- ‘’Duru’’ isimli ikinci albümünüz Ada Müzik etiketi ile bizlere ulaştı. Siz müziğe babanızın da destek olması ile birlikte başlamışsınız ve ilk ders aldığınız kişi değerli bağlama sanatçımız Erdal Erzincan olmuş; sizin için nasıl bir heyecandı peki o süreç?
- Aslında müziğin ve bağlamanın içine doğdum desem yeridir. Babamın dostları olan Ali Ekber Çiçek, Nesimi Çimen ve birçok değerli ustayı kendimi tanımadan önce tanımış olmam çok büyük bir şanstı benim için. Önceleri bunun farkında değildim tabi büyüdükçe kıymetini daha iyi anlar oldum. Erdal Erzincan’ı tanıdığım zamanlarda 12-13 yaşlarındaydım ve 15 yaşında bağlama eğitimine başladım. Sonra bağlama aşkım perçinleşti ve usta çırak ilişkisini tam anlamıyla yaşamış oldum.
- İTÜ Türk Musikisi ve Devlet Konservatuarı eğitimini ardından da bir yüksek lisans izledi. Müzik hayatınızda tamamen vardı artık ve yavaş yavaş konserler başladı, çeşitli sanatçıların albümlerinde ve konserlerinde yer aldınız. Bu eğitim süreci ve daha sonrası edinilen bu deneyimler peki nasıl yansıdı size, neler kattı?
- Eşlik ettiğim her albüm ve katıldığım her konser bana tarifi zor bir heyecan vermiştir. Yer aldığım her projede birikimlerimi yansıtmaya ve müziğe kendimden bir şeyler katmaya çalışırım. Bağlama dışındaki farklı enstrumalarla sazımı yan yana getirmek beni çok heyecanlandırır ve sınırlarımı zorlamamı sağlar. Bu şekilde kendimi daha fazla geliştirebileceğimide düşünürm. Volkan Konak orkestarsına eşlik etmeninde bana çok farklı bir pencere açtığını itiraf etmeliyim. Orasıda ayrı bir okul olmuştur benim için. Profesyonel bir kadroyla bir arada müzik yapmak hem çok keyif vermiştir hemde çok deneyim kazandırmıştır bana.
- İlk albüm ‘’Serden Türküler’’i yayınladığınızda yıl 2007’ydi. Bu albümün dinleyicisi ile buluşması nasıl oldu peki, nasıl izlenimler - yorumlar biriktirdiniz. Bir ilk albüm olması adına sizi mutlu etti mi peki, her şey yolunda gitti mi?
- Müzikle profesyonel olarak uğraşan herkesin gönlündedir albüm yapmak. Babamdan dolayı daha erken yaşlarda benimde albüm yapma imkânım oldu, fakat ben biraz daha pişmem gerektiğine inanıyordum. Kendi ayaklarım üzerinde durabilmeli ve deneyim kazanmalıydım. Stüdyo çalışmalarına ve sahne çalışmalarına ağırlık verdim. Bunların yanı sıra besteler ve düzenlemelerde yapıyordum, derken sıra solo albüm yapmaya gelmişti. Daha öncede albüm yönetmenliği yapmış olmama rağmen ilk albümde acemiliklerim oldu tabiki. En büyük talihsizliğim albüm bitmeye yakın studyoda sistemin çökmesi ve yapılan her şeyin silinmesi oldu. Bu moral bozukluğu ile silinen eserlerin hiç birini yeniden yapmadım. Daha geleneksel olan yapıyı biraz özgünleştirdim . “Turnam” “Dağlar Yüce” “Dün Gece” ve “Garipçe” en çok beğenilen eserler oldu.
- O albümden bu yana çok şey değişti diyorsunuz ve ‘’Duru’’ albümünüzde bu izleri görebileceğimizi söylüyorsunuz. O halde hemen bu yeni çalışmaya gelelim ve hazırlık sürecini dinleyelim mi sizden? Mesela repertuar seçimi nasıl gerçekleşti?
- Değişimden kastettiğim şey aslında zamanla ilgili. Beş yıl aradan sonra geldi ikinci albüm. Bu süreç zarfında içinde yer aldığım projelerde birçok değerli müzisyen dostlar ve yeni deneyimler edindim. Bu deneyimlerimi işte bu albümde toplamaya çalıştım. Çalıp söylemekten keyif aldığım ve beni etkileyen 30’a yakın eseri önce bağlamamla düzenleyip kayıt yaptım. Bu eserlerden 17 tanesinin arenjesini önceki albümdede çalıştığım dostum Ersin Bişgen ile yaptık. Bu eserleri sürlekli dinledik ve her seferinde bizi etkilemeye devam edenleri güçlükle 12’ye düşürdük. Stüdyo çalışmalarıyla birlikte bu süreç üç yılımızı aldı diyebilirim.
- Yine albümde önemli katkılar var. Erdal Erzincan, Volkan Konak, Orhan Aydın ve Servet Sarak sesleri ile ve isimleri buraya sığmayacak kadar çok değerli müzisyen enstrümanları ile sizinle birlikte oldu bu çalışmada. Bu birlikteliğin, bu desteğin tanımı nasıl olur sizde, neler hissettirdi tüm bu paylaşımlar?
