Renkler / Zeki Çelik

-Sohbetimize öncelikle sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?

- Öncelikle sizlere çok genç yaşlarda tanıştığım politika, sanat, edebiyat, müzik ve sporla iç içe geçmiş yaşam felsefemde önemli yerlerini almış arkadaşlarımla sizleri tanıştırsam beni daha yakından tanıma şansı bulacaksınız.

-O zaman politikacı kimliğiniz ile başlamaya ne dersiniz? Nasıl tanıştınız siyaset ile?

- Siyasetle tanışma yılım 1987. Önce ilçe teşkilatı gençlik kolları ile başlayan serüven sonrasında yönetim kurulu üyeliği, başkan yardımcılığı ve daha sonraları İstanbul İl Disiplin Kurulu başkanlığında aktif genel politikanın içinde yerimi almışken bir yandan il teşkilatlarının kurulması, bir yandan da her biri köklü çözümler bekleyen sorunlarla kuşatılmış İstanbul'umuzda 1990 yılında yerel politika ile de tanışarak merkezi bir belediyede uzun süre özel kalem müdürü olarak görev yaptım. Hem bölgesel hem de ülke bazında ciddi sorumluluklar üstlenerek çok genç yaşta da ciddi projelere imza atma fırsatım oldu.

-Peki bu yoğunluk nasıl bir enerji oldu üstünüzde ? Hem yerel hem genel politika içinde olmak bir zorluk katmıyordu işin içine?

- Tabi ki hayır Kadriciğim. Birbirinden farklı gözükse bile her ikisinde de halkla iç içe olmak, aynı dili konuşmak işlerimi kolaylaştırıyordu. inanmak gelecek başarının yarısıdır Şöyle ki; o dönemlerde ülke şartlarını zorlayarak şimdiye kadar örneği olmayan çok ucuz tüketim mallarını halkımızla buluşturmak, direkt üretici ile tüketiciyi tanıştırmak, proje kapsamında İstanbul halkına açmış olduğumuz marketler zincirinde imzamın olması ve ayrıca ihmal etmediğim bir başka konu ise gençlerin sorunları ile ilgilenmek haz aldığım asli görevlerimdi. Bir taraftan siyaset devam ederken bir taraftan profesyonel 2.Lig futbol takımlarından birinde as başkan olarak gençlerin çözüme yönelik sorunları ile faaliyetlerim devam ediyordu.

- Bir de vakıf çalışmalarınızdan haberdarım. Bu çalışmalarınızdan söz edelim mi?

- Evet o dönemlerde fırsat buldukça, zevkle zamanımı ayırdığım çalışmalardır. Ortaçağ Anadolu, Türk mezar yapıları kültür varlıklarımızın onarılmaları ve İstanbul tarihi merkezinin belirlenmesi projeleri gibi koşarak katıldığım çalışmalardı. Devamında ise 1997 yılında politika ve edebiyat dünyamızın mihenk taşları diyebileceğimiz şahsiyetlerle bir vakıf kuruluşu oluşturduk. Mütevelli heyet üyeliği ve genel müdürü olarak dostlarımızla hem eğitim hem de kültür alanında hız kesmeden çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Bu çalışmalara eylül ayında İstanbul da açılacak olan mesleki yüksek okulla zincirlerlerimizin bir halkası daha oluşturulacak şimdilerde bunun mutluluğunu yaşıyorum.

- Yeniden siyasete dönecek olursak birikimlerinizden gözlemlerinizle nasıl bir siyaset hakim ülkemizde? Bugünkü yönetimler ile ilgili paylaşmak istedikleriniz neler?

