F.Gül Yanık

fgulyanik@gmail.com

 

 

 

Ben Bir Hande Dönmez Hayranıyım

 

 

 

 

Hande’yi tanımama Bülent Özdemir vesile oldu. O yüzden bu yazının en başında Türk müziğinin yapı taşı olduğuna inandığım müzisyene; Bülent Özdemir’e teşekkür etmek istiyorum. Sardunya’da Bülent & Hande ikilisini dinlemeye ilk gidişimi hiç unutamıyorum. Bülent abiyle bir söyleşi gerçekleştirmiştik ve söyleşinin yer alacağı sayfada canlı sahne performansını da yayınlamak istiyordum. Elimde kamera, Sardunya’ya ilk gidiş sebebim bu oldu. Ama henüz olacaklardan habersizdim… Bu müthiş ikiliyi sahnede izledikten sonra, bir daha onlardan hiç kopamayacağımı, peşlerinden Bodrum’lara kadar gideceğimi henüz bilmiyordum… Evet, yaptım bunu, peşlerinden Bodrum Taş Ev’e kadar gittim. Pişman mıyım? Evet. Daha önce bunu yapmadığım için çok pişman oldum… O yüzden de arayı kapatmak için Sardunya’yı sık sık istila ediyorum (:

Bülent Özdemir’le yaptığımız enfes söyleşiyi ve gece boyunca kamerayı elimden düşürmeyerek, tutulan kolum için bin kere feda olsun dediğim o şahane görüntüleri aşağıdaki linke tıklayarak, sayfanın en altında izleyebilirsiniz… www.kadrikarahan.net/bulentozdemir.htm

Gelelim Hande’ye… Hande’de başka bir şey var… Uzun zamandır, şarkı söylerken beni böylesine alıp götüren, kendi iç alemine çeken, şarkının ruhunu bütün damarlarımda hissetmemi sağlayan kimseyi dinlememiştim… Zaten uzun zamandır, sesi ve yorumuna hayran olduğumuz bir çok şarkıcı, şarkılarını böyle bir enerjiyle söylemeyi bırakmıştı… Evet ilk bunu hissettim… Bu kadın, 4-5 saat sahnede kalıp, 1. dakikadan 300. dakikaya kadar her şarkıda o ruhu ve enerjiyi koruyabiliyor…

İlk gittiğimde, programın sonuna kadar kalamamıştım. O yüzden bu kadar şaşkın değildim. Çünkü bu performansın saatler ilerledikçe etkisini kaybedeceğini düşünüyordum. Ah ne büyük yanılgı… Programın sonuna kadar kaldığım bir akşam Hande beni resmen utandırdı… Sesini hiç kaybetmeden, ilk dakikalardaki canlılığından zerre azalmadan, şevkle, aşkla söyledi bütün şarkıları… Sahneden indiğindeyse programın bitiyor olabileceğini aklıma bile getirmedim. Garsonlar sandalyeleri ters çevirmeye başladıkları ana kadar da umutluydum. (: 

Dahası… Bir şarkıyı birden fazla yorumcu seslendirdiğinde, genellikle kulaklarımız ilkine alıştığı için, başka bir yorumcuyu reddederiz ve şarkıyı ilk haliyle dinlemeyi tercih ederiz. İlk yorumcunun yarattığı alışılagelmişliği yıkmak çok çok zordur bir şarkıcı için. Oysa Sardunya’ya gittiğinizde göreceksiniz, Hande size şarkıların ilk hallerini unutturacak ve yepyeni bir şey dinliyormuş gibi olacaksınız… Şüphesiz bunda Bülent Özdemir’in eşsiz gitar performanslarının da payı büyük…

Şaşırdım. Çünkü, yerlerinden kımıldatamayacağım bazı şarkılar vardı hep aynı yorumcularından dinlemeyi tercih ettiğim… Hande onları yerinden oynattı… Söylediği her şarkıyı, orijinal yorumcusundan daha güzel, daha duyarak, hissederek, anlayarak; yani yaşayarak söyledi… Ve ben uzun zamandır türkçe bir konsere gitmediğimi fark ettim… Onun yerine Sardunya’ya gidiyorum… Valla (:

