müzik - hâl / Serap Yenici

 

- İlk albümünüz ‘’Yıldızlar Gece Parlar’’ı önümüzdeki günlerde dinleyici ile buluşturmaya hazırlanıyorsunuz. Albümden önce biraz sizi tanımak istersek 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Müzikoloji bölümü mezunusunuz. Bu eğitimi almaya nasıl karar verdiniz. Müzik ile geçen bir çocukluğun bu sürece kadar olan yansıması nasıl oldu peki?

- İçimde hep bir müzik sevgisi vardı. Çocukluk dönemimde tap dansı yapılan eski Frank Sinatra, Barbara Streisand filmlerinin fanatiğiydim. TRT çocuk korosu ile ilk solistliğim başladı. İlkokulda koroda yer aldım. Solo şarkılar söyledim. Ortaokulda müzik dersinde herkes aynı anda flütten sesler çıkartmaya çalışınca öğretmen çıldırdı, “Hepsini kaldırın bu sınıfa flüt dersi yok” demişti. O zaman bile aldığımız metotlarla epey şarkı çalıyordum. Ailenin geneli hakim, savcı. Benim hep hukuk okumamı direttiler. Ben de müzik aşkıyla hep puanımın yetmeyeceği seçimler yapıp, kendimi açıkta bıraktım. İş yetenek sınavlı okullara kalınca müzik kaçınılmaz oldu. 3 ayrı okulda sınava girdim, üçünüde kazandım. Ege Üniversitesi  Türk Sanat Müziği (TSM), Buca Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü ve Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesini kazandım. Buca’ya ısınamadım, TSM’yi ise pek istemiyordum. Açıkçası ‘’Fame’’ filminin yarattığı özentiyle GSF’yi tercih ettim. Böylece Klasik Batı Müziği eğitimime müzikolog olmak üzere başlamış oldum.

- Eğitiminiz sürecinde ve sonrasında birçok özel mekanda sahne aldınız. Buradan yola çıkarak içinden biri olarak size sahnelerin neler kattığını öğrenmek istiyorum bu geçen yıllar boyunca. Yeni albüm ile birlikte de bu vb. çalışmalarınız olacak mı?

- Sahne, okul bittikten sonra en büyük sınav. Aslında her şeyi sil baştan orada öğrenmeye başlıyorsun. Kalabalığın karşında rahat olabilme, kendin olabilme, işinden keyif almak ve bunu karşı tarafa en güzel şekilde yansıtıp, güzel bir elektrik tutturmak,  tansiyonu iyi ayarlayıp, nabza göre repertuar seçebilmek tamamen sahnede geçirilen yıllara, tecrübeye bağlı. Gay şarkıcılar sahne rahatlıkları ile ve şarkı seçimleriyle pop müzik söyleyenler için takip edilmeli. Bunu müzikolog olarak ifade ediyorum. Çok inceledim, çoğunun sesi kötü ama sahnede önemli ve güzel bir konumda olmayı sevdikleri için, en çok eğlenilen şarkıları seçip başarıyla işlerini yapıyorlar. İşleri de diğer cinsler tarafından kıskanılmıyor ve bu rahatlıkla kolay diyalog kuruyorlar seyirciyle. Dolayısıyla seyirciyi başarıyla eğlendiriyorlar.

Bu arada ben ilk dönemler hariç hep şirket, bayii, kongre tercih ettim. Bar ortamlarından olabildiğince uzak durmaya çalıştım. Sahnem ve repertuarımı da bu geceleri hedef alarak geliştirdim.

Şu anda beş albüm yapacak kadar hazır şarkı var. İlk albümden sonra ikincisi için çok beklemeyi düşünmüyorum. Kendimde söz ve beste yapıyorum. Etrafımda çok iyi besteci dostlarım olduğu için çoğunun demosunu da ben seslendiriyorum, beğendiğime direk el koyuyorum diyebilirim. Çok farklı değişik tarzlarda albüm düşüncelerim var ama onların sırası daha gelmedi. Benim ve sesimin özümsenmesi lazım önce sonra değişime açık olarak müzik yelpazesini açacağız.

