Asya Gülgün Özkan
adimkadin@gmail.com |
Esra Harmanda
aşksız da erkeksiz de yaşanabilir. benim tercihim bu değil ama hayatımda böyle bir boşluk olsaydı arayış içine girmezdim ...
- Öncelikle sizi bizimle buluşturan Televizyon? Siz farklı bir eğitim aldınız ama sonrasında kazanan aşk bu oldu. Bir gün böyle bir hayaliniz var mıydı ve peki her şey nasıl, nerede başladı?
- Öncelikle sevgilerini her zaman gösteren,ilgili bir ailede büyüdüm..Şeytan çekici gibi bir çocuktum :) her girdiğim ortamda kendimi fark ettirir, ilgiyi üzerime çekerdim. Pilli bebek gibi, hadi dediklerinde şarkı söyler, dans eder, taklitler yapardım. Çok küçük yaşlardan beri beğenilmek, alkışlanmak hava,su gibi vazgeçilmezimdi. Bu meslek benim gibi bir sevgi arsızı için biçilmiş kaftandı doğrusu.
- Ve ardından gerek sunucu gerekse oyuncu olarak artık profesyonellik süreci içerisine girdiniz? Sizin için nasıl bir heyecandı, nasıl bir deneyimdi yaşadıklarınız?
- Başta hayallerim çok büyüktü. Sonra gördüm ki o hayallere giden yol dikensiz gül bahçesi değilmiş. Bedel ödemek gerekliymiş. İnsanların istediği gibi olmak, özgürlüğümü kaybetmekti. Bunu hiç kimse ve hiçbir şey için göze alamazdım. Almadım da… Hayallerimi oyunculuk ve sunuculuk süslüyordu. Her ikisinde de kendi kurallarımla var olmaya çalıştım. Kendimi her iki konuda da uğraş vermiş biri olarak çok şanslı görüyorum. Herkese nasip olmayacak bir sürü güzel projede pek çok büyük isimle yer aldım. Tarifsiz bir heyecan ve mutluluk bu anlatmak çok zor.
- Derken evlendiniz ve bir çocuğunuz oldu. Kariyerinizi bir yana bıraktınız ve bir süreliğine mesleğinizi ertelediniz? Sizin için mutlu bir adım olmasının yanında zor bir karar da oldu mu sizin için kariyerinize ara vermek?
- Çevremde pek çok dostum yaptığımın aptallık olduğunu söylese de çok doğru bir karardı Erbil için kariyerimi ertelemek. Mükemmelliyetçi bir insanım. Yemeği zamanında verilecek, şurubunu dakka sapmadan içecek vs. Yanında olmadığımda pek çok şeyin aksadığını gördüm. Belki söyledikleri gibi aptallıktı ama benim gibi pimpirikli iseniz başka bir yol yok sizin için :) Diğer türlü işimdeyken aklım Erbil'de evde aklım işimde olurdu!! Bu arada şunu da söylemeliyim ki işimden beni Erbil'den başka hiçbir kuvvet ayıramazdı. Bu sebepledir ki tek çocukta kalacağım :)
- Bu geçen zamandan sonra sıkı projelerle yeniden ekranlara döndünüz. Önceliği her sabah Kanal A ekranlarındaki programınıza vermemiz gerekirse … Çok başarılı bir program ve seçkin konuklarınız, sizin sunumunuzla her sabah ayrı bir güzel Üsküdar'da. Siz neler hissediyorsunuz, nasıl bir soluk, nasıl bir heyecan yaşanıyor orada her sabah?
- Her sabah yeni bir bebeğin doğum sancılarını yaşıyorum. Canlı yayın çok riskli. Uzun yola çıkarken söylenir ya hani ‘kazasız belasız, sağ salim yolculuklar' diye. Ben de her yayından önce bunu söylerim. Bir de sabah yayınlanan ama diğer sabah programlarından kalın çizgilerle farklılığını belirmek istediğim bir programa imza atıyoruz. Bir kere sadece sohbet ve müzik var. Yemek, biçki-dikiş veya mağdurlarımız yok!! Ayrıca iki saatlik canlı yayında iki bambaşka konukla ortak sohbetler gerçekleştirmek her babayiğit programcının da harcı değildir. Hadi canım sende diyenler için buyurun, denemesi bedava!!
- Ya ‘'Kurtlar Vadisi Pusu'' dizisinin ‘'Elvan Hemşire''si olmak nasıl bir duygu? Türkiye'nin önemli dizilerinden birinde olmak ... Beraberinde de Sözcü gazetesinde ve Yazete.com'da söyleşilerinizi, yazılarınızı okuyoruz. Bunca renk içinde kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz?
