Zor duramam ayakta her gün kırılıp da Zor aşk yaşanmıyor her gün her an yanılıp da Her giden bir parça çalıyor benden Yarım kalanlara rağmen
Giden birini geri döndürmek için yazılan bir şarkı… Bir ayrılığın ardından, başka kalplerde aşkı aramaya çalışmanın imkânsızlığı ve başka birine kırılgan yanlarını, zaaflarını gösterip duvarlarını yıkmanın riski arasında bocalayan, aşkın yüküyle hayatın akışını omuzlamakta zorlanan birinin şarkısı… Hikâyesi gerçek olduğu için sanırım hepimizde derin izler bıraktı…
Hakikaten öyle değil midir? Ayrılık insanı yarım yapmaz mı? Kalbiniz yarım kalır en başta… Hele ki ayrıldığınız insan hayatınızı birlikte geçirmeyi, beraber yaşlanmayı düşündüğünüz, ömrünüzün sonuna kadar yanında olacağına inandığınız biriyse… Ne olur ayrıldıktan sonra? Katettiğiniz onca yol, onca çaba, onca emek… Kendinizi anlatmak için harcadığınız onca enerji… Tam artık “gözüme bakınca ne düşündüğümü anlıyor” noktasına gelmişken, sıfırdan, yeni biriyle aynı yolları katetmek? Kalır mı buna gücünüz?
İşte o yüzden şöyle diyor Zeynep:
Başka birine kendimi anlatmak
Başka birine duvarlarımı yıkmak
Başka tenlerde aşkı aramak
İnan istemem artık
Her ne kadar umutla aşka tutunmaya çalışsa da bir yandan o kadar çaresiz ve kırılgan ki:
Şimdi yaramı sarmam gerek
Aşkla aramı yapmam gerek
Kime inanmalı
Hiçbir albümde yayınlanmamış olmasına rağmen bu şarkı o kadar çok dinleyiciye ulaştı, o kadar çok kalbe merhem oldu ki… Uzun zamandır beklenen albüme 2011’de kavuşacağız…
Bu arada Zeynep, 15 yaşından beri sahneye çıkıyor. Yarım Kalanlara Rağmen isimli şarkısından önce 2002’de Soner Arıca’nın Aşkla Oldu isimli best of albümündeki bir düette de ismine rastlamamız mümkün. Ayrıca Akatay Project’in Destbedest albümündeki fransızca bir şarkıda da rastlarız Zeynep’in sesine.
Melih Kibar, Ercüment Vural gibi isimlerle çalışmasının yanı sıra, pek çok türkçe pop albümünde vokal performansları da bulunmaktadır. Ayrıca reklam müziği ve radyo jingle’ları da seslendirmiştir. Orada Neler Oluyor isimli TV programının müzikleri de kendisine aittir. Albüm henüz çıkmış olmasa da 2007’de yayınlanan Acele Aşk Aranıyor isimli bir single çalışması olduğunu ve Radyo Hitmix’te bir numaraya kadar yükseldiğini de belirtelim.
Diğer detaylar için buyrun sohbete katılın…
- Sevenlerin ne zamandır senden albüm bekliyorlar. 2010 Ocak’ında aslında çıkması bekleniyordu değil mi albümün? Neden hâlâ senden mahrumuz? (:
- Bir albümün hazırlanma süreci aslında çok zahmetli ve üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir çalışma gerektiriyor. Ben de işin aynı zamanda mutfağında olduğum için bu zahmetten epey payımı alıyorum. Şarkıların gözden geçirilmesi, yeni yazılan şarkılar, aranjeler, canlıların çalınması derken süreç uzayabiliyor. Ben de sevenlerimle bir an önce buluşmak istiyorum, bu konuda çok sabırsızım (: Nisan ayına yetiştirmeyi planlıyorduk ama yetişmeyince kışa ertelemeye karar verdik. Bu kış inşallah benim dönemim olacak (:
- Hadi albümde ne var ne yok biraz konuşalım: Mesela parçalar sana mı ait? Kimlerle çalıştın? Albümün adı belli mi? Bu albümde dinleyicilerin en çok ne bulsun istiyorsun?
