müzik
- hâl / Mişa
- Diş hekimliği ve cerrahisi üzerine eğitiminizi alırken şan derslerine de başladınız. Müzik o anda birdenbire mi sizi yakaladı yoksa eski bir aşk mıydı içinizde? Her iki eğitimi birlikte yürütmek ve yine her ikisinden de kazanılmış sonuçlarla ülkemize dönmek nasıl bir duygu oldu sizde? O anda düşledikleriniz bugün yaşadıklarınız mı yoksa her şey farklı mı?
- Çok küçük yaşlardan itibaren müzik eğitimime başladım. 5 yaşında iken babaannemden zorunlu piyano dersleri ile başladı müzik benim hayatımda. Devam eden yıllarda uzun süre hayatımda sadece klasik müzik operalar müzikaller vardı. Ta ki üniversite yıllarında progressive rock müzik söylediğim bir grup kurana kadar. Şan eğitimime bu dönemde hiç ara vermeden hep devam ettim.
Diş hekimliği eğitimim esnasında ki çok ağır bir eğitimdir bu müzik hep hayatımda vardı. Eğitim masraflarımı karşılamak için müzik yaptım ve aynı esnada müzikal anlamda kendimi geliştirdim. Bir gün ki o gün benim hayatımda çok önemlidir Aşık Mahsuni'nin ezgileri ile tanıştım ve bundan çok etkilendim. Benim müziğimde de bu ezgiler bir şekilde yer almalı idi. Bağlamayı bende kullanabilmeliydim müziğimde. Üstüne bir de çok küçük yaşta Uğur Mumcu ile tanışmam ve ondan elde ettiğim dünya görüşleri de birleşince şimdiki müziğim ortaya çıktı.
O anda düşlediklerim halen aynı ve hayal ettiklerimi gerçekleştirmiş olmanın mutluluğu içindeyim. Ama elbette ülkem için düşlediğim ve şarkılarımda da dile getirdiğim bir çok şey daha hâlâ var.
- O dönem İngiliz TV'lerinde ve daha sonra ülkemize döndüğünüzde çeşitli müzik kanallarında sağlık ve müzik üzerine programlar hazırladınız? Bize biraz hatırlatır mısınız bu çalışmalarınızı? Nasıl ilgi uyandırdı o dönem bu yayınlar izleyicide ve ne kadar sürdü bu yolculuğunuz? Ve bildiğimiz uzun süredir böyle bir çalışmanın içinde değilsiniz, yeniden bu tarz programlarda peki sizi görebilir miyiz?
- Uzun dönem sağlık ve müziğin bütünleştiği TV programları yaptım. Önce İngiltere'de ardından Türkiye de Kanal 6 ve HBB kanallarında ‘'Check up'' isminde bir program yaptım. Bu program 4 sene kadar sürdü. Hiç aralıksız olarak 4 sene canlı yayın yaptım. Çok hoş ve ciddi bir izleyici kitlesi vardı o programda her hafta bir sanatçı bir doktor konuğum oluyordu ve bende genelde her hafta birkaç şarkı seslendiriyordum. Şu anda böyle bir program yapmıyorum ama böyle teklifler oluyor çok ciddi bir proje olursa vakitte uygun olursa düşünebilirim.
- İlk albümünüz ‘'Bana Şans Dile''. Bu albüme öncelikle nasıl karar verildi ve yayınlandığı dönemde nasıl bir dinleyici kitlesi buldu kendine? Bir ilk albüm için yeterince beklendi mi yine ve önemli çalışmaları da okudunuz siz bu albümde yine önemli müzisyenler ile çalıştınız. Bir ilk albüm olarak kazandığınız bu şansı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bana Şans Dile çok uzun sürede ortaya çıktı ta ki ben kendimi müzikal ve düşüncesel anlamda kendimi hazır his edene kadar. Bu dönemde elbette çok şanslıydım çünkü yanımda çok önemli müzisyenler vardı ve bu kişiler benim çok iyi arkadaşımdı. Sevgili Suat Suna , İskender Paydaş; çok ciddi çalışmaları oldu. Albümün her noktasında hepimizin birden sonsuz emeği var. Bu arada sevgili Selda Bağcan sonsuz destek verdi. ‘'Bana Şans Dile''yi biz çıkartmadan evvel nasıl bir kitleye hitap edeceğini tahmin ediyorduk ama sonuç daha da farklı oldu çünkü daha geniş bir kitle bizi dinledi ve sevdi. ‘'Bana Şans Dile'' isimli şarkı bir çok kişi için çok ciddi anıları hatırlatan ve duygulandıran bir şarkı oldu.
