müzik - hâl / Kent Şarkıları / Erkan Güneş

 

 

-  ‘’Kent Şarkıları’’ isimli albüm geçtiğimiz günlerde yayınlandı ki beraberinde siz kocaman bir ekipsiniz. Öncelikle bu grubun kurucularındansınız ve albümdeki tüm söz ve besteler sizin. Öğrendiğim kadarı ile siz sanatın birçok dalı ile yakından ilgilisiniz; edebiyattan sinemaya, tiyatroya uzanan bir yolculuğunuz var, peki müzikle olan bağınız nasıl gelişti ki bu noktaya gelindi; o ilk buluşmayı dinleyebilir miyiz?

-  Bu yolculuk şiirle başladı. Çocukluğumda şiire olan ilgim beni zamanla, önce müzikle sonra tiyatroyla, sinemayla ve fotoğrafla tanıştırdı. 16 – 17 yaşlarımdayken yazdığım sözleri bestelemeye başladım. Güçlü ve güzel bir sesim yoktu ve bir enstrüman da kullanamıyordum fakat onları besteleyip, sonra kasede kaydedip dinlemek hoşuma gidiyordu. Bunu geliştirmeye karar verdim. Geceler boyunca çalıştım, yeni melodiler keşfetmeye çalıştım, buldum da. Bu askere gidene kadar böyle sürdü. 2001 yılında Ankara’da ilk kez içime sinen bir parça yaptım (İbocan) ve o andan itibaren bunu cidden önemsedim ve besteci kimliğine sahip olmak adına bu işi çoğaltmaya karar verdim.

Müzikle bağım dinleyici olarak çok küçük yaşlarda başladı fakat beste yapmaya başladıktan sonra dinleyici koltuğundan icracı koltuğuna geçmeye karar verdim. Bu şekilde hayatımda yeni bir dönem başlamış oldu. Fakat o zamanlar bu anlamda çok yalnızdım. Etrafımda yaptığım işi önemseyen pek kimse yoktu. Yani yeni bir şiir yazıyordum, kimseyle paylaşamıyordum. Çünkü beni anlayamıyorlardı. Yeni bir şarkı yapıyordum, kimseye dinletemiyordum. Bir ara bunalmıştım “bana da bir şiir yazsana” diyenlerden.. Şiir yazmak basit bir işmiş gibi algılanıyordu ve bu da zorumda gidiyordu. Bu yüzden şiirle ve müzikle ilgisi olmayan insanlarla kesinlikle paylaşmamaya çalışıyordum ve hatta ilgilendiğimden bile habersizlerdi bir çoğu. Hala da öyle yapıyorum.

- ‘’Kent Şarkıları’’ az önce de belirttiğim gibi birlikteliğin getirdiği güzel bir bütünlük, farklı bir soluk ki dinleyici bunu yakalamakta gecikmeyecek. Öncelikle nasıl bir araya geldi bu ekip; kısaca kimler var bu şarkıların içinde, ekibinizi bize kısaca tanıtabilir misiniz ki hepsine ayrıca selamlarımızı iletmekteyiz.

- Söylediğim gibi, bana inanan insanlar arıyordum. Ve buldum da. Bu albümün müzik yönetmenliğini üstlenen dostum Yalçın Duran’la tanıştıktan sonra bana inanan insanları da arkası arkasına yakalamış oldum. Ekipte yorumcu olarak görev alan yakın arkadaşlarım var. Yalçın Duran iyi bir enstrümanist ve yorumcu. 4 parça seslendirdi albümde. Barış Kesmen; kadife sesli kardeşim. Bu projeyi Barış’la hayat geçirdik, çok emeği var. Gurbet Üzgün Demiral; Gurbet’le biraz geç tanıştık ama iyi ki de tanıştık. “Şarkıların rengini değiştiren kadın” diye bahsediyorum her yerde. Pınar Ünal ve Ümit Macit; ikisi de iyi birer yorumcu. Albümü renklendirdiler sesleriyle. Yorumcu kadrosu bu kadar. Bir de Kent Şarkıları orkestramız var, orda da çok değerli enstrümanist arkadaşlarım var. Bu orkestrayla konserlere katılacağız. Nasıl bir araya gelindiği sorusuna ise şu yanıtı vermek istiyorum; Başta da söylediğim gibi hepsi yakın arkadaşlarım ve bana inanan insanlar. Bu anlamda bir araya gelmemiz zor olmadı.

