müzik - hâl / Murat Aziret

 

- ‘’Sahne Gibi’’ ikinci albümünüz ve geçtiğimiz günlerde bizlerle buluşturdunuz. Dünden bu yeni albüme yol alalım istiyorum ki dolu dolu bir yolculuk var çünkü burada.

- Küçük yaşlardan beri müziğe olan ilgim ilkokulda müsamereler ile başladı ve bu durum lise yıllarına kadar gitti.  Lise bittikten sonra da bir arkadaşımla müzik çalışmaya ortak bir şekilde devam ettik. Bir gün bir akrabamızdan bir düğünde çalma teklifi geldi ve kabul ettik. Aldık orgu; arkadaşım çaldı ve ben söyledim. Daha sonra çaldığımız bu yerden bir teklif geldi daha ve biz; 80’li yılların sonlarıydı ve iki sene kadar orada, onlarla çalışmaya devam ettik. Daha sonra 90’lar ile birlikte müziğin bir başka şekilde patlamasından, özellikle Regatta ortamının popüler olmasından dolayı biz de rotamızı oraya çevirdik. Önce makine mühendisliği daha sonra devlet konservatuarı eğitimi almaya hak kazanmıştım ama her ikisini de iki sene devam ettirdim ve bıraktım. Çünkü iş hayatına girmiştim ve para kazanmaya başlamıştım, bu durum daha cazip gelmişti; elbette eğitimi para kazanmak için almıyordum ama o dönem üzerimde böyle bir heyecan vardı.

- Bu geçiş ve o dönemin popüler mekanında sahne almak; neler değişmeye başlıyordu hayatınızda?

- O süreçte şöyle bir durum daha gerçekleşti ki ben 1992 yılında bir de albüm yaptım ki bunu çok az kişi bugün bilir ya da anımsar. O albümü bir deneme albümü kabul ediyorum bugün baktığımda. Küçük bir şirketten çıkmıştı ve piyanist şantörlükten pop müziğe uzanışın kayıtı gibi bir şeydi aslında. O dönemin şartlarından dolayı ne yeteri kadar tanıtıldı ne de doğru adreslere ulaştı; bugün elimde bir kasetim de var diyebiliyorum, o ayrı mesela :) Netice de böyle bir şey var; evet pişmansam pişmanım keşke yapmasaymışım ama yaptığım içinde bunu inkar etmiyorum.; sadece kendi açımdan da dönemsel durumlardan da  çok erken bir işti.

- Daha sonrasında projeler birbirini kovaladı ve müzikallerde oynadınız, reklamlardan televizyon programlarına birçok projede aktif olarak yer aldınız, sahne çalışmalarına başladınız, vokaller yaptınız. Tüm bu profesyonel deneyimler bugün baktığınızda nasıl anımsanıyor sizde? Nasıl bir heyecandı yaşadığınız?

- Bir dönem Antalya’da kaldım, sonra da askere gittim. Dönüşümde yani 1996 yılında bildiğim yer malum Regatta, yine oraya döndüm. Bugünün birçok starı ki Kenan Doğulu’dan Burak Kut’a, Yıldız Tilbe’den Nalan’a hepsi o dönem orada sahne alıyordu. Orada da bir gün beni Metin Arolat dinlemeye geldi; kendisi de ilk albümünü yeni yayınlamıştı. Beni dinledi ve çok beğendi; kendisine back vokal yapmamı istedi ki o güne değin yapmadığım bir şeydi ama kabul ettim. Daha sonra vokal işi gelişti ki kayıtlara girmeye başladım.   Kayıtlara girip stüdyo tecrübesi edinmeye başlayınca da hali ile piyasada bir ilgi gördüm. Büyük projelerde aranan isimlerden biri olmaya başlamıştım ki Cihan Okan, Özkan Uğur, Fuat Güner gibi önemli isimler vardı bu yolda benden bir üst jenerasyon olarak.  Adımın böyle isimler ve yaptıkları işlerle yan yana gelmesi hoş bir durumdu elbette.

- Ve 2004 yılında bizim ilk bildiğimiz ama bugün ikinci olduğunu öğrendiğimiz albümünüz ‘’Aşka Dair - Ellerim Bomboş’’a gelelim. Bu çalışma kendini nasıl gösterdi, yayınlandığı süre içinde gerek siz gerek dinleyiciler nasıl ayrıldı sonuçtan; bu sefer peki her şey içinize sinmiş miydi?

- Bu albümden iki sene önce bir albüm daha var aslında. Bir grup albümü bu ki; Grup Yedi ismi ile Yaşar Plak tarafından yayınlanmıştı. 4 kişilik pop - rock grubuydu.  Destan grubu yeni dağılmıştı ve o grubun ekibinden Volkan Şanda’nın bir alternatifiydi; aranjelerin hepsini de o yapmıştı. Bir klip çekmiştik ama sonra devamı gelmemişti; bir şekilde o albüm de çöpe atılmış oldu diyebiliriz. 

