müzik - hâl / Mehmet Mesum

 

-  Küçük yaşlarda müzikle tanışıyorsunuz ve lise yıllarında da çeşitli gruplarda gitarist ve vokalist olarak sahne alıyorsunuz. Sizin için nasıl bir heyecan o yıllar; nasıl bir amatör süreç yaşanıyor?

- O yılları düşünürsek kısıtlı imkanlar ama şimdiye bakarsak iyi ki yaşamışız dediğim yıllar. 99 yılında lise son sınıftaydım. O yıl müzikal anlamda çok yol kat ettiğim hatta buralara gelmemde ki yolculuğun ilk adımlarını attığım yıllardı diyebilirim. Okuldaki çevremizi de sayarsak bir avuç insandık. Her hafta aralıksız stüdyoya giderdik, prova yapardık. Ekipmanlarımızın çoğu eksikti çünkü alacak imkanımız yoktu yada istediklerimiz kolay bulunmuyordu ama biz yinede heyecanlıydık :) Müzik haberlerini dergilerden takip ederdik. İnternet imkanları kısıtlıydı, istediğimiz her şeye anında ulaşamıyor haberdar olamıyorduk. Liseden sonra aynı arkadaşlarımla devam ettim müziğe yaşımız ilerledikçe daha da olgun bakmaya başladığımızdan dolayı bazı yol ayrımları da yaşadık tabi.  Şimdi düşündüğümde o yılları her şeyden önce müzik geliyordu bizim için ama bunun yanında sorumluluklarımızı da   unutmadık hiçbir zaman. 

- Bir thrash metal grubu kuruyorsunuz ve bu grupla birlikte demolar yayınlıyor, konserler veriyorsunuz ama daha sonra bu yolculuk bitiyor ve asıl yapmak istediğiniz tarza yani Türkçe rock’a yöneliyorsunuz ve bu anlamda çalışmalarınız başlıyor. Yeni bir tarzla, yeni bir ekiple çıkılan bu yolda sizi neler bekliyor?

-  Aslında şuan yaptığım müzik tarzı benim en başından beri yapmak istediğimdi. Müziğe gitar çalarak başladım. Elektro gitar o zamanlar benim için bir tutkuydu. O yıllarda istediğim gibi çalabileceğim tek tarz metaldi. Zaten abim sayesinde küçük yaşlarda bu tarz müziklere aşinaydım. Çeşitli eleman değişikliklerinden sonra nihayet asıl kadroyu kurmuştum. Benim dışımda üç kişi daha vardı. Ben gitar - vokal görevini üstlenmiştim. O dönemde konserler verdik. Biri enstrümantal olmak üzere  üç şarkılık demo kaset yayınladık. Bu bir projeydi benim gözümde sonu baştan belliydi. İyi bir tecrübe oldu çok şey öğrendim. Sonra araya üniversite girdi sonra kısa süre eve kapandım.  Türkçe şarkılar yazmaya başladım. İlk Türkçe demo  kaydımı internette paylaştım ardından yeni bir ekip yeni şarkılarla geçen süreç başladı.

Yaptığım iki tarzın dinleyici kitleleri farklı olduğundan çok fazla yadırganmadım. Dinleyiciler memnundu olan bitenden. Lise ve üniversite konserleri,  belediye şenlikleri derken artık belli bir kesim bizden haberdardı. O sırada yayınladığım demoların ve bazı TV programlarının etkisi de oldu tabi. Konserlerle geçen süreden sonra artık hali hazırda bulunan bestelerimi değerlendirmek için artık albüm kayıtlarına başlamaya karar verdim.

- 2008 yılında ‘’Umuda Yolculuk’’ isimli bir albüm yayınlıyorsunuz. Geçen bu süre içinde müzik adına biriktirdiklerinizi topladığınız bu albüm nasıl ses getiriyor peki? Öncelikle her şey içinize siniyor mu beraberinde istediğiniz bir albüm oluyor mu, nasıl karşılıyor dinleyiciniz?