 

 

- Albüm ile ilgili hazırlanan bültenden de öğreniyoruz ki grubun bu on yıllık yolculuğunda bir tek şey hedeflenmiş adeta: Kentine sahip çıkan herkesin bir albümü olsun bu ve özgürce şarkısını söylemek isteyenlerin de sahnesi olsun. Gelinen bu noktada grup amacına ulaşmış ama ya bundan sonrası adına, bundan sonrası adına hedefleri nedir bu ekibin?

- Aslı şöyledir o ifadenin; Beste yapmaya başladığım yıllardan itibaren bir hayalim vardı, o da şarkılarımı ünlü isimlere okutmak. Bunun için çok da mücadele ettiğim söylenemez. Etrafımda sesini ve yorumunu sevdiğim arkadaşlarım varken başka isimler aramak gereksizdi. Bu proje öyle bir isim altında hayata geçirilmeliydi ki herkes benimsemeli ve gerçekten de kendini yorumcu ve enstrümanist olarak ifade etmek isteyen herkesin sahnesi olmalıydı. Ben grup çalışmalarını seven birisiydim. Bu yüzden “Kent Şarkıları” adı altında toplandık ve ortaya güzel bir iş çıkardık. Grubun istediği hedefe ulaşabilmesi için biraz daha zaman geçmesi gerekiyor ama şu ana kadar gelinen nokta ve alınan tepkiler bize doğru yolda olduğumuzu işaret ediyor. Burada şarkıların gücü ortaya çıkıyor biraz da.  Güçlü şarkılar bizi hedefe taşıyor.. Bundan sonraki hedef aslında bundan önceki hedefin aynısı. Çünkü daha çok yeniyiz. Şarkılarımızı büyütmeye çalışıyoruz şimdilerde.

- Albümden ilk klip ‘’Deniz Anlatıyor mu Beni Sana’’ ayrıca kliplenmiş yine sizin yönetmenliğinizde ve başta sosyal platformlar olmak üzere karşılaşıyoruz şarkınız ile. Peki dinleyiciler bu projeyi nasıl buldu, bu ortamlardan nasıl bir sonuç çıkarttınız henüz çok yeni olmasına rağmen; özetinde gelen tepkiler nasıl gerek şarkıya, gerek albüme?

-  Albümün kayıt aşamasında çok endişeliydim. Çünkü ortaya sıfır şarkılarla çıkıyoruz ve bizi hiç kimse tanımıyor. Bunun kaygısıyla biten kayıtlardan sonra albüm daha çıkmadan bazı şeyleri hissetmeye başladım. Albüm çıkmadan etrafımızdaki insanlara dinlettik ve hepsinden güzel tepkiler aldık. Bunlar olağan tepkilerdi. Tanışık olmamızdan doğan cevaplardı belki de. Fakat albüm çıktıktan sonra internet üzerinden olumlu tepkiler gelmeye başlayınca anladım ki şarkılarımız ve proje sevildi. Sürekli mailler geliyor, telefonlar geliyor. Buradaki yerel TV, radyo, gazete ve dergiler de bizimle ilgilenmeye başladılar. Bu esnada bu albümün bir klibe ihtiyacı olduğunu anladık ve hemen bir kamera kiraladık. Klibi ben çektim çünkü benim en çok yapmak istediğim işlerden biri de sinemadır. Daha önce bir kısa film çektim ve amatörce klip çekme denemelerim de olmuştu fakat bu iş öyle değildi. Gerçekten profesyonelce olmalıydı. Bir haftada bitirdik çekimleri ve montajı. Ortaya benim koşullarıma ve tecrübeme göre iyi bir klip çıktı. Etrafımdakiler biraz şaşkın bu duruma.. “Deniz Anlatıyor mu Beni Sana” güzel bir şarkı, Barış ve Gurbet de şarkının gerçek ruhuna uygun bir yorumla şarkıyı taçlandırdılar. Klibimiz de şarkının hikayesine uygun resimlerle şekillendi ve ortaya güzel bir iş çıktı.

 

 

- Albümün kartoneti de çok başarılı ki yine burada imzanız var. Albümün adına yakışır kent manzaraları karşılıyor bizi burada; dört bir yana düşülen yolculuklar karelenmiş ve şarkılarınızı güzel bir şekilde tamamlamış. Şarkılardan konuştuk madem kentlerden de biraz konuşalım mı? Her kentin kendine özgü renkleri var ki yolculuklar hayatınız neresinde, sanırım bu proje de katkısı büyük bu gitmelerin - gelmelerin anıları da çok öyle değil mi?