- Derken ikinci albümünüz ‘'Maya'' geçtiğimiz aylar içerisinde bizlerle buluştu ve sanki taşlar biraz daha iyi oturdu ve bizler sizi tam olarak yakaladık buradaki şarkılarda, siz de böyle düşünüyor musunuz? Çizgi olarak ilk albümün ruhu korunmuş ve tamamı akustik, remiksler ile desteklenmiş bir albüm olmuş. Peki ya ‘'Maya'' nasıl bir süreçte ve kimlerin desteği ile ulaştı bizlere?
- Biz her albümde ayrı bir tema belirliyoruz. O esnada nasıl bir tema bizim için önemli ise nasıl bir mesaj ulaştırmak istiyor isek öyle bir albüm hazırlıyoruz. ‘'Maya Çalsak Göle'' barış temalı bir albüm oldu. Tamamen akustik bir sound içeriyor ve çok ciddi bir süre uğraşıldı bu albümle. Sevgili Murat Ejder, Töre Cengiz, Çağrı Kodamanoğlu ile beraber hazırladık her şeyi. Yine Selda Bağcan çok destek verdi. Bu arada uluslar arası bir anlayış yakalama anlamında sevgili Aydın Esen in görüşlerinden yararlandık. Ve ilk kez evet remixler de yapıldı buna orkestramda da benimle çalışan Hiroki Matsutani (Engin Can İpek) önayak oldu yoksa bu olay bana biraz uzaktı ama benim de çok hoşuma gitti. Ayrıca sevgili Barış Gören de çok güzel bir remix yaptı.
Ve evet bu ikinci albüm ile tam olarak istediğimiz müziği yaptık ve taşlar yerine oturdu.
- ‘'Canımın istediği sözleri yazdım, söyledim'' diyorsunuz ve müziğinizin formatını dinleyicilerinize bırakıyorsunuz. Peki daha çok hangi tarzın dinleyicisini yakaladığınıza inanıyorsunuz, yani böyle bir ayırım yapabiliyor musunuz? Ve albüm repertuarı hazırlarken neleri kıstas alıyorsunuz?
- Evet ben ve arkadaşlarım tamamen söylemek istediğimiz sözleri kağıda döktük ve yapmak istediğimiz müziği yaptık yani hiçbir şeyi bu tutar bu tutmaz düşüncesi ile yapmadık. Önce biz sevmeli ve inanmalı idik devamı zaten gelir diye düşündük ve de öyle oldu.
- Albüme adını da veren ‘'Maya'' isimli çalışmanıza çekildi ilk klibiniz, peki yeni klipler gelecek mi bu albümdeki şarkılara? Ve albümden sonra sizi çeşitli konserler, etkinlikler bekledi ve izledi. Nasıldı gösterilen ilgi ve size ne gibi sonuçlar verdi? Ya bundan sonrası adına yeni projeler bekleyecek mi bizi?
- İlk klip ‘'Maya Çalsak Göle''ye geldi ikincisi bugünlerde ve Sürgün'e çekilecek. İlk albüm sonrası çok ciddi bir konser süreci yaşadık. Bir çok şehirde ve İngiltere'de konserler verdik. Bu maraton yine başlıyor. Geçen ay örneğin tam savaşın ortasında Lübnan İsrail sınırında bir konser verdik, barış konseri idi . Üstümüzden füzeler geçerken biz barış şarkıları söyledik.
