müzik - hâl / Sümer Ezgü

 

- 20 nci sanat yılınızı ''Anadolu'dan Geldik'' isimli bir albümle kutluyorsunuz. Ben içinizdeki müzikle ilk ne zaman tanıştığınızı merak ediyorum, türkülerle o ilk tanışıklığınızı.

- Benim çocukluğum Burdur'un Bucak kasabasında geçti ve mahalle arasında top oynarken ilk türküyü duydum. Adı da son albümümde okuduğum "Denizin dibinde Hatcem demirden evler".

- Bu albümünüzde savaşa karşı bir askerin çığlığı da var toplumsal çürümeye karşı bir isyan da. Çocukluğunuzda kulağınızı dolduran ilk türkü de var. Yine bu albümde sizin söz ve beste denemeleriniz de. Bize biraz bu albümünüzü anlatabilir misiniz sayın Ezgü ?

- Herkesin ortaya fırladığını düşünüp 4 yıl ara verdikten sonra hazırladım. Ama biriktirerek, besteleyerek, Anadolu' yu konserlerle dolaşarak, gözleyerek... Bir yıl aralıklı kayıtlarla ve kendi orkestramla ve sahnede yaptığımız müzik mantığını albüme aktardık. Albümü ben yönettim. 10 bestem var, 9 söz bana ait. Kalan bir bestemin sözleri büyük şair Bedri Rahmi Eyüboğlu' nun; Ah bu türküler, köy türküleri, ana sütü gibi candan, ana sütü gibi temiz..

Askerin türküsü, mapus türküsü, savaşa karşı bestemin, toplumsal yelpazesi var. Özay Gönlüm benim ustam sayılır ve ailesi beni 5. kardeşleri ilan etti. Ben de onun anısına geçen albümdeki "Cemilem" den sonra bu sefer "Hop diri diri dat diri dit diri dom" ya da diğer adıyla "Elindedir Bağlama" yı okudum. "Hadi Gali Sen de Gel" isimli Yörük havası var ve diğer anonim türküler ... Tabii klip çektiğimiz "Anadolu'dan Geldik" için; toplumsal bozulmaya, bunalımlara karşı rahatlama hapı diyebiliriz.

- Şu ana kadar kaç albüm yayınladınız? Düne baktığınızda nasıl bir Sümer Ezgü var bu albümlerde. Ya güne baktığımızda ? Bir özeleştiri yapabilir misiniz bu anlamda ? Ya yarınlara bakmaya çalıştığımızda ?

- 5 albüm yaptım. Ama 15 yıl boyunca "Ankara Radyosu" nda yaptığım kayıtlarım var. Dün halk oyunları ve müzik derneklerinden yetişen, TRT de profesyonelleşen, derlemeler, arada besteler yapan, programcılığa başlayan , sahneye çıkan, araştıran, koşturan bir Sümer vardı. Bugün hedefleri ve projeleri daha büyümüş, müziği kendi tarzında belirginleşmiş, taklit yapmayan, özgün üretken bir Sümer Ezgü var.

Yarın için hep koşuyorum, üretiyorum, sanki müziğe yeni başlamış gibi, müziğin sonsuz denizine, oradan bulutlara ... Örneğin Alman rock müzisyen "Peter Bursch" ve grubu "All Star Bant" ile türküleri Türkçe ve Almanca okuduğumuz konserler veriyoruz. Ben bağlama çalıyorum, onlar gitar, saksafon, davul, piyano.. Birlikte yaşamaya hizmet eden güzel bir çalışma..

- Türkülerimiz, özellikle son yıllarda kendisine bir hayli dinleyici buldu. Ardı ardına yayınlanan albümler ve siz gibi birçok başarılı yorumcunun çabaları ile gelinen bu nokta adına duygularınız neler ? Türkülerimiz hak ettiğini buldu mu özetinde ?

- Sorun 12 Eylül den sonraki akımın (batılı olma) mantığıyla yerel her şeyi yok sayması ve gençliği koparmasıyla başlamıştı. Ama tabii kendi özünden yoksun batılı olmak boş bir teneke gibi ... Uygarlık için, gelişmiş insan ve toplum için tamam ama, kültürümüz yok sayılamaz ki! Bu geri tepti. Gençler artık türkülerini tanıyor ve dinliyor, sahipleniyor. Fakat medyada daha doğru yönlendirmelere ihtiyaç var. Şehirleşmedeki karmaşada arabeskle, fantezi müzikle, türkünün bazen karıştırıldığını görüyoruz. Çünkü türküler en en hüzünlüsüyle bile gerçekleri sadece anlatır, jiletletmez, umutsuz değildir! Artı türküler için daha büyük projelere girilmeli, çünkü zemin hazır ...