- Albümdeki şarkıların hemen hepsi bana ait. Ancak çok sevdiğim ve söylemekten çok zevk aldığım başka bestecilere ait bir kaç şarkıyı da kaçırmadım ve albüme aldım. Albümün adı ve içeriği sürpriz olsun, ama şunu söyleyebilirim ki dinleyenler çok geniş bir yelpaze bulacaklar. İnsan her zaman çok neşeli veya melankolik olmaz, ruh hali değişkendir. Her ruh haline hitap edecek şarkılar albümde mevcut. (: Ne de olsa hepsi yaşanmış hikâyelerin şarkıları..
- Yaşanmış hikâyeler demişken… Bize seni tanıtan ilk şarkı Yarım Kalanlara Rağmen isimli parçandı. Şarkı o kadar gerçekti ki her dinleyenin kalbine dokundu. Bu şarkıyla ilgili “Ben çok ağlayarak yazdım ama güçlü olmak için, kalbimin tedavisi için yazdım” demiştin. Bu şarkıyı yazarken, bu kadar beğenileceğini, başka kalpleri de tedavi edebileceğini hissetmiş miydin?
- Yarım Kalanlara Rağmen'i yazarken tek bir amacım vardı: Öyle bir şarkı yazayım ki içimdeki her şeyi dökeyim ve bu acı son bulsun. Ertesi gün sözleri revize ettikten sonra okudum ve tamam dedim, tam olarak hissettiklerim bunlardı. O an, şarkıyı insanlara ulaşsın diye yazmadığım için insanlar üzerinde ne etki bırakabileceğini düşünmedim, ama tabii bu kadar kalbe dokunması benim için çok büyük bir iltifat. Aynı zamanda da insanı daha güçlü yapıyor. Neticede aslında herkesin aynı şeyleri yaşadığını, aynı acıları çektiğini anlıyor ve yeniden iyileşebileceğinizi fark ediyorsunuz. Daha da güzeli, bu şarkı sayesinde sevgilileriyle barışan, hatta evlilik kararı alan bir çok insandan mesajlar aldım. Demek ki işe yaramış...
- Yarım Kalanlara Rağmen’in bizlere yaptığını sana yapan şarkılar var mı? “Bu şarkı tam benim için yazılmış” dediğin, kalbindeki en hassas, ulaşılmaz noktaya ulaşmayı başarmış şarkılar?
- Kendimi müzikle ifade eden bir insan olduğum için böyle sayabileceğim çok şarkı var. Sezen Aksu'nun çok eski bir şarkısı olan Köprü benim tam kalbime dokunan bir şarkı. O şarkıda çok ağladığımı bilirim. Anna Vissi-Tsigaro. Ve küçüklüğümden beri listemde yerini sabitleyen The Phantom of the Opera. İçindeki coşku, hiddet, hüzün ve gizem inanilmaz!
- Türkçe Pop Müziği geçmişten bugüne masaya yatırsak, sana da bir neşter versek, diyelim uzman doktorsun ve birkaç dokunuşunla her şey değişecek: Neşter’i ilk nereye vururdun (((: neleri değiştirmek isterdin?
- Neşter değil de sihirli bir değneği tercih ederdim (: Müzik ticarî bir platform olsa da, sadece ticarî bir kafayla yönetilecek bir sektör değil. Yapımcıların kültürel birikimleri de olmalı çünkü müzik, insanları kültürel yönden de değiştiren bir şey. Bu nedenle "Bu çok tutuyor, bunu yapmaya devam edelim" gibi bir yaklaşım kısır döngüye yol açıyor. Bu noktada sihirli değneğimi yapımcılar üzerinde kullanmak isterdim, daha cesur olmaları için. Mp3 ve internetin albüm satışlarını düşürdüğü bir gerçek, ama daha fazla insana ulaşabilmek açısından da önemli bir etken. Dinleyenleri de bu noktada albüm satın almaya olmasa bile konserlere gitmeye yönlendirmek isterdim.