- Evet ‘’Umuda Yolculuk’’ ilk albümüm, söz - müziklerinin tamamını bana ait. Aslında heyecan anlamında tabi ki hayatımda unutamayacağım bir albüm çünkü ilk deneyimim. Kısıtlı imkanlarla düşük bir prodüksüyonla hazırlanmış bir albüm. Tamamen içime sindiğini söyleyemem, eksikler var. Aklımdan geçen evet işte bu dediğim bir sound değil. Ama o dönemde bundan başka çare yoktu bir şekilde profesyonel müzik hayatıma başlamam gerekiyordu. Ama bütün bunlara rağmen sevilen şarkılar oldu. ‘’Fırtınalar’’, ‘’Mahşerde Bekliyorum‘’,  ‘’Uyan Artık‘’ bunlardan birkaçı. Benim çıkardığım anlam ise şuydu. dinleyicilerin çoğu kayıt kalitesi güçlü prodüksyonların yanı sıra dinledikleri şarkı onlara ne hissettiriyor kısmıyla ilgileniyor. Bu yüzden güzel bir başlangıç oldu benim için.

- Albüm sürecinden bugüne birçok yerde sahne aldınız, konser verdiniz ve hatta birçok müzisyen ile tanışma ve çalışma şansını buldunuz. Peki dünden bugüne müziğin tanımı ne oldu siz de, nasıl bir dostluk yaşadınız ve dinleyicilerinizin haricinde kimlerin özellikle desteği oldu üzerinizde?

- Evet birçok değerli müzisyenle tanışma ve sohbet etme fırsatım oldu. bunlardan unutamadığım Cem Karaca anma gecesinde Cem Karaca’ya ölümünden önce son iki yıl sahnede eşlik eden Yol Arkadaşları grubuyla birlikte  ‘’Kahya Yahya‘’ adlı eseri seslendirdiğim an diyebilirim. Bunun dışında Haluk Levent ile yine bir konserde düet yaptık. Yine severek takip ettiğim Murat Mermer ile aynı sahneyi paylaştık. Yaşayan Efsanelerden biri olan Ersen Dadaşlar abimiz her zaman yorumlarıyla bizi gururlandırmıştır. Birçok konser organizasyonu yapan dostumuz Malik Aytemur promomsyon sürecinde emek vermiştir. Yine müzisyen dostumuz sevgili Umut Kuzey yayınladığı TV programına bizi de davet ederek  elinden gelen desteği vermiştir. Geçen kış sezonunda  bir TV kanalında her hafta canlı yayında bana yer veren sevgili Kara Davut, prodüktörüm Bahri Bekil ki yeni albümüm için aylardır gece gündüz çalışmakta yine ülkemizin yetiştirdiği değerli müzisyenlerden biri olan sevgili Zafer Şanlı  abimiz hiçbir zaman desteğini esirgememiştir. Tabi ki her şeyden önce ailelerimiz en başından beri bize inanıp destek oldular . Bu kısa zamanda bu işleri başardığımız içinde bana bu imkanları yaratan  yüca Allaha binlerce kez şükrediyorum.

- Ve şimdilerde bir yeni albüm hazırlığı var. Albümde yer alacak şarkılardan biri olan ‘’Unut Beni’’ için bir de klip hazırladınız ve internet sitelerinde dinleyicinizin huzuruna çıkarttınız. Öncelikle yeni albümde neler bekleyecek dinleyiciyi ve beraberinde yayında olan bu şarkı nasıl ilgi gördü kendilerinde, nasıl yorumlar geldi size?

- ‘’Unut Beni’’ adlı şarkımızı çıkış şarkısı olarak belirledik. Yaz döneminde olduğumuz için hareketli bir şarkı olsun istedik. Klip yönetmenliğini sevgili Tayfun Çetinkaya yaptı. Performans olarak çektiğimiz klip çekimleri yaklaşık 8 saat sürdü. Açıkçası beklediğimizden çok daha güzel tepkiler aldık. İlk albümden sonra geçen zamanda (ikinci albüm, single, klip) gibi bir konuda haber yayınlamadığım için yakın çevrem dahil herkes kısa süreli bir şok yaşadı :) Biz ekip olarak klipten ve single şarkımızdan memnunuz, beklediğimiz ilgiyi gördük. Aldığımız eleştirileri de dikkate alarak kayıt çalışmalarımıza devam ediyoruz. Aldığımız yorumlara gelince performanstan ziyade konulu bir klip olsa daha da iyi olurdu diyenler oldu. Şarkıda neden solo kullanmadığımız yada daha sert olabilirdi şeklinde yorumlar aldık. Ama bu yorumların sonu hiçbir zaman gelmeyecektir. Her dinleyici kendi görmek istediği şeyi bekleyecektir. Biz bu klibin büyüsüne inanıyoruz :) Samimi ve içten oldu bizim için.