İşte bu yüzden bu ay bu köşede Hande’yle sizleri tanıştırmak istedim. Onu herkes duysun, herkes dinlesin istiyorum. Hande, Bülent Özdemir’le geçtiğimiz hafta Beyaz Show’a katıldı. Ekran başındayken, seyirciler adına çok heyecanlandım ve onları çok kıskandım. Çünkü birazdan tanıklık edecekleri şeyin henüz farkında olmadan, orada kuzu kuzu oturmuş “En fazla ne olabilir ki…” diye bekliyorlardı… Ama Beyaz Show’un 15 senelik tarihinde ilk defa bir yorumcu bütün seyirciler ve katılan konuklarca “ayakta” alkışlandı… Ve ben Hande’nin I Will Always Love You yorumunun başlarında, her bir saniyede yükselen kalp atışlarımdan bu şarkının finalinin ayakta yapılacağını zaten hissetmiştim. Kaçıranlar, söyleşinin sonuna eklediğimiz videodan, ne kaçırdıklarını izleyebilirler. Ama bence en en iyisi, şöyle canlı canlı bir Sardunya’lanmaktır… Gidenler, benden de selam söylesinler, tabiî orada yoksam  (:

 

- Öncelikle müzik yaşamın nasıl başladı? Müzik geçmişin eşliğinde, ilk sahneye çıkış öykünü de dinlemek isteriz.


- Aslında okul yıllarında başladı müzik aşkım. Okul korosundaydım ve Milliyet’in liseler arası müzik yarışmasında Türkiye ikincisi oldum. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda yarı zamanlı okumaya başladım. Lise bitince de Mimar Sinan Üniversitesi’ni kazandım. Bu arada bir gün yolda yürürken bir arkadaşımla karşılaştım. Arkadaşım bana müzik grubu kurduklarını, ama solist bulamadıklarını söyledi. Ben de bunun üzerine onlara solistlik yapabileceğimi söyledim ve biz iki gün sonra Moda’da bir barda sahne almaya başladık. O gün bu gündür 16 sene oldu hala sahnedeyim ((:

- İyi ki de sahnedesin! Sahnede inanılmaz büyüleyici bir performans sergiliyorsun, hatta Türkiye'de star kimlikli pek çok sesten daha etkileyici bir sesin ve yorumun olduğunu söyleyebilirim. Peki neden bir albümle daha geniş kitlelere sesini duyurmayı tercih etmedin? Ya da edecek misin (:

- Öncelikle teşekkür ediyorum Gül’cüm. Aslında bir çok defa albüm yapmak için fırsatlarım oldu ama hayatımın büyük bir kısmını, 10 senelik bir zamanı Bodrum’da yaşayarak ve şarkı söyleyerek geçirdim. Bu benim tercihimdi tabiki albüm için İstanbul’da olmam gerekliydi. Nedense o dönem Bodrum’u ve işimi bırakamadım. Artık İstanbul’dayım ve müzik yaşantıma burda devam ediyorum. Şimdi albüm yapmayı daha çok istiyorum, belki de kendimi daha hazır hissediyorum ama yine de benim için sahnede olmak, şarkı söylemek albümden her zaman daha önemli oldu.

- Olsun yine de uzakta olan ve seni canlı izleme fırsatı bulamayan pek çok dinleyici için sesini bir albümle duyurman şahane olur. Ayrıca çok yakında sesini Bülent Özdemir şarkılarından oluşan bir albümde duyacağız zaten değil mi?