- Sümer Ezgü ismi bir çok kişinin kafasında özellikle Ege türküleri ile bir bütün. Sizde yeri nedir söylediğiniz ya da derlediğiniz türkülerin ? Sümer Ezgü bir türkü yorumcusu olmasa idi hangi tarza yakın dururdu ?

- TRT den yetiştim. Onun için tüm Anadolu türkülerini severek ve okurum. Ama sanıyorum türkü deyince sadece Doğu ve Güney Doğu akla geliyordu ve ben o kalıba başka alternatif sundum. Burdur' da büyüdüğüm için efe havalarını, Yörük havalarını okudum ve oynadım. Bu da beni Ege türkülerinde öne çıkardı. Oysa derlediğim ve yorumladığım "İlvanlım", "Bedirik" Çorum türküleridir. "Şeker Almaya Geldim" Orta Anadolu tarzında bestem. Yine "Nazar Değmesin" halay tarzı bestem. Ama "Çökertme", "Ormancı", "Cemilem", "Kerimoğlu" gibi türküler beni Ege kimliğiyle bütünleştirdi. Ama Ege türkülerine geçmişte haksızlık yapıldığını da belirtmek isterim.

Aslında ben damarlarında "Anadolu" dolaşan bir dünya insanıyım. Geleneksel, otantik müziğin yanında yenileri yazan, çizen, yorumlayan bir müzisyenim. Tüm dünyada halk müziklerinin yalın, net, abartısız ve anlaşılır olduğunu gördüm ve türküleri, beni en iyi ifade eden müzik diye düşünüyorum. Eğer halk müziğini seçmeseydim, gene onunla bağlantılı rock ya da caz olabilirdi.

- Uzun bir süre TRT kurumunda çalıştınız. Birçok sanatçı isim TRT'ye hep bir vefa borçludur. Siz neler kazandınız bu kurumla yolculuğunuzda. Peki neden ayrıldınız ? Şu anda tv çalışmalarınız ne durumda ?

- TRT benim okulumdur. Müzikte ve yayıncılıkta bana toplumsal sorumluluğu öğreten, türkü dağarcığımı zenginleştiren ve benim tanınmama vesile olan yuvamdır. Profesyonel müzik yaşamımda doğum yerimdir. TRT' den donanımımı hayatla bütünleştirip kendi maceramı ve müziğimi yaşamak için ayrıldım. Pamuklar içinde korumalı ve maaşa dayalı, koruma altında sanat beni doyurmadı. Uygulanan sahne yasağı ve özel TV yasağı da sanatçının damarlarını kesmek halktan koparmak olduğu için özgür irademle ayrıldım. Sanatcının kaybetme kaygısı olmalı, üretim, mücadele, ve direnç sanatın hücrelerinde vardır.

TRT Televizyonu' ndaki "Ankara Rüzgarı" ve "Nazar Değmesin" programlarıyla başlayan programcılığım, Kanal D, TGRT, Kanal 7 de "Sümer Ezgü'yle Nazar Değmesin" olarak sürdü ve geçen yaz da TRT ye açık hava showu olan "Halkalı Şeker'i hazırladık. Başka bir ulusal kanal şimdi TV programı istedi, görüşme halindeyiz.

- Siz sık sık yurt içinde olsun yurt dışında, konserler ve turneler ile dinleyicinizle buluşuyorsunuz? Önümüzdeki günlerde bu anlamda yeni buluşmalar var mı ? Bu yıl içinde gerçekleştirmeyi istediğiniz projelerinizi öğrenebilir miyiz ?

- Türküleri Türkçe - Almanca okuduğumuz konseri Avrupa'da ve Türkiye'de yaygınlaştırmak istiyoruz. Yazın Anadolu konserlerim olacak ve şimdi açıklamak istemediğim birkaç büyük projemiz var.

- Bunca yoğunluğunuzun içinde bir de MESAM' da yönetim kurulundasınız. Daha önce derleyici olarak burada bazı sorunlarla karşılaştığınızı biliyorum. Gerek bu anlamda gerekse telif - eser koruma - kapsamında gelinen son durumu merak ediyorum.

- MESAM' da şu an üyeyim. Ama geçmişte yöneticilik yaptım. Türkülerin sahiplerinin telif hakkı alması benim savunduğum tez. Türkiye' de türküler para kazandırmasına rağmen sahiplerine hak verilmiyor. MESAM da halk ozanları, derleyiciler ve konuyu bilenlerle benim yönetim kurulunda bulunduğum dönemde toplantılar yaptık ve çok gecikse de bu sene Mayıs' da çözüm yolunda akademisyenlerin de katılacağı sempozyum yapılacak.

