- Küçük yaşlarda müzikle tanıştınız ama o zamanın şartlarında hayalleriniz bir adım öteye gitmenize izin vermedi. Derken gençlik yılları ve bu kez de kararlıydınız. Öyle ki Timur Selçuk gibi bir ustadan şan dersleri aldınız. Ama bir süre daha ertelenecekti her şey öyle değil mi peki bunlara ne sebep olacaktı?
- Çünkü hayat devam ediyordu ve çalışmak zorundaydım :) Albüm hayalim hep vardı ama nasıl? Ben diğer yanımla biraz içe de kapanık ve gereksiz gurur sahibi biriydim; bunu yıllar sonra kendime itiraf ettiğimi de söylemiş olayım :) Yani öyle şirket şirket gezip ‘’hadi bana bir albüm yapın, bakın ne güzel şarkı söylüyorum’’ mantığı bana çok uzaktı. Biri dinlemeli inanmalı ve bu rüya öyle gerçekleşmeliydi :) İşte bu süreçte bağlı olduğum ajansta (O dönem reklam filmlerinde oynuyordum) Boğaziçi’nde okuyan bir arkadaşımla sohbet ederken onun harçlığını çıkarmak için düğün salonunda çalıştığını öğrendim ve bir akşam ziyaret ettim. Derken onların provasında tıpkı filmlerdeki gibi patron ve eşi sesimi duyup teklifte bulundu ve ben kendimi sahnede buldum :) Şanslıydım; müzikten anlayan kültürlü insanlardı. Grup Mikroskop kurucularıyla tanışmam bundan 2 yıl sonraya denk gelir.
- Ama daha sonra bir amatör grupla karşılaştınız, onlara katıldınız ve bir yarışmada üçüncülük aynı zamanda adınıza da en iyi yorumcu ödülünü kazandınız. Öyle ki bu başarı bununla sınırlı kalmadı ve ülkemizi yurt dışında temsil ettiğiniz bir müzik yarışmasından birincilik ile döndünüz. Sizin için nasıl bir heyecandı, nasıl gelişti tüm bu süreç, neler yaşandı adınıza?
- Evet, Grup Mikroskopla ile birlikte bir şeyler değişmeye başlamıştı. Gülhane konserlerinden sonra katıldığımız o yarışma ve grup üçüncülüğü, ardından en iyi yorumcu ödülü ve yurt dışındaki yarışmadan gelen birincilik :) Özellikle yurt dışındaki birincilik burada oldukça ses getirdi diyebilirim. Oradaki şartlar gerçekten biraz zordu. Öyle bir kez çıkılan bir sahne sonucu gelmedi o ödül. Üç kez sahne aldı her yarışmacı ve gerçekten sıkı rakipler vardı. Sözde Asya ülkeleri yarışıyordu ama İtalya, Almanya, Fransa bile vardı. Tabi bu ödül beni çok gururlandırdı.
|
- Kazanılan bu haklı başarı sizi bir albüme doğru da sürükledi. ‘’Bugün Tadım Yok’’ o hareketli süreç içinde dinleyici tarafından keşfedilmekte gecikmedi ve albüm 250 bin gibi bir satış grafiğine ulaştı. Albüme adını veren şarkı ve ‘’Sen Yağmur Ol Gel’’ bugün bile hafızalarda ayrı anımsanıyor. Sizi mutlu etti mi albüm, bugün o albümün hazırlık sürecine gidelim mi yeniden, içinize sinmiş miydi her şey, nasıl değerlendiriyorsunuz o yılların şartlarında bu albümü.
- Bu soru yarama tuz bastı ne yazık ki :( İçime sinen bir albüm maalesef olamadı. Şirketin maddi anlamda yüzünü elbette güldürdü çünkü bu ucuz prodüksiyon 250 bin gibi bir satış yakaladı. Ama ben mutlu değildim :( Çünkü ne istediğim aranjör ne de istediğim düzenlemeler yoktu bu albümde. Ve istemediğim bir şarkıyı da okumak zorunda kaldım. ‘’Sus Ne Olur’’, ‘’Bugün Tadım Yok’’, ‘’Sen Yağmur Ol Gel’’, ‘’Ben Huzur Aradım Aşkta’’, ‘’İstanbul’dan Uzaklarda’’ dışındaki şarkılar içime sinmemişti ama ilk albümdü ve bir şekilde müzikal anlamda bir teslimiyet söz konusuydu. Bu ve sektörün malum sebepleri beni ikinci albüm fikrinden uzaklaştırmaya yetmişti.