- Evet, dediğim gibi aslında şimdiye kadar albüm yapmayı çok fazla düşünmüyordum. Sahnede şarkı söyleyebildiğim sürece ben mutluyum, albüm olmuş olmamış fark etmiyordu. Fakat şimdi kendimi sorumlu hissediyorum çünkü herkes, tüm dinleyicilerim albüm ne zaman diye soruyorlar, hatta büyük baskı var. ((: Bu yüzden onlara karşı albüm konusunda kendimi sorumlu hissediyorum. Bülent Bey’le beraber bir albüm düşüncemiz var. İnşallah bu albümü beraber yaparız çünkü müzikâl anlamda ruhlarımız birbiriyle çok örtüşüyor. Düşüncem yakın zamanda bu albümü çıkartmak ve daha geniş kitlelere seslenebilmek...

- Evet Bülent Özdemir demişken,  yollarınız nasıl kesişti?

- Bülent Bey’le beraber çalışmak benim her zaman kafamda olan, çok istediğim bir şeydi; hatta hayalimdi desek daha doğru olacak. (: Onu seyretmeye giderdim sık sık. Bundan 17 ay önce beraber çalışma kararı aldık. Hayatımın en önemli günlerinden biriydi, çünkü onun gibi önemli bir besteciyle ve müzik adamıyla çalışmak bir dönüm noktası olmuştu.

-Bülent Özdemir dışında Türkiye'de besteciliğiyle sende hayranlık uyandıran isimler kimler?

- Evet aslında zor bir soru ama Fettah Can ve Sıla’yı beğeniyorum.

- Şu an bir albümün olsaydı, kimlerin şarkılarını okumak isterdin?

- Bülent Özdemir, Fettah Can ve Sıla şarkıları dışında geçmiş dönemdeki Sezen Aksu şarkılarını okumak isterdim.

- Kendine ait bestelerin var mı? 

- Benim şu ana kadar beste denemem olmadı ama bir kaç kez şarkı sözü yazdım, denemelerim oldu.

- Türkiye'de ve dünyada dinlemekten en haz aldığın yorumcular hangileri?

- Ben Yunan müziğini çok seviyorum ve genelde Yunanca dinliyorum. Türkiye’de Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nilüfer. Lara Fabian, Celine Dion.

- Peki sence Türkiye müzikte hangi aşamada?

- Aslında kendi adıma çok başarılı işler yapıldığını söyleyemem. Ben bir yorumcu olarak sahnede söyleyecek çok kaliteli şarkılar bulamıyorum, zorlanıyorum açıkçası. Ne varsa yine de eskilerde var aslında. Albüm yapmak korkutuyor beni çünkü yaptığınız iş ne kadar kaliteliyse, belki de anlaşılmak o kadar zor oluyor diye düşünüyorum...

- Ama sizler gibi, bir şarkıyı insanın ruhuna işleyen büyük yorumcular hep bundan çekinirse, bizler ne dinleyeceğiz (: Sence sanatçıların görevi biraz da bu değil mi, yani insanları kaliteli olana alıştırmak ve müziği daha ileriye taşımak?

- Gül’cüm az önce “yaptığınız iş ne kadar kaliteli olursa, anlaşılmak o kadar zor oluyor” demiştim ya, yanlış anlaşılmak istemem fakat müzik piyasasına baktığımızda çok çok nadir güzel albümler dinliyebiliyoruz ve her gün yeni bir isim, yeni bir albüm çıkıyor. Ve ne kadar başarılı oldukları da tartışılır.. Bazen hiç olmadık albüm yada şarkılar ilgi görüyor, dinleniyor, o zaman şöyle düşünüyorsun: Demek talep bu şekilde… Sonra belki biraz da kırılıp, kendi köşene çekiliyorsun.. Bazense bunun da yanlış olduğunu düşünüyorsun ve bir şeyler yapıp “İşte doğru olan bu” diyerek, insanların doğru müziği dinlemelerini istiyorsun... Ben bunun için, bir yorumcu olarak elimden geleni yapacağım çünkü artık benim için de zamanıdır. Çok bekledim doğru zaman, doğru proje için. Sanırım ortaya çok doğru ve güzel bir albüm çıkacak…

- "Ne varsa eskilerde var" diyorsun... Neden çok başarılı işler yapılmıyor artık? Eskiyle yeni arasındaki bu uçurumu sen nelere bağlıyorsun? 

