müzik - hâl / Hazal Selçuk

 

- ‘’Su Yeşili’’ ilk solo albümünüz ve henüz çok yeni buluştu bizlerle. Babanız değerli sanatçı Timur Selçuk, anneniz tango eğitmeni Ayşegül Betil ve dedeniz büyük üstat Münir Nurettin Selçuk babaanneniz tiyatro sanatçısı Şehime Erton. Sizin sanatın içinde olmamanız kaçınılmaz bir durum olsa gerek öyle değil mi? Nasıl bir çocukluk yaşadınız bu çatı altında?

- Özellikle sanatla uğraştırılan bir çocuk değildim, şarkı söylerdim ama sadece içimden geldiği için. Ailem bana sanatı dayatmadı, ama ben istediğim zaman önümü de açtı. Bu bir çocuk için büyük bir şans. Aileler çocuklarının doğasını izlemeli ve önünü açmalı. Keşke sanata başlama konusunda çocukken bana ısrar etselermiş diye düşündüğüm olmuştur. Ben uzun zaman sanata çok geç başladığımı hissettim. Şimdi her şeyin olması gerektiği zamanda olduğuna inanıyorum.

- Bir yıl Viyana Devlet Konservatuarı eğitiminizi Boston Konservatuarı müzikal - tiyatro bölümü mezuniyetiniz izledi. Fakat sadece bununla da sınırlı kalmadı öğrendiğim kadarı ile bu sürecin devamını sizden dinleyebilir miyiz?

- Eğitim çok dönüştürücü bir süreç olabilir eğer öğrenmeyi öğrenirseniz! İlkokul - lise sisteminde daha çok ezber ağırlıklı, analitik düşünceyi önemseyen, okuyup yazma üzerine yoğunlaşan bir şekil var(dı). Ama öğrenmenin bir de fiziksel, kinestetik (iç bedenle hissedilen) boyutu var. Size eksikliğinizden dolayı eklenen bilgi değil, fiziksel, duygusal, zihinsel olarak derste deneyimlediklerinizden çıkardığınız sonuç, yani kendi kendinize vardığınız bilgi. Ben bu öğrenme biçimini daha çok sevdim. Sizi eksik olarak değil, bir bütün olarak gören eğitim şekli. Benim bu anlamda aradığımı bulmam zaman aldı.Yüksek lisansım hareket tiyatrosu ve oyuncular için hareket öğretmenliğidir, ayrıca sanat terapisiyle ilgili de eğitim aldım. Eğitim almak önemli ama işin sadece başlangıcı.

- Sizin için müzik ve tiyatro birbirinden hiç ayıramadığınız iki aşk olmuş anladığım kadarı ile önceliği tiyatroya vermemiz gerekirse bugüne kadar birçok festivalde yer aldınız ve beraberinde özel dersler verdiniz. ‘’Hareket Tiyatrosu’ aldığınız ve aktardığınız bir dalı oldu bu yanın, biraz bu işin detaylarını öğrenebilir miyiz?

- Beden zihin bölünmesi çağımızın hastalıklı insan davranışlarının en etkili sebebi. Çoğu insan bedenine başını taşıyacak bir araç olarak bakıyor ,oysa bedenin yaşamdaki rolü çok daha yoğun ve derin. Beden zihin bütünlüğü kişinin sadece entellektüel olarak değil, duygusal ve fiziksel olarak da bilinçli olmasını sağlıyor. Hareket tiyatrosunda bu farkındalık ve bütünlük var. Genel olarak hareket tiyatrosu oyuncuya fiziksel olarak günlük hayattan farklı, çok soyut bir dünya sunar. Hareket tiyatrosunu merak eden okuyucular varsa internet sitemde detaylı yazılar bulabilirler.

- İsminiz ile ilk kez Eurovision şarkı yarışmasında karşılaştım adıma ve gerçekten ‘’Bana Bana’’ ve Grup Pan çok ayrı hafızalarda. 20 yıl öncesinde elbette durum çok farklıydı birçok şey adına ama gerçekten aldığı derecenin aksine dikkatleri de çok çekti bu çalışma. Sizin için nasıl bir heyecandı ve oraya, Lozan’a bir kere daha dönelim, bir kere daha karışalım istiyorum o çığlıklara anlatacaklarınızla.