- 90’lı yıllar bugünün müzik piyasasında yeri ayrı olan yıllardır. O yıllarda birlikte yola çıktığınız birçok insan bugün belki en yükseklerde ama bir o kadar da bugün kim bilir nerede dediğimiz müzisyenler var. Sizi dinleyicileriniz hiç yalnız bırakmadı, sebebi ne olursa olsun bir küskünlüğün yaşanmasına izin vermedi ama merak etmiyor değiliz elbette. Bazı şeyler yolunda gitmedi mi, neden gitmedi, neden sizi yeni yeni albümlerde dinleyemedik?
- Yeni albüm için firmaya sonuna kadar direndim. Artık bu trajdan sonra istediğim gibi bir albümü hak ettiğimi düşünüyordum ama şirket yine ucuz yatırımın peşindeydi. Nasılsa Şehnaz söyler, yine 200 bin'i deviririz mantığı ile hareket etmeye devam etti. O dönem paket olarak anlaştığı bir aranjöre benim ikinci albümümü teslim etmeyi kafasına koymuştu. Bu aranjörü sizde yakından tanırsınız (M.Ö). Bense ne onu ne de ilk albümün aranjörü ile çalışmamaya kararlıydım. Ben Aykut Gürel olsun istiyordum. Sonrasında boşa geçen dört hatta beş yıl sonunda üstüne ikinci albüm için alınan şarkının da parasını ödemek şartıyla o firmadan ayrılabildi (Satın alınan şarkı benim önerimdi ve Cenk Eroğlu’na ait bir şarkıdır). Sonrasında RAKS’tan gelen teklif ve orada da uzun bir bekleyiş :( Artık güvenimi iyice yitirmiştim, Üç yılda orda bekledikten sonra özgür kaldım ama TV’yi bilinçli olarak terk etmiştim. Üzerimden kimsenin hak etmediği parayı kazansın istemiyordum artık ve ya benim istediğim şarkılar ve düzenlemelerle yapılan bir albüm olacaktı ya da hiçbir zaman albüm yapmayacaktım. Öyle de yaptım yani bu günlere geldik.
|
- Bir fan sayfanız ve siz ara ara özel kayıtlar paylaşıyorsunuz kendileri ile hatta en son bir sürpriz yaptınız ve günün popüler şarkılarından birine yorum kattınız. Gördüğüm kadarı ile sevenleriniz size yeni bir albüm yaptırana kadar da çalışmaları devam edecek. Şehnaz bugün bir albüm yapsa nasıl bir albüm olurdu bu? Nasıl şarkılar söylemek isterdi, özellikle çalışmayı istediği, yakından beğenerek takip ettiği isimler var mı bu anlamda?
- Facebook fan sayfamın kurulması Necmi İşbilir sayesindedir ve o videoların aldığı tepkiler ve altındaki beni çok duygulandıran yorumlardır. Şimdilerde kendi çabalarımla ve yakın bir müzisyen arkadaşımın çıkarsız desteği ile bir şeyler yapmaya çalışıyorum, çalışıyoruz :) Çalışıyoruz diyorum çünkü gerçektende fan sayfamdaki kemik bir grup bana inanılmaz destek. Onların bu çabası karşısında küskünlüğümü unutmam zor olmadı. Bu arada onlar için Levent Yüksel’in sevdiğim yeni bir şarkısını okudum ve paylaştım sayfamızda. Yeni şarkılarda biraz ağır olmakla beraber yolda.
Hayalim canlı enstrümanların olduğu akustik bir albüm ve fast food bir çalışma asla değil. İlk dinlendiğinde ‘’eller havaya, aman da çok eğlendik’’ bir şey istemiyorum. Dinlendikçe sevilen tınılardan oluşan müzikalitesi yüksek bir çalışma. Hani popüler şarkılar olsun çok satsın patlasın derdi olmayan bir çalışma olsun istiyorum. Gönlüm isterdi ki bu çalışmanın içinde Aykut Gürel olsun. Bu ismin dışında başka bir iki isim daha var ama sanırım şu an bu hayalden öteye gidemeyecek bir istek.
