müzik - hâl / Yetkin Omaç

 

- ''Ben ve Kendim’’ isimli ilk albümünüz geçtiğimiz günlerde müzik marketlerde yerini aldı. Albümden önce sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Müzik hayatınıza ilk olarak nerede işledi, nasıl bir aşk oldu sizde ve bugünlere nasıl taşındı bu durum?

- Müzik, hayatıma anne karnındayken işlemeye başladı. Annem bana hamileyken karnına kulaklığı dayar müzik dinletirmiş. Amatör müzisyen bir aileye sahip olduğum için gerçekten hep içinde oldum müziğin. Annemde babamda çok iyi seslerdir. Babamın hatırı sayılır sayıda bestesi vardır. Evde devamlı klavyesinin başında beste yapan bir baba yanında da ona eşlik eden bir anne olunca çok küçük yaşlarda ister istemez beynime işlendi müzik. İlk performansım dahi 5 yaşımda bizimkilerin çalıp söylediği bir yerde şarkı söylememle gerçekleşti. 12-13 yaşında babam bana küçük bir klavye aldı, ilk o zaman kendi kendime öğrenmeye başladım çalmayı. Müzikle daha içli dışlı olmaya karar verdiğim yaşlar 16-17'dir. Basit bir akoru düzgün basacağım diye klavyenin başından 8 saat kalkmadığımı bilirim. İşte gene aynı dönem müziğin teknolojisine de merak sardım.18-19 yaşlarım da yavaş yavaş profesyonel müzik yazılımları, işin tekniği ve bilimiyle de uğraşmaya başladım. Amatörce aranjeler ve besteler yapmaya başladım. Uzun zamanlar sadece enstrümantal besteler yaptım, hala da çoğunluklu olarak enstrümantal besteler yapıyorum. O zamandan bu zamana 300 ün üzerinde çalışmam var. En sonunda ton-maisterlik alanında uzmanlaşmaya karar verdim alaylı tecrübemin üstüne de ses mühendisliği eğitimimi bitirdim ve bugünlere kadar geldi işte böyle.

- Profesyonel anlamda kendinizi ilk ne zaman hazır hissettiniz peki? İlk olarak sizinle nerede karşılaştık, nasıl bir heyecandı bunlar ve bugünlere, bu albüme nasıl sürükledi beraberinde?

- Benimle muhtemelen ilk karşılaşmanız radyolara yaptığım remixlerle olmuş olabilir, Birkaç tiyatro oyununda da müzik direktörlüğü yapmışlığım var belki denk gelmişsinizdir onlara da. Ufak tefek demo işleri ve bu tarz işler yaptım epeyce zaman. “Tamam artık kendin için bir şeyler yapmalısın” demem ve kendimi hazır hissetmem 2007 sonu 2008 başına denk geliyor. Albüm çalışmama da 2008 Ocak ayında başladım. 2006 Ocak -2007 Aralık arası turizm sektöründe çalıştım. 2005 sonunda içinde aranjör sıfatıyla bulunduğum bir proje maalesef kötü sonladığından ve bana ödemem gereken belli bir miktar borç kaldığından girdim bu işe. Müziğe olan küskünlüğümün geçmesi ve kendimi toparlamam 2 sene sürdü. İşte bu senenin başında bu sefer kendim için yola çıkmam gerektiğini hissettim ve her şeyi bırakıp kendi albüm projeme başlamaya karar verdim.

- Derken albüm için hazırlık başladı ve ‘’Ben ve Kendim’’ bizlere ulaştı. Öncelikle nasıl bir süreçti yaşadığınız, kimlerin size bu anlamda desteği oldu ve size göre bu ilk albümün yeri müzik dünyasında olsun kendi özel dünyanızda nerede olacaktı sonrasında?