- Dünden bugüne sahnelere taşıdığınız bazı çalışmaları biz web adresinizde dinleyebiliyoruz. Burada popüler müzikten türkülere, klasiklerden şansonlara bir repertuar karşımıza çıkıyor. Bir şarkıyı sahnelere taşımak için nasıl bir kriter çiziyorsunuz. Beğeniniz ile dinleyicinin beğenisi nasıl bir paralellikte değerlendiriyorsunuz?

- Öncelikle şarkının sesime uyması çok önemli, her tarz var repertuarımda ama sesimle örtüşen şarkılardan seçiyorum. Her gecenin ayrı bir repertuarı vardır asla standart bir repertuarla sahneye çıkmam. Her grubun nabzını tutup, o ortamı daha da güzelleştirecek insanları daha çok geceye ısındırıp, şarkılara katabilecek bir repertuar seçmeye çalışırım.

- Albümden önce yalnız sahnelerde yoktunuz. Özel kanallarda müzik prodüktörlüğü, program sunuculuğu, TV dizilerine jenerik ve jingle seslendirme, yardımcı oyuncu gibi bilgiler ile karşılaşıyoruz. Bunlara kısaca değinebilir miyiz? Sizin için nasıl heyecan oluyor bunlar?

- Bu  biraz kısa değil aslında, TV‘de müzik direktörlüğü İzmir’de sahne aldığım dönemlerde aynı zamanda İzmir Ticaret Odası’nın çoğu kursuna iştirak etmiş ve TRT  hocalarından spikerlik sunuculuk dersleri almıştım. Ama işim müzikti, sahneydi ve bilinen bir sanatçıydım. İzmir içinde televizyon programlarına konuk gidiyordum. Bir program çıkışı sunuculuk teklifi aldım, o zaman istemedim daha kuramsal düşünüyordum ve “Ben müzik direktörlüğü yapabilirim çok eksikler gördüm” dedim. O zaman tüm televizyonlarda Star logosu silinip, saklanıp klipler kopya yapılıyordu. Tez çalışmam için İstanbul’a gideceğimi söyledim ve “O görevi verin, sizin bu işinizi çözüp geleyim. Tezimi verince programı da konuşuruz” dedim.  Yetki ve görevi de alarak İstanbul’a geldim. Tüm plak firmalarıyla televizyonumun sözleşmelerini yapıp, her çıkan albümün ve klibin o kanala da ulaştırılacağına dair sözleşmeler yaptım. Bu arada tezim reklam müzikleri üzerine idi. Sevgili Melih Kibar kendisini rahmetle anıyorum ve Fuat Güner, Taşkın Sabah, Aydın Sarman, Ömer Ahunbay, Müzikotek, Sinefekt vs… Hepsiyle tanışıp röportajlarda yaptım. Döndüm ve televizyona bir sistem oturttum. Yayınlarda şarkı seçim ve sıralamaları uyuma kavuştu. Ben tezimi verdim  sonra da sunuculuk, reklam jingleları başladı. 2000 yılında Flash TV beni transfer etti ve bir yıl günde 3 saat canlı program yaptım. Yayında sanatçı konuklar da ağırlıyordum.

Televizyon keyifli, kolay tanındığınız, çok imkan açan ama sahnenin verdiği elektriğin yarısını bile veremeyen bir meslekti benim için. Müziği sahne ve stüdyoda seslendirme daha cazip geldi ve bıraktım. Ama açıkçası albümden önce ya da çıktığında yeniden bir televizyon programı düşünüyorum, çünkü hedefime ve halka daha çabuk ulaşmakta yardımcı oluyor.

- Yıllardır müziğin içinden biri olarak daha önce albüm yapmayı düşündüğünüz oldu mu? ‘’Yıldızlar Gece Parlar’’ın süreci nasıl işledi, o ilk adımları nasıl atıldı, ne kadar zamanda hazırdı dinleyicisi ile buluşması için?

