- 1997 yılında ‘’Ama Yine de’’ isimli ilk albümünüz Raks - Neşe Müzik etiketi ile yayınlandı. O yıllarda hayatımıza adete her gün bir albüm giriyordu, her gün yeni isimlerle tanışıyorduk. Peki Orçun müzikle nasıl tanışıyordu, bu albüm fikri nasıl oluşuyordu, hayata geçmesi kimlerle ve nasıl oluyordu?
- Önceleri albüm fikri yoktu zaten. 97 yılında 18 yaşıma yeni girmek üzereydim. O yaşta yaptığım şarkıları insanlarla paylaşmaktı amacım ama başka seslerden yani başka sanatçılardan duymak istiyordum şarkılarımı hatta şarkılarımızı diyeyim çünkü 15 senelik arkadaşım, dostum İskender Külekçi’ye haksızlık etmeyelim. Benim her zaman yanımda oldu, Albümdeki bütün sözlerim onundur ve birlikte sanatçılara verdiğimiz şarkılarda. Bende naçizane arada yazıyordum ama onun eline kimse su dökemez söz konusunda. O yüzden hiç ayrılmadan birlikte çalıştık dediğim gibi. Tabi ki sesime de güveniyordum o zamanlar ama yeterli bulmuyordum, ileride eğitimimi alıp kendi şarkılarımla çıkmak istiyordum.
Bir gün bir toplantıda Raks firmasının çelengini gördüm, oradan bağlantıya geçildi. Bir gün randevu kopardık ve Unkapanı’na gittik. Orada şarkılarımı o zamanki satış müdürünün kendisine söyledim, hayallerimi ve ileride olmak istediğim yeri de söyledim, kendisi benimle çok ilgilendi hatta büyülendi canlı dinleyince. Bir heyecan ve telaşla beni Neşe Müzik’e götürdü, o da Raks’ın bünyesinde bir firmaydı. Neşe hanım da ilgilenince projeye sıcak baktılar ve albümün ilk adımları bu şekilde doğmuş oldu. Ve sonra yıllık planları vardı, birkaç ay bekledim ve lise sondaydım o bekleyiş hayatımın en saf en masum en özel bekleyişiydi. İnanın günler geçmiyordu, biliyordum ki o yaşta çok farklı bir boyut, bir yaşam tarzı beni bekliyordu. Kendimi hazırlamaya çalıştım o geçen aylarda. Birde biz lisede hep dersleri kırıp arkadaşımla ünlülere giderdik, onların evlerini bulur ve onları sabahın köründe uyandırır konuşur, fotoğraf çektirip bir de onlardan hatıra bir şey ister dönerdik. Onların hayatına o zamanlardan özenirdik, hepsini severdik ki girmediğim ev kalmamıştır. Tarkan’ın, Sezen Aksu’nun, Sertab Erener’in ki hepsi ile ufak tefek anılarımız vardır. Onlar hatırlamazlar ama mesela Tarkan’ın imzaladığı tişört hala bende durur yıkanmamış bir şekilde, verdiği kolyede 15 senedir öyle. Bizde yalan yok, pop müziği sevmemde o yıllar ve Tarkan’ın büyük damgası vardır. ‘’Unutmamalı’’ şarkısının olduğu albüm fantezi müzik okurken pop müziğe geçme nedenimdir. Bilinmeyen yönlerimde çıkıyor mu ne :) Ama kulağıma hoş gelen her melodiyi dinlerim ayırt etmem asla. En sonunda da lise bitti ve albüm bittiği o sene, 1997 Mayıs ayında çıktı. Albümde o zaman Çelik’in ‘’Hercai’’ şarkısının olduğu albümünü de yapan Ahmet Özden ile çalışıyorduk. Her şey çok keyifliydi ve biraz acele gibi olsa da üç ay içinde tamamlandı. Çünkü şarkılar hazırdı ve piyasaya çıktı.
- Albümde yer alan ‘’Gece İnmeden’’ isimli şarkı o dönem kliplendi ve bir hayli ilgi çekti. Şarkı öyle ki bugün bile etkisini kaybetmedi birçok kişinin üstünde. Nasıl tepkiler alıyordunuz o süreçte, nasıl bir ilgi vardı üzerinizde özetle neler biriktirdikleriniz o yıllar adına, bu albüm adına?