- Neden başarılı işler yapılmıyor çünkü ne varsa eskilerde, eski zamanlarda var: Eskiden aşk bile bir başka yaşanırmış, her şey günümüzde olduğu gibi çabuk tüketilmezmiş, insanlar güzel şeyleri yakalamak, onlara sahip olmak için çok çaba sarfederlermiş. Eski şarkılarda aşklar bile çok farklı anlatılıyor. Günümüze baktığımızda herşey çabuk tüketilir olmuş, aşk bile… Her şeye çabuk sahip olunduğu için heyecan kalmamış; dolayısıyla bu durum şarkılara bile yansımış. Her şey daha basit ve anlamsız anlatılır olmuş şarkılarda..

- Mesela?

Mesela “bas gaza yavrum bas gaza” gibi anlamsız şarkılar (((:

- Hahahaha. Peki aşk demişken… Sen aşkı nasıl tarif ediyorsun? Aşkın hayattaki anlam ve önemine ilişkin neler söylemek istersin (:

- Hıımmm aşk.. Çok zor bir soru oldu bu inan ((: Aşkın tarifini kim yapabilmiş ki şimdiye kadar ((: Her şey bir aşk; müzik bir aşk, resim bir aşk. Bunun gibi nicesi... Ama biliyorum ki seni tatmin etmeyecek verdigim bu cevaplar ((((((:

- Nasıl da iyi biliyorsun, evet açalım Hance’cim (:

- Bence aşk bir anlık alevlenen duygular, tutku, elde etme, o insanla beraber olma arzusu… Bunun süresi herkese göre degişiyor, fakat genelde çok uzun sürmüyor ((: Yani bana göre aşk; kısa süreli güzel bir heyecan, sevgi ise ömürlük.

- Müziğe dönelim… 2000'lerde 90'larda aldığımız tadı alamıyor oluşumuzda yapımcıların mı, dinleyicinin mi, yoksa üreticinin mi payı fazla?

- Öncelikle yapımcılar suçlu bu durumdan. Neden diyecek olursan, kalitesiz yada ticarî amaç güderek bir sürü albüm piyasaya çıkardılar. Zaman zaman isimlerini bile bilemediğimiz insanlar her gün mantar gibi çoğaldılar ve insanlara bunları empoze ettiler. Bir süre sonra maalesef insanların da kulakları alışmaya başladı bu kötü yapımlara. İlk başta da söylediğim gibi sahnede hangi yeni şarkıyı söylesek diye düşünür olduk. Gerçi şu an daha kaliteli, iyi çalışmalar yapılıyor, bu da müzik adına umut verici.

- İstediğin döneme ışınlanıp müzik yapabilme fırsatın olsa, zaman makinasına bindiğinde hangi yılı tuşlardın ve neden? (:

- Ben 80’li yılları tercih ederdim çünkü bugün bile o yılların şarkılarını dinleyip söylüyorum..

- Müzikte, albüm dışında, gerçekleştirmeyi düşündüğün başka hayallerin / projelerin var mı?

- Müzikte albüm dışında büyük bir orkestrayla (yani bahsettiğim orkestra en az 30 kişilik bir grup) yurt içi ve özellikle yurt dışında inanılmaz konserler vermek sanırım şu an için tek hayalim.


- Sence hangisi daha zordur ve neden:  bir şarkıyı yapmak, bir şarkıyı söylemek, bir şarkıyı beğendirmek...

- Aslında hepsi birbirinden zor… Şarkıyı yapmak başlı başına bir duygu, çünkü kendi ruhunuzdan, hislerinizden yarattığınız bir eser… Eğer şarkıyı siz değil, bir başkası okuyorsa durum daha da zorlaşıyor, çünkü sizin yaşadıklarınızı en az sizin kadar o şarkıya yansıtması gerekiyor bence. Çünkü bir yorumcu her şarkıyı okuyacak ve her şarkı ona yakışacak gibi bir kural yok. 

