nur Yengi - Sevgiliye
90larda pop müziği hareketlendiren yeni nesil seslerin ilklerinden Aşkın Nur Yengi de hep ilk albümüyle anılanlardan. Bir Sezen Aksu prodüksiyonu olan albümde çok iyi yeni ve adaptasyon şarkılar vardı. Yine Onno Tunç düzenlemelerini de atlamamak lazım. “Ayrılmam”dan “Başka Bir Şey”e, “Seni Aldattım”dan “Susma”ya yine dolu dolu bir işti. Aynı zamanda günümüzün “cover” için en çok başvurulan albümlerinden bu albüm.
Tarkan - Aacayipsin
İlk albümüyle adını duyuran Tarkan, Sezen Aksu destekli bu albümle tabir-i caizse patlama yaşamıştı. Neredeyse her evde, arabada olan bu albümde Kış güneşi, Unutmamalı, Dön Bebeğim gibi şarkılar hala ilk günkü kadar seviliyor. Bir popstar da yaratan albüm ticari anlamda da en çok satanlar arasına girmeyi başardı. Sloganlı şarkısından kapağına başarılı bu albümü “Ölürüm Sana “izledi. O da çok sevildi ama Tarkan’ın yolunu “Aacayipsin” açtı.
Sertab Erener - Lal
“Sakin Ol”la Sezen Aksu okulundan iyi bir notla mezun olan Sertab Erener yine bol Sezenli albümü “Lal” ile zirveye oynamıştı. Akustik kayıtlar, harika şarkılar, güzel bir ses derken herkes birden “Sevdam Ağlıyor, Rüya, Mecbursun, Lal” gibi şarkıları söylemeye başladı. Bir de özel kitlesi olan “Dargın Değilim” ve “Masal” gibi şarkılar vardır ki yıllar hiçbir şey eksiltemedi onlardan.
Nazan Öncel - Göç
90ların popüler haline yakın iki albümden sonra Nazan Öncel herkesi şaşırtarak gayet sakin, derdini başka türlü anlatan ve ticari kaygıdan uzak bir albüm yaptı. İlk şarkılar gibi şarkılar bekleyenler albüme hemen burun kıvırdı ve satış olarak ilklerin yanına yaklaşamadı ancak gerçek dinleyici şarkıları sahiplendi. Zaman içerisinde kıymeti anlaşılan albümün şimdi bir eşini bulmak imkansız. “Gidelim Buralardan “ve “Sen Beni Öldürüyorsun” albümün en bilinenleriyken “Göç” ve “Nazlı Ay” özel kitle şarkıları oldu. Sonra “Sokak Kızı”na dönen Öncel, tadı damağımızda şarkılar armağan etti bize.
Zerrin Özer - Olay Olay
Bir öyle bir böyle Zerrin Özer kariyerinin yüz akı albümüdür. Arkasında yine Onno Tunç vardır. Hem “Hep Bana “gibi tamamen 90lar kokan bir şarkı hem de diğer şarkılar ayrı ayrı güzeldir. Onno Tunç düzenlemeleri, Leyla Tuna ağırlıklı sözleriyle repertuar yine neredeyse 10da 10dur. O dönem anlaşılmayan albüm şimdi arşivcilerin, CDsini bulmak için kapıştıkları bir kaşıkçı elması değerinde. Zerrin Özer’in zirvesi olan bu albümü daha sonra mumla aradık ama neyseki hala hiç eskimeyen “Yeni Aşk, Sana Hasretim, Bir Gün Mutlaka” gibi hazinelerimiz var.
Zuhal Olcay - Oyuncu
İlk albümü “Küçük Bir Öykü” ile “Oyuncu” albümü arasında çok gidip geldim ve Zuhal Olcay’a göre “en ticari” albümünde karar kıldım. İlk iki albümdeki müzikalite bu albümde yerini daha dijital şarkılara ve popüler kültüre bıraksa da ortada yine gayet derli toplu bir iş vardı. Yine ticari olarak harika bir iş yapmadı ama herkes Zuhal Olcay’ın “İyisin” şarkısını bildi. Diğer şarkılar ise bize özeldi. “Ayrılık, Kod Adım Leyla, Tango, Düet” derken albüm yine baştan sona bir Onno Tunç harikasıydı. Albüm fotoğraflarıyla da dikkat çeken albümü Zuhal Olcay’ın sonradan hiç sahiplenmemesiyse üzücüydü.
