90'lar / Zafer Peker

 

- İlk albümünüz ‘’Sensiz Olmaz’’ 90’lı yılların başlarında bizimle buluştu ve biz de sizinle bu vesile ile tanışma şansını bulduk. Peki Zafer Peker’in müzik yolculuğu nasıl başladı biraz daha öncesine dönersek ve o günlerdeki müzik aşkından bu ilk albümüne doğru yol alırsak?

- Müziğe ilgim ilkokul yıllarımda başladı dersem sanırım yanlış olmaz. Önce kendi kendime bir şeyler çalmaya sonra da şarkı söylemeye başladım. Bir ara baktık ki evde çalıp söylüyoruz. O zamanlar tabii ileride profesyonel anlamda bu işi yapacağım aklımın  ucundan geçmezdi. Bu eğlence, sadece aile içinde yaşadığımız bir ortamdı. Sonraki yıllarda kardeşimin müzik dünyasına girmesi ve ısrarı ile profesyonel anlamda şarkı söylemeye başladım.

- Bu çalışmanızda özellikle ‘’Diyemedim’’ isimli şarkının o yıllarda büyük fırtınalar kopardığını biliyorum. Birçok ismin müzik dünyasına merhaba dediği, ardı ardına albümlerin yayınlandığı bir dönemdi ve kuşkusuz ki ilk albümünüzdü; dönem itibari ile olsun ya da bugün baktığınızda  nasıl yorumluyorsunuz peki ‘’Sensiz Olmaz’’ı?

- Daha önceki dönemleri ayrı tutarak; Bizim için herşey yeni başlıyordu, biz de gelişmeleri o an yaşıyorduk, yılların birikimi olacak ki, çok iyi şarkılar çıkıyordu her albümde. Bir de çok iyi şarkı yazanlar tabii. Farklı bir sound ve yeni bir duyum genç kitlenin ilgisini çekti. Şarkılar da farklı bir yenilik olmuştu birdenbire, üstelik anladıkları dildeydi. Bu hem söz, hem de müzikle gelen hitapkar şarkıları benimsemek müzikseverler için hiç de zor olmadı.  ‘’Sensiz Olmaz’’ ilk albümüm ama bugün için baktığımda da başarılı buluyorum. Bir de beni müzikseverlere tanıtan bir albüm olması sebebiyle gönlümde ayrı bir yeri var.

- 90’lı yıllarda daha sonra üç albüm daha yayınladınız. ‘’Kafayı Taktım Sana’’, ‘’Dayanmıyor Yüreğim’’, ‘’Aşkımız Var Gibi’’. Siz beraberinde yol aldığınız bu çizgiyi nasıl değerlendirdiniz. Müziğin tam olarak içindeydiniz artık ve bir dinleyici kitleniz vardı, bu albümler bekleniyordu, büyük bir keyifle de dinleniyordu?

- Dönemin modası haline gelen her yıl yeni bir albüm çıkarma olayına ben pek uymadım. Hep iki yıl arayla albümler yaptım. Bu hem o an da şirketimizdeki diğer prodüksiyon ve işlerle uğraşmaktan oldu, hem de albümlerimde artık kendi şarkılarıma da yer vermek istiyordum. Nitekim öyle de oldu. Bahsettiğiniz üç albümde kendi şarkılarıma da yer verme fırsatım oldu. Bunlardan ‘’Aşkımız Var Gibi’’ ve ‘’Anlamazsın’’ adlı şarkılarım müzikseverler tarafından beğenildi. Bu arada sonraki albümler bir taraftan da dinleyicilerin benden neler beklediğini anlamamı sağlamıştı. Zafer Peker denince ‘Romantik Şarkılar’ akla geliyordu. Bu hem ‘’Diyemedim’’in başarısından, hem de sesimin bu tür şarkılara daha yakıştığı yorumunu yapan dinleyicilerimin verdiği tepkilerden anlaşılıyordu.