- Camekanın önünden bir müzisyene bakıldığında çok renkli ve eğlenceli bir hayat çarpıyor insanların gözüne; biraz camekanın arkasına geçsek ve senin gözlerinle görsek? Müzisyen olmanın, bir de sahnede olmanın zorlukları neler?
- Aslında çok renkli gerçekten, ama o renkler parlaklaştıkça sorumlulukların ve güçlüklerin de renkleri koyulaşıyor. Sahnede olmak aslında zor bir iş, aşk duyularak yapılmadığı sürece de o zorluk belki çekilemez. Sürekli pozitif olmanız gerekiyor, üzülmeye, sinirlenmeye sadece evinizde odaların içinde hakkınız var. Çünkü insanlar, sevdikleri şarkıcıyı hep gülerken görmek istiyor, onlar sizi örnek alıyorlar. Sizin yazdığınız şarkılarla ağlayıp, sizden bir nevi destek alıyorlar. Bazen onların dert ortağı oluyorsunuz, bazen de suç ortağı. İşte bu yüzden onları yarı yolda bırakmaya hakkınız yok. Tabii işin bir de sorumluluk ve üretme tarafı var. Disiplinli olmaz, bir gün kendinizi salarsanız toplamak zor. Bu meslek havada ne kadar fırtına olduğuyla ilgilenmiyor, gemiyi limana getirip getirmediğinizle ilgileniyor.
- Gerek sahne, gerek stüdyo deneyimlerinden var mıdır bizlerle paylaşabileceğin seni gülümseten anılar ya da enteresan deneyimler?
- Stüdyolar çok eğlenceli geçiyor, edilen muhabbetleri uzun uzun anlatmam gerek aslında, hepsi çok komik. 15-16 saat çalıştıktan sonra kayış kopabiliyor (: Bazen şarkı sözlerini sahnede unuttuğumda hemen spontane yeni sözler yazıyorum söylerken, o zaman orkestra arkadaşlarım çok eğleniyor yine şarkıyı yeniden yazdı diye. Bir de Disko Kralı'nda Alman metal grubu Rammstein'in Du hast şarkısını söyledim, o epey eğlenceliydi (:
- Müzisyenliğin dışında, seni sen yapan başka neler var?
- Hayvanları çok çok sevmem, yemek yemeye bayılmam, tam bir akrep burcu olmam, denize aşık olmam ve kırmızı saçlarım herhalde.. (:
- Albüm çıktıktan sonrası için müzikte atmayı hedeflediğin adımlar neler?
- Önce iyi bir besteci ve yorumcu olarak kalıcılığımı kanıtlamak istiyorum, devamında ise kimliğimi terk etmeden kendini yenileyen bir müzisyen olmak ve müzikal anlamda çok çesitli yan projelerde yer almak istiyorum. Hem müziğimi geliştirmek, hem de daha fazla insana ulaşmak hedefim.
- Son olarak, söyleşilerimin klasik ve tüm hakkı tarafıma ait olan sorusu geliyor (: Seninle yapılan söyleşilerde, sorulsaydı cevaplamayı çok istediğin ama henüz sorulmamış bir soru var mı? Şimdi tam zamanı (:
- Aldığım mesajlarda dinleyenlerimin çok sorduğu bir soru var ama söyleşilerde hiç sorulmadı. Böyle şarkılar yazan bir insan olarak aşka bakış açım ve acılarla baş edip edemedigim merak ediliyor. Acının insan hayatındaki en büyük ve hızlı dönüştürücü olduğunu düşünüyorum. İlk etapta acı çok zarar veriyor gibi görünse de aslında bizi ruhen bir basamak üste taşıyor, o nedenle çok kıymetli. 3 günlük dünya, insan kimseyle küs kalmamalı diye düşünüyorum ama neticede ölene kadar yanımızda olması kesin tek insan kendimiziz. Bu yüzden insanın en büyük sevgilisi kendisi olmalı.