Sertab Erener - Sertab Gibi
Herkese hitap eden iki pop Sertab albümünden sonra Erener herkesi şaşırttı. Çünkü Demir Demnirkan girmişti hayatına ve bu da müziğine yansımıştı. Kırmızı güller siyaha, pop alternatif bir işe dönüşmüştü. Bu kez kendi hikayelerini anlatıyordu Sertab. Yine başta burun kıvrılan bu albüm sonradan baş tacı edildi. “Aslolan Aşktır”la başlayan hikaye sonrasında “İncelikler Yüzünden, Seyrüsefer, Yara” gibi şarkılarla devam etti. Albümün tavrı şimdiki pek çok albümü sollar, üstünden çok sene geçmesine rağmen.
Ayrıca ;
Candan Erçetin - Çapkın
Hümeyra - Beyhude
Yaşar - Divane
Mustafa Sandal - Suç Bende
Yıldız Tilbe - Delikanlım
gibi albümleri de ”farklı sebeplerden iyi” sayabilirdik ama dedim ya yerimiz dardı :)
Doksanlar Şarkısı Ateşi: 90'ların Yabancı Dilde Söylenen Şarkıları
Her ay 90’lar yılından sizlere konseptler sunmaya çalışalım biraz da, her ne kadar zaten o yılları yaşamış biriyseniz arşivinizde bu şarkılar olmuş olsa da belki güzel bir anımsatma da olur hani. 90’larda birçok isim albümlerine birer ikişer yabancı dilde şarkılar da dahil etmişti. Belki bir çoğu bu şekilde yurt dışına da açılma hayali kurdu ama hiçbiri ses getirmedi ve bir sürpriz olmaktan öteye gidemedi. Şimdi böyle bir liste var aşağıda, linkten indirmek için gecikmeyin; bir gün bir yerde dinlemeyi canınız çekebilir :)
01 - Aylin Livaneli - Don't Go : İlk albümünün isim de şarkısı olan çalışma babası Zülfü Livaneli'nin ''Kan Çiçekleri'' isimli şarkısının uyarlamasıydı. İlk albümünü tamamen İngilizce şarkılarla yapan Aylin daha sonra benzer çalışmalara devam edecekti.
02 - Deniz Arcak - All The King's Horses : Arcak'ın 93 yılında yayınladığı ilk albümü ''Nerde''de yer alan ''Zehir Ettin'' gördüğü ilgiden dolayı daha sonra biri Türkçe biri İngilizce yeni versiyonları ile 94 yılında yeniden yayınlanacaktı.
03 - Pınar Aylin - Don't Make Me Wait : Pınar Aylin'in 98 yılında yayınladığı bu albümü daha sonra bir bonusla yeniden piyasaya sürüldü ve ''Bekletme'' isimli şarkısının İngilizce versiyonunda kendisine Michael Damian eşlik etti.
04 - Rüya Ersavcı - Turkish Delight : 1993 yılında yayınladığı ''İzle Beni'' isimli albümünde yer alan bu şarkı 1991 Eurovision Türkiye Finalleri'nde de yarışmıştı. Albümde de üç versiyon olarak dinledik.
05 - Seyyal Taner - Two Faces : Taner'in ''Nanay'' isimli albümü 89 yılında yayınlandı ki zaman içinde ses getirdi 92 yılında yeniden basıldı bu çalışması. Albümünde yer alan ''Two Faces'' şarkısı bugün bile lezzetini koruyor.
06 - Sezen Aksu - It's Over Now : Herkesin kıyıdan köşeden bulaştığı bu piyasaya kraliçe uzak durur muydu? ''Değer mi Hiç''in üzerine hemen sözler yazıldı ve kendisine okutuldu elbette.
07 - Yonca Evcimik - I'm Hot For You : İlk üç albümü ve Türkiye'nin ilk single'ı olan ''8:15 Vapuru'' tuttuktan sonra ne yazık ki sırada gelen bu albümü pek içimizi açmadı. Albümde ''Feel Your Love'' isimli bir İngilizce şarkı daha vardı ki her ikisi de remikslerle de desteklenmişti, sonuç hüsrandı.
