müziğin yeri benim için başkadır; ilk altın plağımı aldığım zaman ki heyecanımı unutamam mesela ...
- Kazandığınız bir ses yarışması ile hayatınız değişti ve ardından plak dünyasından sahnelere aranan bir isim oldunuz. Müzik aşkı hayatınızda nasıl başladı, nasıl bir dönüm noktası oldu bu yarışma ve o yıllar sizin için nasıl bir heyecandı?
- Müzik aşkı bende çocuk yaşlarda başladı. Daha 10 yaşındayken ütünün kordonunu mikrofon yapıp şarkı söylerdim. Şarkı yarışmasına 16 yaşımda katıldım ve yarışma esnasında Yurdaer Doğulu’nun dikkatini çektim ve müzik dünyasına girişim böyle oldu. Hep doğru zamanda doğru yerde oldum. Zamanın plak prodüktörü olan Ali Kocatepe ile mükemmel çalışmalarım oldu. Müziğin yeri benim için başkadır; ilk altın plağımı aldığım zaman ki heyecanımı unutamam mesela.
- Çok değerli şarkılara imza attınız ve gerek plaklarınızla gerek kasetlerinizle o dönem dediğiniz gibi birçok ödül de aldınız. ''Şiribim Şiribom''dan ''Randevu''ya, ''Aşk Dediğin Laftır''dan ''Aşk'a Çeyrek Var''a. Bu denli başarılı ve kalıcı olmanın özel bir formülü var mıydı? Bugün bile bu şarkıları büyük bir heyecanla dinliyoruz, size göre sebebi neydi; Daha mı öz yaşadık o yılları, daha mı sevdik?
- Aslında o yıllarda şöhret olmak daha zordu. Medya bu kadar gelişmiş değildi. Dediğim gibi doğru zamanda doğru yerdeydim. Ali Kocatepe’nin besteleri ve benim yorumum çok iyi uyum sağladı. Halk beni sevdi, teknik imkansızlıklara rağmen iyi işler çıkardık. O yıllar çok özel ve güzeldi.
- En son 1994 Yılında bir albüm yayınladınız ve o gün bugündür bir daha yeni bir şarkı dinlemedik sizden. bunun özel bir sebebi var mıydı? Duyduğumuza göre yakın bir zamanda sürpriz projeler varmış, biraz detayını öğrenmemiz mümkün müdür acaba?
- Evet, ‘’Aşka Çeyrek Var’’ isimli albümü yaptım en son. Metin Özülkü aranjörlüğünde ve besteleri ile. Beraber sabahlara kadar çalıştık günlerce. Çok güzel bir kaset oldu fakat gelin görün ki radyolar falan kapandı, zaten iki TV kanalı vardı ve benim şarkılarım güme, bu kadar emek de boşa gitti ve bu durum beni çok üzdü. Meslekten soğudum, haksızlıktı çünkü ve 10 sene Amerika’da yaşadım, dinlendim. Bu arada İngilizcemi ilerlettim. Sonra döndüm, halkın sevgisi beni tekrar müziğe dönmemi sağladı beraberinde. Facebook’ta en çok tıklanan sanatçıyım ben. Halkım beni çok özlemiş ben de onları çok özledim.
Yeni yıl sonrasında bir yeni albüm geliyor. Çok değişik bir projeydi kabul ettim. Yeni ve bizim dönemimizin sanatçıları birleşti, adı da ‘’Her Devrin Devleri’’. Bana Mustafa Sandal eşlik etti ve muhteşem bir şarkı oldu. Bu yıla damgasını vuracak diye düşünüyorum.
- Uzun bir zaman sonra geçtiğimiz günlerde ''45'lik bar''da sahnede buluştunuz sevenleriniz ile. Sizi zaten kendileri internet ortamında olsun ya da kuşkusuz özel hayatınızda hiç yalnız bırakmıyorlar. Nasıl bir dostluk yaşıyorsunuz kendileriyle peki ve buradan kendilerine neler söylemek istersiniz?
- Onlarla o kadar içten bir ilişki yaşıyoruz ki; kardeşlerim gibi. Yakınlığıma onlar da hayran oldular. Büyük bir aileyiz artık çünkü. Yazdıkları her şeye bizzat ben cevap veriyorum. Saygısızlık yapmak istemem ama bu konuda tekim diye düşünüyorum.
- Bugüne baktığınızda müzik piyasasını nasıl değerlendiriyorsunuz, o yıllardaki heyecanı görebiliyor musunuz? Kimleri başarılı buluyorsunuz müzisyenler içinde kimleri büyük bir keyifle dinliyorsunuz?
- Bir tüketim çılgınlığı görüyorum. Önüne gelen herkes şarkıcı olamaz. Dijital ortam sayesinde herkes sanatçıyım diye dolaşıyor ama devamı yok, yaşasın teknoloji.
