Kadri Karahan
Komşu Şarkılar
(Temmuz 2013)
Aşkta Kazanmak Dedikleri Kaybetmektir Birçok Şeyi
Dedelerin Türk, büyükannelerin Rum olduğu bir ailenin şarkıları da Türkçe ve Rumca’dır. Doğduğum günden beri o evde çalınan her şarkının dili ayrı ama anlatmak istediği şeyler hep aynıdır. Hani nice türkümüz, nice şarkımız ortaktır; birinin o dilini bilirsin, birinin diğerini; ve hemen hemen hepsinde bir özlem hali vardır, hani özlemenin tarifi yoktur, özlemek özlemektir. Bunca senedir biriktirdiğim gidememeleri ilk kez geçen sene sonlandırmıştım ve kendimi komşu ülke Yunanistan’ın sularında bulmuştum. Hiç yabancı değildi buralar ki gördüğüm her yüz bana bir anıdan aşina gibiydi ve dostlukları beni bu sene içinde, bir önceki gezimden daha fazla kalmak üzere yeniden oralara sürükledi. Belki şaka gibi gelecek ama Yunanistan’daki (Chalkida) ilk günümde, deniz kenarında, oturduğum bir bankta bir CD buldum. Orada gazetelerin promosyon olarak verdiği CD’lerden biriydi ve 15 şarkı vardı içinde. Bir süre bekledim, kimse geri almaya gelmeyince çantama iliştirdim. Evet; güzel bir sürprizle karşılaşmıştım, sahibi umarım üzülmemiştir, doğru bir yere ulaştığına emin olabilir.
Yorgo Vapuridis, Alex, Fedon gibi Yunan taverna müziğinin ülkemizdeki bir dönem temsilcileri ailemin özellikle sempatisiydi. Çıktıkları tavernalara gidilirdi, kasetleri alınırdı ve evimize misafirlerimiz geldiğinde teybimizin sesi daha bir yükselirdi. Bu cıstak durumlar, tabak kırmalar pek bana göre değildi. Ben bir dönem kasetlerde Türkçe sözler ile dinlediğimiz şarkıların o Yunan bestecileri kimlerdi onları merak eder dururdum mesela. 90’lı yıllarda Alexiou ve Parios isimleri özellikle o dönemin soru işaretiydi kafamda. Bugünkü gibi değildi bir çırpıda bu isimlere / şarkılarına ulaşmak vs. günü geldi başardım ayrı ama. Özellikle Haris Alexiou bugün hâlâ büyük hayranı olduğum isimlerin başında gelir. Geçtiğimiz günlerde yeni albümü ‘’I Tripla’’yı yayınlayan Alexiou için Yunanistan’ın en özel starlarından biri desek yanlış olmayabilir. Özellikle Murathan Mungan’ın (Yeni Türkü’nün yorumladığı ‘’Telli Telli’’, ‘’Olmasa Mektubun’’, ‘’Maskeli Balo’’, Nükhet Duru’nun yorumladığı unutulmayan ‘’Sevgili’’) ve Sezen Aksu’nun (‘’Her Şeyi Yak’’, Aşkın Nur Yengi’nin yorumladığı ‘’Susma’’) sözleri ile şarkılarına bir başka yakınlaştığımız müzisyene bizim starlarımızın ilgisi de bu kadarla sınırlı değil. Asya, Yonca Evcimik, Gripin gibi isimler de ayrıca şarkılarını yorumlayan isimler arasında.
Nerelere Gideyim Nasıl Edeyim, Al Beni Beni
Yine 90’lı yıllarda özellikle farklı arayışlar içinde olan müziğimiz çeşitli düetlerin gerçekleşmesine de sebep olmuştu. Tüten dostluk mesajları ile yan yana gelen isimler ve elbette dinleyiciler durumdan bir hayli memnundu. Sezen Aksu’nun Haris Alexiou ile birlikte seslendirdiği ‘’Gidiyorum Bu Şehirden’’ isimli şarkı her iki ismin de albümlerinde Türkçe - Rumca olarak yorumlanmıştı ve gerek sözlü gerek müziği ile bizleri bir başka yaralamıştı. Yine Sertab Erener’in Mando ile gerçekleştirdiği ‘’Aşk / Fos’’ düeti de başarılı örneklerden biri kabul edilebilir. Yunanistan’ın pop yıldızlarından Mando’yu tanıtmak için o dönem plak şirketi elinden geleni yapmaya çalışmıştı hatta 90’lı yılların sonunda yayınladığı ‘’Betrayal’’ isimli albümüne Kayahan’dan (‘’Yemin Ettim’’, ‘’Devamı Var’’) ve Demet Sağıroğlu’ndan (“Allah Görür”) şarkılar dahil edilmişti. Mando ile en son 2003 Eurovision Şarkı Yarışması’nda karşılaşmıştık; ne tesadüf o sene de ülkemizi Sertab Erener temsil etmişti.