- Kurtlar Vadisi tartışmasız Türkiye'nin fenomen dizisi. Elbette ki bu dizi içinde var olmak önemli ve bir o kadar da mutluluk verici. Elvan Hemşire çok sıcak bir karakter. Polat ve arkadaşlarına, Halo Dayı'ya destek, evin kızı gibi, izleyici çok seviyor. Bu rol de şanstı benim için.
Sözcü Gazetesine 1,5 yıldır haftalık röportajlar yapıyorum. Az önce Magazin Gazetecileri Derneği'nden aradılar. Bu yıl düzenlenen Altın Objektif Odüllerinde En İyi Röportaj Dalında ‘Uğur Dündar' röportajıyla Altın objektifi bana veriyorlarmış. Çok mutlu oldum. İşinizi severek yaparsanız bir şekilde size geri dönüyor. Yazete.com da köşe yazmak da aynı şekilde heyecan veriyor ve mutlu ediyor beni. Çok değerli gazeteci büyüğüm Celalettin Kafesoğlu ve pek çok değerli köşe yazarıyla çalışmak gerçekten büyük şans. Başımı kaşıyacak vaktim yok bugünlerde ama şikayetim yok.
- Geçmişte, günümüzde hep ama hep bu oldu! Kadın hayatının her döneminde; duygularıyla, emeğiyle, vermekten usanmayan yapısıyla, hatta hatta bedeniyle bile birileri tarafından hep kullanılıp sömürüldü. Sesi hep kısıldı, düşünceleri karartıldı. Hâlâ biryerlerde eksik eteğiz. Bir tek leke hayatımızın tüm şanslarını, umutlarını, hatta geleceğimizi alıp götürebiliyor….
Kadınlar! Bizs! Niye bunca kullanılıyoruz? Biz mi izin veriyoruz tüm bu olanlara, olacaklara, bu kadar mı zayıfız? Niçin bunca verimcilik?
- Vermek kadının doğasında var. Anaçlık özelliğinden dolayı hep koruyan kollayan ve fedakarlık yapan kadın. Ama bu kullanılmak kapsamında değil elbette. Eğer etiyle, cinselliğiyle kullanılmak, kendi kararı, isteği dışında çalıştırılması veya yaşaması ise bahsettiğiniz tabii ki buna izin vermemeli kadın. Gerçi feodal toplum yapısında kadına söz hakkı da düşmediği için baş kaldıran kadını ortadan kaldırmaya, sindirmeye yönelik töre ve benzeri erkek odaklı düzen maalesef ülkemizin acı gerçeği. Ne zamanki cehalete savaş açan cesur yürekler desteklenirse, akıllı ve vicdanlı bir toplum olursak, o zaman kadının kullanılmadığı, ezilmediği güzel ülkemizde insan gibi yaşamaya başlayacağız.
- Bir insan olarak kadın kaç kez sıfırlar duygularını, yaşamını, geleceğini, umutlarını yitirmeye kaç kez dayanabilir?... Nasıl oluyor da bunca vermelerden sonra hala bitimsiz bir varlık olarak kalıyor kadın? Esra da çok üzüldü ve çok ağladı mı? Kadın nerede , ne zaman tükenir Esra hanım ?
- Kadın erkeğe göre daha şanslı bu konuda. Pek çok kez sıfırlayabilir hayatını ve yeniden başlayacak cesareti, gücü bulabilir diye düşünüyorum. Bakın boşanma sonuçlarına; kadın düzenini kurar,bir daha arkasına bakmaz. Eşini rahatsız etmez. Dost kalmayı becerebilir. Erkek daha zayıf bu konularda. Boşandığı eşini hala evliymiş gibi sahiplenen ve 3. sayfaya konu olan erkekleri pek çok acı haberde üzülerek görüyoruz. Ben de insanım. Elbette benim de üzüldüğüm ağladığım anlar olmuştur. Ama hep umudum vardır, hayallerim hiç bitmez. Kadın özgürlüğü, evladı, ailesi ile ilgili yaptırımlara maruz kalırsa biter, gücü tükenir. Yoksa düşse de defalarca yerden kalkacak güce sahiptir.
- Ya Aşk … Aşk size göre hep var mı peki? Dünden bugüne baktığınızda bize aşkı ve aşklarınızı anlatabilir misiniz? Kalıbı, kuralları, sınırları ile sizde nasıl bir çağlayandır aşk, akışı nasıl sürükler?