- İlk albüme göre bu ikinci albümü değerlendirmemiz gerekirse benzer yanları ile ya da farklı yanları ile aralarında nasıl bir ilişki olacak. Bu yeni çalışmanın yine üzerinizde nasıl bir heyecanı var, artıları neler olacak? Neler beklesin sizi ve bizi bu albüm ile?

- İlk albümden farklı olarak bu albümde bir prodüktörle çalışmak istedim ve bunun için aynı zamanda yakın dostum olan Bahri Bekil ile çalışmayı uygun gördüm. Önce toplantı yaparak nasıl bir şey ortaya çıkacak konusu üzerinde durduk daha sonra çalışmalara başladık. Aslında ilk albümü fazlasıyla unutturacak bir sound ortaya çıktı. Altyapılar, aranjeler şarkının yaşattığı his çok farklı ilkine göre. Benzer hiçbir yan görünmüyor şu anda, yeni şarkılar daha modern altyapılara sahip. Ve albümde yer alacak şarkılar birbirinden farklı düzenlemelere sahip olacağı için sıkılmadan dinlenebilecek. İlk albüme nazaran kazandığım tecrübeleri bu albümde uygulamaya çalışacağım. Bu yüzden daha sağlam bir promosyon yapmayı daha geniş kitlelere ulaşmayı istiyoruz. Ne kadar riskli de olsa albümü CD olarak basmayı planlıyoruz, müzik marketlerde kolayca ulaşılabilecek. Mümkün olduğunca fazla klip çekmeyi hedefliyoruz. Daha çok şehir dışı ve yurt dışı konserlerine gitmeyi planlıyoruz. Bunlar işin artı yönleri, şu an ekip olarak tek isteğimiz düşündüklerimi hayata geçirebilmek. Bu yüzden yeni bestelerimle ve yeni repertuarımla sahnelere dönmek için gün sayıyorum :) Dinleyicilerimin de bu değişikliğe kolay adapte olacağını düşünüyorum. Bu single bunun bu ispatıdır. Dinleyicilerimizden de tek isteğimiz bu süreçte bizi yalnız bırakmamaları.

- Müzik piyasasını yakından takip edenler olarak bazı şeylerin göründüğü kadar kolay olmadığını biliyoruz. Bazen gerçekten çabanın bile yetmediği yerler, durumlar olabiliyor. O keyifli anlarını ya da yanlarını değil de biraz da güçlüklerini konuşalım istiyorum. Siz bu hâllerini nasıl değerlendiriyorsunuz müziğin? Elbette bahsedelim istediğim hâl ülkemiz müzik piyasası ve müzisyenlerin yaşadığı keşke olmasa dediğimiz durumlar.

- Tabi ki ilk sırada albüm satışlarının düşmesi ve sanal ortamlardan şarkıların indirilmesi ki bence artık bu konu için söylenebilecek çok fazla bir şey kalmadı  diye düşünüyorum. ama bunların yanında halen orijinal albüm alan dinleyicileri de tebrik ediyorum.

- Günümüzde artık sadece şarkı söylemek, beste yapmak ya da albüm çıkarmak yetmiyor. Albüm çıktıktan sonra ayrı bir süreç başlıyor. Klip çekimi, klibin TV kanallarında yayınlanması, radyoların çalması, şehir dışına çıkmak için turneler, organizasyonların olması vs. Plak şirketinin çok güçlü olması da lazım eğer değilse bunları kendi imkanlarımızla yapmamız gerekiyor ki bu çok yorucu, yıpratıcı, keşke olmasaydı dediğimiz durumlar. Çünkü bahsettiğim süreçte en fazla yarayı bu yola yeni çıkan müzisyenler alıyor. Hatta bu sebeplerden ötürü müziği bırakmak zorunda kalan arkadaşlarımız bile oldu.

- Dünden bugüne kimler sizi etkiledi, etkilemeye devam ediyor müzik dünyasında. Özellikle vazgeçemediğiniz müzisyenler kimlerdir? Bir gün içinde kendisi ile çalışmayı çok istediğiniz bir isim var mı bu anlamda?

- Asi yapısıyla ve şarkıları hissederek yaşayarak söyleme konusunda tabi ki Cem Karaca. Küçüklüğümüzden beri nasıl iyi bir çocuk, iyi bir insan olabileceğimizi de bize öğretmeye çalışan belki de bugün bizlerin varolmasını sağlayan sevgili Barış Manço. Onlar bize şarkı söylemenin dışında hayata dair birçok şey kattılar.