- Denemeler olmuştu ama sahnesine bu kadar emek veren biri keçi gibi de inatçı oluyor. Ben hiçbir prodüktörle anlaşamazdım. Çünkü kendim için çok çaba harcamıştım, kimsede yokken internet siteleri, her sezon resimler,  videolar vs... Firmaların aldığı yüzde, sanatçıyı bağlamaları bende imza fobisi yaratıyordu. Çok stüdyoda arkadaşlarıma destek oldum “Artık sen de albüm yap” demelerinden sıkılmıştım. Müzik iyi yatırımcı değilsen hele, kendine yenilik ve yatırım yapıyorsan kazandığını alır. Bende öyleydim ama kimseye de boyun eğmeye niyetim yoktu. Dedim ki “Yıllarca kazandım, şimdi ben vereyim” dedim. Babamdan kalan hissemi sattım, albüm eksiksiz olsun diye yatırdım. Tüm müzik dostlarımın desteklerine rağmen, iyi bir albüm yapmak istediğimden çok fazla harcama yaptım. Güzel ve renkli bir çalışma çıktı diye düşünüyorum.

- Bu albümde birçok değerli isim ile karşılaşıyoruz ki çok değerli müzisyenler ile çalıştığınızı görebiliyoruz. Sözlerden bestelere, enstrümanlara Vedat Özkan Turgay, Hasan Cihat Örter, Adnan Ergil, Cengiz Köroğlu, Vasilis Saleas, Erdem Sökmen, Buzuki Orhan, Canan Anderson sadece sayabileceğim birkaç isim ki; böylesi özel isimler ile çalışmanın keyfini, size kattıklarını ve mümkünse daha fazlasını nasıl kelimelere dökebilirsiniz; bu çok büyük bir mutluluk olsa gerek.

- Aslında albümde bu bölüm zaten yer alacak ama şu var ki; bu isimlere ilave olarak Ege, Serhan  Yasdıman, Hakan Yeşilkaya, Atınç Tombak iyi müzisyen olmak haricinde iyi insan olma niteliğini en güzel taşıyan, müziğe gönülden bağlı olan insanlar. Öncelikle dostuz biz bu güzel insanlarla tek sözüme gelip destek verdiler. “Yeter ki sen çık, bizim kardeşimizsin” dediler. Bu çok önemli. Şimdi albüm, PR derken çok koşturmaca içindeyim. Bu yüzden vaktim yok ama hepsini çok özlediğim zamanlar var. Heyecanla canlıların çalındığı anlar Hasan Cihat üstadın her güne ayrı müzik zevkiyle uyandığında, o heyecanla yaptığı yeni besteleri ilk dinleyen olmak, bir kere bu albümde pek bir albümde buluşması mümkün olmayacak tarzlarda her şarkıda ayrı aranjör, ayrı enstrümanistler emek verdi ama öyle bir an geliyordu ki;  üç ayrı aranjör aynı stüdyoda, her biri diğerinin şarkısı için canı gönülden yorumlarda bulundular. Amaç; o şarkı güzel olsun. Yorgunluk hat safhada ama bitmeyen bir heyecan ve emek bu çok farklı bir his gerçekten… Herkese ismi burada olmayan, albümde olan ama öncelikle gönlümde altın harflerle yazılı tüm dostlarıma teşekkürler…

- Albümde bir de ‘’Olmuyor İzmir’’ isimli bir şarkı var ki; öncesinde de çok sevmiştik; sizin sesinizle ve söz yazarı - bestecisi de olan Ege ile düetinizle şimdiden çok merak ediyorum. Yine o kıyılara ait ‘’Ege’den Aldık’’ da bir diğer gözüme çarpan çalışma. İzmirlisiniz ve bir anlamda bu şarkıların albümde yer alması bir tür vefa borcu mu bu kente?

- İzmir aşkı başkadır. Başka memleketli olsun fark etmez herkes der ki bir gün İzmir‘de yaşamak isterim. Bu başka bir aşk, biraz da yanlış anlaşılmazsa ayrıcalık. Hani biraz Osmanlı, biraz efe ama ortamında tam bir hanımefendidir İzmir kadını. Bu ruhu yansıtan şarkılar var. Konaklıyız Konaklı biz ezelden Konaklı ama bir de vefasız dostlarıma özel dargınım İzmir’de var. Ege‘nin her şarkısı yorumu ayrı güzel ama İzmir’den ilk geldiğimde Ege’den sözünü aldığım bir şarkıydı. Anlatmıştım bir TV Programında Ege’ye dedim ki; “Ne havana ne kızına nasıl okuyacağım bu bölümü” dedim. “Gelir ben okurum” dedi ve bu düet onun güzel gönlüyle ortaya çıktı. İzmir vefasız olmasın, biz daha neler neler yazar çizeriz bu aşk uğruna…