- Aşk hayata mutluluk ve heyecan katan diğer taraftan da insanın kimyasını bozan bir duygu. Eskiden daha saf ve tatlıydı diye düşünüyorum. Bakışmalar, el ele tutuşabilmek için beklemeler, elden ele geçiveren mektuplarla haberleşmeler. Emek verilen her şey gibi aşk da emekle ve sabırla daha anlamlıydı. Şimdi büyüsünü yitirdiğini düşünüyorum. Anlık heyecanlarla aşk karıştırılır oldu. Şu anda en büyük aşkım oğlum :) onun için yapamayacağım şey yok. - Peki, Esra bir aşk kadını mıdır? Realist? Duygusal? Melankolik ….? Bir kadının aşk hayatında erkek nerede, ne kadar, nasıl, ve niçin olmalı ? Olmalı mı?
- İçimde birden çok kadın var. Çocuk, dişi, melankolik, erkek gibi olan, kırılgan, güçlü. Hepsiyle birlikte yaşayıp gidiyoruz :) Aşk çok güzel bir duygu paylaşımı. Ama illaki gerekli ve olmazsa olmaz da değildir diye düşünüyorum. Aşksız da erkeksiz de yaşanabilir. Benim tercihim bu değil ama hayatımda böyle bir boşluk olsaydı arayış içine girmezdim. Aslında kadın-erkek fark etmez. Her insan beğenilmek, önemsenmek, özel hissettirilmekten hoşlanır. Olursa hayata hoşluk katar ama olmazsa hayati bir dert de değildir değil mi?
- Kadında özgürlüğün tanımı nedir, nereye kadardır, sınırı varsa nedir? Esra; özgür mü en başta, özgürse hayatında ne kadar özgün, bir kadın özgür olmayı nasıl başarır ve bu onun gerçekten mutluluğu mudur? Örneğin en son neler yaptı Esra özgür ruhunu alarak yanına, nerede yaşadı bunu nerede içine sindirdi, ne zaman alıp başını bir yerlere gitti?
- Özgürlüğüme son derece düşkünüm. Sınırlarımı çok iyi bilirim. İzmir'de o şekilde büyütüldüm. Babam askerdi; evimiz de otorite vardı. Ama erkek arkadaşımla babamı tanıştırmak, gece güvendikleri arkadaşlarla dışarıya çıkmak o dönemler için elde edilmiş önemli özgürlüklerdi. Şimdi de sağ olsun eşim son derece anlayışlıdır. Setten sabaha karşı geldiğim, başka şehirlerde çekim yaptığım çok olmuştur. İşime ve bana gösterdiği saygı için ona bir kez de buradan teşekkür etmek isterim. Haftanın bazı geceleri kız kıza dışarıda yemek yeriz veya konsere gideriz. Eşim de aynı özgürlüğe sahiptir.
- İç dünyanızda hayallere yer var mı? Başka gerçekleşmesini istediğiniz hani ? Ya hayal kırıklıkları, karşılaşmalarınız onunla çok sık oldu mu hayatınızda?
- Hayallerim hiç bitmez ki benim. Umutlar ve hayaller biterse hayat biter diye düşünürüm. Şener Şen'le bir Yavuz Turgul filminde oynamak, Nuri Bilge Ceylan, Çağan Irmak ile film çekmek süslüyor bir süredir hayallerimi :) Hayallerin sınırı yok. Hayal kırıklıklarını çok yaşamışımdır. Güvendiğim insanların ihtiyaç duyduğumda sessizliğe gömülmeleri mesela. Çok büyük hayal kırıklıkları yaşatmıştır bana. Ben dostlarıma son derece sadık ve vefalıyımdır, bunu da beklerim. Sezen Aksu'nun dediği gibi ‘ben hiç kimseden gidemem.. gitmem.' Çok severim o şarkısını :)
- Aldanma, aldatma, huzur, doyum, vazgeçilmez, özlem, korku, hırs, geçmiş, gelecek. Bu kelimelerin karşılığı nedir siz de?
- Aldanma ; Aptal gibi hissetme..
Aldatma ; İğneyi önce kendine batırmalı..
Huzur ; Evdeki huzur,zenginlik budur ..
Doyum ; Aileyle ve dostlarla mangal keyfi,kahve sohbeti..
Vazgeçilmez ; Erbil
Özlem ; İzmir'im ,orada yaşayan ailem..
Korku ; Sağlığımı yitirmek,sevdiklerimi bu durumda görmek..
Hırs ; Hiç tanışmadık kendisiyle
Geçmiş ; Kolay kolay kopamıyorum..
Gelecek ; Her şey çok güzel olacak :)
- Bizimle olduğunuz için Adım Kadın adına çok teşekkür ediyoruz size. - Bu güzel sorular için asıl ben size teşekkür ederim. Keyifti.
Esra Harmanda Web Sitesi
MAYIS 2009
|