Kadri Karahan

Uzaklardan Gelen Şarkılar

(Ağustos 2013)

 

 

Belki onları tanıyorsunuz, belki bu yazıda ilk kez tanışacaksınız, belki başka bir zamanda çalacaklar kapınızı ama eminim bir gün kesişecek yollarınız. Çalışmalarını yurt dışında sürdürseler de kalpleri bizimle ve her daim müzikle atmaya devam ediyor. Hepsinin ayrı bir hikayesi ve o hikayelerden yola çıkarak söyleyecekleri var, söyledikleri çok güzel şarkıları var. Sık sık konser vermek için ülkemize de gelerek ya da albümler yayınlayarak hayatımıza notalar, dostluklar katmaya devam ediyor onlar uzaklardan ve evet; hepsi müziğe, hepsi dostluğa çok güzel yakışıyor.

 

Esra Dalfidan

Ben bir sentezim. İki dünya arasında büyümüş, bazen sıkışmış ve hiç birinden feragat etmek istemeyen ve ısrarla ikisini bir araya getirmeye çabalayan... (*)

Almanya doğumlu Dalfidan küçük yaşlarda tanışıyor müzikle. Annesinin işlettiği terzi dükkanında ama gelen müşterilerine ama bazen kendi kendine şarkılar söylemekten büyük keyif alıyor küçüklüğünde. Daha sonra on yıl sürecek olan klasik gitar eğitimine başlıyor ve müziğin içinde olması gerektiğine inanıyor artık.  Genç yaşta yine Almanya’da katıldığı bir müzik yarışmasından ödülle ayrılıyor. Bir süre bir rehabilitasyon merkezinde psikiyatrik, sinirsel sorunları olan insanlara terapiler vermeye başlıyor. Derken bu süreci Heidelberg Üniversitesi’nde caz eğitimi alarak tamamlıyor ki ilk grubu Fidan’ı da burada kuruyor. Bu ekiple Hollanda’nın birçok yerinde konserler veren müzisyen yine bu ekiple birlikte ilk albümü ‘’Colors’’u 2008 yılında yayınlıyor. Bu albümde ‘’Sen Gelmez Oldun’’ ve ‘’Yalgızam’’ isimli iki Azeri türkünün haricinde tüm şarkılarda kendi imzası var müzisyenin. Yakaladığı başarı iki yıl sonra yayınlayacağı ‘’CounterPoint’’ isimli albümü ile de devam ediyor ve bu albümde yer alan yine bir Azeri türkü olan ‘’Sana Bele N’oldu Yar’’ düzenlemesi ile, yorumu ile ayrı bir alkışı hak ediyor. Kendi yazdığı şarkıları yorumlamayı ayrı sevdiğini ve sahnede o şarkıları söylerken daha mutlu hissettiğini söyleyen Dalfidan ülkemizde en son iki sene önce bir caz festivalinde konser verdi; doğru bir organizasyon ile de her zaman konser vermeye hazır. Hollanda’da yaşıyor ve her iki albümü, yine konuk sanatçı olarak yer aldığı diğer çalışmaları maalesef ülkemizde bulunmuyor.

www.esradalfidan.com

 

Hüseyin Badıllı

Urfa doğumlu Badıllı’nın dünden bugüne hayatının her karesinde müzik hep olmuş. Bir dönem sıra gecelerinin sevilen isimlerinden İsmail Badıllı’nın oğlu kendisi. Çocukluğu sıra gecelerinin içinde geçen müzisyen daha sonra Urfa Güzel Sanatlar Lisesi’nde ilk profesyonel eğitimini almış. Devamında kendisini önce Marmara Üniversitesi’nde Müzik Öğretmenliği Opera Şan bölümü daha sonra da İstanbul Devlet Konservatuarı yarı zamanlı opera şarkıcılığı bölümü beklemiş. Daha sonra caz müziğin ülkemizdeki en özel isimlerinden biri olan Nükhet Ruacan ile tanışmış ve yurt dışında gerçekleşecek bir müzik yarışması için kendisi ile çalışmaya başlamış. Tam da bu süreçte maalesef hayata veda etmiş Ruacan; ama yine de yolu yurt dışına düşmüş müzisyenin, o yıl yarışmada bir derece alamasa da daha sonra orada gösterdiği çaba sonuçsuz kalmamış ve ülkede birçok önemli festivalde sahne alma şansını bulabilmiş.