Günümüzde dinlemekten keyif aldığım müzisyenler sevgili hemşerim Teoman, Şebnem Ferah, Feridun Düzağaç, Özlem Tekin, Düş Sokağı Sakinleri, Kazım Koyuncu, Gripin, Manga, Emre Aydın. Yurt dışından ise Cranberries, Bon Jovi, Shakira, elbette Metallica bu isimlerden bazıları.

Cem Karaca’yı anma gecesinde sahne alıp ‘’Kahya Yahya’’ eserini söylemeye çalıştığım o gece yeniden olmasını istediğim bir andır ve olduğu için çok mutluyum. Yakın zamanda ise Teoman ile bir müzik projesinde yer almayı isterim.

- Uzun zamandır sahnelerdesiniz ve sizi yakından takip eden bir dinleyici kitleniz var. Yine internet ortamında kendileri ile sürekli bağlantı içindesiniz, paylaşımlarınızı yakından takip ediyorlar. Size neler katıyor bu dostluk ve buradan kendilerine neler söylemek istersiniz? 

- Tanımadığım ama sanki yıllardır tanıyormuşum gibi sohbet ettiğim birçok kişi var fan sayfamda. Yaptığım çalışmaların beğenilmesi, eleştirilmesi,  bunları duymak beni çok mutlu ediyor. Benden bir beklentileri olduğu hissediyorum bazen, başarılı olmamı yürekten istiyorlar ben başardıkça onlar daha çok mutlu oluyorlar. Yaşça küçük olanlar bazen örnek alıyor bizi bu durumda bir sorumluluk katıyor bize. Mesela Ankaralı iki arkadaş benim iki şarkımı kendileri söyleyerek kaydetmişler, bana da yolladılar ve çok duygulandım. Onun dışında teknık konularda yardım isteyenler oluyor oturup tek tek yardımcı olmaya çalışıyorum yetişebildiğim kadar. Şarkı sözü, beste yolluyorlar. Memleketim Giresun’dan çok fazla genç var destekleyen çoğuyla birbirimizi göremesek de hepsini çok seviyorum ve bomba gibi bir sezona gireceğimizin müjdesini buradan vermek istiyorum :)

- Son olarak müziğin sustuğu yerde nasıl bir portre ile karşı karşıyayız. Sizi biraz daha yakından tanıyalım istiyorum söyleşimizin sonunda ama müzisyen yanımızı burada bir yana bırakmak gerekirse hayatın diğer heyecanları ile, keyifleri ile, renkleri ile. Nasıl bir dünyanız var ve o dünyanızın içinde başka nelere yer var?

- 1982 yılı Üsküdar doğumluyum. Akrep burcuyum. İlk müziğe başlamam küçük yaşta abimin gitarıyla olup dokuz yaşından on bir yaşına kadar okul bandosunda trampet çalmamla devam etti :) Lise ve üniversitede elektrik - elektronik eğitimi aldım.

Evde zaman geçirmeyi seviyorum. Uzun yıllardır görüştüğüm dostlarımla vakit buldukça bir araya geliyorum. Sosyal projelerde yer almayı çok seviyorum. Amatör olarak ney üflüyorum. Futbolla fazla aram olmasa da önemli maçları arkadaşlarımla izliyorum. Beşiktaşlıyım. Eski Türk filmlerini izlemeyi çok seviyorum. Deri ceket hastalığım var ki yıllardır vazgeçemediğim tek kıyafet türüdür. Kendime olan güvenim artıyor sanki. Hiçbir yemeği ayırt etmem ama görmeye bile tahammül edemediğim tek yiyecek zeytindir, sebebini bilmiyorum. Alerjik bir rahatsızlığım olduğu için hayvan besleyemiyorum ama hayvanları seviyorum özellikle sokaktaki kimsesiz hayvanlar için çok üzülüyorum .

- Yeni albümü heyecanla beklerken yeniden de görüşmeyi dilerim. Çok teşekkürler bu keyifli söyleşi için, güzellikler hep. 

- Asıl ben teşekkür ederim. Yeni albümle ilgili ilk röportajım bu oldu. Bana uğur getirir inşallah. Herkese sevgilerimi yolluyorum.

 

 

 

Mehmet Mesum - Unut Beni

Söz - Müzik: Mehmet Mesum

 

Söyleşi : Kadri Karahan / Eylül 2010