- Aynı zamanda diş hekimliğinize de devam ediyorsunuz, birbirinden bağımsız iki mesleği bir arada yürütmek size zaman zaman zor gelmedi mi? Nasıl bir dengede tutuyor ve yürütüyorsunuz?
- Her iki mesleği de büyük bir aşk ile yapıyorum. Elbette çok zor bir olay bu ama çok mutluyum. İkisi birbirinin yarattığı stresi yok ediyor. Çok keyifle yapıyorum. Ama bu kadar iyi bir ekibim olmasa idi asla başaramazdım vakit bulamazdım bunlara.
- 2006 yılına baktığımızda birçok albüm merhaba dedi yine müzik dünyasına. Siz geriye dönüp baktığımızda bir müzisyen olarak nasıl değerlendiriyorsunuz bu renkliliği. Sizin müzik dünyasında özellikle beğeninizi alan isimler kimler? Bir gün için çalışmayı istediğiniz bir müzisyen ya da içinde olmayı istediğiniz bir birliktelik var mı böyle?
- Her ne kadar çok çok yanlış işler varsa da yine de muazzam başarılı albümlerde çıkıyor piyasaya. Mesela bu sene çıkanlar arasında bir Murat Boz çok müthiş bir ses yine Cüneyt Çakım'ı çok başarılı buldum yeni isimler arasında çok hoş sözler besteler ve çok keyifli bir sesi ve yorumu var. Ben hem yeni isimleri takip ediyorum hem de halen evimde bazı günler bir köşeye çekilip Aşık Mahsuni, Selda Bağcan, Zülfü Livaneli dinliyorum.
- Kişisel bir web siteniz var ve size dair ulaşılmak istenen tüm her şeye buradan da ulaşmamız mümkün. Günümüz teknolojisinin bu imkanını değerlendiren biri olarak bu ortamın ne kadar içinde yer alıyorsunuz? Web sitenizden ulaşan iletilerde size en çok ne soruluyor, siz adına en çok ne merak ediliyor dinleyicilerinizden?
- İnternet benim hayatımda çok önemli bir yer tutuyor. İnternetten bir çok şey yapıyorum . İnternet olmadan ne yapıyorduk bilmiyorum. Bana web sitemden yazılan iletilere teker teker ben cevap veriyorum. Çok farklı sorular geliyor ayrıca çok keyifli fikirlerde geliyor.
- Son olarak müziğin sustuğu yerde ve devam ettirdiğiniz mesleğinizin dışında nasıl bir portre var karşımızda. Bir günün sizi özel kılacak yanlarında mesela neler başrolde? En son hangi kitabı okudunuz ya da hangi sinema filmini seyrettiniz, bir şehirde neleri yapmaktan keyif aldınız, en son neye sevindiniz ya da neye üzüldünüz?
- En son bugünlerde Ferhan Şensoy'dan ‘'Hacı Komünist'' ve Orhan Pamuk'tan ‘'İstanbul'' kitabını ikinci kez okudum. Kitap hayatımda çok önemli bir yer içeriyor onsuz olmaz açıkçası. İstanbul da trafiğin olmadığı saatlerde boş boş araba ile gezmeyi çok severim. Son günlerde en çok kafama takılan ve üzüldüğüm olay 17 aylık bir bebeğe tecavüz girişimi bu olay o kadar etkiledi ki beni diyecek bir şey bulamıyorum.
- Söyleşimizin sonunda çok teşekkür etmek düşüyor bana. Sizi tanımak ve konuk ediyor olmak gerçekten özel bir keyif. Sizi dinlemeye her zaman için devam bize.
- Çok teşekkür ederi. Sizin vasıtanızla ayrıca beni dinleyen ve destekleyen herkese sonsuz teşekkürler.
Mişa Web Sitesi
Söyleşi : Kadri Karahan / Aralık 2006