Bir albüm hayali hep vardı elbette ama içinde ne olacaktı? Nasıl olacaktı? Hazır mıydım acaba gibi sorularla doğal olarak ertelendi ve o ısrarlar olmasa bir üç beş yıl daha ertelenebilirdi… (*)

’Uzun İnce Bir Yoldayım’’, ‘’Altın Hızma’’, ‘’Ben Giderim Batum’a’’, ‘’Bu da Geçer’’ gibi türkülerin de caz bir sunumla yer aldığı ilk albümü ‘’Safran’’ üç yıllık sahne arkadaşlığının üç günde stüdyoya kapanarak ortaya çıkardığı dinlenmesi gerekli albümlerden biri. Badıllı’nın bu ilk albümü çok yakın zamanda ülkemizde yayınlanacak, o zamana kadar konserleri gerek Hollanda’da gerek ülkemizde devam edecek ve o iki ülke arasında gidip gelmekten hiç yorulmayacak. Harika bir enerjisi ve kocaman bir müzik aşkı var içinde çünkü.

www.huseyinbadilli.com

 

Zafer Cımbıl

Bu şarkıları bir iki kuşak öncesiyle yüz yüze çalıp söylemek daha anlamlı olur diye düşünmüştüm. Daha sonra gördüm ki az da olsa tuzaklara düşmeyen bir gençlik varmış! O zaman da geç kalmadığımı anladım… (*)

‘’Organic Şarkılar’’ isimli ilk albümünü 2008 yılında yayınlayan Zafer Cımbıl hayatını ve mesleğini uzun bir süre ülkemizde sürdüren müzisyenlerden. Tarkan, Ayşegül Aldinç, Deniz Arcak, Alpay, Ümit Sayın gibi isimlere gitarı ile eşlik ettikten sonra Amerika’ya yerleşiyor ve orada mütevazı bir şekilde yaşamını sürdürmeye devam ediyor. Beraberinde müzik onun en büyük aşklarından biri; bu ilk albümünü orada yine dostlarının desteği ile gerçekleştiriyor. ‘’Yaban ellerde yedi sene mahsur kalmanın sonucunda çoğu enstrümanı kendim çalmak durumda kaldım, evde pişti bu şarkılar samimiyetle ve sevgiyle’’ diyor albümünün özetine. Öyle ki yakın tarihte aramızdan ayrılan Orhan Atasoy’un ismi ile de en son bu albümde karşılaşıyoruz sessiz sedasız. Birsen Tezer’in ilk albümünde yer alan ve çok sevilen ‘’Balıkesir’’ yine Tezer’in ikinci albümünde yer alan ‘’Delikanlı’’, Güvenç Dağüstün’ün ilk albümünde yer alan ‘’Sevdanın Yolları’’ ilk kez bu albümde ve kendisinin sesinden karşımıza çıkıyor mesela. Özellikle Birsen Tezer ile çocukluk arkadaşı olan ve birlikte defalarca sahne alan müzisyenin yeni albümü hazır ve her an karşılaşmamız mümkün.

 

Kutsal

1990 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandı ve Psikoloji eğitimi almaya başladı. Okuldaki ikinci senesinde kızlardan oluşan Ain’t Blonde isimli bir rock grubu kurdu, üç sene boyunca bu ekiple konserler verdi. Daha sonra Sezen Aksu, Nazan Öncel, Şebnem Ferah, Teoman gibi isimlere vokal yaptı. 2002 yılında yayınladığı ‘’Susuzluğun Geçti mi’’ isimli ilk albümünün üzerinden henüz bir sene geçti ve Los Angeles’e yerleşti. O günden bu yana çalışmalarını Amerika’da sürdüren Kutsal, 2008 yılında ‘’Çırılçıplak’’ isimli ikinci albümünü yayınladı. Aynı albüm İngilizce sözlerle ve ‘’Naked’’ adı ile Amerika ile Avrupa ülkelerinde de ayrıca satışa çıktı.

Müzik adına bundan sonra düşlediklerim öyle çok ki; değişik tarzlar bile denemeyi istiyorum. Burada kalıp, başka albümler de yapmayı, imkanlarımı ve sınırlarımı genişletip, daha da fazla insana ulaşmayı hedefliyorum… (*)

Kutsal’ın son EP’si ‘’Kalbimin Aydınlık Yüzü’’ 2012’nin ilk aylarında yayınlandı.

www.kutsal.net

 

Canan Turan

15 yaşında Tarsus’ta bir kolejde okul grubu ile ilk sahnesini gerçekleştiren Turan’ın hayallerinden biri de Londra’da yaşamaktı ve bunu gerçekleştirdi de. Başta müzikal tiyatro seçmelerine katılmaktan başka bir amacı da yoktu ama her şey birdenbire değişiverdi. Orada karşılaştığı müzisyenlerin gerek birikimlerine, gerek çalışma disiplinlerine hayran oldu ve kendini onların içine katmakta gecikmedi. Birçok festivalde sahne aldı, ülkenin önemli müzik programlarına katıldı.