Bir diğer benzer düet de yine o süreç içinde yine o dönemin parlayan isimlerinden Burak Kut ile Sakis Rouvas cephesinden gelmişti ve iki genç popçu bir filmin müziği için birlikte bir şarkı yorumlamıştı, aynı zamanda Kıbrıs Yeşil Hat üzerinde bir de konser vermişti. Rouvas bu düetle ülkemizde de önemli bir dinleyici edinmişti ve hatta 2004 yılında ülkemizde gerçekleştirilen Eurovision Şarkı Yarışması’na ülkesini temsil etmek için seçilmişti. Buluşmalar zaman içinde devam etti. ‘’Diaspora’’ isimli şarkıları ile sınırları dışında da geniş bir dinleyici kitlesi yaratan Omega Vibes grubu bir gün ülkemizi ziyaret etti ve Göksel’in müziği ile tanıştı, sesinden çok etkilendi ve kendilerine bir şarkı iletti. Bu duruma çok sevinen Göksel şarkıya Türkçe sözler yazdı, üstüne stüdyoya girdi ve sesini de kattı.
90’ların popüler isimlerinden Mustafa Sandal da duruma kayıtsız kalmadı ve o güne kadar ismini hiç duymadığımız Natalia’yı bizlere iki düetle tanıttı. Önce ‘’Hatırla Beni’’ daha sonra da ‘’Aşka Yürek Gerek’’ isimli iki şarkı Sandal’dan çok Natalia’ya yaradı ki ‘’Yabancı Damat’’ isimli o dönemin popüler dizilerinden birinde oyunculuk yapmasına kadar gitti. Evet, bu diziyi anımsamışken es geçmek olmaz elbette. Türk ve Yunan iki gencin aşkını konu alan dizi her iki ülkede de sevilerek izlendi. Dizinin o çok beğenilen müziklerini Gökhan Kırdar hazırladı.
Rüzgârlığı Anlat Bana Senin Gibi Esmeliyim
1982 yılında kurulan Grup Gündoğarken’in 2000 yılında yayınladığı ‘’İstanbul Atina İstanbul’’ isimli çalışması geçtiğimiz günlerde yeniden piyasada yerini aldı. Grubun müzik yolculuğuna yedinci albümleri olarak geçen çalışma ülkemizde yaşayan Yunan müzisyen Nikiforos Metaxas’ın prodüktörlüğünde hazırlanmıştı. Metaxas’ın ismini sadece bu albümde duymamıştık elbette. 80’li yılların sonlarına doğru kurduğu ‘’Bosphorus’’ grubu ile ‘’Heybeli’den Son Vapur’’, ‘’Balkan Düşleri’’, ‘’Anadolu Feneri - Türk ve Rum Aşk Türküleri’’ isimli albümleri ile hafızamıza almıştık ismini ve şarkılarını. Yine müzisyenin bu albümlerde birlikte çalıştığı bir başka müzisyen Vasiliki Papageorgiou’nu da unutmamak lazım. Grup Gündoğarken şarkılarını yorumladığı ‘’Vasiliki Gündoğarken Söylüyor’’ isimli albümünün yanında yine grubun ‘’Mest Of Gündoğarken’’ isimli albümünde de sesini duymuştuk; bu albümde yer alan ‘’Rüzgâr’’ isimli şarkı ile özellikle bir başka esmiştik. Bugünlerde böyle şarkılarla ya da düetlerle / buluşmalarla karşılaşmamız hakikaten o günlerdeki samimiyeti, lezzeti vermiyor. Hani gönül yeniden böyle tutunuşları özlüyor.