- Kesinlikle öyle.. Birkaç yıl önce çalıştığım kafede bunaldım ve işi bıraktım. Sonra yurtiçinde akraba ve arkadaşlarımın yaşadığı şehirlere misafir olarak gittim geldim, gittim geldim. Elimdeki kompakt makineyle fotoğraflar çekmeye başladım. Bu çok keyifli bir işti. Kendine iyi hissettiriyor insanı. Albümün kartonetini de o fotoğraflarla süslemeyi tercih ettim. Aslında albümdeki kartonete daha fazla fotoğraf ayırmıştım ama teknik olarak onları oraya sığdırmak biraz sıkıntı oldu. Bu yüzden bazı şarkılara ait fotoğraflar dışarda kaldı. Bunu ikinci albümde telafi ederim. Yolculukları, bir çok insan gibi ben de severim. Hayatımın neresinde diye sordunuz; sanırım hayatımın merkezinde. Çünkü ben bütün ilişkilerimi bu yolculuklar sayesinde şekillendirdim. Güzel dostluklar ve arkadaşlıklar kurdum. Bu yolculuklar sayesinde birçok şiirim, şarkım ve fotoğrafım oldu.  Yani kısaca bu yolculukların katkısı cidden büyük.

-  ‘’Kent Şarkıları’’ bundan sonra nasıl yoluna devam edecek? Konserler olacak mı mesela; neler düşünüyorsunuz bu şarkıları dinleyiciler ile buluşturmak adına? Albümde bu yolculukta size eşlik eden herkese teşekkürünüz var ama birkaç cümle gerek kendilerine, gerek sizi dinleyenlere neler söylemek istersiniz buradan?

-  Albümden sonra Alanya’da yine arkadaşlarımızla birlikte Kent Şarkıları Orkestrasını kurduk ve çalışmalara başladık. Çalışmalar bittiğinde konser programlarına başlayacağız. Gelen talep doğrultusunda hareket edeceğiz.  Albümde bana eşlik eden arkadaşlarıma teşekkürüm sonsuz. Bu albümün oluşmasında maddi manevi emeği geçen onlarca insan var. Onlara da buradan yeniden teşekkür ederim. Dinleyicilerimize gelince, onlar sanırım en özel teşekkürü hak ediyorlar. Çünkü en büyük destekçimiz dinleyicilerimiz bizim. Şarkılarımızı dinleyerek, paylaşarak çoğaltıyorlar ve büyütüyorlar. Biz ‘Büyüsün Şarkılar’ dedikçe onlar besliyorlar. Sağ olsunlar.

 

 

- Söyleşimizin sonunda sizden bir kişisel isteğimiz olabilir mi? Hem edebiyat hem de müzik adına bir yolculuktayız madem burada ki müzikten konuştuk, şarkılarınızı dinliyoruz, sizden bir de şiir okuyalım mı? Bir şiirinizi bizimle paylaşır mısınız?

- ''Esmer En'', ''Kaldırımda Yazılan'' ve ''Sağda Solda Eskimo'' adına üç farklı şiir kitabı projem var. Çok yakında bunlardan “Esmer En”i yayımlayacağız. Aslında bunları paylaşmaktan yana değilim ama bu ilk söyleşimize bir ayrıcalık olsun, Sağda Solda Eskimo projesinden “abd” adlı şiiri paylaşalım. Orta doğuda öldürülen binlerce insanımızın hikayesini saklayan bir şiir..

“a


ayrı ayrı ne de masum duran harfler
birleşince bir makineliye dönüşüp
nice masum vuran harfler
ayrı ayrı alfabenin üç güçlü sesi
birleşince;
A'namızı
B'elleyen
D'emokrasi”

-  Tüm ekibe tekrar çok sevgilerimizi yolluyoruz ve yeniden görüşmeyi diliyoruz. Çok teşekkürler bu keyifli söyleşi için.

-  Kadri bey ben de ‘’Kent Şarkıları’’ adına size teşekkür ederim. Yeniden görüşeceğimizi ümit ederek... Kolay gelsin... Büyüsün şarkılar...

 



Kent Şarkıları - Deniz Anlatıyor mu Beni Sana

 

Söyleşi : Kadri Karahan / Eylül 2011