Albüm iki yıl kadar bir zamanımızı aldı. Yani tabii iki yıl boyunca oturup her gün kayıt yapmadık. Kendi imkanlarımız ile ve kendi vizyonumuzla yaptığımız için elimize para geçtikçe üzerine yeni bir şeyler koyduk, sınırlarımızı zorlamaya çalıştık. Sonra Türkiye’de basıp dağıtacak bir şirket bulması iki yıldan da fazla aldı…(*)

Ve ‘’Düğüm’’ isimli ilk albüm artık hazırdı. Daha sonrasında Türkiye’ye gelen Turan burada da konserler vermeye, TV programlarında görünmeye başlayınca dikkatleri çekmeye başladı. Albümün hemen ardından web adresinde ‘’Çıkış Var’’ ve ‘’Kader Oyunu’’ isimli iki de şarkı paylaşan müzisyenin şu anki sessizliğinden yeni bir albüm hazırlığı içinde olduğu düşünülebilir.

www.cananturan.com

 

Alp Bora

Gitar çalmaya 12 yaşında başlayan Alp Bora ekonomi okumak amacı ile gittiği Viyana’da konservatuarda caz eğitimi almaya başlıyor yani hedef değiştiriyor. Bir süre sokak müzisyenliği yapan Bora daha sonra burada Nim Sofyan isimli bir grup kuruyor. Nim Sofyan’da Bora dışında yer alan başka Türk müzisyen yok ama Anadolu / Balkan müziklerini cazla harmanlıyorlar, haricinde başka şarkılara yer vermiyorlar. 2005 yılında Avusturya Dışişleri Bakanlığı tarafından müzik elçisi de seçilen grupla yaklaşık 20 ülkede konserler gerçekleştiriyor.

Avrupalı dinleyici otantik enstrümanları bir yere kadar dinleyebiliyor. Batı sazları kullanılırsa daha geniş kitlelere ulaşılabilir diye düşündüm… (*)

Grup olarak çıkılan yolculuk ‘’Dümtek’’, ‘’Divane’’ ve ‘’Agora’’ ile devam ediyor ki arada bir de ‘’Divane’’ isimli solo bir albüm yayınlıyor Bora. Geçen sene de ''Nazende Sevgilim’’, Üç Kız Bir Ana’’, ‘’Kömürlük Dağı’’, ‘’Ramizem’’, ‘’Hicaz Longa’’ gibi türkülerimizin yer aldığı ‘’Bâb’’ ismini verdiği ikinci solo albümü ile karşılaşıyoruz. Bora’nın ilk albümü ve Nim Sofya’nın albümleri daha sonra ülkemizde yayınlandı ama bu yeni çalışmasını ülkemizde satın alabilmemiz için biraz daha bekleyeceğiz gibi.

www.alpbora.net

 

Dilek Koç

Mimarlık eğitimi alırken müzik derslerine başlayan Koç daha sonra Yunanistan’a yerleşiyor ve orada Bizans Müziği ile tanışıyor. Bu müzik bizim makam sistemimizle aynı kalıpları kullanıyor ve bu durum dikkatinden özellikle kaçmıyor. Özetinde her iki müziğin de daha bir derinine inmek istiyor ve çalışmalarını bu yönde sürdürüyor. Besteci Yorgos Kazancis ile bir dizi konserler vererek başlıyor ilk profesyonel sahne hayatına ve onun bir albümünde bir şarkısını Türkçe yorumluyor. Daha sonra ülkede şöhreti başlıyor ve bir gün ülkenin önemli müzisyenlerinden olan Evanthia Reboutsika kendisini arıyor. ‘’Baharat, Tarçın ve Buse’’ filminin müziklerini hazırlayan Reboutsika filmle aynı adı taşıyan şarkısına Türkçe sözler yazmasını ve beraberinde yorumlamasını istiyor.