O dönem RAKS benimle anlaşma yapmadan önce Aykut ile tanıştırılmıştım. Şirketim benim dışında bir şarkıcı için onun kapısını çalmış ve Gürel dinlemiş sesi; o da benim gibi ikinci albüm için kendisine gelmiş şirket sahibiyle. Ama Aykut sesi dinledikten sonra bu işi alamayacağını söylemiş ve başka kim var sizin firmada deyince benim ismimi de sayan patronumuza şunu demiş: ‘’Bu işi yapmam ama Şehnaz’ın albümünü verin yapayım demiş. Tabi bunu ondan duyunca çok mutlu olmuştum ama ucuz bir prodüksüyonla, 250 bin satan albümden sonra bu yatırıma gerek duymayan firma sahibim bu konuşmayı ona ilettiğimde çok pahalı, çok para istiyor diye reddetmişti. Daha sonrasında bu ucuz zihniyet yüzünden o firmayla yollarımı kendimi yok etmek pahasına ayırmıştım. Sonrasında RAKS’ın teklifi ve orada kaybettiğim üç yıl vardı sırada. Onların Unkapanı zihniyetinden uzak olduğunu düşünmekle ne kadar hata ettiğimi sonraki yıllarda anlayacaktım. Çünkü üç yılda orada bekletildim. Her ziyaretimde piyasa çok kötü diye ağlayan bir patron ama diğer tarafta Harika Avcı albümü çıkaran yine aynı zihniyet tam karşımda duruyordu :) Ve o ziyaretlerden birinde benim albüm çıksaydı en seksi popçu kadın seçilebileceğimi söyledi. Niye Candan seçildi ki keşke senin albümün çıkmış olsaydık demişti :( Başka ne beklenebilirdi ki? Tabi ki kısa bir süre sonra bu zihniyet onları da batırdı tıpkı Unkapanı’ndaki çoğu plakçıyı batırdığı gibi.
|
- Günümüzün müzik piyasasını takip ediyorsunuz. Kimleri özellikle başarılı buluyorsunuz peki? O yılların birçok şarkıları hayat buluyor bazen yeni seslerle. Örneğin sizin bu özellikle hafızamıza kazınan iki şarkınız ‘’Bugün Tadım Yok’’ ve ‘’Sen Yağmur Ol Gel’’ bugün cover olarak birilerinin albümünde karşımıza çıkarsa neler hissedersiniz? Hiç düşündünüz mü, düşünmediyseniz birlikte düşünelim mi, bugün kim okusa hakkını verirdi sizce ya da şu şekilde de yanıt alabilirim soruma. Cover olayına sıcak bakıyor musunuz, bugün gerçekten birçok kişi buna sığınıyor?
- Buna sığınmak dersek ne kadar doğru olur bilemiyorum çünkü benim albümde bu iki şarkının düzenleme anlamında hak ettiği karşılığı bulduğunu düşünmüyorum. Canlı tek bir müzik aleti yoktu o albümde. Şimdilerde niyetim bu yanlışı düzeltmek. En azından ‘’Bugün Tadım Yok’’ için bunu gerçekleştirmek gerekiyor ki bir nevi saygı duruşu diyelim :) Başkası okusa ne hissederdim? Biri okudu, bir kadın sesiydi üstelik ama ilgi gördüğünü söyleyemeyeceğim. Sanırım o şarkı beni bekliyor :) Ama kim hakkını verir dersen aklıma son zamanlarda severek dinlediğim ve çokta taktir ettiğim Sıla diyebilirim.
- Ben adıma sizinle yeniden karşılaşmış olmanın mutluluğundayım. Diliyorum yeni bir albüm yeniden buluşmamıza, yine keyifli bir söyleşi de yol almamıza neden olur. Teşekkür ediyorum bu söyleşi adına ve son sözü size bırakıyorum, siz neler söylemek istersiniz son olarak buradan dinleyicilerinize ve sevenlerinize?
- Bir gün YouTube’a girip kendi şarkımı görünce bunu yayınlayan kişiyle iletişime geçmek ihtiyacı hissettim, teşekkür etmeliydim. Necmi İşbilir ile tanışmam ve hatta Facebook fan sayfasının kurulması, şimdilerde ufak ufak merhaba demeye hazırlanmam onun sayesindedir. Bunu söylemesem ona çok büyük haksızlık olurdu. Fark ettim ki izimi kaybedip orada benimle karşılaştıklarında çok mutlu olan ve benden yeni bir şeyler yapmamı bekleyen bir sürü insanla buluşmam beni acayip yüreklendirdi ve mutlu etti. Onlara karşı mahcubiyetim çok büyük. Umarım yeni şarkılarda özlem giderebiliriz ve hayalimiz gerçekleşir ve bu geciken buluşma mutlu sonla devam eder. Hepsini çok seviyorum, bana olan sevgi ve saygılarına umarım layık olurum. Bu röportaj için sana da çok teşekkür ediyorum ve bende olmayan o özel konser görüntüleri için de ayrıca çok teşekkür ederim. Sevgiyle ve müzikle.