- Hepsi alanlarında tartışmasız çok büyük ustalar. Benim üzerimde emekleri olan ve kendime örnek aldığım kişiler. Albümde sundukları katkılar benim için bir onurdur. Desteklerini her zaman gördüğüm için onların gönlünde iyi bir yere sahip olduğumu düşünüyorum ve bu yeri korumak için elimden gelen saygıyı göstericeğimi söyleyebilirim.
- Albümde Orhan Veli’den Sabahattin Ali’ye, Nazım Hikmet’ten Pir Sultan Abdal’a değerli şairlerimizin şiirleri ile karşılaşıyoruz. Değerli ozanların buluşması olarak da bu albüme bir tanımlama yapabiliriz. Hayatınızda büyük yerleri olmasa kuşkusuz bu birliktelik olmaz; onları ve sizi dinleyebilir miyiz, bu buluşmayı, bu birlikteliği, siz de bıraktığı hisleri?
- Koskoca bir hayatı birkaç satıra sığdırabilmek muhteşem bir sanat ve beceri işidir o yüzden küçük yaşlardan beri şiir okumak beni çok etkilemiştir. Orhan Veli'nin o muhteşem şiiri olan “Anlatamıyorum”u ilk albümden çok daha önce bestelemiştim aslında ama biraz demlenmeye bırakmıştım. Daha sonra Sabahattin Ali’den “Yetmezmi Gönül” şiirini besteledim. Bunlarla birlikte Pir Sultan Abdal benim vazgeçilmezimdir. Neden hepsi bir arada olmasın sonuçta hepsi kendi zamanlarının çok büyük ozanları ve aydınlarıdır. Bağlamamla birlikte onları buluşturmalıyım diye düşündüm. Ayrıca albümde birçok eserin kendi hikayeside var. Örneğin babamla birlikte söylediğimiz “Gönül Gurbet Ele Varma” türküsünü 1954 yılında dedem, Muzaffer Sarısözen’in daveti ile Ankara Radyosunda kemençe çalarak söylemiş. Sonra aynı türküyü babam 1997 yılında Gönül Ezgilerimiz1 albümünde söyledi. Şimdi birlikte söyledik. Babadan oğula yani.
- Albüm henüz çok yeni raflarda aldı ama yavaş yavaş tepkiler gelmeye başlamıştır kuşkusuz. Nasıl karşıladı dinleyicinizde, dostlarınız içinde bu çalışma? Heyecanını nasıl sürüyorsunuz ‘’Duru’’nun? Yine önümüzdeki günler adına sahne - konser düşünüyor musunuz bu çalışmaları daha yakından buluşturmak adına kendileri ile?
- Şimdiye kadar gelen tepkiler gayet olumlu benim için. Bir kere çok zengin bir albüm oldu, bu da dinleyecilere yansıdığı için herkes kendine göre bir şeyler buluyor. Hayatın bütün yaşanmışlıklarını barındıran bir albüm benim için. Tabiî ki bütün bu emeği canlı performans olarak dinleyiciye ulaştırmak isterim. Fakat mekânlar konusunda çok seçici davrandığım için uygun şartların oluşmasını bekliyorum. Örneğin üniversite amfilerinden öğrencilerle buluşmak ve müziğimi paylaşmak istiyorum.
- Yüreğinizin ozanlarını az önce paylaştık peki ya yüreğinizin müzisyenleri? Müzik yelpazenizi de öğrenebilir miyiz, örneğin bu güzel türkülerimizin yanında diğer tarzlarına açık mısınız, beğenerek dinlediğiniz, takip ettiğiniz isimler var mı?
- Aslında çok geniş bir müzik skalam var. Neşet Ertaş, Zaralı Halil Söyler gibi ozanlarımızın piyasada bulunan bütün kayıtlarını büyük bir keyifle dinledim. Ayrıca Erkan Oğur’un yer aldığı projeleri takip etmeye çalışırım. Bunlarla birlikte dünyadaki bütün etnik müziklere karşı ayrı bir ilgim var. Yurt dışına her gittiğimde o bölgelerin yerel müziklerini hatta daha geniş ele alırsak folklorunu araştırmayı çok severim. Küçüklüğümden beri dinlediğim Ray Charles, Bob Marley, John Lee Hooker sonra Aziza Mustafa Zadeh çok severim, bir de son zamanlarda Adele dinliyorum.
- Son olarak hayatınızın diğer renklerini öğrenebilir miyiz; hani müziğin sustuğu yerde nasıl bir portre bekliyor bizi; günlük hayatınızın diğer vazgeçilmezleri nelerdir?
- Kitap okumayı sinemayı ve yürüyüş yapmayı çok severim.
- Bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederiz. Daha nice albümde yeniden görüşmek üzere, çok sevgiler.
- Ben teşekkür ederim. Tüm okuyuculara en içten saygı ve sevgilerimi sunarım.