Umay Umay kendi yaptığı müziği şöyle tarif ediyor: Türkiye'li rock, dinamik arabesk
1994
Çok yakın bir zamanda zirveye oturacağıma eminim
1992
Eurovision 90’ları:1990 Eurovision Türkiye Finalleri
1990 senesinde 35’ncisi gerçekleşti yarışmanın ve Yugoslavya’nın Zagreb şehrinde düzenlendi yarışma. Yarışmada birinciliği İtalya adına ‘’İnsieme’’ isimli şarkı ile yarışan Toto Cutugno kazandı. 22 ülkenin katıldığı yarışmada Türkiye’yi Kayahan ‘’Gözlerinin Hapsindeyim’’ isimli şarkı ile temsil etti ve 21 puan alarak 17’nci sırada tamamladı.
Yarışmanın Türkiye finallerinde 15 şarkı yarışmıştı. Yarışan şarkılar gerek yorumcuları gerek söz yazarı ve bestecileri ile güçlü de olsa Kayahan sanki doğru bir seçimdi zira şarkıyı daha sonra Nilüfer de yorumladı albümünde, sevmiştik özetle. Hani güçlü isimler dedik ya kimler yoktu ki o sene yarışanlar arasında; mesela Grup Ultraviyole adı altında bir İlhan İrem şarkısı olan ‘’Komedi’’ de dikkat çeken şarkılardandı ki İrem’e bu şarkıda Seden Gürel ve Gür Akad eşlik etmişti. İrem bu yarışmaya sadece bu şarkı ile dahil olmamıştı ki müziğini Melih Kibar’ın yaptığı ‘’Daha Kolay’’ isimli şarkı diğer finalistlerden biriydi. Bu şarkıyı da Candan Erçetin ile Cihan Okan birlikte yorumlamıştı. Candan Erçetin gibi daha sonra ilk albümlerini yayınlayacak ve 90’ları hatta bugünleri bile bir hayli bereketli atlatacak başka isimler de vardı yarışmada. İzel bir Fikret Şeneş - Selçuk Başar şarkısı yorumlamıştı mesela, Sertab Erener ise Aysel Gürel - Uğur Başar, Sevingül Bahadır ise Aysel Gürel - Garo Mafyan çalışmasına ses vermişti. Fatih Erkoç, Oya Küçümen, Sonat Bağcan, Piramit, Cenk Sökmen gibi müzisyenlerle o dönem birçok müzik yarışmasında karşılaşıyorduk ki bu yılın yarışan diğer isimleri olmuşlardı kendileri yine. Rüya Ersavcı, Can Uğurluer ve Gülgün Yıldız bir üçlü olurken Asya ki o zaman gerçek adı ile Tülay Saygın, Çelik, Adalet Güzey ve Elif Öztürk dörtlü olarak yarışmanın içinde yer almıştı. Bir de Kurtalan Ekspres’i unutmayalım. Sözleri Meltem Taşkıran’a müziği Ercan Saatçi’ye ait olan bir çalışma ile katılmayı tercih etmişti grup yarışmaya.
1991 yılında İtalya’da görüşmek adına.
Kayahan - Gözlerinin Hapsindeyim
Sertab Erener - Sen Benimlesin
90'lar Performans:İzel - Selam Yabancı
Sevgili Özgür Şahin ulaştırdı bu kayıtı. Bu ay da Eurovision 1990 Türkiye Finalleri yolculuğumuzun üstüne gelmesi de gayet ayrıca güzel bir tesadüf oldu. İzel'in vokaline sözümüz yok ama şarkısı ne yazık ki güzel bir şarkı değil. ''90'lar Performans'' olarak seçme sebebim tamamen şarkının koreografisi ki imza Neslihan Yargıcı :) Bu anlamda ayrı saklanmalı :) Ah o şapka ki İzel'de tutmadı iki sene sonra beyaza döndü ve Seden Gürel'in çıkışında ve ''Bir Yudum Sevgi'' albümünde nasıl bir ağırlık yaptı üzerimizde :)
İzel - Selam Yabancı
Yine Yeni Yeniden:
Doksanlar kaset kaset elimizde mevcut. Adıma hepsi bir yerde ve onlarca anısı ile durmakta evimin kuytu bir köşesinde. Ama elbette bu kasetlerin CD versiyonları ile karşılaştığımda dayanamıyorum, alıyorum. Fakat ne yazık ki birçoğu adına mümkün değil bu. Çeşitli sitelerde ya da albüm satan mağazalarda korkunç rakamlar ödemek istemiyorum kendilerine. Bu anlamda birkaç firmanın önemli de atağı var. Bir bir ya ilk kez ya da yeniden basıyorlar bu albümleri CD olarak.