 

 

- 2000’li yıllara geldiğimizde iki albüm bekledi bizleri. ‘’2001’’, ‘’2005’’ ki birinden diğerine dört sene geçmişti şimdi de bir dört sene geçmiş son albümünüzden bugüne. 2000’ler ile çok şey değişti mi peki, yine Zafer Peker yeni bir proje içinde mi, yeni bir albüm hazırlığı var mı, müzik adına neler yapıyor bugünlerde?

- 2000'li yıllar müzik sektörü için bir kaosun habercisi gibiydi zaten. 90’lardan 2000’lere gelirken geçen bu 10 yıl içinde birçok değişiklikler oldu. Sektör kendi içinde yol aldı ve oturdu. Klip ve tanıtım gibi etkenler öne çıktı. (Bunların yarattığı bazı sıkıntılar da oldu ama şimdi o detaylara girmeyelim çok uzar) Ancak o günlerin getirdiği teknolojik hızlanma korsanın belki de en etkili olacağı dönemi başlatıyordu. Bundan herkes nasibini aldı tabii. Özellikle 2001 den sonra, yapılan işlerin ve verilen emeğin genel olarak ticari anlamda beklendiği şekilde geri dönmemesi, sadece benim değil, sektörde birçok kişinin albümlerini uzun aralıklarda çıkarmaya başladıklarını gördüğümüz ilk yıllardı.

Sorunun ikinci kısmına gelince; Müzik benim için çocukluğumdan beri vazgeçemediğim bir unsur.  Şu ara albüm yok diye birçok kişide artık bir şey yapmıyormuşum gibi bir algılama var, oysa durum bu değil. Konserler, festivaller, yurtdışı ve bar etkinlikleri ile sevenlerimizle bir şekilde buluşuyoruz. Yeni albüm için de şu an dört şarkı hazır. Temposu çok hızlı olmayan sadece solistin değil enstrumanlarında solist gibi önde olacağı bir albüm hazırlıyorum.

- Kuşkusuz ki size müzik dünyasında en büyük desteği Hakan Peker verdi bugüne kadar size. Kendisi de bugüne kadar birçok albüme ve projeye imza attı ki kardeş olmanızdan dolayı hiç rekabet ortamı olmadı mutlaka aranızda. Nasıl bir kardeşlikti, dostluktu peki sizin yaşadığınız, müzik adına olmasından çok özel hayatınıza nasıl bir dostluk paylaştığınız?

- Yukarıda da bahsettiğim gibi, çocukluğumuzdan itibaren müzik zaten hayatımızın içindeydi. Onun dansçılıkla başlayan ve şarkıcılığa kadar giden önemli bir başarısı vardı ve bundan dolayı gururluyduk ailece. Sonra durumu bildiği için Hakan teşvik etti zaten beni profesyonel anlamda şarkı söylemeye. Normal kardeşlik ilişkilerimizin yanısıra, müzikte de rekabet değil devamlı bir destek sözkonusuydu aramızda. Repertuvar oluştururken şarkı seçimlerinde birbirimizin görüşlerine  çok önem veriyoruz. Zaman içinde herkesin tarzı oluşunca, zaten o anlamda da bir kulvar farkı oluştu. Birbirimize ne rakip olduk, ne de rakip gibi gördük.

- Müzik dünyasında dünden bugüne kimleri büyük bir keyifle dinlediniz? Bu yolculuğunuzda kimler size eşlik etti şarkıları ile özel olarak dinleyicisi olduğunuz isimler kimler? Ve size göre 90’larda nasıl bir müzik piyasası vardı, bugün nasıl bir müzik piyasası var? Arada gördüğünüz farklar nelerdir?

