Asya Gülgün Özkan
adimkadin@gmail.com |
Tuğba Altıntop
ben hayatımın izleri ile yaşıyorum ...
- Duru bir güzelliğiniz var, bir kadının dış güzelliği hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
- Tabi ki dış güzellik önemli olsa da benim gözümde tüm insanların iç güzellikleri önemlidir. Samimi dostluklar ve anlayışlı, sevecen ve hayatı seven insanlarla ancak görüşürüm ve dostluklarımı kurarım.
- Güzel bir kadın olmanın hayatınıza kazandırdıkları ve kaybettirdikleri nelerdir?
- Güzellik benim için geçici bir gerçeklik. Ben esas bakımlı ve temiz olma derdindeyim. Her yaşımda bakımlı, güzel kokan, sağlıklı bir vücutla bu dünyadan bir gün ayrılmak istiyorum.
- Size nasıl geri dönüyor bu güzellik ?
- Eğer kendime her daim bakarsam vücudum da bana saygı duyar ve rabbimin bana verdiği bu mükemmel vücutta ahrette benden şikayetçi olmaz.
- İnsan olarak hepimizin zaman zaman yaşadığı hayal kırıklıklarından Tuğba Altıntop' un payına düşen nedir?
- Muhakkak ki bende her insan gibi hayal kırıklıklarım hatalarım ve kaybettiklerim oldu ama geçmişe değil geleceğe bakan bir insanım. Zihnimden kötü anılarımı silebilme yetisine sahibim.ama her kaybımdan, her yitiğimden ve acılarımdan da kendime düşen dersleri almışımdır.
- Peki Tuğba hanım şu an hayatından ne kadar memnun, salt kendi için düşlediği bir hayali var mı?
- Hayatımdan şükürler olsun ki memnunum. Sağlık ve huzur ideolojimde ön plandadır. Bu öğeleri silmeye yada geri planda bırakmaya çalışan tüm kişilerden ve olaylardan uzak durmam gerektiğini biliyorum.
- Hayalinize ne kadar uzak ya da ne ya da yakınsınız?
- Hayallerin bittiği yerde umutlarda biter. Umutlarımdan asla vazgeçmem ve her zaman olacağını, hayallerimin gerçekleşeceğini düşünürüm. Bazen hayallerimin gerçekleştiğini düşünür ve o anda çok heyecanlanırım. Yanı umutlarımı zaman ve mekan olmadan yaşarım.
- Sizi manken olarak tanıdık, sonrasında evliliğiniz boşanmanız ve çocuklarınızla gündeme geldiniz..Okuduğum birçok söyleşide bu ve benzeri konular ele alınarak sizi yıpratıcı şekilde sorular sorulduğunu biliyorum, bunun sebebinin söyleşiyi yapan kişinin ne kadar entellektüel olduğunu kanıtlama çabası olduğu düşüncesine katılıyorum. Tuğba Altıntop bu konuda ne düşünüyor?
- Benim hayat hikayemin benzerlerini dünyada milyonlarca insan da yaşıyor. Bende üzerime düşen ayrılığı ve acıları sırtlamış vaziyetteyim ama zaman geçiyor ve her kanayan yara zaman içinde kabuk bağlıyor. Kabuğun ardından da eğer ki yara derinse ki benimki derin; sonrasında yaranın izi kalıyor. Ben hayatımın izleriyle yaşıyorum. İnsanların neler düşündükleri beni ilgilendirmiyor. Evet canımı çok yaktılar ama ben daha da çok direndim ve benim olanlar için savaşacağım :)
- Mesleğiniz mankenlik diye düşünürken siz birden ‘'Sana Söylüyorum'' isimli bir albüm çıkardınız..Aniden verilmiş bir karar mı bu, sizi bu albümü yapmaya sürükleyen etkenler, albümden beklentileriniz nelerdi, sonuç sizin açınızdan nasıl ? İleriye dönük düşündüğünüz başka projeleriniz var mı?
- Profesyonel modelliğe 1995 yılında başladım. Lise yıllarında da meslek lisesinin tasarım gurubunun yaptıkları kıyafetlerle tanıtımlara ve defilelere çıkardım. Mesleğim grafikerlik ama ikinci mesleğimde modelliktir. Dünyada modellik yaşı siz de biliyorsunuz ki çok kısa ama benim şimdilik bırakmaya niyetim yok :) Bakalım ben ne zaman bırakacağım. Sonrasında evlendim ve modellik işimi bıraktım, grafikerlik yapmaya devam ettim. Ardında malum basıma gelen ayrılık senfonisi ve tekrardan modelliğe geri döndüm. Uzun bir zamandan beri aklımdaydı tabi albüm yapmak ama aile arasında yapılacaktı bu iş. Sonrasında biraz daha büyüdü ve büyük bir proje sonunda albümümü çıkardık. Fakat her işte olduğu gibi ekip çok önemli. Benim biraz şanssızlığım ekibim çok kuvvetli değildi. Bende planlarımı bir sonraki yıla bıraktım. Şu anda bir yandan da ikinci albümümün şarkılarını seçiyorum. Televizyon ile ilgili projelerim var ama bakalım 2009 bize neler getirecek; az önce de dediğim gibi sağlık ve huzur benim için ön planda.