- Aynen, aslında daha güzel bir klip olabilirdi. O döneme göre gene iyi ama, o klip aslında benim ‘’Dizginlenmez Yürek’’ isimli kliple aynı anda çekildi ve ikisi aynı anda yayına verildi. Tam istediğimiz gibi olmadı. İkinci klip hemen yayından çekildi ve ‘’Gece İnmeden’’ verildi. O zaman Kral TV ile Raks’ın pek arası yoktu ve daha çok Genç TV döndürüyordu klibi. Genç TV’de dokuz hafta liste başı kaldı, inanılmaz tepkiler geliyordu. Bir anda her yerde Orçun vardı, yetişemiyorduk programlara. Aslında menajer eksikliğine ve yaşıma bağlıyorum biraz da tecrübesizliğe çünkü ‘’Gece İnmeden’’ ile birlikte yürüyemedim. Tamam çok güzel şeyler yaşadım, Türkiye’de ilk Diesel, Tween markasını giyenlerdenim çünkü sponsor olarak kullananlardanım. Yolda yürüyemediğim zamanlar da oldu bir sene kadar ama arkası gelmedi, üçüncü bir klip olmadı. Yani dediğim gibi ‘’Gece İnmeden’’ ile yürüyemedim, o beni aştı ve gerçekten bir efsane oldu. Sonuçta 15 yaşımda yaptığım bir şarkıyla bütün gönüllere o yaşta girmek bende asla silinmeyecek en güzel duyguları bıraktı.
- Bu ilk albümdü ve sonra devamı gelmedi. Müziği bırakmaya niyetiniz yoktu ki yıllar sonra sizinle başka albümlerde besteci olarak karşılaşacaktık. Ama yeni bir albüm yapmadınız, özel bir sebebi var mıydı?
Özel sebebi piyasanın eskisi gibi yetenekleri çıkaramaması. Eskiden olduğu gibi hep tutan insanlarla çalışması yeni yetenekleri sadece risk olarak görmesi, bu bizi soğuttu otomatik olarak. Tabi kendi imkanlarınla yapsan bile bir albümün maliyetleri bizleri aşıyor. Mesleğim olan müzik öğretmenliğini de yapmadım Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde okudum, sonra Akademi İstanbul’da eğitim aldım, sonra İTÜ’yü kazandım ve 4 sene konservatuar sürdü, Bitirip askere gittim, oda bitti ve en son iki sene öncede Yeditepe Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım. Müzik adına her şeyi okuduk, şu an özel okullarda da öğretmenlik yapabilirim ama bilmiyorum hala bana göre olmadığını düşünüyorum. Yani benim tekrar dönmem lazım diyorum beni sevenlerle tekrar buluşmam, yeni şarkılar paylaşmam ve birlikte gülüp ağlamamız gerekiyor diye düşünüyorum J İnşallah döneceğim de, aslında yaşım bayağı ilerledi ama bir türlü büyüyemiyorum, minyon tipliyim. Herkes bana hala 24 - 25 gösteriyorsun diyor. Benimde avantajım o, bundan dört sene önce bir projeye başlıyorduk, o iptal olunca canım sıkıldı bu işten ve yeter dedim, bırakıyorum. Sonra gene kalbimin sesini dinledim. Orçun devam, sen şarkılarını üret zaman yakın gene döneceksin dedim kendime ve geleceğim yakında :)
|
- Hakan Peker, Murat Başaran, Yeşim Erçetin, Hatice, Selçuk Yapar sizin bestelerinizi seslendiren isimler oldular yıllar sonra. Besteci olarak devam edilen bu yolda peki nasıl işledi - işliyor süreç adınıza?
- Valla besteci olarak da bir yerde değilim hatta başındayım diyebilirim. Kafandaki insanlarla çalışmazsan hiçbir anlamı yok bu işin çünkü ağzınla kuş tutsan olmuyor. Kafa bir isimle patlatmak zorundasın şarkılarını yoksa duyulmuyor bile. Sadece belli bir kesim yakalıyor, herkese ulaşmak içinde bir sürü engelle karşılaşıyorsun, o isimlerde risk almak istemiyor ve tutturmuş kişilerle yola devam etmek istiyor. Yani isimsiz biri ile çalışmıyorlar. Şimdi biraz biraz şans vermeye başladılar ki göreceğiz bakalım. Ama benim bildiğim bir şey var, iyi şarkı her zaman iş yapar. Onu anlamak, ona inanmak, onun hit olacağını bilmek - kestirmek işte bu ayrıcalıktır, onu bilen insan da çok az ama umarım çoğalır :)
- Peki o yılları, 90’ları bugün nasıl anımsıyorsunuz? O yıllarda özellikle kimleri keyifle dinlediniz, kimler sizin için özel oldu? Bugün o yıllardan kimleri ve hangi albümlerini aynı heyecanla dinliyorsunuz?