- Gerçekten çok yalnız, sonu belirsiz ve sisli bir süreçti. Varmak istediğiniz bir yer var fakat hem sisten bir metre önünüzü bile göremiyorsunuz hemde oraya varıp varmayacağınızı bilmeden yürüyorsunuz. Bir insanı kendisinden daha iyi ifade edebilen birinin olamayacağını düşündüğümden, aşamaların hepside elimden geldiğinden ve kalabalık olarak denediğim işlerde canımın çok sıkılmış olmasından tek başıma giriştim bu projeye. 5-6 kişilik işi tek başıma yapmam beni gerçekten çok yordu açıkçası. Tek avantajı her şeyin benim elimde olmasının verdiği doğru ifade gücüydü. Nasıl istiyorsam öyle yaptım ve kimseye nasıl bir şey istediğimi anlatmak zorunda olmadan bunu yapabilmek ne kadar yorucu olsa da büyük avantaj. Bundan sonra ki albümlerim de  olursa eğer gene böyle olacak, her şeyiyle bana ait olacak. Bu yapım aşamasın da açıkçası ailemin dışında kimsenin gerçekten pek bir desteği oldu denemez. En şanslı olduğum konu ailemin de müzisyen kimliğine sahip olması. Albümü bitirdikten sonra dağıtım şirketleri ararken sayın Paşa Koç un bana yardımı oldu beni Bülent Seyhan’la tanıştırdı ve albüm Seyhan Müzikten dağıtılıp bugüne kadar geldi. Albümün müzik dünyasındaki yeri ne olur bilmiyorum, genel de farklı olanın dinleyiciye ulaşması çok zor oluyor bu ülke de ama daha çok insana ulaştıkça daha sağlam bir yeri olacağına inanıyorum. Daha önemli olan şey ulaştığı insan sayısından çok, ulaştığı kadar insanın ruhunda bıraktığı etkisidir benim için. Eğlenceli parçaları dinlerken keyiflenebiliyorlarsa, daha derin veya daha yavaş parçaları dinlerken, onları alıp götürebiliyorsa, dinleyenin varlığına dokunabiliyorsa eğer bu albüm bana yeterlidir. Albümün benim için yeri ise ilk olmasından dolayı şüphesiz her zaman çok özel olacaktır.

- Kendi sözleriniz ve besteleriniz ile bir bütün çalışma bu. Hiçbir cover şarkı yok örneğin bu albümde ya da başka müzisyenlerin çalışmaları ki; özellikle mi böyle bir çıkış sunmak istediniz? Söz yazmak, beste ve yorum yapmak ve ötesi;  albümde birçok yerde isminiz var, sizden diğerlerini ve böylece oluşan bu bütünlüğü dinleyebilir miyiz?

- Bu işe alaylı amatör bir aranjör olarak başladığım için beni ben yapan en önemli şeylerden bir tanesi de aranjelerimdir. Bazı bestelerimi hazırladığım alt yapıların üstüne yaptım. Dolayısıyla aranjörlüğüm, besteciliğim, vokalistliğim ve ses mühendisliğim bir birinden ayrılamaz. Genelde besteci bestesini yapar bir aranjöre teslim eder, aranjörde ona son halini verir. Sonra kayıt edilir bu kayıtlar mixlenir en son aşamada ses mühendisi son cilası olan mastering'ini yapar ve dinleyiciye ulaşır. Fakat benim bestelerim,sözü,müziği ve aranjesiyle birlikte bir bütün olarak gelişiyor. Uzmanlık alanımda ses mühendisliği olduğundan kendim kaydettim, mixing ve masteringini de kendim yaptım. Dolayısıyla bu sıfatlara sahip olmanın avantajı yaptığım şeyin gerçekten bir bütün olarak “bana” ait olmasına sebep oldu. Zamanın da müziği hobi olarak tutup resim ve tasarıma yönelmek istediğim bir dönem kara kalem çizim dersleri de almıştım, bu tarafım da bir işe yarasın dedim, albüm kapağımın tasarımını da kendim yaptım. İşte bu sebeplerden dolayı albümün ismi “Ben & Kendim”. Genelde albümün ismini görenlere megalomanca gözükebiliyor bu da beni zaman zaman üzüyor ama  albümü, aşamalarını ve beni daha güzel ifade edecek bir isim bulamazdım. Herhangi bir kalıba girmeden içimden geldiği gibi kendi özgünlüğümde yaptım. İçimden eğlenceli beste yapmak geldiğinde eğlenceli yaptım, derin, felsefi ya da duygusal olsun istediğimde de o yönde çalıştım. Gerçekten ülkemiz de ucuzlaşan ve bayağılaşan müzik alışkanlıklarından sıkılmış durumdayım. Alternatif olmak istediğiniz zaman bile belli bir kalıbın içine girmek zorundasınız. Öyle olduğu vakit kendim olmayı kaybettiğim vakit olurdu, ben de buna özen gösterdim. Öncelikle kendim keyif almalıyım yaparken ki dinleyene de öyle yansısın.

- Elektronik enstrümanların kullanıldığı bir albüm bu ve bizler bu tarzla ciddi olarak son dönemlerde tanışıyoruz ve iyi örneklerini kuşkusuz ki benimsiyoruz? Bu tarz bir müzik yapmak sanırım ince kurgularla da uğraştırmayı gerekiyor öyle değil mi ki; siz sanırım bu konularda oldukça hassassınız?