Her müzisyene saygım sonsuzdur ama Sertab Erener’i tek geçerim, o çok iyi sanatçı.
- Özellikle 70'li yıllarda bazı önemli filmlerde de sizinle karşılaştık. ''Feride'', ''Hicran'', ''Yarın Son Gündür'' ilk aklımıza gelenler ki önemli sanatçılar ile rol aldınız fakat devamı gelmedi. Beyazperde sizin için nasıl bir heyecandı peki, bugün baktığınızda oyuncu Gökben için neler düşünüyorsunuz?
- İyi bir oyuncu olduğumu kabul ediyorum. İçten gelen bir şey tabi ama her şeye rağmen müzik aşkı başkadır benim için, başka olmuştur yeri hep. Güzel bir şarkı dinlediğimde duygulanırım, yoğun yaşarım şarkılarda kendimi. TV dizilerinden teklifler geliyor, beğendiğim bir proje olursa seve seve oynarım.
- Kardeşiniz Nil Ünal ile de çok sıkı, sağlam bir dayanışmanız oldu yıllarca.
- Kardeşim benim her şeyim. Birbirimize çok bağlıyızdır; her şekilde destek olurum o benim canımdır. Ekrem Bora ile ‘’Yasak Aşk’’ filminde de beraber oynamıştık. Erler Film adına Türker İnanoğlu çekmişti hatta. Filmi web adresimden izleyebilirsiniz.
- Ya içinizi çizen bir yaranız, ara ara bu yaranın sancısını çektiğiniz bir hayal kırıklığınız? Şimdilerde düşlediğiniz hayaliniz var mı, varsa bu düşe ne kadar yakın bir yerdesiniz?
- Evet, hayal kırıklığı yaşadım. Bu da evliliğimdi, çok yanlış bana uymayan bir evlilik yaptım. Kendimi affetmiyorum bazen. Tam hayal kırıklığı, iyi de olabilirdi, benden kaynaklanan bir şey değildi. Ama bir evlat sahibi oldum. 28 yaşında güzel bir kızım var, onu da evlendirdik çok şükür. Şimdi iş zamanı.
Bir hayalim var, çok büyük senfoni orkestrasıyla konser vermek. Gerçekleştireceğim inşallah.
- Geçmişte birliktelikler mücadeleler içinde saygınlığını korumuşken, günümüzde neden bu kadar yüzeysel yaşanıyor. Ayrılığın ya tam içinde oluyoruz ya da tanıklık ediyoruz bir yakınımızda. Ne oldu derin aşklara?
- Ayrılıklar eskiden de vardı şimdi de var. Aile kavramıyla bence bir ilgisi yok ancak günümüzde kadınlar eskiye nazaran daha fazla ayakları üzerinde durabiliyorlar. Erkeklere karşı ekonomik açıdan bağımlılıkları daha azalıyor Kaderim buymuş diyeceğine ayrılıyor, düşüncem bu
- Bir kadın, bir erkekten ne bekler, ne ister? Nelere inanır neden aldanır, nereye kadar razı olur, kaderci olmalı mıyız sizce? Neden aldatılıyoruz, hatta bunu görmezden gelebiliyor yetmiyor yalnızlığın o çıldırtıcılığına kalmamak için üzerine bir de affediyoruz? Neden affediyoruz?
- Bir kadın erkekten sadakat bekler, ilgi bekler. Dik duran, kendine güvenen bir kadın asla affetmez. Kadercilik, ezik kadınların işidir.
- Kadın olmak; evlat, eş, kardeş, anne, dost-arkadaş, olmanın dışında kadın olmak nasıl bir şey?
- Kadın; fedakardır, üretkendir, duygusaldır ve topraktır.
- Geçmişte, günümüzde hep ama hep bu oldu! kadın hayatının her döneminde; duygularıyla, emeğiyle, vermekten usanmayan yapısıyla, hatta hatta bedeniyle birileri tarafından hep kullanılıp sömürüldü. sesi hep kısıldı, düşünceleri karartıldı. Hâlâ bir yerlerde eksik eteğiz. Bir tek leke hayatımızın tüm şanslarını, umutlarını, hatta geleceğimizi alıp götürebiliyor, üstelik başkasının çamuruyla. Kadınlar! Biz ! Niye bunca kullanılıyoruz? Biz mi izin veriyoruz tüm bu olanlara, olacaklara, bu kadar mı zayıfız? Niçin bunca verimcilik?
- Çünkü erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz. Sadece Türkiye’de değil dünyada böyle. Kadın yapı itibariyle daha naif ve kırılgan olduğu için. Erkekse bunun tam tersi maalesef. Bu yüz yıllardır böyle.
- ''Adım Kadın'' olarak size sonsuz sevgilerimizi ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.