Kendi albümüme gelecek olursak aranjeleri yine Volkan Şanda yapmıştı. Fatih Erkoç’un albüme ismini verdiğimiz şarkısının dışında tüm çalışmalar bana aitti sözleri ve müzikleri ile.  Hüsnü Şenlendirici, Ceyhun Çelikten gibi önemli müzisyenler gelip çalmıştı. Geçtiğimiz günlerde Bursa’dan bir dostumuz ulaşmış albüme, ‘’tamam o zaman senden alıyorum’’ dedim kendisine; bu vesile ile benim de yeniden elimde olacak :) Yani bu kez albüm iyi olmuştu ama sonuç değişmemişti; şu anda elinde olanların dışında piyasada bulmak imkansız gibi.

- Nilgül’ün ilk albümünde iki şarkıda imzanız vardı; beraberinde birçok değerli isim şarkılarınızı seslendirdi ki en son süperstarımız Ajda Pekkan’ın albümünde karşılaştık sizle. ‘’Heves’’ ve ‘’Yine Tek’’ albümün özel şarkıları içinde yer almayı başardı. Kendisi ile çalışmaya devam ediyorsunuz; yine Halil Sezai’de birlikte çalıştığınız bir başka isim; nasıl bir dostluk - iş ilişkisi paylaştığınız?

- Nilgül’ün ilk albümünde ilk kez şarkılarımı birisi seslendirmeye başlamıştı artık; orada iki çalışmam vardı. Ötesinde Metin Arolat, Zafer Peker, Erkan Güleryüz gibi dostlarıma da şarkılar verdim. Aslında bu şarkılar hit oldu diyemem ta ki ‘’Heves’’e kadar.  Biz Ajda Hanım ile iş haricinde de sohbetimiz, paylaştıklarımız ile iyi bir dostuz. Geçen senenin hakikaten güzel bir albümü olmuştu Ajda Pekkan’ın çalışması; içinde yer almış olmaktan dolayı çok mutluyum. Zira Halil Sezai ile çalışmaktan da öyle, ayrı bir sanatçı ruha sahiptir kendisi.

- Ve ‘’Sahne Gibi’’ ki albüm Gökhan Türkmen’in yapımcılığında 3 Adım Müzik etiketi ile yayınlandı. Bu albüm öncelikle uzun soluklu bir çalışmanın ürünü  ki bu her karesinden belli oluyor, ne zaman başladınız bu çalışmaya; nasıl bir titizlikten geçti repertuar aşaması; ya stüdyo süreci; tam altı tane stüdyo ismi görüyoruz bu albümde :)

- Benim aslında kafamda başka bir proje vardı; adı ‘’Beşi Bir Yerde’’ olacaktı ki çok normal bir albüm olmayacaktı doğrusu. Birbirinden farklı tarzlarda şarkılar yer alacaktı; atıyorum bir tanesi pop, bir tanesi funk çizgide gibi ki her şeyini hazırladım ve prodüksüyona sundum. Bu işin bir proje işi olduğu ve bana çok şey kazandırmayacağı söylendi. Aslında haklılık payları vardı, çünkü bu işin sunumunda bir tutarsızlık olacaktı. Çıkıp önce caz sonra türkü mü söyleyecektim; bu durum dinleyicide bir kaos yaratacaktı. Tamam her şey yapabiliyorsun, söyleyebiliyorsun belki ama bunu insanlara başka şekillerde anlatmak lazımdı. Sonra tekrar baştan çalışıldı, yeniden kurgulandı her şey ve altı stüdyoda çalışarak kendi imkanlarımız ile ‘’Sahne Gibi’’ bugün sizlerin eline ulaştı.

- Yine albümde dikkatimizi ayrıca çekti ki çok önemli müzisyenlerden oluşan bir kadroya sahip. Bilal Karaman’dan Ayhan Günyıl’a, Sibel Gürsoy’dan Tuba Önal’a, Genco Arı’dan Bahadır Tatlıöz’e ki diğer isimleri buraya sığdıramıyorum, hepsi müziğimizin çok önemli değerleri. Böylesi bir ekiple yola çıkmak size neler hissettirdi?

- Birçoğu arkadaşımdır ve bu projede ücret talep etmeden yer almıştır. Yeni tanıştığım müzisyenlerse normalde çaldıklarından biraz daha az bir rakam karşılığında bizimle birlikte olmuşlardır. Hepsine ayrı ayrı minnettarım, buradan da çok teşekkür ediyorum kendilerine.