- Evet, ülkemiz elektronik müziği yeni yeni benimsemeye başladı fakat hala genel bir yanlış anlaşılma var elektronik müzikle ilgili. Elektronik müzik hala DJ müziği gibi algılanıyor fakat işin aslı öyle değil. Her zaman söylediğim bir laf vardır “müzik müziktir” kullanılan araçlara takılmamak lazım. Ben istersem akustik enstrümanlar kullanarak da bir albüm yapardım mühim olan bu değil, mühim olan müzisyenin “kendi” gibi olabilme becerisidir. Ben birazcık şunu da göstermek istedim, elektronik enstrümanlarla da melodik ve armonik müzik yapılabilir, elektronik bir tarz da duygusal ve derin olunabilir. Çünkü ülkemizde melodik olarak elektronik müzik yapılmıyor insanımız da olayı sadece DJ müziği olarak algılıyor. Halbuki popüler diye dinledikleri şarkıların alt yapılarının %90 ı da zaten elektronik. Kalıpçılıktan ve tarzcılıktan uzaklaşmak ve müziği dinlerken bizi içine çekip çekmediğini tartarak dinlemek lazım bence. Ayrıca elektronik müziği icra etmekte ne kadar tek başına yapılırsa yapılsın oldukça da meşakkatli bir iştir. Müzisyenliğin yanında biraz mühendislik ve teknisyenlik gerektiren ve bence yarı bilimsel olan bir konudur. Üstelik yeni çağın araçlarını kullanarak müzik yapmak bence müziğin gelişimi adına da önemlidir. Müzik tarihine baktığımız da müziğin çağın gerekleriyle birlikte geliştiğini görüyoruz. Her zaman şu örneği veririm Mozart bu devir de yaşasaydı bence elektronik müzik yapardı çünkü yapabilecekleri insan becerisinin ötesine geçerdi. Yaptığı bestelerde insan limitleri içinde düşünmek zorunda kalmadan inanılmaz hayal gücünün ötesine de geçebilirdi.

- ‘’Amacım sadece kendimi ifade etmek, çünkü müziğin en güçlü ifade biçimi olduğunu düşünüyorum.’’ diyorsunuz bu durumda özel bir kaygınız yok ki çok ciddi bir krizin ve buna rağmen yoğun bir hareketliliğin içinde yayınlandı çalışmanız. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz ya dinleyenler nasıl değerlendiriyorlar, nasıl yorumlar alıyorsunuz ‘’Ben ve Kendim’’ adına?

- Daha önceden de söylediğim gibi amacım sadece kendimi ifade etmek olmasaydı kendim olmayan bir şey yapmış olurdum. Bu da son derece samimiyetsiz ve öncelikle kendime yapmış olduğum bir saygısızlık olurdu. Ben bu yolculuğa başlarken olacaksa böyle olsun aksi takdir de olmasın diyerek başladım. Ve en baştan başarısız olma ihtimalini kabul ederek girdim bu  işe. Çünkü alışılmışın dışında bir şey yapıyorsanız her zaman başarısız olma ihtimaliniz daha yüksektir. İnsanlar zaten hali hazırda alışmış olduklarını doğrudan kabullenirken, farklı şeyleri kabullenmeleri her zaman daha zordur. Fakat hem müzik piyasasının bu kadar zorda olduğu hemde genel olarak ciddi bir kriz döneminde bunu başarabilmiş olmam müzikal olarak özgün olabilmek adına beni şevklendirdi. İnsanlarımızın müzik alışkanlıklarının birazcık daha esnekleşmiş olduğunu görmek sevindirici. İnanın pek negatif bir tepki veya yorum almadım şu ana dek. Şaşırtıcı derece de güzel tepkiler alıyorum ve insanlar beğenilerini dile getiriyorlar. Ben açıkçası daha sahipsiz kalır sanıyordum yaptığım işi. Ama güzel gidiyor. Müzisyenlerimiz maalesef belli kalıpların pek dışına çıkamıyorlar müziklerini icra ederken. Umarım özgürce müzik yapabilmek adına daha da esnekleşen bir yer haline gelir Türkiye.

- Bu albüm için peki özel başka sürprizler olacak mı? Örneğin bir video izleyecek miyiz ya da sahne düşünülüyor mu? Bundan sonrası bir albüm adına peki şimdiden beliren bir şeyler var mı? Örneğin ikinci bir albümde nasıl bir Yetkin ile karşılaşabiliriz?