- Evet o yıllar Sertab (Lal), Levent Yüksel (Med Cezir), Yıldız Tilbe (Delikanlım), Nilüfer (Yine Yeni Yeniden), Demet Sağıroğlu (Kınalı Bebek), Tarkan (Aacayipsin) ki bu albümler hiçbir zaman unutulmamalı. 90’lar her zaman farklıdır ve hep öyle özel kalacaktır.
- Benim müzik grubum da vardı. Etiler Anadolu Otelcilik Turizm Meslek Lisesi’ni bitirdim. Ama bana göre bir meslek seçimi olmadığını stajlarımda anladım :) O okulun ilk müzik grubunu kurdum. ‘’Kara Tahta’’ ismi ile. Barış Manço’dan MFÖ’ye herkesten söylerdik. Zaten 4 yılımızda müzikle geçti lisede. Ben her derslerde şarkılar söylerdim, arkadaşlarımın bana saygısını hala unutamam. Her ders beni kaldırırlardı, ben dersi oyalamak için beni kaldırdıklarını düşünmeye başlamışken onlar beni her zaman pür dikkat ve can kulağıyla, çıt ses çıkarmadan dinlerlerdi, hepsini severdim.
- Aradan geçen zamana genel olarak baktığımızda birçok şeyin değiştiğini görüyoruz bugün, bugün size göre nasıl bir yerde müzik sektörü, yeterince takip edebiliyor musunuz?
- Bana göre hiç iyiye gitmiyor, umudumuz hep var ama kaliteli eserler çok azaldı. Genç kuşağın daha çok rock soundlu şarkılara yönelmesi o şarkılar da yetmiyor gibi hep daha farklı şarkılara yönlendirilmesi, pop müziğin kirlenip bilhassa bestelerin çoğunun yurt dışından kopya çekilmesi gidişatın iyi olmadığını gösteriyor. Pop müzik kültürünün sonu mu geliyor dedirtiyor bize. Benim amacım hep kalıcı bir şeyler üretmek ama sende mecburen furyaya uyup kaliteden kimse anlamadığı için 2 - 3 haftalık şarkı yapmaya mecbur bırakılıyorsun. Bir kere söz yazarları ve besteciler haklarını hiçbir zaman alamıyor, telif hakları hala yerine oturmadı hala tek şirket olamadı. MSG ve Mesam’dan bahsediyorum. Yani dertlerimiz aslında o kadar çok ki ama hala müzik için savaşıyoruz. Bazen diyorum yurt dışında olsak çok rahat şartlarda müzik yapardık ve hakkımızı alırdık, nerde müzik yapıyorum ben diye sorguluyorum kendimi ama gene vatanımı asla hiçbir yere değişemem ve burada bir şeyler başarmak için uğraşmaya savaşmaya devam edeceğim.
- Son olarak önümüzdeki günler adına projeleriniz var mı ve dinleyicilerinize neler söylemek istersiniz sayfalarımızdan?
- Valla umarım sayfan hayırlı olur, teşekkür ediyorum sana canı gönülden. Projem elbette var. Yine birkaç yeni isme şarkı vereceğim. Demet Akalın’ın önümüzdeki projesinde de bir şarkımız olacak. İskender ile birlikte en son Sedat Yeğin isimle arkadaşımızın single çalışmasını yaptık. Üç şarkıdan oluşuyor ve üçü de bize ait sözleri ile müzikleri ile. Bilhassa orada ‘’İncir’’ diye bir şarkımız var ki ona herkes dikkat etsin diyorum. Albüm çıktı, Facebook sayfamda da paylaşıyorum şarkıları. Kendi albümüm de önümüzdeki günlerde yerine oturacak, birkaç düşünce var, biraz daha bekleyeceğiz ama değecek. Yoksa benim şarkılarım hazır ama inandığım proje olmadan hiçbir zaman çıkmam. İstediğim iyi bir şirket var, onlarla görüşmelerimiz bitince netleşir haberiniz mutlaka olur. Umarım o yıllardaki gibi sağlam ve kalıcı şarkılarla buluşacağız. 90’ları seven sevmeyen herkesi seviyorum, saygılarımı iletiyorum; beni beklesinler :)