müzik - hâl / Oruç Türker Özger

 

 

- ‘’Başka 1 Dünya Mümkün’’ ilk albümünüz. Müzikle nasıl tanışıyorsunuz öncesinde ve sizin için nasıl bir renk oluyor, nasıl bir birliktelik başlıyor?

- İlk anımsadığım dedemin söylediği türküler. Okula bile gitmiyordum, sözcüklerini çözemiyordum ama çok farklı olduklarını duyumsuyordum. Sesini öyle değişik kullanıyor yüzünü halden hale sokuyordu; çok içinden gelerek yaptığı her halinden belliydi. Öyle herkesin yanında da söylemezdi. Daha çok çalışırken ve yanında kimse yokken; evimizin en üst katı inşaat halindeydi birkaç yıl; duvar örmeyi öğretti ama ben başka şeyin peşine düşmüştüm. Sonra ilkokulda koroya seçtiler sesimi çok beğendiler. Yalnız biraz zordu çünkü en önde ki ilk iki sıra kızlardan oluşuyordu ve tam ortada durmam gerekiyordu. Sesimi rengi onlarınkine yakındı benden başka da birinci sınıf yoktu zaten hepsi 4-5 :). Türkü ve çocuk şarkıları söylüyorduk. Yayık yaydım kolum şişti, kolumun bağı suya düştü… Çok zevk aldığımdan emindim artık… Sonra lise de gitar çalmaya başladım. Şarkı yazmaya da üniversite 2.sınıfta, tiyatro hocamın isteği ile başladım. Bir oyunda şarkının için sözleri vardı ama müziği yoktu. Albümdeki birinci şarkı yani sinekten öyle doğdu. Çok beğenildi çok alkışlandı bu da benim hoşuma gitti.

Kimse başkalarının şarkısını istemiyordu artık benden, istese de çalmıyordum zaten...

- Sizin bu ilk albümünüzde 11 şarkı yer alıyor ve tümü ile size ait sözleri, besteleri dinliyoruz. Bu albüm için nasıl bir repertuar çalışması yaptınız peki zira geçen bu sürede bir hayli çalışmanız olmalı; şarkılarda özel bir seçicilik durumu oldu mu? Ve ne kadar bir sürede kimlerle çalışarak ulaştı bizlere?

- 60 kadar şarkı içinden seçildi albümdeki şarkılar. Albüm hazırlığı kaydı ve diğer süreçler için geçen zaman toplam bir yılı buldu. Albümün prodüktörlüğünü; Naim Korudağ yaptı, düzenlemelerde de Erdem Tarabuş ile birlikte imzası bulunuyor yine. İstanbul Mecidiyeköy’deki Soundtrack Stüdyoları’nda kaydedildi albüm. Basgitarları Demirhan Baylan, davulları Aykan İlkan ve Volkan Fatih Yılmaz çaldı. Süleyman Osman Vokal düzenlemelerde katkıda bulundu.

- Şarkılar sözleri ile birer mesaj vermek istiyorlar adeta ve de ‘’Başka 1 Dünya Mümkün’’ dedirtiyor da sonrasında insanlara. Bu şarkılar en çok neyi anlatıyor peki, ne için söyleniyor, nasıl bir yolculuğa çıkıyor dinleyici ya da nasıl bir yolculuğa çıkmamız gerektiğiniz söylüyor bizlere?

- Her şey ters de gitse, dünya giderek yaşanmaz bir yer olsa bile bir hakkımız var insan olarak bir can olarak; güzellikle anlayışla incelikle dolu başka bir dünya dileyebiliriz ve en önemlisi bu isteğimizi yüksek sesle söyleyebiliriz. Bu hakkı kullandım ben :) Kurulacak yeni bir dünyanın izlerini aradım. Albüm, tükenen ne varsa onun yanında duruyor. Bir sineğin ağzından varoluş öyküsü anlatılıyor. Yapabilme cesareti, bir olana da haykırılıyor çok olana da. Sanki bir sabah istediğiniz bir yerde uyanmışsınız; çok istediğiniz bir yerde. Sanki biri size fısıldıyor umutla…

- Ve albüm yayınlandıktan sonra nasıl tepkiler aldı dinleyicilerden, nasıl yorumlar ulaştı size? Bir ilk albüm olarak her şey içinize sindi mi örneğin; yayınlandığı günden bugüne neler yaşandı özetinde bu dünyada, durumdan nasıl memnunsunuz?