Giritli bir baba ve İzmir / Urla’lı bir annenin oğlu olarak 1925 yılının Temmuz ayında doğan Mikis Theodorakis Yunanistan’ın bir başka önemli müzisyeni. ‘’Zorba’’ filminin müzikleri ile dansları sirtakiyi dünyaya tanıtan / sevdiren müzisyen ‘’bir Türk olarak sen ve bir Yunan olarak ben iki yağmur damlası gibiyiz’’ dediği meslektaşı Zülfü Livaneli ile de albümlerden konserlere birçok çalışmaya imza atmıştı. ‘’Güneş Topla Benim İçin’’ 1986 yılında yayınlanmıştı ve bestelere birlikte imza atmışlardı. Yine Theodorakis şarkılarının bir başka yakıştığı isim Yunan müzisyen Maria Farantouri’dir ki bir süre kendisine konserlerinde de eşlik etmişti. Aynı zamanda yıllarca ülkesindeki cuntaya karşı mücadele veren ve yine bir dönem milletvekilliği de yapan Farantouri bundan iki sene önce yayınladığı ‘’I Maria Faradouri Tragoudai Livaneli’’ isimli albümde de bu kez Livaneli şarkılarını yorumlamıştı. ‘’Leylim Ley’’den ‘’Hiroşima’’ya, ‘’Karlı Kayın Ormanı’’ndan ‘’Bulut mu Olsam’’a unutulmayan Livaneli şarkılarının gerek solo gerek düet halleri bir başka güzeldi ve dinlemeye değerdi. Özetle yıllar dostluklardan bir şey aldı götürmedi, şarkılardan da hiçbir şey alıp götürmedi. Kıyılar ve kalpler hep bir başka kardeşti.
Dünya Issız Dünyam Durgundu Bilmem Niçin
Ajda Pekkan’ın özellikle 60’lı / 70’li yıllarda yani bugünkü şöhretinin başladığı o ilk yıllarında Fransızca, İngilizce, İspanyolca, Japonca, Almanca şarkılar söylediği biliniyordu; bugün bir kısmına ulaşılıyor, bir kısmı ise sadece koleksiyoncuların elinde mevcut. Yabancı şarkıların üzerine Türkçe sözlerin yazıldığı yıllardı ve buna kayıtsız kalamayan isimlerden biri de Pekkan’dı. Bundan üç sene önce yayınlanan ve arşivciler için kaçırılmaması gereken, aynı zamanda plak olarak da basılan ‘’Ajda Pekkan Greek Songs’’un en güzel sürprizi Ajda Pekkan’ın o dönem sadece Yunanistan’da yayınlanan dört şarkısını üstelik Rumca dinliyor olmamızdı. ‘’Sensiz Yıllarda’’, ‘’Tek Yaşanır mı’’, ‘’Olmadı Gitti’’ ve ‘’Yağmur’’ isimli bu şarkıların yanı sıra yayınlanan bu çalışmada yine Pekkan’ın sesinden dinlediğimiz / sevdiğimiz bazı şarkıların da (‘’Bambaşka Biri’’, ‘’Sakın Ha’’, ‘’Palavra Palavra’’ gibi) Yunanca versiyonları vardı. ‘Ama hepsi bir yanaydı, albümde yer alan ‘’Petrol’’ başka bir yanaydı; şarkı bildiğiniz gibi ülkemizi 1980 yılında Eurovision’da temsil etmişti ve 15. sırada yarışmayı tamamlamıştı. Bu durum o dönem Pekkan üzerinde kara bulutlar yaratsa da güzel bir şarkıydı ‘’Petrol’’ ve Yunan müzisyen Doukissa tarafından dillerinde ‘’Aman Petro’’ olarak yorumlanmıştı.
Eurovision’dan bahsetmişken Atina’da 2006 yılında gerçekleştirilen şarkı yarışmasında ülkemizi Sibel Tüzün temsil etmişti. Şarkı tartışılabilirdi ki öyle de oldu ama seçim doğruydu ve buna kimsenin itirazı olmadı. Tüzün 2003 yılında yayınladığı ‘’Kırmızı’’ isimli albümünün ikinci baskısı ‘’Kıpkırmızı’’da bazı şarkılarını Rumca söylemişti ve bu durum hoş bir renk olarak müzik dünyasında yerini almıştı. Aynı Yunanistan temsilcisi Anna Vissi’nin de ülkemizde önemli bir dinleyici kitlesi vardı ki bir dönem seslendirdiği ‘’Eleni’’ isimli şarkısını adeta onlardan çok biz sevdik. Şarkıyı ‘’Sevdim’’ ismi ile yorumlama şansını bulan isimse Hülya Avşar olmuştu.