Örneğin geçen aylarda ESEN Müzik tarafından yayınlanan albümlerden bahsetmek istiyorum. 1991 yılında ‘’Benden Söylemesi’’ adı ile yayınlanan Ayşegül Aldinç’in ikinci albümü bu kez ‘’Sorma’’ ismi ile bizlerle buluştu. On şarkılık bu albüm yayınlandığı dönem bir hayli de ses getirmişti. Bu albümdeki bazı şarkılardan vazgeçemediğimi biliyorum. Örneğin Sezen Aksu imzalı ‘’Sorma’’, beste yine Aksu bu kez söz Aysel Gürel ki ‘’Gelmeyeceğim’’, Şehrazat çalışması ‘’Delip de Geçer’’ gerçekten çok özeldir. Bu isimlerin dışında da renklidir albüm öyle ki Bülent Ortaçgil, Atilla Özdemiroğlu, Metin Özülkü, Arto Tunçboyacıyan, Özkan Uğur, Bora Ebeoğlu gibi isimler bu albümde yan yana gelmiştir ve ortaya böylesi lezzetli bir çalışma çıkmıştır. Ama yine de o dönem ilk albümünden çok sevmediğimi biliyorum bu çalışmayı. Sonraki albüm yolculuğunda da o ilk albümün tadını bulamasam da Aldinç’i her zaman çok sevdiğimi söylememe engel bir durum değil bu ama.
Bu arada yine aynı firma Vedat Sakman’ın 92 yılında yayınladığı ‘’Kapılar’’ı ve Ünlü’nün 98 yılında yayınladığı ‘’O ve Z’nin Hikayesi’’ni de yeniden bastı. Ne tesadüftür ki bu albümler de Aldinç gibi sanatçının - grubun ikinci çalışmasıydı. Bu üç albüm de kesinlikle arşivlerimizde olmayı hak edecek şahanelikte.
İki albüm yaptı Akrep Nalan. 91 yılında yayınladığı ‘’Dağ Çiçeği’’ni 94 yılında ‘’Zil Zurna Sevdalar’’ izledi. İlk albümü çok öte bir yerdeydi, ikinci albümü pek onun yanına yetişemedi ama yine de birçok şarkı o denli yoğun bir süreç o denli yoğun bir piyasa içinde yerini buldu ve hafızamız onları bugün bile korudu.
Bir yazın son günleri yazlığımda sessiz sedasız otururken sevgili dostum Fırat’ın paylaşımı bana bir şarkıyı ne kadar çok özlediğimi hatırlattı. Adı ‘’Al Sende Kalsın’’dı. Nalan’ın bu ikinci albümünden Hakkı Yalçın - Metin Özülkü imzalı bir şarkıydı ki kaç kişi bugün hatırlayabilirdi. Ama döndüğümde İstanbul’a öğrendim ki bu artık mümkün olabilirdi. ‘’Zil Zurna Sevdalar’’ FONO Müzik etiketi ile yeniden basılmıştı, raflarda yerini almıştı.
1994 Baskısı
2004 yılında yani son albümünün üstünden on sene geçtikten sonra, Akrep Nalan ile bir söyleşi yapmıştım. O zamanlar bugün gibi her yerde değildi starlarımız, herkese ulaşmak iki adım ötemiz olamıyordu. Web sitesini bulmuştum Nalan’ın (ki bu vesile ile yeniden girdim, ilk günkü gibi, yıllar sonra bile hiçbir şeyine dokunulmamış) ve mail atmış, söyleşi teklifimi sunmuştum. Hemen bir dönüş yapmıştı ve sorularımı iletmiştim hemen yanıtlamıştı.
Her iki albümünü de değerlendirmesini istediğimde ‘’Dağ Çiçeği’’ muhteşem bir ekip çalışması olarak tanımlarken ikinci olanı yani ‘’Zil Zurna Sevdalar’’ı iyi anımsamadığının altını çizdi ve şunları söyledi bu söyleşide.