- Albüm yayınlandıktan sonra kuşkusuz daha büyük bir hareketlilik başlayacak. Neler planlanıyor bu anlamda? Örneğin ilk klip hangi şarkı için düşünülüyor; nasıl buluşmalar dinliyorsunuz bu albümü bekleyenler ile? Bu arada nasıl tepkiler bekliyorsunuz kendilerinden, size göre nasıl karşılanacak bu çalışma onlarda - bizlerde; sizin temenniniz nedir bu yönde?

- Açıkçası klip yaz için hareketli bir şarkı olacak ve genel istek ismimi taşıyan şarkıya ‘’Yenici’’ye.  Onu sahnede de denedim,çok güzel tepkiler aldım.Standart bir kişilik olmadığım için  çok farklı olmasını istiyorum tanıtımların hala düşünüyorum yorum ve fikirlere de açığım açıkçası. Ama çıksın dostu düşmanı, dost görünenleri daha iyi anlayacağım şu ilk aşamada çok elediğim insan oldu, umarım daha fazlası olmaz. Başarıyı oturduğu yerden çekemeyen çok oluyor ne yazık ki.

- Yıllardır bu denli müziğin içindesiniz ve kuşkusuz biriktirdiğiniz nice birikim var üzerinizde? Biraz bu işin kriterlerini bizlerle paylaşmanızı diliyorum. Nasıl başlamak gerekir, eğitim süreci bu işin neresindedir; sahnelerin müzisyen üzerinde etkisi nedir, başarılı olmanın kriterleri nelerdir; nelere dikkat edilmeli ya da nelerin üstüne gidilmelidir?

- Okul yıllarında seçim çok önemli. Deneme, yanılma, ne yapabiliyorum, neyi seviyorum?... Belki sahnede olacaksın belki vokalde, belki stüdyoda belki arkada enstrümanda yada başka meslekte olacaksın eğer azmin mücadelen çok yoksa müzik hobin olacak, ilk seçimler çok önemli, sahnede pişersin derler eski deyimle. Evet; yapabilir misin yapamaz mısın; bu iş orada belli olur; put gibi durup şarkı söylüyorsan sahnen asla olamaz. Sahne hakimiyet ister, karşındakilere bu salonun merkezi benim diyebilmektir. İzleyeceksin, canlı müziği iyi icra edenlerin konserlerini takip edeceksin, şarkı seçimlerinden sahne duruşlarına giyiminden hitap şekline kadar her şeyi kendine uyarlayabileceklerinle irdeleyeceksin ve kendine yakışan stili zaman içinde bulacaksın. Bu işin ilk başı iyi bir taklitçi olmaktır. En iyi söyleyeni dinleyip taklit ederek başlarsın sonra kendi sesini kaydedip en iyisi için çabalarsın. Bu tarz küçük dip notlar verebilirim.

- Dünden bugüne hayatınızda olmazsa olmaz dediğiniz müzisyenler kimlerdir? Kimler sizi çalışmaları ile etkilemiştir peki? Bir gün için başka hayalleriniz var mı müzik adına? Örneğin çalışmayı çok istediğiniz bir müzisyen ya da içinde olmayı istediğiniz bir proje gibi? Bu arada son yıllarda müzikte yaşanan hareketliliği nasıl değerlendiriyorsunuz, takibinde misiniz yayınlanan her albümün; kimleri özellikle başarılı buluyorsunuz?

- Sezen Aksu , Ajda Pekkan, Sarah Vaughan, Lara Fabian, Aşkın Nur Yengi  solistlerim.

Nil Karaibrahimgil’in  tanıtım ve reklamları eşiyle de bağlantılı firmasından dolayı ama çok renkli, farklı çok beğeniyorum.

Sting ile Julio Iglesias, Lara Fabian ve Aziza Mustafa Zadeh ile aynı sahnede çalışmak isterim. Fahir Atakoğlu bestelerini seslendirmeyi, Fazıl Say ile sahnede o heyecanı yaşamayı. Türkiye‘de idol sesim Alpay;  sahnede duruşu tarzı ve sesi bir şarkı paylaşmayı çok isterim.