- Bir kere şunu belirteyim. Türk halkının kafa yapısı, gönlü yeniliklere hep açıktır, açık olmaya da devam edecektir. Dini siyasete, siyaseti törelere bağlamamak ve bunları birbirinden ayırmak lazım. Evet bir halk düşünün ki; dinine ve törelerine bağlı olabilir. Eğer toplumu hızla kalkındıracak, topluma daha çok sosyal adaleti getirecek, huzur sağlanan düşüncelere hem yönetim hem de halkımız açıksa zaten ilerici bir yönetim ve halkımız var demektir. Beş vakit namaz kılsa da ilericidir oruç tutsa da.

Bir kere gençlerden korkmamak lazım. Birçok ülkeye baktığımızda oy kullanma yaşı 18 yaşın altına inmiştir mesela. Nüfusumuzun büyük çoğunluğu gençlerden oluşmasına rağmen seçme ve seçilme hakkı tanındığında toplum sorunlarıyla yakından ilgisi olacağı gibi bu ilgilerini demokrasi kuralları içinde sürdürebilmelerini de sağlayacaktır. Yarınlar gençlerin olduğuna göre onlardan ürkmememiz lazım. Şu da çok önemli yarının gençlerimizden neler isteyeceği de çok önemlidir.

- Ve bizler sizin internet ortamında şiirlerinizi de okuyoruz? Son olarak da şiire karşı olan ilginizi ve fikirlerinizi öğrenebilir miyiz?

- Şiir bir tutku şimdilerde bende. Hedef noktasında ideali olmadığım tek konu yarın yerini ne alır bilmiyorum şu an için karalamalar ötesine gidemediğim bir aşk. Şiire ilgimin daha çok vakit bulduğum internet ortamında paylaşımlar içinde oluşumun içimdeki duygularımı samimi olarak ateşleyen veya tetikleyen dostlarımın en büyük pay sahibi olduğunu söyleyebilirim sizlere bu dostlarımdan aldığım pozitif enerji sadece kağıda yansıyor o kadar. Şiir üzerine sizlere söyleyebileceklerim ise bir çok dostum sizin sitenizde söyleşilerinde çok önemli tespitlere değinmişler üzerine söyleyecek pek bir şey yok. Bir Engin Turgut, bir Bürran Saka, bir Engin Berk, bir Soner Olgun söyleşilerinde olduğu gibi. Sadece sizlere şunu söyleyebilirim eğer şiir sitelerinde yerinizi almışsanız buraların ciddi bir okul olduğunu ve hayatınıza çok şey katacağını, sanat yolunda önemli yol kat edeceğinizi göreceksiniz bunu unutmayın.

- Söyleşimizin sonuna doğru bir şiirinizi bizlerle paylaşır mısınız?

 

KUZEY

Dünyada hiç bir şey
Kendi kurtuluşunu özlerken ben
Benim kadar düşüncelerimde yer tutmadı

O günün akşamında
Bastığım toprak daha delikanlı iken
Tohum nereye düşse orada yeşerir
Açardı...

Goncasına sığınan gül
Sır dolu güzelliklerde buket buket
Kayıp giderken bugün
Kaçardı...

Bir saat daha geçti
Kabukların altında yatan çekirdeği ararken
Kısmetim de kuzeye böyle ayak basmak ta varmış

Gecesi bir başka
Yıldızın ışıltısı sanatsal bir gösteri
Ayın şavkı bir balerin edasında

Sordum...
Aşkı tanır mısınız diye
Buralardan geçip adreste mi sormadı
Saklı bile olsa çatısı kırmızı
Bembeyaz dağları Kjolen

Soğuktan hissizleşmiş ayaklarıma kadar
Her şey gerçek...

Gözümle gördüm diyorum size

Hem okur hem yazarım bari bu şiirime öpücük vermez misiniz
Dün dışarıda durup selam veren siz değil miydiniz yoksa


17 Nisan 2006

 

- Renkler köşemizde her konuğumuza soracağız söyleşimizin sonunda? Peki sizin renginiz ne ve neden?

- Benim rengim Siyah çünkü gölgemi çok seviyorum Kadri :) …

 

 

Söyleşi : Kadri Karahan/ Nisan 2006