- Çok güzel şeyler söylendi; onları burada benim dile getirmem pek doğru olmaz… Oldukça sindi içime, doyumluluğa eriştirdi beni. Çok yüreklendiriyor beni duyduklarım. İkinci albüm için iştahım kabarıyor… Haldun Taner’in bir sözü var; ben de Ferhan Şensoy’dan duymuştum onları anacağım burada: “İlk kitap mı? Onu hiç yazmamak gerek, keşke ikinciden başlayabilsek”.

Başka türlüsü olmuyor birinci eser olmalı… Bence bana yakışan bir ilk albüm oldu. Mutluyum…

- Biyografinize bakıyorum ve sizin hayatınızın yalnız müzikten ibaret olmadığını görüyorum. Programlama, Medya - Gazete - Dergi yazı işleri, bilgisayar öğretmenliği hayatınızın diğer süreçleri. Tüm bu çalışmaların içinde müziğin yeri ya da müziğin içinde tüm bu çalışmaların yeri; nasıl bir ilişkide yürüyorlar peki?

- Onların hepsi birleşiyor gibi geliyor bana yaparken; birini yaparken diğerini unutmuyorum… Bunların hepsiyle birlikte yürüyorum yaşamda, biri diğerinin içinden geçiyor kimi zaman, biri diğeriyle kesişiyor, birinden kalkıp ötekine gidiyorum bir de bakıyorum ki geride bıraktığım vardığım yere önceden gitmiş beni bekliyor. Ama müzik hepsinden başka, o hep çalıyor. Onu duyuyorum; bazen sadece onu dinliyorum, bazen yaşarken çalıyor arkada; hani filmlerde çalar ya onun gibi…

- Uzun bir süre ATLAS dergisinde yazarlık yaptınız ve birçok çalışmasında aktif olarak görev aldınız. Dergi ile yaptığınız söyleşiden öğreniyorum, diyorsunuz ki; bu dergi olmasaydı ve ben yine albüm çıkartmış olsaydım bir şeyler eksik olurdu. Bu şarkılar besinini hayatın en doğal yanından aldı öyle değil mi? Tüm bu deneyimin kattıklarını bir de sizden dinlesek?

- İnsan yalnız dikilip doğrulmak, ayakta durmak yürümek için değil; demek, yapmak, yaşamak için de toprağa muhtaç. Duru bir gerçek var doğada bütün yalanları boğan. Dağlarda ovalarda köylerde yaşayan bu. Anadolu bu. Yer gök deniz ırmak, Su hava kara toprak bunu anlatır. Kaypak aracılar, maskeler, filtreler ve gereğinden fazlası yoktur doğada… Doğayı gözlemek yeter; onu anlamak, onla anlaşmak gerekir. Onunla çekişmek, ona rağmen “olmaya” çalışmak ne boşa… ATLAS olmasa da bunları düşünürdüm belki ama ne yapacağımı nasıl edeceğimi bilemezdim; nesli tükenen bir canlı gibi hissederdim kendimi… Çok yalnız, sesi işitilmeyen, işitilse de dili bilinmediğinden dedikleri anlaşılmayan…

- Albüm için bir klip çekildi mi ve bundan sonra albüm adına neler bekleyecek bizleri? Örneğin zaman zaman sahne aldığınızı biliyorum. Bu anlamda bir program var mı yakın çerçevede? Ve de sahne demişken sizin için orada yaşananlar nasıl bir bütünlükte?