Mesela ben hissetmediğim, sevmediğim şarkıyı çok başarılı okuduğumu söyleyemem ama diğer taraftan beğendiğim, duygulandığım şarkıyı da okurken kendimi bile unuttuğumu söyleyebilirim. İşte şarkıyı sevdirmek de burda başlıyor. Hangi duyguyu verirseniz, karşınızdaki onu alır, şarkıyı sever ya da sevmez. Aynı şarkıyı bir kaç kişi okur ama siz sadece birinden çok etkilenir ve beğenirsiniz...

- Müzik hayatın boyunca karşılaştığın en ilginç ya da komik olay nedir ((:

Aslında tüm müzisyenlik hayatım boyunca her an sahnede hep bir şeylerle karşılaşıyorum ve benim şöyle bir durumum var: Ben sahnede gülmeye başladığımda uzun bir süre durmuyor ve bunu genelde tüm müzisyen arkadaşlarım bilir Bülent bey de dahil olmak üzere. Zaman zaman gülme krizinden şarkıyı kestiğimiz ya da şarkıya giremediğim anlar bile oldu sahnede ((:

- Gerçekten süpermiş (:Peki müzik dışındaki Hande Dönmez'e dönersek (: müzik dışında seni sen yapan olmazsa olmazların neler?

- Müzik haricinde olmazsa olmazlarım, beni ben yapan seylerin en başında ailem geliyor tabiki. Bana müzik yaşantımda hep destek vermiş ve hep yanımda olan ailem… Hayatı kuralcı yaşamam ama kendimi bu hayat içerisinde disipline ederek yaşamasını severim çünkü bu benim müzik hayatımda daha başarılı ve daha aktif olmamı sağlıyor. Olmazsa olmazlarım arasında Bodrum da var tabiki, en büyük keyfim Bodrum ve Turgutreis, ve orda hayatımda çok büyük yeri olan çok sevdiğim arkadaşlarımla beraber sonsuz spor yapmak. Ki spor kesinlikle olmazsa olmazlarımın içinde. Son olarak tabiki yine müzik müzik müzik Gül’cüm.

- Hayatı nasıl tanımlıyorsun? Zorlukların üstesinden gelirken kullandığın özel yöntemlerin var mı? 

- Bu dünyaya hepimizin bir geliş sebebi olduğuna inanıyorum, bir neden için geldiğimize… Tabii bu durumun haliyle zorlukları oluyor; inişler, çıkışlar, üzüntüler, kayıplar, ayrılıklar vs. vs. Ama ben her zaman başıma gelen kötü bir olaydan hep bir ders çıkarmaya çalışmışımdır. Demek ki bu hayatta ben de bir şekilde bir terslik yaptım ki bu başıma geldi diyerek kendime öz eleştiride bulunur, nerde hata yaptım sorusunun cevabını aramaya başlarım. Bu bir dahaki yapılacak hata için kesin çözüm oluyor inan. (:

Zorlukları göğüslemeye gelince, şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki kendimi çok kuvvetli, maneviyatı çok güçlü bir kadın olarak görüyorum ve hissediyorum ve en zor anda bile benden daha zor durumda insanlar olabileceğini düşünüp Allah’a şükrediyorum.

- Son olarak: Bu söyleşide, sorularımı cevaplarken, soruların arasında bulunmayan, ama sorulsaydı cevaplamayı çok isteyeceğin bir soru var mı? Hazır bulmuşuz seni, konuşturalım (:

- Hayatında müziğin yeri nedir diye sorulmasını isterdim. Ben de sonrasında müzik var olmamın tek sebebi diye cevap vermek isterdim.

 


Hande - I Will Always Love You

29 EKİM 2010 Beyaz Show

 

KASIM 2010

 

 

 

F.Gül Yanık Söyleşileri