- Türkü Dostları isimli bir web sitesinde makaleleriniz yayınlanıyor. Hatta makalelerinizin birinde Anadolu Ateşi yarışmacılarına bir mektubunuz dikkatimi çekiyor. Günümüz müziği ve bu tarz yarışmaları hakkında neler düşünüyorsunuz ? Bir kere de burada yineleyebilir misiniz amatör olarak müzikle uğraşan dostlarımız için tavsiyelerinizi ?

- Günümüz müziği artık müziğin ve müzisyenlerin acımasız pazarlandığı bir dönemde. En üst değer satış, para. Müzikal kalite, müzisyen kalitesi geride ... Emek harcamadan, üretmeden uzun soluklu olunamaz. Yarışmalarda bu kapıdan girip, öbür kapıdan 1 ay sonra star çıkamazsınız! Bu aldatmacadır! Kısa bir süre sonra bunalıma girersiniz. Tanınmak ayrı tanınmanın gerektirdiği üretimi yapmak, doyuma ulaşmak, yaşamı sürdürecek para kazanmak ayrı. Hayat hayal değil , aksine gerçek! Ben yarışmayı çıkış gören arkadaşları anlayabiliyorum. Ama üretsinler, çalışsınlar, kendilerine güvensinler. Başkalarına güvenirlerse hüsrana uğrarlar. En doğru zeminleri, küçücük de olsa ayaklarını bastıkları kendi zeminleridir. Ama bu işin sonu yoktur, biliyorum dediğiniz zaman yanılabilirsiniz, ukalalığa da gelmez. Yaşam daima okuldur, öğrenmenin de sonu yoktur.

- Peki ya sanatın diğer dalları ile aranız nasıl ki en çok merak ettiğim adıma şiir, şiir yazar mısınız örneğin ? Kimleri severek okursunuz ?

- Üzgünüm şiir yazamam. Ama şarkı sözü yazarım. İlk ve son şiirim ilkokul 5. sınıftaydı. Atının üstünde "Barbaros Hayrettin" diye yazmıştım. Fakat teyzem Barbaros'un denizci olduğunu söyleyince yıkılmıştım ve bu iş de böylece bitti ...

- Başarılı bir web siteniz var ve buradan sevenlerinize ulaşıyorsunuz ? Bize dinleyicilerinizle bu ortamdaki ilişkilerinizden bahsedebilir misiniz biraz ? Sanal bir ortamda bu tarz buluşmalar bir sanatçı - dinleyici arasında ne gibi duygular yaşatıyor ?

- İletişimi çok önemsiyorum. Bu çağda kapalı yaşayamazsınız! Müzik yaptığım insanlarla haberleşmek, beklentileri, düşünceleri almak, hatta eleştirilmek bana dinamizm katıyor. Haklıysam tartışıyorum, güzel önerileri dikkate alıyorum. Hiç karşılaşmadığım ama bana katkı da sağlayan sanal dostluklar kuruyorum. Bazen, fark etmediğim yanlarıma kadar detaylı tahlil etmiş dostlar, beni hayrete düşürüyor ve etkiliyor.

Benden üretimleri için düşüncelerimi soranlara yetiştiğim ölçüde deneyimimi aktarıyorum. Ama benim bir kurtarıcı olamayacağımı anlatmakta gerçekten zorlanıyorum. Normal koşullarda bana ulaşamayacak mesafede ve koşulda olan dinleyenlerime ya da türkü severlere, ulaşım imkanı veriyor web sitem. Bana gelen mailleri bizzat okuyor ve cevaplıyorum. Sanatçıyla halkının yeni bir tarz kucaklaşması diyebiliriz buna.

Dostlarımı www.sumerezgu.com ve www.turkudostlari.net adresine beklerim. Ayrıca bu sene Magazin Gazetecileri Derneği' nin "Altın Objektif Ödülleri" için "En İyi Halk Müziği Sanatçı" adaylığımdaki destek oyları beni gerçekten duygulandırıyor, teşekkür ediyorum.

- Sizinle buluşmak ve tanışmak ne güzel. Bundan sonra yine hep güzelliklerle görüşmeyi dilerim ve söyleşimiz için çok teşekkür ederim size.

- Ben teşekkür ederim, hoşçakalın.

Söyleşi : Kadri Karahan / Mart 2005