‘’Orada bu işlerin düşlediğim gibi olmadığı, sanattan çok çıkarların ve gündem soundunun önemli olduğu, işi bu şekilde yapmam gerektiği adeta bana zorla enjekte edildi. Bitse de kurtulsam duyguları yaşadığım bir stüdyo çalışması oldu. Burada sevgili Selim Atakan'ı ayrı tutuyorum ... Sadece ikimizin iyi niyetli çabaları, yapımcıların amaçlarına ulaşmalarına engel olamadı ... Sevgisiz ve riyakar bir albüm olduğu için beni isyan ettirdi. Bir daha böyle işler yapmama yemini etmeme sebep oldu.’’
2011 Baskısı
Evet sahiden de Nalan bir daha albüm yapmadı ki aynı söyleşi de ‘’müzik benim için nefes almak gibi bir şey’’ diyen biri için bu gerçekten çok acı olmalıydı. Evet 90’lar bu vb. birçok durumdan dolayı belki de kırdırmıştı - küstürmüştü insanları. Şimdi bu albümün yeniden yayınlanıyor olmasını nasıl karşıladı bilmiyorum elbette. Albümü bu açıklamalardan sonra değerlendirmemiz gerekirse önce bir repertuara göz atarak işe başlayalım.
13 şarkı vardı albümde. Açılış şarkısı albümün sanat danışmanı da olan Naşide Göktürk imzalı ‘’Fani Dünya’’ydı, Naşide bunun yanında bir beste ve üç söz daha katmıştı albüme. Naşide’nin o ilk albümlerinde ve başka isimlere verdiği şarkılarda olan tat bu şarkılarda yoktu ama yine de Nalan’ın sesi ile kazındı kalbimize. Albümün bir diğer önemli imzası Cem Akgün’dü. Akgün 90’lar sürecinde bir solo albüm yapmıştı ve Grup Çağrı - Cem Tevfik Mertol adı ile de ayrıca nefis bir albüme imza atmıştı. Çağrı olarak da yorumladıkları ‘’Güneşlerime Kar Yağdı’’ bu albümde de yer aldı ve Nalan’ın sesinden de ayrı saklanıldı. Ama ‘’Telgraf Direkleri’’ ve ‘’İstemem’’ diğer şarkılara göre arka planda kaldı. Az önce de bahsettiğim Yalçın - Özülkü ortaklığı ‘’Al Sende Kalsın’’, ilk albümdeki ‘’Halikarnas’’ın yolundan giden Özkan Turgay bestesi ‘’Hey Yavrum Hey’’, Hacı Taşan derlemesi bir türkü ‘’Bugün Ayın Işığı’’ albümün kesinlikle en iyilerindendi. İki de yabancı şarkıya söz yazılmıştı. Biri Alexiu’nın (ki Asya’nın ilk albümünde de bu şarkıya söz yazılmıştı ve ‘’’Neyleyim’’ adı altında yorumlamıştı) diğeri ise Arthur H.nin (ki sözleri Akrep Nalan yazmıştı) imzasını taşıyordu.
Ben bu albümü yazarken şimdi, ben bu şarkıları bir bir anımsarken böyle Akrep Nalan’ı yeniden dinlemeyi nasıl istedim anlatamam. Bir albüm yapmıyor ya da yapmayacak olsa bile en azından sahnede, belki.
Bir derginin sayfalarında görmüştüm haberini ve merak edip almak için kaseti dışarının yolunu tutmuştum. O zamanlar her köşenin başında bir kasetçi olduğu için bulmakta zorlanmamıştım. Enteresan olan aslında bu değil, düşünün bir kere ki kim olduğunu bilmeden - dinlemeden albüm almaya koşuyor olmamız sanki, bu durum aslında sırf benim yaşadığım bir şey değil biliyorum, zaman zaman dost sohbetlerimizde de benzer sendromları birçok kişiden duyuyorum.
Özetle Ufuk Kara'nın kim olduğunu bugün bile bilmiyorum. Sadece bu kasetin çok ilginç bir özelliği var ki Denizli'den yayınlanması. Bu ipucundan yola çıkarak bir gün orada yaşayan bir arkadaşımdan öğreniyorum ki Kara orada yaşayanlar tarafından tanınan bir isim. Yanlış anımsamaktan ve bilgi vermekten kaçınıyorum ama sanırım orada kendisine ait bir mekanı var ya da varmış ve orada müzik yapmaya devam ediyor ya da ediyormuş gibi anımsıyorum bana anlatılanı. Ekşi Sözlük'te de bu albüm ile ilgili düşülen birkaç notta bu olayı doğruluyor.