- Günümüzde evlilik kurumunun değerlerinin çok fazla sarsıldığına ne yazık ki çoğumuz ya kendimiz ya da bir yakınımızda yaşayarak tanıklık ediyoruz..Biten evliliğiniz sizin evliliğe karşı bakış açınızı, düşüncelerinizi, erkeklere ve toplumun mihenk taşı olan bu kuruma olan güven duygunuzu değiştirdi mi?
- Asla benim güvenim erkeklere karsı değişmedi. Kadınlarımız bu kadar erkeklere hayatın iplerini vermemelilerdir. İpler erkeklerin eline geçince bizler erkeklerin dünyasında kolay kolay çıkamıyoruz çünkü. Çıkmaya çalıştıkça da çok yıpranıyoruz. Bunun yerine ortak paylaşım alanlı bu yeni dünyada erkeklerle eşit haklara sahip karşılıklı anlayışla ve öz güven üzerine kurulmuş bir evlilik diliyorum tüm yeni evlenecek olan çiftlere.
- Annelik? Anne olduktan sonra bu hakkınız resmen elinizden alındı gibi görünüyor… Peki dünyanızda yeni bir çocuğa daha yer açmayı düşünüyor musunuz?
- Cennet annelerin ayağının altındadır. E durum ve söylenilenler böyleyse ve biz bu gerçeklere inanıyorsak eğer bende bir anneyim ve anneliğimi doyasıya yaşamama izin bile vermediler. Bunun altında da ezilmeye artık dur demiş bir insan var o da benim. Çünkü anlayışta bir yere kadar. Anlayışın bittiği yerde seviyesizlik ve saygısızlık başlar. Bu da bir kadın ve anne olarak tüm gururumu incitti. Kızlarımın tekrardan yanıma geleceğini biliyorum. Üçüncü bir bebeğe evet çok ihtiyacım var ama daha zaman var.
- Ya kadın olmak; evlat, eş, kardeş, anne, dost-arkadaş, olmanın dışında kadın olmak nasıl bir şey?
- Bence mükemmel bir şey anne olmak, arkadaş olmak, dost olmak, sevmek ve sevilmek, bunlar birbirinden ayrılamazlar. Bazen de çok zor tabi çünkü fazlasıyla ataerkil bir milletiz. Bu kadarına gerek yok. Günümüzde kadınlara haksızca davranılıyor, eşitlik yok, saygı yok. Ama Hz.Muhammed peygamberimiz zamanında bir kadına acaba böyle mi davranılıyordu. Tam aksine kadının değeri ve yeri o zaman ki erkeklerin başında bir taç gibiydi ama sonrasında yanı zamanımızda görüyoruz ki; gelecek nesillere hiç iyi bir görüntü ve eğitim bırakmıyoruz. Benim düşüncem ve üzüntüm burada başlıyor.
- Biz kadınlar tarafından özlenen o romantik aşkı bulabildiğinizi düşünüyor musunuz? Size göre aşkın tanımı ne, aşkı nasıl yaşamayı seviyorsunuz, aşık olduğunuzda akan sular duruyor mu? Aşka inanıyor musunuz öncelikle. Bir kadın aşka nasıl inanmalı, yaşarken nelere dikkat etmeli beraberinde?
- Evet çok romantik bir sevgilim var onu çok seviyorum. Beni hayata bağladı ve daha da çok güçlendirdi. Fikirleri olsun konuşmaları olsun hayata bakış acısı olsun benimle uyum içinde ve onunla tanıştığım için rabbime her gün şükrediyorum. Aşk çok önemli, aşk bitmez her daim yenilenir yeter ki; sevin, iyi yönlerini gözünüz de daha da çok büyütün. Mükemmel insan diye bir şey yoktur, mükemmel olan sadece rabbimizdir. Benim aşkım içimde devam eder ve sevgimi göstermeyi de bilirim bana olan sevginin de gösterilmesinden memnun olurum. Kadın ilk önce içindeki sesi ama gerçek sesi dinlemeli, inanın insanın içindeki ses doğruyu ve en hayırlısını söyler. Etraftaki insanların ne dediği aslında önemli değildir. İlk önce sen inan, sonra insanlar senin mutluğundan ne kadar huzurlu olduğunu anlayacaklardır ve sana aynı zamanda da ilişkine saygı göstereceklerdir. Ben bunu yapıyorum, anlayışla karşılıyorum, seviyor ve seviliyorum çünkü zaman geçiyor; aynı yaşımızda kalamıyoruz. Ve fırsatlar da bazen bizim umduğumuzdan daha çabuk elimizden kaçıyor. İnandığın ilişkiye dört elle sarılmalı ve iyi günde de kötü günde de yanında ve arkasında olunmalıdır diye düşünüyorum.