Komşuda Pişer Bize de Düşer
- Peki Yunanistan’da en çok dinlenen Türk müzisyen kim? Birçok isim evet tanınıyor ama kuşkusuz ülkede en popüler olan isim: Dilek Koç. 2005 ve 2010 yılında iki albüm yayınlayan Koç’un ikinci albümü ‘’Sevdalım Aman’’ kısa bir süre önce ülkemizde de yayınlandı. Müzisyen Selanik’te yaşıyor ve ülkede konser vermeye devam ediyor, orada kime sorarsanız sorun kendisini tanıyor. ’Bir Tutam Baharat’’ filmini izleyenler ‘’Baharat, Tarçın ve Buse’’ isimli şarkısını da mutlaka anımsayacaktır. İşte o filmin Evanthia Reboutsika imzalı müziğinin söz yazarı ve yorumcusu aynı zamanda kendisi.
- Kariyerine Rumca şarkılar söyleyerek başlayan Ziynet Sali son albümlerinde bunu tamamen bırakmış olsa da yayınladığı ilk albümlerinde her iki dilden de şarkılara yer verdi. Yunanistan’ın ünlü klarnet sanatçısı Vassilis Saleas ve yorumcusu Angela Dimitriou’nun da konuk sanatçı olarak katıldığı, geçtiğimiz sene verdiği konserin DVD kaydı henüz çok yeni yayınlandı. Yine Dimitriou bir dönem şansını ülkemizde denedi ki özellikle ‘’Margarites’’ isimli şarkısını çok sevdik. Kendisi ülkesinde göremediği ilgiyi bizde gördü ve bir dönem bundan ciddi ciddi beslendi.
- Keti Garbi tarafından seslendirilen ‘’Esena Mono’’ isimli şarkı ülkemizde Seray Sever’e ‘’İçim Yanıyor’’ olarak söyletilmişti; her notasının ayrı güzelliğine rağmen kimseye herhangi bir lezzet katmamıştı bu yorum. Garbi’den şarkı almıştık ama bir başka şarkı da biz sunmuştuk kendisine. Gülşen’in seslendirdiği Nazan Öncel bestesi ‘’Of Of’’ yine aynı adla, Yunanca sözlerle tarafından seslendirilmişti. Yine sözleri Öncel’e müziği Jeff Koplan ve Tarkan’a ait, Tarkan’ın seslendirdiği ‘’Dudu’’ da bir başka Yunan star Peggy Zina tarafından ‘’Den Axizeis’’ adı ile yorumlanmıştı.
- Yeni Türkü’nün de zaman zaman albümlerinde bizlere anımsattığı (‘’Yedikule’’, ‘’Cevriye Hanım’’ gibi) rebetikoları da unutmamamız lazım. Bir dönemin / savaşın boşluğunu kapatmak üzere, yoksul bir süreç içinde kendi kendine ortaya çıkan bu müzik bugün ülkelerin tarihinde ayrı ayrı bir yer tutuyor ve üzerine (en son ülkemizde ‘’Cafe Aman İstanbul’’ isimli bir grupla karşılaştık mesela) albümler yapılmaya devam ediliyor.
- Bugünlerde Yunanistan’ın her yerinde Paola isimli bir şarkıcı dinleniyor. Paola ülkesinde bir konser albümü yayınladı ve ‘’Krata Me’’ isimli yeni bir kayıtla süslendirdi durumu. Doğrusu çok keyifli bir şarkı, akışı güzel bir konser albümü. Gördüğü ilgiye bakacak olursak ünü sınır dışına taşabilir ve işe en yakın bizimle başlanabilir yani albüm yakında ülkemizde raflarda yerini alabilir ama ondan önce yolunuz oralara düşerse yeri arşivinizi güzelleştirebilir.
kadrikarahan@gmail.com