Albümleri takip edemiyorum, D&R’lara gidersem belki görüyorum ama artık dağıtım her çıkanı rafa koymuyor, radyolar favori klibi dönen şarkı harici şarkılara yer vermiyor, ürün çok ve tanıtım yok. Ziyan olan çok ses çok emek ve bir sürü hayal var. Bazısı gönlü eğlensin diye albüm yapmış cidden gereksiz. Bazısı manken ve yaşı geçiyor garanti olsun 3 -5 yerde sahne, gündemde olma durumu, para gelir kaygısı, bazısı ise cidden çok iyi ama duyuramadıkları dostlarla sınırlı kalan bir tanıtım. Cidden yazık…

Eğer mesleğime devam edip bir radyoda  yada TV’de müzik direktörü olsaydım asla bugünkü ezbere ve karma sistemde programlara izin vermezdim. Sanatçı yapmış on şarkılık albüm dönen tek şarkı yani saçma bir sistem . Radyo dinlerken aynı radyoda bir gün takip ettim on şarkı dönüyor her programda aralara 3 -5 şarkı serpiştirilir. Yine aynı döngü bu ne diyorum. Cidden onca şarkı, sanatçı… Ya gidin radyocu arkadaşlar; gelemiyorlarsa size siz bulun müzik marketlerden. Güzel sesler, albümler paylaşılsın halkla ve ezberden kurtulun lütfen diye diyesim geliyor. :)

Atiye, Mustafa Ceceli, Ceynur, Ayşe Özyılmazel, Redd, Gökhan Türkmen yeni başarılı isimlerim.

- Son olarak müziği biraz susturuyoruz ve ötesinde sizi dinlemek istiyoruz. Hayatın diğer renkleri içinde neler ile mutludur Serap Yenici. Dünyasının diğer güzellikleri nelerdir, neler vazgeçilmezidir, neler olmazsa olmazıdır?

- Serap yenici özgürdür çok özgür. Kimsenin kısıtlaması, hakimiyeti altına giremez biraz idareci ve her işi kendi yapma meraklısıdır. İyi insan olmaya, iyi müzisyen olmaktan daha çok değer verir. Ekip arkadaşlarını işini hep iyi doğru yapan ama sonuna kadar güvenebileceği arkadaşlarından seçer . Seyahati çok sever zaten sevmese bizim işimiz çekilecek iş olmaktan çıkar.

İyi yemek, damak zevki önemlidir. Mekanları kendi seçer. Herkesi dinler, yorumlara açıktır. Alacağı kadarını alır, kafasındakileri yapar. Çok az insana güvenip yüzde yüz uyar. Genelde ben merkezlidir. Dost olana çok iyi dosttur, başta 10 puanla başlar zaman içinde puan kırar.

Hayal çok kurmaz, gerçekleşebilecek hedefler koyar, yılmaz hep mücadelecidir. Muhakkak yedek kapıları,  gidilecek başka yolları vardır; asla vazgeçmez. Çok tez canlı olmasına rağmen epey sabırlıdır. Farklı marifetler yüklenir ki zor zamanlardaki gibi krizlerde yıkılmadan dimdik ayakta, alın teriyle kalabilmenin çareleri hazır olsun. Vefalıdır; yoğunluk olur, vs. olur görüşemez ama asla yapılanı unutmaz. Gündüz öyle sıradandır ki çoğu sanatçı gibi bazen okula giden bir öğrenci bazen banka memuru zannederler gece sahnede parlar. Bu  sebeple albümün ismi  tüm sanatçıları özetleyen bir isim . ‘’Yıldızlar Gece Parlar’’. :)

- Albümünüzü heyecanla beklerken daha nicesinde de görüşeceğimize inanıyorum ve çok teşekkür ediyorum bu keyifli söyleşi için. Yıldızlarınız hep güzel parlasın.

- Ben çok teşekkür ederim.

 

 

 

Serap Yenici Web Sitesi

Serap Yenici Facebook Sayfası

Söyleşi : Kadri Karahan / Mart 2010