- Ülkemizde kadın yine duyguları olmayan ve cinsellikten zevk alması çok da gerekmeyen, bir birey olarak değil de genelde sadece erkeğinin cinsel ihtiyaçlarını karşılaması gereken bir varlık olarak görülüyor. Bu tespite katılıyor musunuz?
- Bende sizin gibi düşünmüyor değilim ama ne acıdır ki biz kadınlar sesimizi istesek de duyuramıyoruz bu nedendir ki; biz kadınlar birbirimize saygı duyalım, kadın gücü oluşturalım, birbirimizin ardından dedikodu yapmayalım, eğer arkadaşımızın bir hatası varsa onu açmayalım kapatalım, elimizden geldiği kadar düzeltelim yani ilk önce biz kadınlar birbirimize saygı duyalım değil mi ama? Eğer biz yarayı açarsak yardıma ihtiyacı olan kardeşlerimize de bir de biz elimizi uzatmazsak, düşenin yanında olmazsak işte o zaman daha karanlık bir gelecek bizi bekliyor demektir. Ve şunu lütfen unutmayalım. Bugün buradayız ama yarın ne şekilde ve nerede olacağımızı hiçbirimiz bilmiyoruz. Lütfen daha saygılı ve anlayışlı olalım.
- Ayıplar, yasaklar, günahlar … Sizce bu üçgen içerisinde Türk kadını mutlu mu? - Kongo' da bile kadınlar eşlerinden izin almadan hayatlarını yönlendirebilme bir düzene sokabilme haklarını kazanmışlar..Ülkemizdeki kadınların şansları nedir sizce bu konuda, ne olacak bizim halimiz dersiniz Tuğba hanım :)
- Herkes günah işler, herkes ayıba düşer, herkes yasakları çiğner ... Bunun kadını, erkeği yoktur. İnsanoğlunun yaradılışında bu gerçekler vardır yoksa cennet ve cehennem olmazdı. Az önce de bahsettiğim gibi biz kadınlar el ele vereceğiz. Yan komşumuzun, üst komşumuzun, kapımızın önünden geçen bir kadının bile hatta derdine koşacağız. Ancak o zaman insan olabiliriz. Türk kadını mükemmel bir mutlulukta yaşayamıyor. Nedeni Türk kadınları çok vefakar ve saygılı, anlayışlı ve edepli. Nerede duracağını, nerede konuşacağını iyi bilen bir ırkız. Ama bu sessiz kalalım anlamına gelmiyor. Samimiyetimle söylüyorum ki ; Türk kadını – Türk anası gibi bir millet bu dünyada yoktur. Var diyen de yalan söylüyordur.
- Son olarak size göre bir kadının başarılı kabul edilmesi için ülkemizdeki kriterleri ne?
- Bir gerçek daha vardır. Sürüden ayrılan kuzuyu kurtlar yer. Bence güçlü bir kadın olabilmek için ekip halinde birbirimize sarılmalı ve inandığımız ve sevdiğimiz, ideolojisine güvendiğimiz kadınların arkasında durmalıyız ve her zaman desteklemeliyiz ki; bize bu anlamda öncü olacak kadınımızı da kimse incitemesin ve dolayısıyla bizleri de üzmesinler.
Türkiye'de başarılı bir kadın olmak hatta bir adım öne çıkarak dünyada başarılı bir kadın olmak neleri gerektiriyor?
- Dünyada ve Türkiye'de başarılı bir kadın olabilmek için inandığımız fikirlere sonuna kadar sahip çıkmalıyız. İnatçı olmalı ve asla vazgeçmemeliyiz diye düşünüyorum.
- ''Adım Kadın'' yayınında sizi konuk ettiği için çok mutlu. Bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederiz sayın Altıntop. Adımladığınız düşlerinizin gerçekleşmesi dileklerimle.
- Ben de size sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum. Bu keyifli sohbeti de hiçbir zaman unutmayacağım.
HAZİRAN 2008
|