- Yorumcu olduğunu düşündüğüm herkesi dinlerim. İsim vermek gerekirse, Yıldız Tilbe, Ebru Gündeş, Tarkan,  Sibel Can, Orhan Gencebay, Kenan Doğulu, Bülent Ersoy, İbrahim Tatlıses, Kibariye ve daha birçok ismi ekleyebiliriz buna. Sanırım rahmetli Barış Manço’yu da ayrı tutmam gerekiyor. Hayranlarındanım.

90’larda her şey çok yeniydi. Herşeyin ilkinde olduğu ve az önce de söylediğim gibi, biz de anı yaşarken gelişiyordu olaylar. Oluşan ani talep müthiş bir üretime sevketmişti herkesi. İşin ilginç yani üretim çok yüksekti ama çıkan işlerde genelde düzgün işlerdi. Klip sektörü bile oluşmamıştı, bugünle kıyaslama yapmak ne derece doğru olur bilemiyorum. Sonra sektör gitgide belli bir kalıba girmeye başladı, bazı şeyler oturuyordu ancak bazen sorunlar da olabiliyordu. Anlayacağınız farklar çok, detaylara girsek sayfalar yetmez. Sektörü yakın takip edenler zaten her şeyin farkında.

- Siz popüler olmayı tercih etmeden daha mütevazı yol aldınız hep ve bu duruşunuz kuşkusuz kişiliğinizdendi, taktir de topladı hep. Çizginizi hiç bozmadan bu şekilde yol almak… Peki böylesi bir piyasada sormak istiyorum, acaba nasıl başardınız?

- Bunu nasıl algılamak lazım bilemiyorum. Sanırım bu kişiye ve kişilerin olaylara bakış açısına göre değişiyor. Bence bu tercih ile ilgili bir şey. Kimisi her şeyiyle göz önünde olmak, konuşulur olmak, ekranlarda olmak, önde olmak, herşeyde olmak, vs. olmak  gibi  algılıyor tanınmışlığı şöhreti ve buna göre bir çaba gösteriyor. Kimisi de benim gibi geri durarak. Belki ikisi de tam doğru değildir, zira hiç ortada yoksun şikayetleri alıyorum sürekli. Ne yazık ki bizim sanatsal faaliyetlerimiz yerine özel hayatlarımıza merak salmaları nedeniyle, basının fazla ilgisini çekmiyoruz, ben ve benim gibiler. Yaptığımız albümü, şarkıları, kimlerle nasıl çalıştığımızı değil, sevgiliniz var mı? Birisi için bir şey mi söyleyeceksiniz? onlarla ilgileniyorlar. Zaten şarkıcı olmadan önce de evliydim ve düzenli bir hayatım vardı, şarkı söylemeye başladım diye herşeyi değiştirecek değildim. Yani bizde malzeme yok.

- Ve son olarak özel hayatınızda nasıl bir dünya var? Müziğin sustuğu yerde sizin için hayatın diğer renkleri nedir, nelerden keyif alırsınız, neler size mutluluk katar. Biraz bu yanlarını öğrenebilir miyiz sizin?

- Müzik susarsa kendim söylüyorum. Şaka bir yana en sevdiğim şey gezmektir. Yani yerler görmek seyahat etmek, gittiğim yerlerde fotoğraf ve video çekmek. Peşinden film seyretmek gelir. TV de en çok film seyrederim. Denizi severim, balık tutmayı severim, çarşı pazar alışverişini severim, vapura binmeyi severim, sokaktaki hayvanları severim, hayatın içinde detay olan birçok şeyi severim. Mesela bu röportajı Ramazan ayında yapıyoruz, fırında pide kuyruğunda bekleyip, o sıcak pideyi aldığım anı çok severim. :)

- Çok teşekkür ederim bu keyifli söyleşi için. O yıllardan bugünlere buluştuk daha nicesine. 

- Ben de teşekkür ediyorum. Gelecek sefere yeni şarkılarla ilgili konuşuruz umarım. Sevgiler.

 

 

Söyleşi : Kadri Karahan / Ağustos 2009