- Ve şarkılarınız. Bir Serdar Mumbuç, sözünde ortak olmanızın yanında bir de Tolga Sünter bestesi dışında tüm sözler ve müzikler sizin imzanız. Ayrıca ben ilk kez karşılaşıyorum bir albümde; her şarkının altında o şarkıya dair notlar düşmüşsünüz, hikayeleri ile dinlemek bir başka güzellik oldu;  hakikaten her şarkının bir yolu, bir yolculuğu var hayatımızda öyle değil mi; boşa kağıda, boşa notalara dökülmüyor tüm bu hisler.

- Aslında o hikayeleri daha da uzun tutabilirdim de tuttular beni hani :) Bir şarkının ortaya çıkması için kelimeler bana ilham veriyor. Bir yerde bir kelime duyuyorum, notunu alıyorum ve o kelimeden yola çıkarak şarkıya doğru yol alıyorum. Bir de ben sözü ayrı yazıyor müziği ayrı yapmıyorum, ikisi birlikte başlıyor ve bitiyor. Kurguladığım melodilerin armonilerine bakıyorum, çok basit bir melodi ise biraz daha derinleştirmeye bakıyorum. Güzel bir melodi ise bırakıyorum, devam etmiyorum üstüne.

- Albüm bir yanı ile daha dikkatimizi çekiyor ki şarkılarda batı müziğinden alaturkaya bir yolculuk var. Şimdi bu güzel çalışma bundan sonrası adına bizi nasıl sürprizlere götürecek. Örneğin ilk klibin ‘’Yansın’’a çekildiğini biliyorum ki bir ikinci klip düşünülecek mi, belli olan bir şarkı var mı? ‘’Sahne Gibi’’ için bir sahne bekleyecek mi dinleyicilerinizi, konserler düşünülüyor mu önümüzdeki günlerde?

- ‘’Yansın’’ bugün yarın son şeklini alacak ve dinleyicimiz ile buluşacak; hoş ve sakin bir çalışma oldu. Biliyorsunuz kanallar her klibi yayınlamıyorlar ya da büyük ücretler talep ediyorlar; gidişat istediğimiz gibi olursa klip çekmeye devam edeceğiz elbette.

Sahnede de sizlerle buluşturmayı çok istiyorum şarkılarımı ama öncesinde biraz insanlara ulaşmasını istiyorum; ne bileyim radyolarda dinlensin, biraz insanlarda yer etsin şarkılar önce; sonrası Eylül ayı gibi albümün lansman konserini vereceğim.

- Tepkiler nasıl oldu yayınlandığı günden bugüne?

- Çok güzel yorumlar alıyorum ve bu beni çok mutlu ediyor; kendi dinleyicilerim yanında Ajda Pekkan ve Halil Sezai fanlarından da güzel yorumlar geliyor. Uzun süredir bu piyasanın içindeyim ama son beş yıldır Pekkan, bugünlerde de Sezai cephesinin katkısı üzerimde çok, bunu da inkar etmiyorum, bu bir kural. İstersen 35 yıl bu işi yap, görünür hale çıktığın zaman yenisin, kimse senin o 35 yılına bakmaz orada.

- Peki neden ‘’Sahne Gibi’’ ve albümde en sevdiğiniz şarkınız hangisi?

- En sevdiğim şarkım ‘’Bu Akşam’’.

Neden ‘’Sahne Gibi’’ olduğu konusuna gelince;  sahne atmosferindeki her şeyi bu albüme aktarmaya çalıştım. Bazı küçük hataları vardır albümün çok bariz olmayan ama dokunmadım;  bazı ses yorgunluklarım var ama onlara da dokunmadım. Sesim bazı yerde çatlamış,  ellemedim. Çünkü sahnede de olabilen bir durum bu; özetle sahnede ne oluyorsa, olabiliryorsa bu albümde de o olsun istedim. Mükemmeliyetimi değil samimiyetimi verdim bu albüme ben.  Mesela bundan sonraki albümü direk hücum kayıt şeklinde yapmak istiyorum.

- Ve son soruda müziğin sesini kısıyoruz ve her konuğumuza soruyoruz; hayatınızın diğer renkleri nelerdir? Başka hangi karelerinde mutlusunuzdur, heyecan duyuyorsunuzdur? Dünyanızın diğer güzellikleri nelerdir de diyebiliriz kısaca :)

- Hayatın tüm renklerini severim. Heyecan duymak istediğim bir şey daha var ki o da oyunculuk; esprili bir kişiyim ki bir komedi filminde rol almak ve bunu göstermek isterim mesela :) Müzik dışında dediniz ama bir filmin müziklerine baştan sona imza atmak gibi de bir hayalim var ayrıca.

- Bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederim. Bir gün yeniden kaldığımız yerden, yeni çalışmalarda ve güzelliklerde görüşmek üzere; çok sevgiler :)  

- Mutlaka, ben teşekkür ederim, çok sevgiler.

 

 

 

 

 

Murat Aziret - Yansın

 

 

 

 

 

Söyleşi : Kadri Karahan / Haziran 2012