- Ekim ayında bir klip çekilecek. Yağmurları, gri günleri bekledik. Ekim ayının ikinci yarısından sonra konserler de olacak. Sahne de çok büyük bir güç var. Yorulup enerji kaybettiğiniz bir yer gibi gözükse de enerjinin kaynağı yine sahne.

- Dünden bugüne baktığınızda sizi müzik dünyasında kimler etkiliyor, kimleri büyük bir keyifle dinliyorsunuz, takip ediyorsunuz? Günümüz müzik piyasasını nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu piyasanın içinde yayınladığınız bu albümü neresinde görüyorsunuz?

- Türküler ve ozanlar çok etkiler beni. Köyden de gelebilir o ses kentli de olabilir. İçtenlik ve müzikal bir yaratıcılık ararım. Bir türkü Ali Ekber Çiçek olur, bir şarkı Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil olur.

Müzik bir endüstri kolay kopyalanıyor, çabuk dağılıyor her şey. Eser diye sunduğum da bir ürün eninde sonunda dağılmalı, bilinmeli elbette ama şu ünlü olma hastalığı neyin nesi… bunlarla hiç ilgilenmeyen bir albüm benim ki. Kendisinin de piyasanın da farkında, bunu albümden bir şarkı dinleyen herkes anlayıp paylaşabilir…

- Başarılı bir web siteniz var ve de internet üzerinde çeşitli platformlarda karşılaşmak mümkün sizlerle? Bu ortamlarda bulunmak ve dinleyicileriniz ile buluşmak nasıl bir duygu sizde? Örneğin sizin adına en çok ne merak ediliyor, neler soruluyor ya da iletiliyor tarafınıza?

- Teşekkür ederim. Keyifli, eğlenceli dinleyenlerle buluşmak iletişmek. En çok merak edilen öğretmenliğe devam edip etmeyeceğim. Edeceğim elbette çok seviyorum çünkü… Bir de klipte oynayabilir miyiz diye soran çok kimse var :)

- Ben bu söyleşiyi hazırlarken birçok noktada Sait Faik Abasıyanık’a ait satırlar ile karşılaştım size ait olan çok yerde. Sizin için ayrı bir yerde olduğu gerçek. Sizi en çok neden etkiliyor Abasıyanık, nasıl bir okuyucu - yazar ilişkisi yaşadınız, yaşıyorsunuz? Beraberinde sizi etkileyen başka isimler vermeniz mümkün mü bu anlamda?

- Ben onu kendim gibi sakınırım, severim. Bazen kendim sanıp onu; ilk ben mi söyledimdi o mu karıştırırım. Çünkü en duyusu körelmişe, okut “vay be” der içi titrer duyumsar, “adam ne içten yazmış” der. Doğadan özden gelir dedikleri ne yazdıysa dupduru su gibidir, berraktır. Çok sevdiklerim var daha başka, nasıl sayayım ki. Salah Birsel’i anmam gerek ama :)

- Müzik bir yana ve diğer mesleki uğraşlarınız da zira öyle; geri kalan yanında hayatın sizin için neler özel olur? Hangi renklerini seviyorsunuz, nerelerde olmaktan ve neleri yaşamaktan özellikle mutlusunuz? Kısaca diğer kareleri neler oluyor bir gününüzün?

- Dostlarla olmak. Birlikte iş görmek, onların dertleriyle dertlenmek, neşelerine ortak olmak… Sofralar kurmak, olabiliyorsa deniz orman ırmak ve çocuk görmek mutlu eder.

- Bu keyifli söyleşi adına çok teşekkür ederim. Daha nice albümde yeniden görüşmek üzere.

- Güzel dilekleriniz, sorularınız ve bana yer verdiğiniz için ben teşekkür ederim. Kolaylık ve sevgi dilerim.

 



Oruç Türker Özger Web Sitesi

Söyleşi : Kadri Karahan / Eylül 2009