- Farklı kültürlerin, farklı dillerin olduğu ortamlar benim hep içimi açmıştır. Bir bahçeyi güzelleştiren farklı çiçekler gibi. Sizin çiçeğinizi beğenen olur beğenmeyen olur ama güzel olan diğer çiçeklerle zengin bir bahçe yaratmak.  Benim aklımda şu an o ortamdan kalan bu zenginliktir.

- Eurovision’dan sonra müzik adına ön planda olmadınız belki ama bazı özel albümlerde solist olarak adınıza rastladık bizler. Öyle ki 90’lı yıllarda mesela herkes albüm yaptı ama biz sizinle bu anlamda hiç karşılaşmadık. Özel sebepleri oldu mu yoksa her şey için uygun bir zaman var mıydı? 

- O zamanlar okuyordum, Türkiye’de değildim, albüm yapmak hiç aklıma gelmedi. Sizin de dediğiniz gibi uygun zaman şimdiymiş.

- Bu albümde bir şarkı hariç tüm eserler ve düzenlemeler yine babanız Timur Selçuk’a ait; bir şarkıda ise dedenizin bestesi ve babaannenizin sözleri. Öncelikle ünlü bir ailenin çocuğu olarak bu işe başlamanın, hatta başarmanın zor olacağı söylenir ama bu siz de tam tersini göstermiyor mu? Müzikal anlamdaki yakalanan bu uyumu ve bu albüm için nasıl hazırlandığınızı öğrenebilir miyiz?

- Başarmaktan siz tam olarak ne kastediyorsunuz bilmiyorum. Ben kişinin geliştirdiği yeteneklerinden yardım alarak yaşamın içinden akmasına izin verebilmesini ve bu coşkuyu paylaşacak alanlar yaratabilmesini anlıyorum. Bu anlamda kendimi başarılı bulduğum zamanlar var, bulmadığım zamanlar da var. Piyasa anlamında yaptığım işin çok insana ulaşmasını gönlümden dilerim ancak bu anlamda “başarı” zamanla oluşabilecek bir durum.

Albüm için hazırlanmamız kendiliğinden oldu.  2001 yılında babama yazdıklarımı vermeye başladım, boş zamanın olursa, sıkılırsan bunları besteler misin dedim. Sonra başka

lardan başka parçalar katıldı. Uyum, babamın müziğini iyi bilmem ve sevmemden onun da çok iyi bir besteci olmasından kaynaklanıyor bence.

- Beraberinde de Aysel Gürel, F.Nafiz Çamlıbel, Lorca şiirleri de eşlik ediyorlar bu bütünlüğe. Albüme adını veren şarkıyı iyi bir müzik dinleyicisi zira ayrı saklamaktadır yıllar öncesinden, iyi ki sesinizle yeniden hayat buldu ayrıca. Bu albümde çok enteresan şarkılar da yok değil mesela. ‘’Çeşitli insan hallerini Türkiye dokusuyla anlatan bir çalışma’’ demişsiniz? Peki bunu açmamız gerekirse biraz…

- İnsan hallerinde özellikle rahatça gösterilemeyen ruh halleri ilgimi çeker. Dışarı çıktığımızda genellikle gülmemiz, nazik ve uyumlu olmamız beklenir, bu yüzden pek çok ruh halini dizginlememiz gerekir.Ses bulamayan ruh hallerinin bir yerde bir zaman ses bulması gerekir ki insan sağlıksız bağımlılıklar geliştirmesin. Yalnız oluğumuz zaman bu haller daha çok ortaya çıkabilir. O zaman korkuyu, yalnızlığı, özlemi, öfkeyi, umudu ya da umutsuzluğu fark ederiz. Bu haller bilinçli bir şekilde ses buldukça - ki sanat bunun için en güzel alanı açar - insanda yaşamın akması için alan açılır. Bu çalışma da bu insan hallerini işliyor. Türkiye dokusuyla , yani halkımızın yüzyıllardır  ince duygu ve düşüncelerini ifade ettiği iki ana damar olan halk müziği ve sanat musikisi desteğiyle, ancak albümün müzikal yapısı evrenseldir.