Stüdyo kaydı sırasında filmin yönetmeni Tasos Boulmetis de oradaydı ve ben parçayı kayıt ederken ağlıyordu. Boulmetis; İstanbul’dan göçen bir Rum. Türkçesi de çok iyi. Galiba başardım dedim içimden… Film, film müzikleri de dahil olmak üzere 8 dalda birden Selanik Film Festivali’nde ödül aldı, hasılat rekorları kırdı… (*)

İlk albümü ‘’Karşı’’ 2006 yılında ve ülkemizde de bulunabilen ikinci albümü ‘’Sevdalım Aman’’ ise 2010 yılında yayınlandı. Her iki albümde de Türkiye’den göçen Rumların, Yunanistan’a göçle beraber taşıdıkları türkülere / şarkılara (‘’İndim Havuz Başına’’, ‘’Sallasana Sallasana’’ gibi) yer verdi ki bunlar hala ülkede severek çalınan, dinlenen çalışmalar. Dilek Koç bugün Yunanistan’da tanınan, albümleri raflarda ön sıralarda yer alan başarılı müzisyenlerden biri. Sahne repertuarındaki şarkıların yarısından çoğu Türkçe; gözlemlediği bir şey var ki; onu dinlemeye gelenler eşlik etmeden duramıyor kendisine ve türkülere, ne mutlu ve ne güzel.

 

Akın Vardar

Müzikal yolculuğum ilkokul yıllarımda başladı, sevdiğim şarkıları, flütle çalıp söylerken duyduğum heyecanı keşfettim. Lisede rock müzik dinleyen, gitar çalıp şarkılar söyleyen arkadaşlarla tanıştım. Kurduğumuz grupta  solistlik yaptım ve bu yolculuğun içinde olmaya karar verdim… (*)

Bir süre İstanbul sahnelerinde çaldıktan sonra yolu Belçika’ya düşen Vardar ilk albümü ‘’Yalnızsın’’ın çalışmalarına orada başladı. Bir şekilde Türkiye’den müzisyen dostlarının yardımı ile de tamamladıktan sonra albüm 2009 yılının sonlarına doğru artık dinleyicilerinin karşısına çıkmaya hazırdı. Bu süreç içinde ‘’Doğa İçin Çal’’ projesinde yer aldı, bir şarkısı Çağan Irmak’ın ‘’Karanlıktakiler’’ filminde kullanıldı. ‘’Baba Ben Adam Olmam’’ isimli şarkısı ayrı bir sevildi ve albümde, İstanbul’da verdiği konserlerinde özellikle ön plana çıktı. Çalışmalarını Belçika’da sürdürmeye ve oradaki çeşitli mekanlarda konserler vermeye devam ediyor.

 

Gülbahar Kültür

Kendi isteğim dışında gerçekleşmiş bir yolculuktu benimki. 14 yaşındaydım. Babam uzun yıllardır Almanya’da işçi olarak çalışıyordu. Biz, iki kız iki erkek kardeş, annemle birlikte İstanbul’da yaşıyorduk. Küçükken hep bizi de yanına alsa ne güzel olurdu diye düşünürdüm ama o bu kararı geç verdi… (*)

Almanya’nın Bremen şehrinde yaşayan Gülbahar Kültür hani on parmağında on marifet olan isimlerden biri. Öncelikle başarılı bir DJ Gülbahar; bugüne kadar birçok radyoda programlar hazırladı ve sundu, birçok özel mekanda seçtiği şarkılar ile adeta aranan isimlerden biri oldu. On yılı aşkın süredir Lola’s World ailesinde birbirinden güzel derlemelere imza atıyor ki bu serilerin birçoğuna bugün ülkemizde rastlayabiliyoruz. Her biri iki CD’den oluşan ve büyük bir titizlikle hazırladığı albümler içerisinde ‘’Made in Turkey’’, ‘’Oriental Garden’’, Babylon Bar’’ serileri özellikle ilgi çekiyor.

Aynı zamanda yazar olan Kültür’ün en son ‘’Minyatürler’’ ismini verdiği kitabı Liman Yayıncılık etiketi ile yayınlanırken ismi ile karşılaştığımız ilk proje albümü de yakın bir zaman önce karşımıza çıkıyor. Yaklaşık dört sene önce sesli bir kitap çıkarma bahanesiyle stüdyoya girip şiir kayıtları yapmaya başlayan Gülbahar daha sonrasında bunu bir albüme dökmeye karar veriyor. ‘’Spoken World’’ denilen bir tarzda çalışmalarını bizlerle paylaşıyor ki ülkemizde rastlamak pek mümkün değil bu tarz albümlere. 24 çalışmanın yer aldığı ‘’United Colors Of Words’’ isimli bu albümde dünyanın birçok ülkesinden müzisyenler şiirlere ama yorumlarıyla ama müzikleriyle renk getiriyor. Cem Yıldız, Volkan Gücer, Murat Eryalçın, Kaan Gökman, Peter Dahm, Lea Finn, Amir Arab gibi isimler albümde yer alan müzisyenlerden sadece birkaçı.

www.gkultur.de

 

 

(*) www.kadrikarahan.net adına gerçekleştirilen söyleşilerden alıntılanmıştır.

 

 

 

kadrikarahan@gmail.com