Ufuk Kara'nın bu albümünü yıllar sonra yeniden dinliyorum eski bir kasetçalardan. Albümünün sözleri - besteleri kimin bir bilgi yok kartonette ama aranjörlüğünü Metin Özülkü'nün mixlerini de Aykut Gürel'in yaptığını öğrenebiliyoruz. Zira Özülkü ve Gürel çifti aynı zamanda vokaldeler. Metin Özülkü'nün de bir dönem üyesi olduğu Müzik Yolcuları grubunun çifti Nevcivan & Nevbahar Özel de enstrümandalar; karı - koca bu ekip içinde peki Kara nerede? Kara'nın gerçekten duru bir vokali var; hani ne tam pop bir albüm bu ne de özgün, hatta hafif hafif böyle damar bir tat bile var ki adına fantezi ya da arabesk demek istemiyorum. Kasette on şarkı yer alıyor ki A tarafı tamamen ezberimde, B tarafına çok fazla kilitlenmemişim demek. ''Ağlıyorum''u, ''İstanköy'lü Kız''ı ve ''Nasıl Anlatsam''ı size dinletmek çok isterdim ama herhangi bir kayıta rastlatamadım internet üzerinde ama bu bilgileri sizlerle paylaştıktan sonra merak edenler olursa bir kollektif çalışma içine girebilir ve bir şekilde aktarabiliriz yeniden hayata diye temenni edebilirim.
İmza:Ajda Pekkan
Yine ayrı sakladığım bir heyecan ama o yıllardaki coşkusunda asla, istesem de olamaz. Bir dergide ya da ne bileyim bir gazetede bir ünlünün adresini görmeyelim; kardeşimi de bu duruma dahil etmiştim ve kim olursa olsun fark etmez, şansımı denemiştim. Birçok sanatçı tarafından geri çevrilmemek ve bir imzalı fotoğraflarına sahip olabilmek çok özel bir histi elbette. Bunu bir adım öteye götürenler de olmadı değil; mesela Süperstar Ajda Pekkan. 1993 yılında yayınladığı ‘’93’’ albümünden sonra dinleyicileri ile olan iletişimi bambaşka bir boyuta geçti. Post Office ve Raks Müzik aracılığı - etiketi ile evime sürekli mektuplar gelmeye başladı. Annem kimden gelen mektup dediğimde Ajda’dan diye yanıt verdiğimde durum ne kadar tuhaf görünse de aslında değildi :) Sevgili Hayranım Kadri Karahan (Bazen Kadir geçerdi) diye başlayan daktilo yazısı bu mektuplarda sanatçı sürekli bilgilendirmekteydi bizi ki bazen basından önce ilk sizle paylaşıyorum diye altını çizmesi bizi daha da mutlu ederdi, hemen bu durum ile ilgilenen - ilgilenmeyen bir arkadaşıma havalı havalı anlatırdım. Bazen okula da götürürdüm ki çok komik birileri bir şekilde görsün de sorsun diye az beklemedim de değil hani :)
Gelen mektupları gönül isterdi sayfa sayfa taşıyalım buraya ama özet geçecek olursak genelde konserlerinden ve ‘’93’’ albümünü takip edecek olan yeni albümünden söz ederdi sürekli Ajda. 94 yılıydı ki o stüdyo - hazırlık süreci gecikmiş olmalı ancak 1996 yılında çıktı bir sonraki albümü. Gül Erda, Tayfun gibi yeni yeteneklerin de bestelerini seslendireceğini, Onno Tunç’un beste seçiminde ve hazırlığında kendisine yardım edeceğini söylemiş olsa da bu isimlerden hiçbir zaman bir şarkısı olmadı ancak gelen bu albüme o dönemin popüler isimlerinden Rafet El Roman bir çalışması ile dahil olmayı başardı. Büyük bir heyecanla beklediğimiz mektuplar bir süre sonra kesildi hani ama geride hoş bir anı bırakmış oldu bizlerde. Ajda Pekkan dün nasılsa bugün de kalbimizde öyle ve yarınlarda da hep öyle özel - güzel kalacak.