- Albüm artık bizlerle buluştu peki albüm adına biz sizinle önümüzdeki günlerde karşılaşabilecek miyiz? Örneğin tiyatral bir klip ile karşılaşabiliriz belki ki çok hoş olur ya da bir sahne, bir konser güzel bir konsept adına? Bu anlamda belirlenen bir proje var mı ya da olabilir mi peki?

- Albümdeki şarkıları bir oyun olarak sahnede canlandırmayı düşlüyorum. Bundan sonraki adımım bu olacak sanıyorum.

- Dünden bugüne hayatınıza eşlik eden notaların Selçuk ailesine olanlarını biliyoruz, ya ötesini… Evet kimler sizi ayrı bir büyüledi; ciddi ciddi etkisi altında kaldığınız müzisyenler kimler oldu? Bugünün müzik piyasasını nasıl değerlendiriyorsunuz ayrıca, yaşanan bir renklilik mi var ortada yoksa ciddi anlamda değişen dengeler mi?

- Değişik zamanlarda değişik sanatçılardan beslendim. Bunlar içinde değişik sanat alanlarından kişiler var. Müzik alanında Türkiye’de kadın sesi olarak Seha Okuş’a sesi ve yorumuyla çok saygı duyuyorum, Bossa Nova müziğini çok severim, Elis Regina yorumcu olarak çok hoşuma gidiyor aynı zamanda Flamenko, Afrika kökenli, Hint/ Pakistan kökenli müzikler hoşuma gider, söz ve bestesi kendine ait parçaları seslendiren sanatçılar hoşuma gider, bunlardan biri Silvio Rodriguez.

Her müzik türünün seyirciye ulaştırılmasını dilerim, seyirciyi neyle beslerseniz o yiyeceği arayacaktır. Çeşit olduğunda daha geniş bir bakış açısıyla bakma imkanını bulacak ve seçimini yapacaktır. Piyasa mantığı böyle işlemiyor bunu biliyorum ama değişecektir.

- Elbette sizin için yaşamın her karesi dopdolu ama diğer detaylarına da girmek istesek; biraz iç dünyanızı paylaşmanızı rica etsek mesela; örneğin hayatın sanat adına dokunuşlarını öğrendik sizden peki ya diğer dünyanız; başka neler ruh halinize işler, hangi karelerinde mutlu olmayı seversiniz, dünyanızda neler vardır başka başka olan?

- İnsanın her yaşta daha olumluya doğru değişebileceğine gönülden inanırım. Yeni bir dünya oluşturmak için kişinin doğasını tanıması ve yaşamındaki anlarda bir bütün olarak varolmayı öğrenmesinin çok önemli olduğuna inanırım. İnsanlığın bir aile olduğunu düşünüyorum, bu anlamda etnik kimliği büyük bir zenginlik olarak görmekle beraber ,insan  kimliğinin  ufak bir parçası olarak algılarım. Biz dünyada insanlık olarak yolculuğumuzda  hala etnik kimlik/eşitlik mücadelesini bitiremedik. Bu alanda hala çok yara var.

İnsanlık olarak yaşama dair keşfedebileceğimiz çok farklı boyutlar var, cenneti dünyada yaratabileceğimize inanıyorum ancak bunun için kişinin kendinden başlaması gerekiyor.Acılarımıza şefkatle bakmanın  yollarını bulmamız lazım. Acılara yeni acılar katarak bakmak artık yeni dünya düzeninde bir çözüm değil.

- Hayatımıza bu özel albümle bir kere daha hoş geldiniz. Lütfen bizi unutmayın biz bir diğer albümü, sonra bir diğer albümü daha bekliyor olacağız şimdiden ve mutlaka yeniden kapınızı çalacağız, çok memnun olacağız sizi tekrar tekrar konuk etmekten. Çok teşekkürler. 

- Ben de davetiniz ve güzel sorularınız için teşekkür ederim. Güzel sitenizin yolu açık olsun.

 

 

Hazal Selçuk Web Sitesi

Söyleşi : Kadri Karahan / Aralık 2009