- Evet çalışmalar devam ediyor. Yakın zamanda bir klip izleyeceksiniz umarım. Yeni yıl arifesi ya da daha öncesinde. Klip adına da gene bilinenin dışında daha kısa film tadında bir şeyler tasarlandı, keyifli olacak umarım. Bunun dışında  sahne için canlı performans çalışmalarım devam ediyor fakat elektronik müzik yaptığımdan bunu oturtması biraz daha zor. Alışılmış grupların aksine hiç akustik enstrüman olmayacağı ve direkt elektronik enstrümanlar ile olacağı için tasarımı uzun sürüyor. DJ işi olmayacağından ve direkt canlı canlı çalacağımız için bir ilki teşkil edecek. Ve modelleyebileceğim bir örnek olmadığından, bu konuda bayağı kafa yoruyorum açıkçası. Bir sonraki albüm adına oluşmaya başlayan şeyler var. Sürekli üreten biriyim o yüzden muhakkak bir şeyler birikiyor. Bundan sonraki albümler de hep farklı şeylerle karşınıza çıkmayı planlıyorum. Bazen çok daha sert, bazen çok daha meditatif ve yumuşak belkide tamamen enstrümantal şeylerle karşınıza da çıkabilirim. Çünkü ürettiğim müziğin tarz olarak skalası çok geniş ve yaptığım müziğin sadece bu albümde kullandığım tarzlardan çok daha fazlası olduğunu yavaş yavaş dinleyiciye ulaştırmak istiyorum.

- Bugüne kadar ki müzik yolculuğunuzda kimler size eşlik etti, kimleri özellikle severek dinlediniz? Bu anlamda ya da örnek aldığınız anlamda olsun ya da çalışmayı istediğiniz müzisyenler var mı bizlerle paylaşabileceğiniz? Bir gün için müzikte en büyük hayaliniz nedir?

- Müzik yolculuğumda iş yaptığım insanlar oldu ama genel olarak hep yalnız yürüdüğüm bir müzik hayatım oldu. Kendime örnek aldığım ve hayatımda ve müziğimde ki etki alanı çok geniş olan adam Yunan kompozitör “Vangelis”tir. Çok mühim bir yeri vardır bu adamın hayatımda. New-age tarzının ve elektronik müziğin babası olarak bilinir. 30 küsür sene önce synthseizer'lar ve elektronik diğer enstrümanlar kullanarak günün ötesinde müzik yapmış ve hala yapan bir adamdır. Birçok film müzikleri vardır, oscar adaylıkları vardır. Duyguyu en derinden yaşatarak insanı uçuran bir müziği vardır. Bu adam ölmeden onunla tanışmak ve çalışmak isterdim gerçekten. Bir sanatçı için müzikte ve sanatta ulaşılabilecek bir son nokta yoktur bence, olmamalıdır da...Fakat benim arzuladığım şeylerden bir tanesi de büyük bütçeli bir filme müzik yapmaktır. Ve ilerde farklı, özgün işler yapan müzisyenlere destek çıkabilecek güce sahip olmayı arzuluyorum. Ve Uluslar arası pazarda kendimi göstermek istiyorum.. Bu anlamda bir sonraki albümümdeki ingilizce şarkıların ağırlığı daha fazla olacak. Ama şimdilik müziğimi kabul ettirsem bana yeter.

- Müziğin dışında nasıl bir portre var karşımızda? Günlük hayatta örneğin sizi en çok mutlu eden uğraşlarınız nelerdir?

- Belki komik gelecek ama bilgisayar oyunları ciddi bir hobimdir. Oynarım takip ederim. İnteraktif bir keyiftir benim için. Ve bir sinema canavarıyımdır. Bunun dışında sakin bir hayatı tercih ederim. Gece hayatı, gece kulüpleri eğlence anlayışımın içine hiç girmez. Sükun bir yerde arkadaşlarımla tatlı bir muhabbet her zaman daha eğlencelidir benim için. Evcilimdir, evdeyken de bol bol yazarım. Denemelerim,araştırmalarım,kısa hikayelerim,şiirlerim vardır. Beni mutlu eden bir diğer hobim de budur. Ailemle de vakit geçirmeyi severim. Benden 15 yaş küçük bir kız kardeşim var onunla kudurmak en büyük hobilerimden bir tanesi. Bir de devamlı fırlamalık peşindeyimdir biraz yaramazım o konuda. Malzeme yakaladığım zaman dilimden kurtulamazsınız. Genelde yarı fırlama yarı sükun bir hayatım vardır diyebilirim.

- Çalışmalarınız adına size sonsuz başarılar, bu keyifli söyleşi içinde ayrıca teşekkürler, takibinizde olacağız ...

- Çok sağ olun, bu güzel söyleşi için asıl ben teşekkür ederim.

 

 

Yetkin Omaç Web Sitesi

Söyleşi : Kadri Karahan / Kasım 2008